Manisa 1.İdare Mahkemesi Manisa’nın Sarıgöl ilçesi, Karacaali Mahallesinde yapılmak istenen JES ile ilgili açılan iptal davasında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

         T.C.

      MANİSA

1.İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/755

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI)           : SARIGÖL ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI

VEKİLLERİ                           : AV. AKIN YAKAN Hükümet Blv. 1. Sk. No:10 AYDIN

KARŞI TARAF (DAVALI)   : MANİSA VALİLİĞİ – Merkez/MANİSA

MÜDAHİL (DAVALI)           : ………AŞ.

VEKİLİ                                   : AV. …

                                  

İSTEMİN ÖZETİ : Davacı Sarıgöl Ziraat Odası Başkanlığı tarafından, Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Karacaali Mahallesi, Göktepe Mevkii, 420 ada, 7 parsel taşınmaz mevkiindeki ……Üretim San. Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan AR:2015/04 numaralı ruhsat sahasında jeotermal amaçlı kaynak arama sondajı (1 adet) projesi ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca Manisa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 23/07/2019 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait internet sitesinden davaya konu işlemin tesis edildiğini öğrendikleri, bu duyuru dışında başka bir yoldan davacıya bildirim ve tebligat yapılmadığı, bu nedenlerle davayı yasal süresi içinde açtıkları, proje kapsamında yatırımcı şirket tarafından jeotermal enerji santralinde kullanılmak üzere 1 adet jeotermal arama sondajının 2015/04 numaralı ve 3297161 erişim numaralı toplam 2303,35 ha’lık ruhsatlı alanda 10.822,85 m² üzerinde kurulmasının planlandığı, onaylı İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına göre proje alanı olarak belirlenen 420 ada 7 parselin orman alanı içerisinde kaldığı, proje alanı olan 420 ada 7 parsel Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne göre tarla vasfında olduğu, bu alan içerisinde projenin gerçekleştirilmesinin tarım ve sulamala alanlarını risk ve tehlike altına soktuğu, bu yönüyle davaya konu işlemin sebep unsuru yönünden sakat olduğu, proje tanıtım dosyasında belirlenen alanın yerleşim yerlerine yakın konumda olduğu, yapılması planlanan 3600 m3 hacmindeki depolama havuzunda ortaya çıkacak akışkanın kapasitesine göre çok az ve yetersiz olduğu, yine yapılması planlanan 3150 m3 hacmindeki çamur havuzunun ortaya çıkacak atığın kapasitesine göre çok az ve yetersiz olduğu, bu nedenlerle de davaya konu işlemin sebep unsuru yönünden sakat olduğu, proje kapsamında sondaj kuyusunun planladığı alanın içme suyu ve soğuk su kuyularının tam ortasında, neredeyse yanında olduğu, Gediz Havzasında yer altı suları hızla kirlenirken böyle bir faaliyete izin verilmemesi gerektiği, projenin yaşama geçmesi durumunda su kaynaklarının kirlenme risk ve tehlikesi bulunduğu, Manisa ve Gediz Havzasında yeraltı sularının jeotermal ve madencilik faaliyetleri nedeniyle hızla kirlendiğinin Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından tespit edildiği, bu nedenle de Bakanlık tarafından yeni jeotermal ve maden ruhsatı verilmemesi için İzmir ve Manisa Valiliklerine yazı yazıldığı, 14 Ağustos 2017 tarihli yazı ile jeotermal faaliyetlerinin yeraltı sularının kirlettiğinin açıkça ifade edildiği, DSİ’nin yazısı doğrultusunda ilgili kurumlardan görüşler alınmadığı, proje dosyası kapsamında, Sarıgöl Kızılçukur Kooperatifinden alınmış bir görüş yer almadığı, projenin yaşama geçmesi ile “Sarıgöl Kızılçukur Kooperatifi Sulama Alanı” risk ve tehlike altında kalabileceği, ÇED dosyasının 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve diğer mevzuatlar kapsamında alınması gereken yasal izinleri ve olurları içermediği, fiili olarak çakılan sondaj noktaları ile ÇED ekinde yer alan koordinatların aynı olmama ihtimali bulunduğu, dava konusu idari işlemin “kamu yararı” unsurundan açıkça yoksun olduğu, belirtilen bu nedenlerle dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı ileri sürülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Karar veren Manisa 1. İdare Mahkemesi’nce, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ivedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesi uyarınca incelenerek yürütmenin durdurulması talebi hakkında işin gereği görüşüldü:

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “yürütmenin durdurulması” başlıklı 27. maddesinde: “…idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler…   …Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen … kararlara karşı bölge idare mahkemesine, … kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. …” kuralına yer verilmiştir.

            Dava, Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Karacaali Mahallesi, Göktepe Mevkii, 420 ada, 7 parsel taşınmaz mevkiindeki ….. A.Ş. tarafından yapılması planlanan AR:2015/04 numaralı ruhsat sahasında jeotermal amaçlı kaynak arama sondajı (1 adet) projesi ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca Manisa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 23/07/2019 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle açılmıştır.

            Mahkememizin 19/09/2019 tarihli ara kararıyla davanın durumu ve olayın niteliği gereği, uyuşmazlığın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden, yürütmenin durdurulması isteminin, mahallinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile bu inceleme sonucunda düzenlenecek bilirkişi raporunun Mahkememize sunulmasından sonra incelenmesine karar verildiği, 07/11/2019 tarihinde mahallinde yapılan keşiften sonra dosyanın bilirkişilere tevdi edildiği, yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun UYAP ortamında taranarak, 16/01/2020 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girdiği ve taraflara tebliğe çıkartıldığı anlaşılmaktadır.

            Olayda, çevre mühendisi, jeoloji (hidrojeoloji) mühendisi, ziraat mühendisi, Jeodezi ve Fotogrametri (harita) mühendisi, jeofizik mühendisinin bulunduğu beş kişiden oluşan bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde yapılan keşif ve inceleme neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun Mahkememizce yapılan değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

            Öte yandan; dava konusu işlemin çevresel olası olumsuz etkileri göz önüne alındığında bu durumun ileride telâfisi güç veya imkânsız zararlar meydana getirebileceği bu nedenle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.

             2577 sayılı Kanun’un 27/2. maddesinde, idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri kuralına yer verilmiş bulunmaktadır. Olayın niteliğine göre ve iptali istenen işlem bakımından Mahkememiz’ce de, bu maddede öngörülen unsurların oluştuğu kanaatine varılmıştır.

            Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, dosyanın duruşma istemli olması nedeniyle duruşma günü belirlenmesine, işbu kararımızın taraflara duruşma günü davetiyesiyle birlikte tebliğine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasının (A) bendi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere, 17/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir