AYM’den ’emsal’ karar: Karakolda 36 dakikaya tazminat!

 

Anayasa Mahkemesi, taciz iddiası nedeniyle çağrıldığı karakoldan şikâyetçi kadının gelmemesi nedeniyle salıverilen vatandaşın başvurusunda emsal bir karara imza attı.

 

Anayasa Mahkemesi (AYM), taciz iddiası nedeniyle kendisini karakolda sorgulayan 3 sivil polis hakkında yerel mahkemeye yaptığı suç duyusundan sonuç alamayan vatandaşı haklı bularak ilginç bir karara imza attı.

Gazete Habertürk’ten Fezvi Çakır’ın haberine göre; AYM’nin kararına konu olay, 2013’te yaşandı. M.B., 11 Nisan’da saat 19.00 sularında telefonla aranarak Çorlu Cumhuriyet Polis Merkezi’ne çağrıldı. M.B., eşiyle birlikte polis merkezine gitti. Burada 3 sivil polis memuru tarafından merkezin iç kısmında kapalı bir bölümde bir süre tutuldu, iddiasına göre bu sırada kendisine hakaret ve tehditlerde bulunuldu. Tutanak tutulmaksızın M.B. eşiyle birlikte merkezden ayrıldı.

M.B., Çorlu Başsavcılığı’na suç duyusunda bulunarak, polisler tarafından “Seni işten attırırız, başına çorap öreriz, kocası seni sokaklarda rahat mı bırakacak sanıyorsun, onun kocası polis, seni içeri attırırız” sözleriyle tehdit edildiğini söyledi. “Cinsel taciz” (sarkıntılık) ve “kişinin huzur ve sükûnunu bozma” suçları kapsamında A.A.’nın mağdur olarak yer aldığı tahkikat evrakının, olaydan 5 gün sonra 16 Nisan 2013’te düzenlendiği tespit edildi. Görüntülerden de M.B’nin 36 dakika karakolda kaldığı belirlendi.

İfadesi alınan şüpheli polisler, şunları söyledi: “Hastanede yanımıza gelen 1977 doğumlu A.A. isimli şahıs, M.B. isimli bir şahsın kendisinin e-mail hesabına cinsel içerikli yazı gönderdiğini söyledi. Onu polis merkezine yönlendirirken, M.B.’yi de cep telefonundan arayarak polis merkezine davet ettik. Şahıs karakolda ‘Akli dengesinin yerinde olmadığını ve eşinin kendisine vasi olarak tayin edildiğini ancak bu konudan eşinin bilgisinin olmasını istemediğini’ söyledi. Mağdur A.A. karakola davet edildi ancak eşinin evde olması nedeniyle daha sonra gelebileceğini ifade etti. M.B.’yi akli dengesinin yerinde olmadığı için imza atamayacağı, eşine de imzalatamayacağını beyan etmesi üzerine bir işlem tesis etmeden merkezden gönderdik.”

TAKİPSİZLİK VERİLDİ

Savcılık, polisler hakkında takipsizlik kararı verirken, M.B. AYM’ye bireysel başvuruda bulundu ve “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğini savundu.

“Sözlü bir bildirim sonrasında olaya ilişkin herhangi bir görevi bulunmayan polislerce telefonla polis merkezine çağrılması ve burada herhangi bir işlem tesis edilmeden bir süre tutulması söz konusudur” diyen Yüksek Mahkeme, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiği gerekçesiyle M.B.’ye 5 bin TL tazminat ödenmesini kararlaştırdı.

AYM’DEN YAPILAN BASIN DUYURUSU

Görevli Olmayan Polisler Tarafından Polis Merkezinde Tutulma Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 12/4/2018 tarihinde, M. B. (B. No: 2014/16308) başvurusunda Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu telefonla aranarak polis merkezine davet edilmiştir.

Başvurucu davet üzerine gittiği polis merkezinde haksız olarak uzun süre tutulduğunu ileri sürmüştür.

Polis memurları ise bir kadının taciz ve tehdit yönündeki ihbarı üzerine başvurucuyu polis merkezine davet ettiklerini belirtmişlerdir. Polis memurları, söz konusu kadını resmî başvuruda bulunması için davet ettiklerini ancak o gün gelemeyeceğini söylediğini kaydetmişlerdir.

Daha sonra başvurucu polis merkezindeki görevlilerden şikâyetçi olmuştur. Savcılık anılan görevliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş, buna yapılan itiraz ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir.

 İddialar

Başvurucu, hakkında geçerli bir suç isnadı veya kovuşturma olmaksızın çağrıldığı polis merkezinde haksız şekilde tutulmak suretiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

 Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyetine yönelik bir müdahalenin bulunduğunun söylenebilmesi için kişinin hareket serbestisinin maddi olarak sınırlandırılmış olması gerekir. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişi, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulmalıdır.

Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır.

Somut olayda başvurucu davete uyarak polis merkezine gitmiş, burada kaldığı süre kapsamında üç sivil polis memuruyla da kamera kaydının yapılamadığı bir ortamda baş başa kalmıştır.

Görev listesine göre söz konusu polis memurları, belirtilen gün ve saatte anılan merkezde görev yapan personel arasında bulunmamaktadır. Başka bir amirliğe bağlı olan polis memurlarının yetkili makamlarca yapılmış usulüne uygun görevlendirmeleri olmadan somut olayın soruşturulmasında görev ifa etmeleri mümkün değildir.

Öte yandan polis memurlarınca olayın soruşturma makamlarına bildirildiğine dair herhangi bir olgu tespit edilememiştir. Başvurucunun polis merkezinde tutulduğu süre içinde adli bir işlemin gerçekleştirilmesi de söz konusu değildir. Olayda polis memurlarının derhâl harekete geçmesini gerektiren suçüstü hâli, gecikmesinde sakınca bulunan hâl veya benzeri bir durum bulunmamaktadır.

Buna göre başvurucunun görevli olmayan polis memurlarınca herhangi bir işlem tesis edilmeden polis merkezinde bir süre tutulması söz konusudur. Başvurucunun şikâyete konu tutulma hâlinin Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale edilmesine imkân tanınan durumların hiçbirine girmediği anlaşılmaktadır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir