İdarece Açıklama Yapılamayacağı Bildirilen Alanda Basın Açıklamasına Katılım Üzerine İdari Para Cezası Kesilmesi Nedeniyle Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiği
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 21/3/2019 tarihinde, M. D. (B. No: 2015/1051) başvurusunda Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Bir sendikanın il başkanı olan başvurucunun da içinde bulunduğu grup Kalekol yapımının protesto edilmesi sırasındaki müdahale nedeniyle üç kişinin ölümünü protesto etmek üzere Valilik otoparkında toplanmıştır. Basın açıklaması yapan grup daha sonra olaysız dağılmıştır.
Valilik kararıyla daha önce basın açıklaması yapılamayacak yerler belirlenmiş, bu kapsamda Valilik otoparkı da bu yerler arasında sıralanmış ve alınan karar sendika temsilciliklerine önceden bildirilmiştir.
Emniyet Müdürlüğü tarafından basın açıklamasına katıldığı tespit edilen ve başvurucunun da aralarında bulunduğu kişilere emre aykırı davranışta bulunduklarından bahisle idari para cezası verilmiştir. Başvurucunun bu cezaya itirazı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından kesin olarak reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, eyleminin temel hak ve özgürlüklerin kullanımı niteliğinde ve sendikal bir etkinlik kapsamında olduğunu belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa’nın 34. maddesi, fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade ile barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır.
Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir.
Toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamlar bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabilirler. Alınan bu tedbirlere aykırı toplantılar düzenlenmesi, bu tür toplantılara katılınması veya bu tür toplantılarda suçlar işlenmesi hâlinde de cezalar verilebilir. Bununla birlikte alınan tedbirlerin veya öngörülen cezaların barışçıl toplantı hakkına dolaylı olarak usulsüz sınırlamalara dönüşmesine müsaade edilemez.
Somut olayda kamu hizmeti görülen bina ve tesisler ile hükümet konaklarında basın açıklaması yapılamayacağı yönünde karar alınmıştır. Bu idari kararın kurumların düzgün işleyişi, kamu hizmetlerinin sağlıklı yürütülmesi ve genel ifadeyle kamu düzeninin bozulmasını önlemek amacına yönelik olduğu açıktır.
Bununla birlikte polis tutanaklarında ve hâkimlik kararlarında basın açıklamasının bazı faaliyetlerin önemli derecede aksamasına neden olduğu veya kamu düzenini bozduğu ya da bu yönde ciddi bir tehlike doğurduğu yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle idare ve derece mahkemeleri; başvurucunun katıldığı basın açıklamasının kamu hizmetlerini aksattığını, kamu düzenini bozduğunu veya bozma tehlikesi meydana getirdiğini ortaya koyamamışlardır.
Aynı şekilde basın açıklamasının barışçıl bir şekilde tamamlandığı, açıklama yapan grubun olaysız dağıldığı da gözönüne alınmamıştır. Yine basın açıklamasına kolluk güçleri veya idare tarafından bir müdahalede bulunulmasına gerek görülmemiş, başvurucu hakkındaki idari para cezası basın açıklamasından sonra kolluk güçleri tarafından düzenlenmiştir. Dolayısıyla basın açıklamasının kamu hizmetlerini aksattığının, kamu düzenini bozduğunun veya bozma tehlikesi ortaya çıkardığının, ilgili ve yeterli surette ortaya konulduğu söylenemez.
Sonuç olarak Anayasa’nın 34. maddesinde belirtilen meşru amaçları gerçekleştirmek için gerekli görülen önlemler ile başvurucunun aynı madde kapsamındaki hakları arasında adil denge sağlanamamıştır. Bu nedenle başvurucuya verilen idari para cezasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Kaynak:Hukukihaber