İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Mahkemece iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

 

T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi

Esas No:2017/2994
Karar No:2017/4734
Özet:
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 6. maddesi gereğince Herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir.Yine 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalılardan Zeynep’in annesi, diğer davalıların ise kardeşleri olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırmak amacıyla maliki olduğu 43075 ada 10 nolu parseldeki taşınmazın 1/2 payını 26/07/1993 tarihinde davalı …’e satarak temlik ettiğini, daha sonra davalı … ile birlikte üzerlerine kayıtlı payların 3/5’ini 17.12.2013 tarihinde davalılar …, … ve …’e 1/5’er pay düşecek şekilde satış suretiyle devrettiklerini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taşınmazın mirasbırakan ile davalı …’in ortak birikimleriyle satın alındığını, mirasbırakanın davalı …’in katkısı ile alınan 1/2 payı devrettiğini, diğer davalıların da bedelini ödeyerek pay satın aldıklarını, mirasbırakanın mal kaçırma amacının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakanın muvazaalı olarak temlik yaptığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan … …’un 20.3.2010 tarihinde vefat ettiği geride eşi davalı … ile çocukları davacı …, davalı …, …, … ve dava dışı …, …., ve …’nın kaldığı, mirasbırakanın çekişme konusu 43075 ada 10 parsel sayılı beş katlı ev vasıflı taşınmazın tamamında malik iken 1/2 payını eşi olan davalılardan …’e 26.7.1993 tarihinde satış suretiyle devrettiği, 17.12.2003 tarihinde de davalı … ile birlikte toplam 3/5 payı davalı oğulları …, … ve …’a satarak temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Davacı, davalılara yapılan temlikin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 6. maddesi gereğince Herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir.Yine 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Somut olaya gelince; davalılar tarafından dosyaya sunulan 4 Kasım 1987 tarihli ‘’enkaz satış sözleşmesi” başlıklı adi yazılı belgede mirasbırakan ile davalı …’in imzaları bulunmakta olup harici satış sözleşmesinde tanık olarak imzası bulunan ve davalı tanığı olarak dinlenen … …’ın beyanlarından dava konusu taşınmazın mirasbırakan ve eşi davalı … tarafından birlikte satın alındığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, mirasbırakan davalılara pay temliki yapmış ve uhdesinde 1/5 pay bırakmıştır. Davalılar yapılan satışın gerçek olduğunu ve taşınmaz satın alınırken kendilerinin de parasal katkıda bulundukları yönünde savunmada bulunmuşlar ve buna yönelik olarak tanık dinletmişler, davacı ise tanık listesi sunmamış olup davacıdan mal kaçırmak amacıyla temlik yapıldığı iddiasının davacı tarafça kanıtlanamadığı görülmektedir
Hâl böyle olunca; iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Davalılar vekilinin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir