Belediyede çalışan memur personele “Kurban Bayramı Yardımı” adı altında ödeme yapılmasının mevzuata aykırı olduğuna ilişkin Sayıştay kararı.

TEMYİZ KURULU KARARI

Tarih  : 11.03.2008

No       : 30000

Belediyede çalışan memur personele “Kurban Bayramı Yardımı” adı altında ödeme yapılmasının mevzuata aykırı olduğu hk.

260 sayılı ilamın 3 üncü maddesinde, ……………… Belediyesinde çalışan memur personele mevzuata aykırı olarak “Kurban Bayramı Yardımı” adı altında ödeme yapılması nedeniyle toplam …………… liraya tazmin hükmolunmuştur.

Dilekçi dilekçesinde özetle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 1971 yılında yürürlüğe girdiğini, Belediyece yapılan ödemenin Belediye Başkanlığı ile Türk Yerel Hizmet Sendikası Tüm-Bel-Sen Sendikası, Bem-Sen Sendikası yetkilileri arasında 03.07.2001 tarihli sözleşme ile belirlendiğini ve bu sözleşme Belediye Meclisince de tasdik edildiğini 17.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikası Kanunu’nun geçici 4. maddesinde bu tip ödemelere af getirdiğini, Belediye Başkanının ita amiri olması nedeniyle 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nun 13. maddesine göre Deruhte-i Mesuliyette bulunarak ödemenin yaptırıldığını, personel çalıştırmada eşit işe eşit ücret prensibin uygulandığını, geçinebilir bir ücret almanın tüm çalışanların hakkı olduğunu, ILO sözleşmesine ve 4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları kanununa ve anayasanın 90. maddesine uygun olarak yapıldığına dair savunmalarının yeterince incelenmediğini, sosyal Devlet ilkesi uyarınca Devlet çalışanlarının hak ettiği ücreti ödemeyi temin etmek zorunda olduğunu, Anayasanın Devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen 5. maddesinde; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın Devletin görevi olduğunu, idari ve mali özerkliğe sahip Belediyelerin çalışanlarına sosyal yardımda bulunmasının hukuka uygun olduğunu, mahalli idarelerin özerkliği ilkesinin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 1991 yılında 3723 sayılı Kanunla ülkemizde de onaylandığını, Anayasamızın 90. maddesi son fıkrasının yeniden düzenlenmesi ile, milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğunun hüküm altına alındığını, Avrupa Birliği 2004 yılı ilerleme Raporunda kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesi için yasal düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkının temel insan haklarından olduğunu, bu konuda ILO’nun 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmelerinin ülkemiz tarafından kabul edildiğini, buna göre sendikaların temel amacının üyelerinin sosyal ekonomik haklarının, çalışma hayatında bulunmalarından kaynaklanan hak ve menfaatlerini korumak geliştirmek ve çalışanların yaşam düzeyini yükseltmeye çalışmak olduğunu, memur sendikaları arasında imzalanan sözleşmenin Anayasanın 90. maddesine, 87, 98 ve 151 sayılı ILO sözleşmelerine aykırılık teşkil etmediğini ve yapılan ödemelerin hukuka aykırı bulunmadığını beyan ederek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun mali hükümlerin kapsamını belirleyen 146. maddesinde aynen; “Bu Kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren memurlar aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartlan bakımından bu Kanundaki hükümlere, aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren memurlar özel kanunlardaki hükümlere tabidir. Memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği, görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemez, hiçbir yarar sağlanamaz (Gençlik ve Spor hizmetleri uygulamasında fiilen görevlendirilecekler hariç).” hükmü bulunmaktadır.

Anayasanın “Toplu İş Sözleşmesi Hakkı” başlıklı 53’üncü maddesinde ise, işçiler ve işverenlerin, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını, çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip oldukları ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 2’nci maddesinde de, toplu iş sözleşmesi tanımlanırken, “işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeler” ifadesine yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, toplu iş sözleşmesi hakkı, mevzuatımızda sadece işçiler için tanınmış olup, bu konuda memurlarla ilgili yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. 25.06.2001 tarih 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun tanımlar başlıklı 3. maddesinin h bendinde “Toplu görüşme: Kamu görevlileri için uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, fazla çalışma ücretleri, harcırah, ikramiye, lojman tazminatı, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, tedavi yardımı ve cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ile bu mahiyette etkinlik artırıcı diğer yardımlara ilişkin olarak yetkili kamu görevlileri sendikaları ve üst kuruluşları ile Kamu İşveren Kurulu arasında yapılan görüşmeyi, … ifade eder.” Şeklinde tanımlanmakta olup, Aynı Kanunun Taraflar başlıklı 29. maddesinde “Toplu görüşmelerin tarafları, kamu işverenleri adına Kamu İşveren Kurulu, kamu görevlileri adına her hizmet kolunda kurulu yetkili kamu görevlileri sendikaları ile bunların bağlı bulundukları konfederasyonlardır. Toplu görüşmenin sonuçlanması ve mutabakat metni başlıklı 34. maddede “Toplu görüşme en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde anlaşmaya varılırsa, düzenlenen mutabakat metni taraflarca imzalanır. Mutabakat metni, uygun idari, icrai ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idari ve icrai düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.” Hükümleri bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre toplu görüşmelerin tarafları Kamu İşveren Kurulu ile yetkili Kamu Görevlileri Sendikaları ile bunların bağlı oldukları Konfederasyonlar olup yapılacak toplu görüşme sonucunda anlaşmaya varıldığında düzenlenecek bir mutabakat metni bulunmakta ve bu mutabakat metni ile ilgili düzenlemeler Bakanlar Kurulunca yapılabilecek ve TBMM kanun tasarılarını yasallaştıracaktır.

Diğer taraftan Uluslararası Çalışma Teşkilatının (ILO) değişik tarihlerde yapılan Genel Konferanslarında kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisince de birer kanunla onaylanmasının uygun bulunması üzerine Bakanlar Kurulunca tasdik edilen sözleşmelerle, kamu hizmetinde çalışanların örgütlenme hakkı ve istihdam koşullarının belirlenme yöntemleri konularında bazı hakların sağlanması yoluna gidildiği görülmektedir.

Her ne kadar Anayasanın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde olup, bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamamakta ise de, söz konusu sözleşmeyle sağlanan hakların hayata geçirilmesi, ancak bu husustaki mevzuat hükümlerinde gerekli değişikliklerin yapılması ve uygulama esaslarının belirlenmesi halinde mümkün olabilecektir.

Esasen 151 sayılı ILO sözleşmesinde de, bu sözleşmenin uygulama alanına ve istihdam koşullarının belirlenmesi yöntemlerine ilişkin bazı konuların, ulusal yasalarla ve ulusal koşullara uygun olarak düzenleneceği vurgulanmıştır.

Uluslararası Çalışma Teşkilatının (ILO) değişik tarihlerde yapılan Genel Konferanslarında kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisince de kanunla onaylanması uygun bulunan sözleşmelerle, kamu hizmetinde çalışanların örgütlenme hakkı ve istihdam koşullarının belirlenme yöntemleri konularında bazı hakların sağlanması yoluna gidilmiş ise de; söz konusu sözleşmelerle sağlanan hakların hayata geçirilmesi, mevzuat hükümlerinde gerekli değişikliklerin yapılması ve uygulama esaslarının belirlenmesi halinde mümkün olabilecektir.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun Geçici 4. maddesinde; bu Kanunun yayımı tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmeleri akdetmeleri nedeniyle kamu görevlileri haklarında idari, mali veya adli takibat yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır, denilmektedir.

Buradaki idari, mali veya adli takibat yapılamaz hükmü memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdetme nedenine bağlanmıştır. Yani memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdetme nedeniyle kamu görevlilerinin haklarında yetkiyi aşma ve görevi kötüye kullanma sebepleriyle açılan idari soruşturma ve davaları kapsamakta olup kanuni dayanağı olmayan ve 4688 sayılı yasaya da aykırı olan toplu iş sözleşmeleri hükümlerinin geçerli kabul edileceği anlamına gelmemektedir. Kaldı ki yapılan ödeme 4688 sayılı Kanunun yayınlandığı tarihten sonra yapılmış bir ödeme olduğundan geçici 4. maddenin de dışında kalmaktadır.

Mevzuatımızda yeni bir düzenleme yapılmadığı sürece, mevcut hükümlerin tespit ettiği memur statüsünün, akdi düzenlemelerle değiştirilmesi ve dolayısıyla belediyelerin, toplu iş sözleşmeleri akdetmek suretiyle veya başka birtakım tasarruflarla memurlar için yasalarda öngörülen hak ve statülerin dışına çıkılmasına yol açacak bir uygulamaya gitmeleri mümkün bulunmamaktadır.

Bütün bu nedenlerle dilekçi iddialarının reddi ile, 260 sayılı ilamın 3 üncü maddesiyle toplam …………….. liraya dair tazmin hükmünün TASDİKİNE,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir