Basit bir inceleme ile anlaşabilecek bir durumun varlığında, sanığın eylemenin aldatma özelliğinden yoksun olması nedeniyle dolandırıcılık suçu oluşmaz.

 

 

T.C.
Yargıtay
23. Ceza Dairesi

Esas No:2015/11952
Karar No:2015/6821
K. Tarihi:18.11.2015

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, 2010 yılında meydana gelen ve 5363 sayılı tarım sigortaları kapsamı dışında kalan don afeti nedeniyle zarar gören çiftçilere yönelik telafi edici destek ödeme yapılmasına ilişkin yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına istinaden, Y.. İlçe Tarım Müdürlüğü’ne başvurarak, Y.. ilçesi E.. köyünde bulunan kendisine ait .. nolu parseldeki 59 dönüm ve .. nolu parseldeki 50 dönümün kayısı tarlası için don afeti desteği aldığı, ancak yapılan kontroller sonucunda sanığın aynı parseller için 2007 yılında buğday ekili olduğunu bildirdiği, yerinde yapılan incelemede de her iki parselde toplam 24 dönümünün kayısı bahçesi, geri kalanın ise boş tarla olduğunun tespit edildiği, sanığın bu şekilde usulsüz olarak destekleme ücreti almak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda;
2010 yılında sanık tarafından yapılan bildirimin içeriğinin gerçek olup olmadığının katılan kurum görevlilerince yerinde yapılacak basit bir inceleme sonucunda kolaylıkla tespit edilebileceğinden, bu şekilde bildirim yapılmasının katılan kurum görevlilerinin denetim olanağını ortadan kaldırmayacağı, katılan kurumun beyana bağlı olmaksızın yapacağı basit bir incelemeden sonra söz konusu arazilerde ne kadar kayısı ağacının ekili olduğunun tespit edebilmesinin mümkün olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin aldatma özelliğinden yoksun olması nedeniyle hile boyutuna ulaşmadığı, bu nedenle dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından sanık hakkında verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “Sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2.650 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi” fıkrasının eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: www.hukukmediniyeti.org

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir