Manisa, Sarıgöl’de yapılması planlanan sondaja dayalı jeotermal kaynak kaynak arama projesi için iptal kararı verildi.

Manisa 1.İdare Mahkemesi, Manisa, Sarıgöl İlçesi Yalınayak, Yukarı Koçaklar, Sığırtmaçlı, Tırazlar, Emcelli Mahallesinde yapılması planlanan ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama  projesi” hakkında alınan  Manisa Valiliğinin “ÇED Gerekli Değildir Kararının” iptaline karar verdi.

             T.C.

            MANİSA

1. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO      :2021/1073

KARAR NO  :2022/464

DAVACI                               :SARIGÖL ZİRAAT ODASI

VEKİLİ                                  : AV. AKIN YAKAN

DAVALI                                 : MANİSA VALİLİĞİ

VEKİLİ                                  : ……..

MÜDAHİL                             : ……. (Davalı)

VEKİLİ                                  : …….

DAVANIN ÖZETİ        :   Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Yalınayak Mahallesi, 0 ada 47 parsel; Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada 550 parsel; Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada 1445 parsel; Tırazlar Mahallesi 0 ada 511 parsel ve 817 parsel; Emcelli Mahallesi 0 ada 315 parsel mevkilerinde bulunan 3293417 erişim ve 2018-AR-08 ruhsat numaralı sahada müdahil şirket tarafından yapılması planlanan  ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama  projesi” hakkında alınan  Manisa Valiliğinin “ÇED Gerekli Değildir Kararının”; projenin gerçekleştirileceği alanın yerleşim yerlerine çok yakın olduğu ve yerleşim yerlerinde yaşayan insanları olumsuz etkileyeceği, sondaj kuyularının DSİ kanal istimlak parsellerine yakın olduğu, SK-6 sondaj noktasının güneydoğu kısmında DSİ noktasına uzaklığının 300 metre olduğu, bu durumun nihai Proje Tanıtım Dosyasında açıklanmadığı, Projenin gerçekleştirileceği alanın arazisi, sulama alanı ve yerleşim yerlerine çok yakın mesafede yer aldığı, proje alanının 1. sınıf tarım ve sulama alanı içerisinde üzüm bağlarının arasında kaldığı, bu alanda projenin gerçekleştirilmesinin tarım ve sulama alanlarını ve insan yaşamını risk ve tehlike altına sokacağı, bu yönüyle işlemin sebep unsuru yönünden sakat olduğu, projenin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve diğer mevzuatlar kapsamında alınması gereken yasal izinleri ve olurları içermediği, ÇED raporunda sondaj faaliyetlerinde uygulanacak olan acil müdahale planındaki alt yapı çalışmalarının yetersiz olduğu, acil müdahale planı tablosunda çok kapsamlı ve güvenlikli tedbirler içeren önlemler alınmadığı,  alınan önlemlerin bu tip bir proje için sıradan, yüzeysel ve yetersiz olduğu, proje kapsamında açılacak sondaj kuyularının jeotermal akışkanlara ulaşıldığında ortaya çıkacak sıvının aktarımı için açılacak havuzların boyutlarının yetersiz olduğu, sondaj çamur havuzlarının ortaya çıkacak atığın kapasitesine göre çok az ve yetersiz olduğu, toz kristallerinin yakın bölgede bulunan bitki türleri üzerinde birikerek fotosentez ve solunum kapasitelerinde düşüşe neden olacağı, tozun oluşmasını engellemek için sulama dışında oluşturulmuş hiçbir önlem bulunmadığı, tozun ağaçlar üzerine düşmesi ile ağaçların fotosentez yapamayacağı ve ağaçların öleceği, bu hususun değerlendirilmediği ve bu yönden alınacak önlemlerin açıklanmadığı, projenin hem hayvanlar hem de bitkiler üzerinde olumsuz etkileri bulunduğu, gürültünün hareketli fauna türlerinin alandan uzaklaşmasına neden olacağı, proje alanının depremsellik bölgesinde olan yüksek tehlikeli yerler arasında yer aldığı, jeotermal akışkanlarda bulunan kirleticilerin sıvı ekosistem ve karasal ortamı etkileyerek nehir ya da akarsuların içine karışarak su kimyasını değiştirdiği, bu sularla sulanan arazilerin toprak yapısının değişeceği, arazilerin kirleneceği, proje alanında ve yakın mesafede su kaynaklarının bulunduğu, yapılacak projede yer altı ve yer üstü su kaynaklarının nasıl korunacağı, kirlenmemesi için ne gibi önlemler alınacağının detaylı şekilde açıklanmadığı, projeye konu yerlerin bir kısmının büyük ova koruma alanları içinde yer aldığı, projenin çevreye birçok yönden olumsuz etkisinin olacağı, jeotermal atıksuların hem sulama suyunda hem de su ile sulanan topraklarda olumsuz etkiler oluşturacağı, dolayısıyla bu alanlarda tarımı yapılan bitkilere özellikle de bora çok duyarlı olan üzüm bağlarına zarar vereceği, usulüne uygun açılmayan kuyular, yüzey ekipmanları, seperatörler, buhar boruları, silencerler, kondenserler ile atmosfere yoğuşmuş buhar atımı olacağı, soğutma kuleleri reenjeksiyon sisteminin gereği gibi çalıştırılmaması ve soğuyan suyun derelere boşaltılmasının başlıca kirletici kaynaklar olduğu, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ       : Usul bakımından, davanın süre aşımı nedeniyle reddinin gerektiği, esas bakımından ise davacının, projenin gerçekleşmesi sonucu yerleşim yerlerinde yaşayan insanların hangi açılardan olumsuz etkileneceğini ifade etmediği, bu iddianın bilimsellikten uzak ve mesnetsiz olduğu, proje kapsamındaki 6 adet sondaj noktasının en yakın yerleşime olan uzaklıkları, yerleşim yerlerinde yaşayan insanlara olan etkilerinin proje tanıtım dosyası kapsamında değerlendirildiği, ayrıca bu bağlamda taahhütlerin de alındığı, proje kapsamında DSİ 2. Bölge Müdürlüğü görüşüne istinaden Su Yönetimi Genel Müdürlüğü görüşünün de alındığı, bunun yanında proje kapsamında Hidrojeolojik Etüt Raporu hazırlatıldığı ve raporun PTD Ek-8’de sunulduğu,  PTD’de Şekil 35’te ve Hidrojeolojik Etüt Raporunda sondaj kuyuları ile kanalların birlikte gösterimi yapılmış olmakla birlikte PTD sayfa 28’de konuya ilişkin taahhütte bulunulduğu, projeye ilişkin Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü görüşünün alındığı, söz konusu kurum görüşüne uyulacağının taahhüt edildiği, davacının  jeotermal kaynak arama faaliyetlerinin tarım arazileri ve insan sağlığına tam olarak nasıl bir  tehlike altına soktuğunu açıklamadığı, ÇED Gerekli Değildir kararı alındıktan sonra söz konusu proje ile ilgili olarak tarım dışı amaçlı etüt raporu hazırlanarak çalışma yapılacak alanlarda tarım dışı kullanım izni alınmadan yatırıma başlanmayacağı, ayrıca ÇED Gerekli Değildir kararının bütün mevzuat kapsamında alınması gereken yasal izinleri ve olurları içermesi gereken bir belge olmadığı, sondaj faaliyeti sırasındaki risklerin ve alınacak önlemlerin ayrıntısı ile PTD’de belirtildiği, acil müdahale planı verildiği, bu projenin kaynağın çıkartılması ve işlenmesine ilişkin bir proje olmadığı, arama projesi olduğu, sondaj sonrasında akışkan bulunması halinde test durumuna göre kullanımın belirleneceği ve buna göre ÇED görüşü alınmadan kullanımına ilişkin herhangi bir yatırım yapılmayacağı, yoğuşmayan gazların jeotermal kaynağın fiziksel özelliğine bağlı olduğu, test aşaması tamamlanmamış akışkan için net olarak hesaplama yapılamayacağı, her bir sondaj lokasyonunda 110 m³ çamur ortaya çıkacağının PTD’de hesaplandığı, havuz hacmi hesabının da yapıldığı, sondaj çamuru havuzu ve test suyu havuzunun yeterli boyutlarda olduğu, hafriyat çalışmaları sırasında ortaya çıkacak saatlik toplam toz emisyonunun 0,752 kg/saatlik olarak hesaplandığı, bu değerin Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen değerin altında olduğu, ülkemizde bir çok jeotermal işletme bulunduğu ve bunların hiçbirinin deprem meydana getirdiğine dair bilgi, belge, kanıt olmadığı, PTD’de yapılan açıklamalara göre jeotermal akışkanın herhangi bir alıcı ortama deşarjının söz konusu olmayacağı için yüzey  ve yer altı suları ile tarım alanlarının kirlenmesinin söz konusu olmadığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün görüşünde ÇED sürecinin nihai olmasında sakınca bulunmadığının belirtildiği, davacının dosyayı jeotermal enerji santrali gibi değerlendirdiği ancak bu projenin yalnızca kaynak arama projesi olduğu, hazırlanan dosyanın, planlanan faaliyetin yürütülmesi aşamasında çevresel olumsuzluklara karşın bir taahhütname özelliği taşıdığı, dosya içinde belirtilen tedbirlerin yeterli bulunduğu, Valilik denetimi altında faaliyetlerin sürdürüleceği ve belirtilen taahhütlere uygun faaliyet gösterilmesinin sağlanacağı, işlemin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL BEYANININ ÖZETİ : Usul bakımından ehliyet yönünden davanın reddi gerektiği, esas bakımından ise ruhsat sahasına çok yakın konumda önceki dönemlerde farklı kişi veya firmalarca açılan sondaj kuyuları ile jeotermal potansiyelin olduğu, söz konusu jeotermal ruhsat alanı dışında Manisa/Sarıgöl bölgesinin neredeyse tamamının jeotermal işletme ve arama ruhsatları ile çevrili olduğu, jeotermal enerjinin ise yenilenebilir enerji kaynağı olduğu ise tüm dünya tarafından kabul görmüş bir gerçek olduğu,  ruhsat sahasında jeotermal kaynak araştırmasının yapılması, bölge potansiyelinin ortaya çıkarılarak, bölgenin gelecekteki projelerine destek verilmesi kamu yararı adına gerekli bulunduğu, ÇED Yönetmeliği’nin amacının bilindiği üzere; tüzel ve gerçek kişilerin gerçekleştirmeyi planladıkları, Yönetmelik kapsamına giren faaliyetlerinin çevre üzerine yapabilecekleri bütün etkilerin belirlenerek değerlendirilmesi ve tespit edilen olumsuz etkilerin önlenmesi için gerçekleştirilecek ÇED sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasları düzenlediği, davaya konu projede ilgili bütün kurumların görüşlerinin alındığı, bu projenin olumlu sonuçlanması halinde; turizm projelerine katma değer yaratacağı gibi, bölgedeki tarımsal sera faaliyetlerinin de desteklenmesi ve uygun olması durumunda ülke ekonomisine çok büyük fayda sağlayacak olan elektrik üretim tesisi kurulmasının hedeflendiği, kararın hukuka uygun olduğu, davanın reddedilmesi gerektiği beyan edilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Karar veren Manisa 1. İdare Mahkemesince; usuli itirazlar yerinde bulunmaksızın  duruşma için önceden belirlenen 26/04/2022 tarihinde yapılan duruşmaya, davacı vekili Av. Akın YAKAN’ın ve davalı idare vekili Av. Ebru SERPEK ile davalı yanında müdahil şirketin vekili Av…… ……’un geldiği görülerek gelen taraflara usulüne uygun söz verilip açıklamaları dinlenildikten ve duruşmaya son verildikten sonra, dava dosyası incelenerek işin esası hakkında gereği görüşüldü:

            Uyuşmazlık; davalı idare müdahil adına düzenlenen “ÇED gerekli değildir.” kararının iptali isteminden ibarettir.

            25.11.2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin  ”Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 4. maddesinde; ”(1) Bu Yönetmelikte geçen;

            (…)

            c) Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED): Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları,

            ç) Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası: Ek-3’te yer alan Genel Format esas alınarak hazırlanan dosyayı,

            d) Çevresel etki değerlendirmesi genel formatı: Gerçekleştirilmesi planlanan, ek-1 listesinde yer alan projelerin özelliklerini, yerini, olası etkilerini ve öngörülen önlemleri içeren, projeyi genel boyutları ile tanıtan ÇED Başvuru Dosyası hazırlanması sırasında esas alınacak ek-3’teki Genel Formatı,

            e) Çevresel etki değerlendirmesi raporu: Ek-1 listesinde yer alan veya Bakanlıkça “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir” kararı verilen bir proje için belirlenen Özel Formata göre hazırlanacak raporu,

            f) Çevresel etki değerlendirmesi raporu özel formatı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunun hazırlanmasında esas alınmak üzere; Komisyon tarafından projenin önemli çevresel boyutları ile Halkın Katılımı Toplantısındaki görüş ve öneriler göz önüne alınmak suretiyle ek-3’teki Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatında belirtilen ana başlıklar altında ele alınması gereken konuları tanımlayan formatı,

            g) Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararını,

            (…)

            ş) Proje: Gerçekleştirilmesi planlanan yatırımı,

            (…)

            t) Proje tanıtım dosyası: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelere, ÇED uygulanmasının gerekli olup olmadığının belirlenmesi amacıyla hazırlanan dosyayı,” düzenlemesine; ”Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlama yükümlülüğü” başlıklı 6. maddesinde; ” (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler.

            (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler.

            (3) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez.

            (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” düzenlemesine; ”Seçme, eleme kriterlerine tabi projeler” başlıklı 15. maddesinde; ” (1) Bu Yönetmeliğin;

            a) Ek-2 listesinde yer alan projeler,

            b) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-2 listesinde belirtilen projeler,

seçme, eleme kriterlerine tabidir.” düzenlemesine; ”Başvuru ve inceleme” başlıklı 16. maddesinde;  ”(1) (Değişik:RG-8/7/2019-30825 Mükerrer) Çevresel Etki Değerlendirmesinin gerekli olup olmadığının araştırılması amacıyla, proje sahibi tarafından yetkilendirilen Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar tarafından; Ek-4’e göre hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası, proje sahibince Proje Tanıtım Dosyasında ve eklerinde yer alan bilgi ve belgelerin doğru olduğunu belirtir taahhüt yazısı Bakanlığa sunulur. Bakanlık tarafından belirlenen başvuru bedeli proje sahibi tarafından ödenir.

            (2) Bakanlık, proje için hazırlanan Proje Tanıtım Dosyasını ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde beş (5) iş günü içinde inceler. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde eksikliklerin bulunması halinde bunların tamamlanması Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan istenir.

            (3) Eksiklikleri altı (6) ay içerisinde tamamlanmayan Proje Tanıtım Dosyasına ilişkin ÇED süreci sonlandırılır.” düzenlemesine; ”Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı” başlıklı 17. maddesinde; ”(1) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir.

            (2) Bakanlık on beş (15) iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararını beş (5) iş günü içinde verir, kararı Valiliğe, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirir. Valilik, bu kararı askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurur.

            (3) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje için beş (5) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz sayılır.

            (…)” düzenlemesine yer verilmiştir.

            Yönetmeliğin Ek-2/Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesinin 55. sırasında ise ” Maden, petrol ve jeotermal kaynak arama projeleri, (Sismik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, jeofizik vb. yöntemle yapılan aramalar hariç)” yer almaktadır.

            Dava dosyasının incelenmesinden;

            1- Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Yalınayak Mahallesi 0 ada 47 parsel, Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada 550 parsel, Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada 1445 parsel, Tırazlar Mahallesi 0 ada 511 parsel ve 817 parsel, Emcelli Mahallesi 0 ada 315 parsel mevkiinde yapılması planlanan 3293417 erişim ve 2018-AR-08 ruhsat numaralı sahada ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama  projesi” hakkında  müdahil şirket tarafından hazırlanan proje tanıtım dosyası ile 03.03.2021 tarihinde Manisa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne başvuru yapıldığı,

            2-İdare tarafından ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama projesi”nin inceleme ve değerlendirmeye alındığı;

            3-İnceleme ve değerlendirme sürecinde 19.03.2021 tarihli, E.570218 sayılı yazı ile DSİ 2. Bölge Müdürlüğü, Manisa İl ve Tarım ve Orman Müdürlüğü, Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Manisa Yatırım izleme ve Koordinasyon Başkanlığından projenin mevzuatları kapsamında incelenmesinin ve proje hakkında görüş bildirmelerinin istenildiği,

            4-Görüş istenilmesi üzerine;

            -DSİ Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğünün 02.04.2021 tarihli, 1115210 sayılı yazısında; ”Orman ve Su İşleri Bakanlığı kanallarından Bölge Müdürlüğümüze ulaştırılan 25.09.2017 tarih ve 199157 sayılı yazıda, Gediz Havzası Arsenik seviyelerinin son dönemlerde oluşan yükseklikleri Jeotermal faaliyetler üzerinden değerlendirilmiş olup yazı ekinde Havzadaki su kütlelerinin konumunu gösteren bir de harita gönderilmiştir. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından İzmir ve Manisa Valiliklerine de gönderilmiş olan değerlendirmelerde “…Su kaynaklarını sürdürülebilir kullamının ve özellikle insani kullanım açısından hayati öneme haiz olan içme suyu kaynaklarının korunması Bakanlığımızın başlıca görevleri arasındadır. Gelecekte yaşanılması öngörülen iklim değişikliği ve kuraklığı etkisi sebebi ile yerüstü suyu kaynaklarında önemli azalmaların olacağı öngörülmektedir. Bu durumda miktar ve kalite açısından yeraltı suları, insani tüketimı amaçlı içme suyu teminindeki ve en güvenilir kaynak olmast bakımından geleceğimizin sigortası konumundadır.” ifadeleri bulunmaktadır.

            Firma müracaatının Vaziyet Planı bahse konu su kütleleri haritası altlığı üzerine konumlandırılmış olup haritanın bu bölümü yazımız ekinde sunulmuştur. Bu konumlama çalışmasından da görüldüğü üzere Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Haritasının Firma proje sahasının da konuşlandığı arazilerin altında kalan yeraltı suyu kütlelerindeki arsenik değerlerinin bu parametre için belirlenen eşik değerin üzerinde “pozitif değer: 1” olması ve “yüksek jeotermal baskı” özelliği söz konusudur.

            Bu nedenle söz konusu açıklanan yazıda verilen hüküm gereği; arsenik parametrelerinin eşik seviyesi altına düşürülmesi maksadı ile havzadaki yeraltı suyu kütlelerinde jeotermal ve madencilik faaliyetlerine yeni izin ve ruhsatlar verilmemesi gerekmektedir.

            Başvurunun bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte SYGM’nin yazısında da belirtildiği üzere, Havzada yeraltı suyu kütlelerinin miktar ve kalitesinin izlenmesi rutin hale getirildiğinde ve bundan sonra yeraltı suyu kütlelerinde yapılacak olan izlemeler neticelerine göre söz konusu kirletici parametrenin eşik değer konsantrasyonunun altına düşmesi durumunda kararımız tekrar gözden geçirilecektir.” yönünde;

            -İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün 1245027 sayılı yazısında; ”Yapılan inceleme sırasında, “6 adet Sondaja Dayalı Jeotermal Kaynak Arama Projesi” faaliyetinin Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Yalınayak Mahallesi 0 ada, 47 no’lu parsel; Sarıgöl ilçesi, Tırazlar Mahallesi, 0 ada, 511 parsel ve 0 ada, 817 parsel; Sarıgöl ilçesi, Emcelli Mahallesi 0 ada, 315 parsel; Sarıgöl ilçesi, Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada, 550 parsel; Sarıgöl ilçesi, Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada, 1445 parsel üzerinde gerçekleştirileceği belirtilerek, görüşümüzün bildirilmesi istenmiştir. Hali hazırda parseller üzerinde tarımsal üretim (tarla ve bağ) yapılmaktadır.Sarıgöl ilçesi, Tırazlar Mahallesi 0 ada, 511 parsel, 0 ada, 817 parsel, Sarıgöl ilçesi, Emcelli Mahallesi 0 ada, 315 parsel, Sarıgöl İlçesi, Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada, 550 parsel 21 Ocak 2017 tarih ve 29955 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Büyük Ova Koruma Alanı” (Manisa Ovası) sınırları içinde, Sarıgöl ilçesi, Yalınayak Mahallesi 0 ada, 47no’lu parsel ve Sarıgöl ilçesi, Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada, 1445 parsel “Büyük Ova Koruma Alanı” (Mamisa Ovası) sınırları dışında kalmaktadır.

            Söz konusu proje kapsamında yer alan “Büyük Ova Koruma Alanı” (Manisa Ovası) sınırları içindeki tarım alanlarının tarım dışı amaçla kullanılması;- 19.07.2005 tarih ve 25880 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamına girmekte olup, ilgili Kanunun 14. maddesinde Büyük Ova Koruma Alanlarında bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması, Kurul veya Kurullarca uygun görüş bildirmesi şartıyla; Bakanlık ve talebin ilgili olduğu Bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler, için tarım dışı kullanımlara Bakanlıkça izni verilebilir. Büyük Ova Koruna Alanı (Manisa Ovası) sınırları dışında yer alan tarım alanlarının tarım dışı amaçla kullanılması, 19.07.2005 tarih ve 25880 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” kapsamına girmekte olup, ilgili Kanunun 13. maddesinde mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal “üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla, Kanunun (d) bendinde, Bakanlıklarca kamu yaranı kararı alınmış plan ve yatırımlar ile Kanunun (f) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımu ile ilgili yatırımlar için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafindan izin verilebilir.” hükmü yer almakta olup, İl Toprak Koruma Kurulunun uygun görmesi halinde ancak Bakanlığımız tarafından tarım dışı kullanım izni verilebilir.

            Ayrıca proje alanı içinde; mera vasfında olan yerler mevcutsa 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri, zeytinlik olan yerler için 3573 sayılı Zeytinlerin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması ve ek 4086 sayılı Zeytincilik Kanunu hükümleri ile 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu hükümlerine göre değerlendirme yapılacaktır.

            Proje ile ilgili olarak verilen ÇED izinleri, gerek 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, gerekse Bakanlığımızın diğer mevzuatları kapsamında alınması gereken yasal izinleri ve olurları içermemektedir. Bu bağlamda söz konusu “6 adet Sondaja Dayalı Jeotermal Kaynak Arama Projesi”  ile ilgili olarak tarım dışı amaçlı etüt raporunun hazırlanabilmesi için; çalışma yapılacak alanların (arazi vasfı ile ilgili bilgiler, tapu kaydı vb.) 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli alanların işaretlenmiş olduğu onaylı (koordinatlı) haritalar, DSİ görüşü ve yerleşim planları gerekli olup, evrakların tamamlanıp, tarım dışı kullanım izni ile ilgili Müdürlüğümüze başvurulup, arazilerin gösterilmesinden sonra tarım dışı kullanım amaçlı Bakanlığımız mevzuatları kapsamında Kurum görüşümüz bildirilecektir.” yönünde;

            -Manisa Müze Müdürlüğüne sunulmak üzere hazırlanan “Bahse konu alanları üzerinde görülebildiği kadarıyla herhangi bir kültür varlığına rastlanmamıştır.

            Müdürlüğümüz arşivinde mevcut sit kayıtları üzerinde yapılan incelemede adı gecen yerlere ait herhangi bir sit/tescil kaydına rastlanmamıştır. Anılan taşınmazlar üzerinde jeotermal kaynak arama projesi yapılmasında mevzuatımız açısından bir sakınca bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” yönündeki rapor  üzerine Manisa Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün 30.06.2021 tarihli, 1488589 sayılı yazısı ile 2863 sayılı Kanun kapsamında jeotermal kaynak arama projesi yapılmasında sakınca bulunmadığı yönünde görüşler bildirildiği;

            5-DSİ 2. Bölge Müdürlüğünün yukarıda yer verilen söz konusu görüşü üzerine 07.09.2021 tarihli yazı ile Su Yönetimi Genel Müdürlüğünden yeniden görüş istenildiği ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce ”proje tanıtım dosyasının nihai olmasında herhangi bir sakınca olmadığı” bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği;

            6-Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, proje tanıtım dosyasında çevresel etkilere karşı alınması öngörülen önlemler yeterli görüldüğünden bahisle ÇED Raporu hazırlanmasına gerek bulunmadığı tespitine yer verilerek Manisa Valiliğinin 16.11.2021 tarihli, E-2021379 sayılı işlemi ile söz konusu projeye ilişkin ÇED Yönetmeliğinin 17. maddesi gereğince ”ÇED Gerekli Değildir” kararı verildiği,

            7-Bu işlemin Sarıgöl Kaymakamlığı internet sitesinde ve Sarıgöl Hükümet Konağı ilan panosunda 24.11.2021 tarihinde sürekli olarak halka duyurulması amacı ile ilan edilmeye başlandığına dair Sarıgöl Kaymakamlığınca  24.11.2021 tarihli ilan başlama tutanağının tanzim edildiği,

            8-14.12.2021 tarihinde ise Manisa ili, Sarıgöl ilçesi Yalınayak Mahallesi 0 ada 47 parsel, Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada 550 parsel, Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada 1445 parsel, Tırazlar Mahallesi 0 ada 511 parsel ve 817 parsel, Emcelli Mahallesi 0 ada 315 parsel mevkiindeki ….. A.Ş. tarafından yapılması planlanan 3293417 erişim ve 2018-AR-08 ruhsat numaralı sahada ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama  projesi” hakkında alınan  Manisa Valiliğinin “ÇED Gerekli Değildir Kararının” iptali istemi ile görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Öte yandan, müdahil tarafından da beyan edildiği ve Manisa İdare Mahkemelerinde de aynı konuda açılmış olan davaların incelenmesinden, Sarıgöl ilçesi ve çevresinde çok sayıda jeotermal alan için işletme ve arama ruhsatı verilmiş olduğu, bu haliyle var olan jeotermal arama ve işletme ruhsatlarına dayalı olarak açılan ve sahada bulunan çok sayıda kuyunun kümülatif çevresel etkilerinin ve işbu davaya konu işlemle verilen 6 adet kuyunun ilave çevresel etkilerinin  gerek PDT dosyasında; gerek ise de davalı idarece ayrıntılı olarak irdelenmesinin gerektiği, nitekim bu hususa ilişkin olarak yazılan ve Mahkememizde aynı konuda açılmış olan dava dosyalarında mevcut olan DSİ Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğünün bahsedilen yazılarında jeotermal faaliyetlerinin Havzadaki içilebilir su kaynaklarında arsenik değerinin yükselmesine neden olduğu ve bu değerin eşik değerin altına düşmesine kadar yeni izin verilmemesi yönünde görüş belirtildiği, Manisa İdare Mahkemelerince Sarıgöl ilçesi ile aynı Havza içerisinde bulunan  yerlerde bulunan jeotermal kaynak arama projeleri için verilen ÇED gerekli değildir kararlarının iptali için açılmış olan bir kısım davalarda verilen kararlarda, (Örn.1. İdare Mahkemesinin 13/09/2019 tarih ve E:2019/196, K:2019/770 sayılı; Manisa 2. İdare Mahkemesinin 20/09/2019 tarih ve E:2019/10, K:2019/842 sayılı kararları) “… Projenin, Yönetmeliğin 7. maddesinde yer verilen kural gereğince ÇED sürecine dahil edilmesi gerekip gerekmediği hususunun ortaya konulması gerekmektedir. Bu durumda; dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunda yer alan tespit ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, Sondaj Yöntemiyle Jeotermal Kaynak Arama Faaliyeti Projesinin önemli çevresel etkilerinin olacağı, projenin uygulanacağı saha, coğrafya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, gerek canlı ve bitki çeşitliliği ve gerekse de projenin uygulanacağı sahanın tarımsal potansiyeli ile projenin olası etkileri dikkate alındığında bilirkişi raporunda da vurgulanmış risk ve etkiler sebebiyle ÇED sürecinin işletilmesi ve neticede ortaya çıkan duruma göre iş ve işlemler gerçekleştirilmesi gerektiği kanaatine varılmış olduğundan dava konusu idari işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptallerine karar verildiği, bu kararların Danıştay Ondördüncü Dairesinin muhtelif kararları onadığı ve kararların kesinleştiği görülmektedir.

            Yukarıda yer verilen ilgili Yönetmeliğin 4. maddesinde; ”Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED)”, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar; ”Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” kararı ise Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten karar olarak, ”Proje tanıtım dosyası” da Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelere, ÇED uygulanmasının gerekli olup olmadığının belirlenmesi amacıyla hazırlanan dosya olarak tanımlanmıştır.

            Yönetmeliğin 15. maddesinde, Yönetmeliğin Ek-2 listesinde yer alan projelerin ”Seçme, eleme kriterlerine tabi projeler” olduğu düzenlenerek, ”Başvuru ve inceleme” başlıklı 16. maddesinde ise Çevresel Etki Değerlendirmesinin gerekli olup olmadığının idarece araştırılması amacıyla, proje sahibi tarafından yetkilendirilen Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar tarafından Yönetmelik Ek-4’e göre hazırlanan Proje Tanıtım Dosyasının yine Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceleneceği, değerlendirileceği ve bunun sonucunda  “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı verileceği anlaşılmaktadır.

            Yönetmeliğin Ek-2 Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesinin 55. sırasında ise ”Maden, petrol ve jeotermal kaynak arama projeleri, (Sismik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, jeofizik vb. yöntemle yapılan aramalar hariç)” yer almakta olup  Yönetmeliğin Ek-4 listesinde ”(…)

            1.Projenin Özellikleri:

            a) Projenin ve yerin alternatifleri (proje teknolojisinin ve proje alanının seçilme nedenleri),

            b) Projenin iş akım şeması, kapasitesi, kapladığı alan, teknolojisi, çalışacak personel sayısı,

            c) Doğal kaynakların kullanımı (arazi kullanımı, su kullanımı, kullanılan enerji türü vb.),

            ç) Atık miktarı(katı, sıvı, gaz ve benzeri) ve atıkların kimyasal, fiziksel ve biyolojik özellikleri,

            d) Kullanılan teknoloji ve malzemelerden kaynaklanabilecek kaza riski.

            2.Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri:

            a) Mevcut arazi kullanımı ve kalitesi (tarım alanı, orman alanı, planlı alan, su yüzeyi ve benzeri),

            b) Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi dikkate alınarak korunması gereken alanlar.

            3. Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler

            Notlar ve Kaynaklar:

            Ekler:

            1- Proje için seçilen yerin koordinatları

            2-Proje alanı ve yakın çevresinin mevcut arazi kullanımını değerlendirmek için; yerleşim alanlarının, ulaşım ağlarının, enerji nakil hatlarının, mevcut tesislerin ve ek-5’de yer alan Duyarlı Yöreler Listesinde belirtilen diğer alanların (proje alanı ve yakın çevresinde bulunması halinde) yerlerine ilişkin verileri gösterir bilgiler 1/25000 ölçekli hâlihazır harita (çevre düzeni planı, nazım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri, topografik harita) üzerine işlenerek kısaca açıklanması, jeoloji haritası ve depremsellik.” kriterlerine yer verildiği görülmektedir.

            Yapılan açıklamaların ve yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, ÇED Yönetmeliğine tabi olan her bir projenin çevresel etkilerinin; taşınmazın bulunduğu yerin konumu, coğrafi özellikleri, daha önce Yönetmelik kapsamında alınmış izinlere dayalı olarak faaliyet gösteren diğer proje sahalarının çevresel etkileri, yetiştirilen tarım ürünleri, ormanlık ve zeytinlik alan bulunup bulunmadığı gibi tüm çevresel etmenlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği; bu gerekliliğin daha önce verilen yargı kararları ile tesis edilen idari işlemler dikkate alındığında, Gediz Havzasında bulunan jeotermal kaynaklara ilişkin olarak ÇED Yönetmeliği kapsamında verilecek izinler açısından daha fazla önem ve hassasiyet arz etmekte olduğu açıktır.

            Uyuşmazlıkta, Yönetmeliğin Ek-2 Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesinin 55. sırasında belirtilen projeler kapsamında olan  ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama  projesi”ne ilişkin proje tanıtım dosyasının incelenmesi neticesinde Manisa Valiliğince “ÇED Gerekli Değildir Kararı” verildiği görülmektedir.

            ”ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen ”6 adet sondaja dayalı jeotermal kaynak arama projesi”nin, Manisa ili, Sarıgöl ilçesi, Yalınayak Mahallesi 0 ada 47 parsel, Yukarı Koçaklar Mahallesi 0 ada 550 parsel, Sığırtmaçlı Mahallesi 0 ada 1445 parsel, Tırazlar Mahallesi 0 ada 511 parsel ve 817 parsel, Emcelli Mahallesi 0 ada 315 parsel mevkiindeki 3293417 erişim ve 2018-AR-08 ruhsat numaralı sahada gerçekleştirileceği  anlaşılmaktadır.

            Bu haliyle, projenin 6 farklı taşınmazda ve 5 farklı mahallede gerçekleştirileceği, her bir taşınmazın farklı coğrafi özelliklere, farklı çevresel özelliklere, farklı tarım bitkilerine ve farklı jeolojik özelliklere sahip olduğunun açık olduğu, ancak proje tanıtım dosyası incelendiğinde, sadece kuyuların açılacağı sahaların koordinatlarına ve işin yapılış şekli ve süresine ilişkin olarak ayrı değerlendirmelere yer verildiği, fakat  açılması planlanan her bir kuyuya ilişkin olarak mevzuatın aradığı ve işbu kararda da açıklandığı üzere çevresel etkilere dair ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle değinilmediği, bu haliyle Yönetmeliğin Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde proje tanıtım dosyası hazırlanmadığı; projenin tek bir parsel sayılı taşınmaz üzerinde gerçekleştirilecek gibi genel çevresel etki açıklamalarına yer verilerek hazırlandığı ve buna bağlı olarak idare tarafından da projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucunun ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının, projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülüp görülmediğinin, her bir kuyunun çevresindeki tarımsal üretimin ne/neler olduğu, bu üretimin söz konusu projeden ne şekilde  etkileneceğinin her bir kuyu özelinde ayrı ayrı değerlendirilmediği ve ayrıca projenin gerçekleşeceği köylerde bu proje dışında başkaca, birden fazla  ”jeotermal kaynak arama kuyusu açılması projesi” olup olmadığının ve bu bağlamda diğer projelerle (projelere ilişkin verilmiş yargı kararları ve gerekçeleri ile) birlikte bu projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri kümülatif olarak değerlendirilmeden dava konusu işlemin tesis edildiği dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

            Ayrıca, işbu davanın davacının hukuki statüsü de dikkate alındığında; iptali istenilen işleme konu her bir projenin etki çevresinde zirai üretimde bulunulmakta olduğunda duraksama bulunmadığı, nitekim Tarım İl Müdürlüğünün görüşünde de taşınmazların bir kısmının Büyük Ova Koruma Alanında kalmakta olduğunun belirtildiği, ancak dava konusu işleme dayanak teşkil eden  PTD’sını hazırlayan kişiler arasında ziraat mühendisinin bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, her bir jeotermal projesi için açılacak kuyuların zirai faaliyetlere olası çevresel etkilerinin de yeterli olarak incelendiğinden ve bu açıdan davalı idarece de yeterli tespitlerde bulunulduktan sonra dava konusu işlemin tesis edilmiş olduğundan bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

            Hüküm:

            Açıklanan nedenlerle;

            1)Dava konusu işlemin iptaline;

           2)Aşağıda dökümü yapılan ve davacı tarafından karşılanan 322,30-TL tutarındaki yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 3.890,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine;

            3) Müdahil tarafından karşılanan aşağıda dökümü yapılan 166,20 TL yargılama giderinin müdahil üzerinde bırakılmasına;

            4) Artan posta avansının talep edilmesi halinde derhal; talep edilmemesi halinde ise kararın kesinleşmesini müteakiben davacıya ve müdahile re’sen iadesine;

            5)Kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca (15) gün içinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 29/04/2022 tarihinde oybirliğiyle  karar verildi.

Başkan                                                          Üye                                         Üye

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir