Bozmaya karşı direnme halinde yeniden hüküm kurulması gerekir

Hukuk Genel Kurulu         

Esas No:  2021/150

Karar No: 2021/172 K.

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. Tüketici Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.06.2015 tarihli 2014/1286 E., 2015/1172 K. sayılı karar, davalılar vekilinin temyiz talebinde bulunması üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 02.03.2017 tarihli, 2015/37952 E., 2017/2751 K. sayılı kararı ile bozulmuştur. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda ise önceki kararda direnilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrasında gereği görüşüldü:

3. Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince verilen direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

4. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

5. HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.

6. Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği aşikârdır.

7. Nitekim, Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2020 tarihli, 2020/1-332 E., 2020/884 K.; 07.03.2019 tarihli ve 2019/13-113 E., 2019/248 K.; 10.12.2019 tarihli ve 2019/1-691 E., 2019/1319 K. sayılı kararları).

8. Somut olayda ise ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, direnmeye ilişkin kısa kararda önceki karara atıf yapılarak sadece “Mahkememizin 2014/1286 E., 2015/1172 sayılı kararında direnilmesine” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.

9. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.

10. O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.

11. Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü nitelikleri haiz bulunmayan kısa kararı usule uygun bulunmamaktadır.

12. Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararının 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.02.2021 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

Kaynak:Hukuk Medeniyeti

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir