Yargıtay Ceza Genel Kurulu, içtihat değişikliğine gitti. Genel Kurul, önceki yıllarda verdiği “devlet tuzak kurarak delil etmez” görüşüne aykırı bir karara imza attı. Genel Kurul, fuhuş suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Talat U. hakkında verilen mahkumiyet kararını onadı.
Olay, Erzurum’da meydana geldi. İl Jandarma Komutanlığı’na Talat U. nun fuhuş yaptırdığı ihbarı yapıldı. Kolluk güçleri, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı veya sözlü bir görevlendirmesi olmadan Talat U. yu müşteri gibi cep telefonundan aradı. Kararlaştırılan yerde buluşulunca önceden seri numaraları alınmış parayı Talat U. ya verdiler. Talat U. nun parayı cebine koyması üzerine kolluk personeli suçüstü yaparak seri numaraları alınmış parayla birlikte Talat U. yu yakaladı.
Gözaltına alınan Talat U. ve Svetlana Y. Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı veya sözlü bir görevlendirmesi bulunmaksızın yapılan operasyonla gözaltına alındı. Erzurum 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Talat U. 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Temyiz incelmemesini yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesi, mahkemenin kararını bozdu. Daire, gizli soruşturmacının, işlenmiş bir suç konusunda araştırma yapan ve delil toplayan kamu görevlisi olduğuna dikkat çekerek, “Görevli, suç işlemeye teşvik edemez, suça kışkırtamaz” dedi.
Dairenin bozma kararı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine getirdi.
Başsavcılık, kolluk görevlilerinin görevleri kapsamında suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla, alıcı rolüne girerek, suça azmettirmeden veya teşvik etmeden şüpheliden fuhuş amaçlı kadın istemesi ve pazarlık yapması mümkün olduğu görüşünü savundu.
Başsavcılık, itiraz yazısında şu görüşleri de dile getirdi: “Kimliklerini gizleyip alıcı rolüne girerek sanıklardan fuhuş suçuna ilişkin kadın temin etmelerinin istenmesi mümkün olduğundan, somut olaydaki iki kolluk görevlisini, gizli soruşturmacı değil ‘kimliğini gizleyen kolluk görevlisi’ olarak kabul etmek gerekir. Kolluk görevlileri, öncelikle suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, suç işlenmesinden sonra ise işlenmiş olan suçun tespit edilerek, bu konudaki delillerin toplanması ve suç işlendiği belirlenen kişinin başka bir suç işlemeye yönlendirilmeden yakalanıp adalet önüne çıkarılması sağlama görevi bulunmaktadır.”
Başsavcılığın itirazını görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, emsal bir karara imza attı. Genel Kurul, oy çokluğuyla yerel mahkemenin kararının onanmasına hükmetti.
Yani, Başsavcılığın itirazı kabul edildi. Böylece, kolluk güçlerinin suçluları yakalarken ‘tuzak kurması’ ve bu yolla delil elde etmesi hukuki kabul edilmiş oldu.
Karşı oy kullanan üyeler, kolluk görevlilerinin örgütlü suçlarda ‘gizli soruşturmacı’ kullanabileceğine dikkat çekerek, “Fuhuş suçunun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmemiş olması nedeniyle gizli soruşturmacı görevlendirilmesi mümkün değildir” görüşünü dile getirdi.
Bu karar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E: 2015/10-337, K: 2015/197, T: 09.06.2015 Tarihli kararının tam tersi yönde. 2015 yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulu verdiği karda, “Devletin temel görevlerinden biri suç işlenmesini önlemektir. Kolluk görevlilerinin, daha fazla ceza almalarını sağlamak için şüphelileri suç işlemeye yönlendirmesi kabul edilemez. Aksi halde gerek Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen adil yargılama hakkı ihlâl edilmiş olur.”
Yargıtay’ın ilgili Daireleri de, konuyla ilgili olarak: “Devlet organları, bireyleri kışkırtarak suç işlemelerini sağlayıp sonra yakalayıp cezalandırılmalarını isteyemezler. Böyle bir uygulama yani bireyin hileli davranışlarla aldatılarak suç işlemesinin sağlanması devlete olan güveni zayıflatacağı gibi temel hakları da ihlal edecektir.” Görüşünü dile getirerek devletin, vatandaşını suça azmettirmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde kararlara imza atıyordu.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nu son kararıyla, kolluk güçlerinin suçluyu ve suçu ortaya çıkarmak için tuzak kurmasının önü açılmış oldu.
Kaynak: Yasemin Güneri / HaberTürk