Danıştay’ın, zeytinlik alanlarda jeotermal elektrik santrali kurulamayacağına ilişkin Germencik Tekin Köyü kararının tam metni.

 

 

 

 T.C.

       D A N I Ş T A Y

ONDÖRDÜNCÜ DAİRE

 

Esas   No : 2017/4514

Karar  No : 2018/4896

 

 

 

Temyiz İsteminde Bulunanlar   : 1- (Davalı) Aydın Valiliği

Vekilleri                                          : Av. Ayhan Çolak, Av. Teslime Vildan Solak –

Aynı yerde

2- Müdahil (Davalı Yanında) …… Üretim A.Ş.

 

Karşı Taraf (Davacılar)                 :1- Celali Yaylalı

2- Mehmet Sökmen

Vekilleri                                          : Av. Akın Yakan

Hükümet Bulv. 1 Sok. No:10 AYDIN

 

İstemin Özeti                                  : Aydın 2. İdare Mahkemesinin 29/11/2017 günlü,

E:2017/269, K:2017/1460 sayılı kararının; usul ve yasaya

uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti                       : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi                : Burcu Başak Duran

Düşüncesi                                     :Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının  Dairemiz

kararında belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği

düşünülmektedir.

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

Dava; Aydın İli, Germencik İlçesi, Tekin Mahallesi, Dedeboğazı Mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan “Jeotermal Kaynağın Çıkartılması ve Kullanılması (Isı Kapasitesi:6 MWt) Projesi” ile ilgili olarak Aydın Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen 14/02/2017 günlü, E-201782 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının  iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmeler sonucu, proje tanıtım dosyasının 6MWt ısıl kapasiteli jeotermal kaynağın çıkarılması ve kullanılması bağlamında jeofiziksel açıdan yeterli verileri ortaya koyamadığı ve verilen bilgilerin literatür aşamasını bile karşılayamadığı, dava konusu derin kuyunun açılmasının, kuyu başı müştemilatı ve re-enjeksiyon maliyetinin 1008 m2 genişliğindeki bir seranın ısıtılması amacıyla yapılmasının tarım ekonomisi mantığına uymadığı, dava konusu parsellerde açılmış olan kuyudan jeotermal sıvının çıkartılmasının ve bu sıvının enerji amaçlı kullanılmasının zeytincilik yasasına göre uygun olmadığı, jeotermal sıvının çıkartılması ve enerji üretim amaçlı kullanılması durumunda yöredeki bitki örtüsüne, canlılara ve tarım sektörüne önemli çevresel etkisinin olabileceği ve bu bağlamda ÇED raporunun hazırlanması gerekli olduğunun anlaşılması karşısında, davalı idarece yapılan inceleme-değerlendirme sonucunda proje tanıtım dosyasında çevresel etkilere karşı alınması öngörülen önlemlerin yeterli görülerek ÇED raporu hazırlanmasına gerek bulunmadığı tespitine dayalı olarak ÇED Gerekli Değildir kararı alınması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş; bu karar, davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinde; ”Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” hükmü yer almaktadır.

03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 4. maddesinde; ”Zeytinlik Saha: Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan” olarak tanımlanmış, (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 23. maddesinde ise; Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. Ancak; alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından  belirlenmesi durumunda;

a)Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,

b)Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,

c)Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,

ç)İlgili Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,

d)Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,

için, yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmak isteyenler, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirine başvurur. Müracaat sahibi, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.

Olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan faaliyetlerin yürütülmesi yetkililerce men edilerek, umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır.

Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. ” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu  “Zeytinlik Saha” tanımının ve aynı Yönetmeliğin  23. maddesinin  iptali  istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararıyla: “…Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu edilen 4. maddesindeki “zeytinlik saha” tanımı ile, bir alanın zeytinlik saha olarak belirlenebilmesi için asgari 25 dekarlık bir büyüklüğe sahip olma şartı getirilmiştir. Oysa, Yönetmeliğe temel olan 3573 sayılı Kanun’da, zeytinlik saha tanımı açık olarak yapılmamakla birlikte, bir alanın zeytinlik saha olarak belirlenebilmesi için asgari bir büyüklük koşulu bulunmamaktadır. Her ne kadar 3573 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, “…tespit edilen alanlar yerel koşullar dikkate alınmak suretiyle Bakanlık tarafından belirlenecek esaslara göre en az 25 dönümlük parseller halinde parsellenir ” ifadesi yer almakta ise de, bu ifade, zeytin yetiştirmeye elverişli  olduğu  tespit edilmiş alanlardan ilgililere  tahsis edilecek parsellere ilişkin olarak getirilmiş olup, zeytinlik alanlar hakkında asgari büyüklük şartı getiren bir hüküm içermemektedir. Bu durumda; Kanun’un zeytinlik alanları korumaya, iyileştirmeye ve yeni zeytinlik alanlar kurmaya yönelik hükümleri gereği zeytinlik alanların daraltılması, küçültülmesi mümkün olmadığından ve Kanun’da bir alanın zeytinlik saha olarak saptanabilmesi için asgari bir büyüklük şartı getirilmediğinden, Kanunun lafzına ve ruhuna aykırı olarak, Kanun metninde olmayan bir sınırlama getirdiği görülen Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu edilen  4. maddesindeki “zeytinlik saha” tanımında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Yönetmeliğin dava konusu edilen 23. maddesi hükmüne bakıldığında; maddenin 1. fıkrasının ilk iki cümlesinde yer verilen düzenlemelerin Yönetmeliğin dayanağı Kanun’un yukarıda bahsedilen 20. maddesinde de yer aldığı görülmekte olup dolayısıyla maddenin bu kısmı itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer taraftan maddenin kalan kısmında getirilen düzenleme ile, alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması koşuluyla, zeytinlik sahalarda, jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımlarının yürütülebilmesi, enerji üretim tesislerin kurulabilmesi, madencilik, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetlerinin yapılabilmesi mümkün hale gelmekte; ayrıca, çerçevesi ve sınırları belirtilmeksizin, Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar ile savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçların gerçekleştirilmesi imkanı getirilmektedir. Yönetmeliğe temel olan 3573 sayılı Kanun’un yukarıda alıntısı yapılan 20. maddesine bakıldığında, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesisin yapılamayacağı ve işletilemeyeceği, bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmelerinin kurulmasının ise Bakanlığın iznine tabi olduğu görülmektedir. Bir başka ifadeyle, 3573 sayılı Kanun’un geneline yaygın koruyucu hükümler de dikkate alındığında, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri dışında kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran bir tesisin yapılması mümkün değildir. Kaldı ki, 3573 sayılı Kanun’da Yönetmeliğin 23. maddesinde sayılan tesislere belli şartlar altında dahi izin verilebileceği yönünde hiçbir hükme yer verilmemiştir. Bununla birlikte, zeytinlik alanların daraltılamayacağı yönündeki hükme istisna olarak gösterilen belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşmanın  zeytinlik alanının % 10’unu geçemeyeceği hükmü de dikkate alındığında; elektrik üretim tesisi, petrol ve doğal gaz arama işletmeleri gibi büyük ölçekli tesislerin anılan yapılaşma oranını ne şekilde sağlayacağı da açıklanabilir olmaktan uzaktır. Sonuç olarak, Yönetmeliğin 23. maddesinin yukarıda belirtilen kısmı, Yönetmeliğin temel aldığı Kanun hükümlerini aşan ve Kanun’un gözettiği koruma amacına aykırı hükümler içermektedir…”  gerekçeleriyle 23. maddenin ilk fıkrasının ”Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.” cümleleri bakımından davanın reddine; 4. maddede yer alan “Zeytinlik Saha” tanımının ve 23. maddenin diğer kısımlarının iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

              Zeytinlik alanlarda yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken özel düzenlemenin 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Anılan Kanunun 20. maddesinin, gerekli tedbirler  alınmış olsa bile,  zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3  kilometre  mesafede  zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi amaçladığı açıktır. Diğer taraftan; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı karşısında, artık kamu yararı kararı alınarak dahi kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinlik sahalara 3 kilometre mesafe içerisinde yapılması mümkün değildir.

Dosyanın incelenmesinden; Aydın İli, Germencik İlçesi, Tekin Mahallesi, Dedeboğazı Mevkii, 6 pafta, 126 ve 127 parsellerde, 1008 m2 büyüklüğündeki seranın ısıtılması amacıyla yapılması planlanan “Jeotermal Kaynağın Çıkartılması ve Kullanılması (Isı Kapasitesi:6 MWt) Projesi” ile ilgili olarak, Aydın Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce 14.02.2017 günlü, E-201782 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verildiği; bu kararın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı; Mahkemece mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda, dava konusu parsele bitişik parsellerde çok yoğun kapama tip zeytin ve incir yetiştiriciliği yapıldığı, geçmiş dönem görüntüleri incelendiğinde, dava konusu parselin 2013 yılı ve öncesinde zeytin ve incir ağaçlarının bulunduğu bir tarım arazisi özelliği taşıdığının görüldüğü, bu arazilerde tarım dışı kullanım talebinin 5373 sayılı Kanuna göre izne tabi olduğu yönündeki tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır.

                                                         Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan, alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından  belirlenmesi durumunda; ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirinin izni doğrultusunda,  zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede jeotermal kaynaklı teknolojik sera faaliyetlerinde bulunulabileceğine ilişkin düzenleme, Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı ile,  Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinin amacını aşan bir düzenleme olduğu gerekçesiyle  iptal edilmiştir. Söz konusu Kanunun  20. maddesinin amacının ise, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç olmak üzere; kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu açıktır.

                                                          Bu durumda; proje alanına bitişik parsellerde çok yoğun kapama tip zeytin ağaçlarının bulunduğu ve zeytin yetiştiriciliği yapıldığı ve dava konusu proje kapsamında inşa edilecek tesisin,  3573  sayılı Kanun uyarınca zeytinlik sahalarına 3 km’den daha kısa mesafede kurulması mümkün olmayan, kimyevi atık bırakabilecek tesisler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği  anlaşıldığından; “Jeotermal Kaynağın Çıkartılması ve Kullanılması (Isı Kapasitesi:6 MWt) Projesi” için verilen dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

 

Açıklanan nedenlerle; Aydın 2. İdare Mahkemesinin 29/11/2017 günlü, E:2017/269, K:2017/1460 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanunun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 28/06/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

 

 

Başkan                                                  Üye                                                          Üye                                             Üye                                                      Üye

Levent ARTUK                        Ahmet  ARSLAN                              Mehmet Ali CERAN                        Osman TURAL                                Mahmut BALLI

(X)

 

 

 

 

KARŞI OY (X):

Temyize konu İdare Mahkemesi kararında;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

 

Üye

Mehmet Ali

CERAN

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir