İdare Mahkemesi’nden KHK ile ihraç edilen akademisyenin ek ödemelerine ilişkin önemli karar

Bursa 2. İdare Mahkemesi, KHK ile ihraç edilen ve göreve iade olan akademisyenin; derece ve kademe ilerleme ücreti, maaş faizleri, ek ders ücreti ve geliştirme ödeneğinin yasal faizi ile ödenmesine karar verdi.

Bursa 2. İdare Mahkemesi, KHK ile ihraç edilen ve göreve iade olan akademisyenin; derece ve kademe ilerleme ücreti, maaş faizleri, ek ders ücreti ve geliştirme ödeneğinin yasal faizi ile ödenmesine karar verdi. Mahkeme öte yandan akademik teşvik, sınav görevlendirme ve promosyon ücretlerinin ödenmemesine karar verdi.

“KHK’LILARIN SIKINTILARI BİTMİYOR”

hukukihaber.net‘e konuşan Avukat Ali Osman Göçer, “Bir gecede sorgusuz sualsiz ihraç edilen KHK’lıların OHAL İşleri inceleme komisyonuna başvurarak uzun yıllar sonunda görevlerine iade olduklarında da sıkıntıları bitmiyor.” dedi.

EK ÖDEMELER

Göçer sözlerine şöyle devam etti; “Anayasanın 125. Maddesinin son fıkrası olan “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” Hükmü uyarınca, devletin hatalı işlemi nedeni ile görevlerinden uzakta kalan bu kişilerin, eğer çalışmış olsalardı elde edebilecekleri tüm kazanımların devletçe tazmini gerekmektedir. Ancak maalesef devlet kurumları bu insanlar göreve döndüklerinde, görevlerinden uzakta oldukları zaman dilimi süresince alacakları çıplak maaşlarını faizsiz olarak ödemekte, başkaca bir ödeme de yapmamaktadır. Yani bugün 8.000 TL civarı maaş alan devlet memuruna, 2016 yılının maaşı 3.000 TL olarak ödenmektedir. Bunun haricinde ek ders, nöbet, eğitime hazırlık, döner sermaye ek ödemesi vs. gibi ek ödemeler memurun fiili çalışması olmaması sebebiyle ödenmemektedir. Ancak memurun fiilen çalışamamasının sebebi zaten, hukuka aykırı olduğu tespit edilmiş olan ihraç işlemidir. Bu noktada açtığımız davalarla devlet memurlarının mağduriyetlerini nispeten gidermeye çalışsak da tam olarak yaşanılan mağduriyetlerin giderildiği söylenemez.”

YASAL FAİZİYLE ÖDENECEK

“Bu noktada birkaç temel problem yaşanmaktadır. Örnek olarak akademisyen olan müvekkilimiz adına ihraçlı olduğu döneme ilişkin açmış olduğumuz davada Bursa 2. İdare Mahkemesinin E:2021/233, K:2021:1228 sayılı ve 31/12/2021 tarihli kararında müvekkilimizin derece ve kademe ilerlemesi ücretleri, maaşlarının hak ediş tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizleri, ek ders ücreti ve geliştirme ödeneği taleplerimiz yönünden davanın kabulüne ve bahse konu ücretlerin yasal faizi ile ödenmesine karar verilmiştir. Akademik teşvik ödeneği, sınav görevlendirme ücretleri ve banka promosyon ücretinin ise ödenmemesine karar verilmiştir.”

İÇTİHAT BİRLİĞİ SAĞLANMALI

“Aslında yukarıda belirttiğimiz Anayasa Hükmü uyarınca tüm taleplerimizin kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkemeler genellikle kıdem ve derece ilerlemesi ve maaşların faizi yönünden ödeme konusunda müvekkillerimiz lehine karar vermektedir. Bu konuda tereddüt bulunmamaktadır. İkinci grup ödemeler ise memurun fiili çalışmasına bağlı olan ek ödemelerdir, yani ek ders ödemesi, geliştirme ödemesi gibi ödemelerdir. Bu konuda zaman zaman olumsuz kararlar çıksa da genellikle mahkemelerden yukarıdaki kararda olduğu gibi müvekkil lehine kararlar çıkmaktadır. Üçüncü grup ödemeler ise sınav görevlendirme ücreti, banka promosyon ücreti gibi memurun çalıştığı kurum tarafından ödenmeyen ancak memur ihraç edilmemiş olsa idi hak edeceği ödemelerdir. Bu konuda mahkemeler arasında tam bir içtihat birliği bulunmamaktadır. Başka bir müvekkilimiz için açtığımız davada Banka promosyon ödemesini talebimizi Uşak İdare Mahkemesi E:2021/409, K:2021/606 sayı 24/12/2021 tarihli kararında kabul ederken yukarıdaki kararda talebimiz reddedilmiştir. Beklentimiz, içtihat birliği sağlanarak, Anayasanın 125. Maddesinin son fıkrası uyarınca tüm zararların eksiksiz tazmin edilmesidir.”

AYM’YE BAŞVURU

“Akademisyenler özelinde yaşanan bir mağduriyet ise 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin 1. Fıkrasında: “Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak on beş gün içinde yapılır.” denilerek, personelin eski kurumunda göreve devam etmesinin engellenmesidir. Bu durum anayasaya aykırıdır. Bu karar ile ilgili Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapıldığı takdirde bu maddenin iptal edileceğini düşünmekteyiz.”

FAİZ DÜZENLEMESİ GEREKLİ

“Ayrıca yukarıdaki mahkeme ilamı uyarınca ödenecek olan tazminatlar için uygulanacak faiz, yasal faizdir ve ülkemizde yasal faiz günümüz itibari ile yüzde 9 dur. Geçtiğimiz yılın enflasyon oranının yüzde 36,08 olduğu düşünüldüğünde 4 yıl önce yüzde 12 den yüzde 9 da düşürülen yasal faiz konusunda bir düzenleme gerektiği aşikardır.”

MANEVİ TAZMİNAT HAKKI

“Bir diğer sıkıntı ise göreve iade olan KHK’lıların manevi tazminat hakkının yine KHK ile önüne geçilmesidir. 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’ un 10. Maddesinde: denilerek“ Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.”, manevi tazminatın talep edilebilesinin önü kapatılmıştır. Manevi tazminatın amacı kişiye maddi çıkar sağlamaktan öte kişinin uğramış olduğu haksızlık dolayısı ile yaşadığı manevi çöküntünün karşılığı olarak sembolikte olsa bir tazminatın verilmesidir. KHK ile ihraç edilenlerin yaşadığı manevi sıkıntılar göz önüne alındığında Anayasaya aykırı olan yukarıdaki KHK hükmünün kaldırılması gerektiği görülecektir.”

MAHSUPLAŞMA

“Değinmek istediğimiz son mesele ise mahsuplaşma meselesidir. Danıştay’ın geçmişteki içtihatları, görevinden uzaklaştırılan devlet memurunun ihraçlı iken çalışarak kazandığı paraların, sebepsiz zenginleşmeyi önlemek adına, göreve iade sonrasında verilecek olan tazminattan düşülerek mahsuplaşma yapılması gerektiği yönündedir. Bu noktada bugün KHK’lıların yaşadığı kişisel sıkıntılar ve toplumsal dışlanmaya rağmen ailesinin geçimini sağlamak adına zor şartlar altında kazandıkları paraların mahsuplaştırılması hakkaniyete uygun değildir. Keza bu konuda bir meslektaşımızın açtığı davada Şanlıurfa İdare Mahkemesi 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunda mahsuplaşmaya dair bir hüküm bulunmadığı gerekçesi ile mahsuplaşma yapılarak bu ücretlerin kesilmesini hukuka aykırı bulmuş ve mahsuplaşma işlemini iptal etmiştir. Beklentimiz bu kararın içtihada dönüşerek tüm KHK’lılar için uygulanmasıdır.”

Avukat Ali Osman Göçer, reddedilen kısımlar için istinafa gideceklerini belirtti. (hukukihaber.net)

İlgili karar şöyle;

T.C.

BURSA

2. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO    : 2021/233

KARAR NO : 2021/1228

DAVACI : 

VEKİLLERİ: AV. ALİ OSMAN GÖÇER

 AV. FATİH KARAKAYA

DAVALI: ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ

VEKİLİ: AV. HASAN BASRİ ÇELİK

DAVANIN KONUSU    : Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 01/09/2016 tarihinde kamu görevinden ihraç edilen, bu işleme karşı yaptığı başvurunun Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonu tarafından kabul edilmesi üzerine Yalova Üniversitesine öğretim görevlisi olarak ataması yapılan davacının, açıkta geçen sürelere ilişkin (01/09/2016-07/03/2020) bir kısım parasal haklarının ödenmesi istemiyle yapmış olduğu 18/09/2020 tarihli başvurunun reddine yönelik 06/10/2020 tarih ve E.2000153504 sayılı işlemin iptali  ile anılan parasal haklarının(maaşlarının derece ve kademe ilerlemesi yapılarak tekrar hesaplanan fark değeri, yeni hesaplanan değer üzerinden maaşlarının faizlerinin, ek ders ücretleri, geliştirme ödeneği ücretleri, akademik teşvik ödeneği ücretleri, sınav görevlendirme ücretleri ve banka promosyonları) yasal faizleriyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :Davacı tarafından özetle; Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonunun kararı ile kamu görevine iade edilmesi üzerine açıkta geçen sürelere tekabul eden maaşlarının ödendiği ancak tüm haklarının ödenmediği, yaptığı başvurunun amacının ihraç edildiği dönemde görevde olsaydı alabileceği tüm özlük, mali ve sosyal hakların ödenmesi olduğu, idarenin talebini ret gerekçesine konu şartların ihraç edilmiş olduğu dönemde yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, idari işlemin iptal edilmesi halinde işlemin tesis edildiği andan itibaren doğurduğu bütün hukuki ve fiili sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağı, idarenin iptal işleminin sonuçlarını sağlayabilmesi için bütün maddi haklarını o görev yapılmış gibi ödemiş olması gerektiği, fiilen çalışmamasının hukuka aykırı bulunan işlemden kaynaklandığından yoksun kalınan parasal hak olarak zarara karşılık davacı ile aynı yerde ve unvanda görev yapan personelin almış olduğu ödemeler dikkate alınarak tazmin edilmesi gerektiği; iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI:Davalı idare tarafından özetle; usule ilişkin olarak;davanın görüm ve çözümünün Çanakkale İdare Mahkemesi’nin yetkisine girmesi nedeniyle davanın yetki yönünden reddi gerektiği, ayrıca davanın süresi içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise; davacıya kamu görevinden çıkarıldığı döneme ait mali hakları olan temel maaş, taban aylığı, zamlar ve tazminatlar, ödenekler, sosyal haklar, sosyal güvenlik ve sağlık primi ödemelerinin yapıldığı, 7075 sayılı KHK’da idarece tesis edilen işlemler nedeniyle faiz ya da başka bir tazminat ödeneceğinin öngörülmediği, kişilere yapılacak ödemenin mali ve sosyal haklarla sınırlandırıldığı, davacının ihraç olduğu dönemde fiilen çalışmaması nedeniyle ek ders ücreti ve geliştirme ödeneğine hak kazanmadığı, bu dönemde fiilen yapılmış ve sonuçlandırılmış bir akademik veya bilimsel çalışması bulunmadığından akademik teşvik ödeneğine de hak kazanmadığı, ÖSYM tarafından yapılan sınavlara ilişkin ücretlerin ise sınavı yapan kurum ya da kuruluşlardan talep edilmesi gerektiği, davacının çalışmadığı ve banka hesabına maaşının yatmadığı döneme ilişkin promosyon ödemesi talebinin de haksız olduğu, tüm taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK  MİLLETİ  ADINA

Karar veren Bursa 2. İdare Mahkemesi Hakimliğince, dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü:

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 01/09/2016 tarihinde kamu görevinden ihraç edilen, bu işleme karşı yaptığı başvurunun Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonu tarafından kabul edilmesi üzerine Yalova Üniversitesine öğretim görevlisi olarak ataması yapılan davacının, açıkta geçen sürelere ilişkin (01/09/2016-07/03/2020) bir kısım parasal haklarının ödenmesi istemiyle yapmış olduğu 18/09/2020 tarihli başvurunun reddine yönelik 06/10/2020 tarih ve E.2000153504 sayılı işlemin iptali  ile anılan parasal haklarının (maaşlarının derece ve kademe ilerlemesi yapılarak tekrar hesaplanan fark değeri, yeni hesaplanan değer üzerinden maaşlarının faizlerinin, ek ders ücretleri, geliştirme ödeneği ücretleri, akademik teşvik ödeneği ücretleri, sınav görevlendirme ücretleri ve banka promosyonları) yasal faizleriyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.

Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE  :

MADDİ OLAY:

Davacı; halen Yalova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak  görev yapmaktadır.

Davacı;  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak görev yapmakta iken  672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 01/09/2016 tarihinde kamu görevinden çıkarılmış,  daha sonra  Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararı ile  kamu görevine iade edilerek 07/03/2020  tarihinde göreve başlamıştır.

Davacı tarafından, göreve iadesi sonrası Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne verilen ve 18/09/2020 tarihinde kayda giren  dilekçe; kamu görevinden çıkarıldığı tarihten kamu görevine iade edildiği tarih arasındaki  döneme ilişkin maaşlarının derece ve kademe ilerlemesi yapılarak tekrar hesaplanan fark değeri ve faizlerinin, yeni hesaplanan değer üzerinden faizlerinin, ek ders ücretlerinin ve faizlerinin, geliştirme ödeneği ve faizlerinin, akademik teşvik ödeneği ücreti ve faizlerinin, ÖSYM ve AÖF sınav görevlendirme ücretleri ve faizlerinin, banka promosyonları ve faizlerinin  tarafına ödenmesi talep edilmiştir.

Anılan başvuru, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’nün 06/10/2020 tarih ve E.2000153504 sayılı işlemiyle; “… Ödenmiş maaşların ödenmeyen faizlerinin Mahkeme kararı olmadan verilemeyeceği, ek ders ücreti, geliştirme ödeneğinin fiilen çalışma gerektirmesi nedeniyle ödenemeyeceği, fiilen ilgili kadrolarda görev almaması nedeniyle akademik teşvik ödeneği verilemeyeceği, sınavların da Üniversite tarafından yapılmaması nedeniyle sınav ücretlerinin ödenemeyeceği, ilgili dönemde maaş almadığı için tek seferlik ödemelerin banka promosyonu alacağını doğurmayacağı, sürekli görev yolluğunun atandığı kurumdan talep edilmesi gerektiği…” belirtilerek reddedilmiştir.

Bakılan davanın; davacı tarafından yapılan  başvurunun reddine ilişkin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’nün 06/10/2020 tarih ve E.2000153504 sayılı işleminin iptali ile davacının yoksun kaldığı 01/09/2016-07/03/2020 tarihleri arasındaki parasal haklarının (maaşlarının derece ve kademe ilerlemesi yapılarak tekrar hesaplanan fark değeri, yeni hesaplanan değer üzerinden maaşlarının faizlerinin, ek ders ücretleri, geliştirme ödeneği ücretleri, akademik teşvik ödeneği ücretleri, sınav görevlendirme ücretleri ve banka promosyonları) yasal faizleriyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

T.C. Anayasasının 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olacağı ifade edilmiştir.

7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükminde Kararnamenin Değiştirerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin 1. fıkrasında; ”Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü hâlinde karar, kadro veya pozisyonunun bulunduğu kuruma, yükseköğretim kurumlarında kamu görevinden çıkarılan öğretim elemanları için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilir. Kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyonuna atanması esastır. Ancak müdür yardımcısı veya daha üstü ile bunlara eşdeğer yöneticilik görevinde bulunmakta iken kamu görevinden çıkarılmış olanların atamalarında, söz konusu yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanları dikkate alınır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak on beşgün içinde yapılır. Kurumlar, bildirim veya atama teklif tarihini takip eden otuz gün içerisinde atama işlemlerini tamamlar. Bu kapsamda yer alan personele ilişkin kadro ve pozisyonlar, ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ilgili mevzuatı uyarınca ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. Söz konusu kadro ve pozisyonlar, herhangi bir şekilde boşalmaları hâlinde başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Atama emri, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. Tebliğ tarihini takip eden on gün içerisinde göreve başlamayanların bu maddeden doğan atanma hakkı ile mali hakları düşer. Kamu kurum ve kuruluşları atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu, işlemlerin tamamlanmasını takip eden on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirirler. İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Olağanüstü Hal döneminde yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararnameler ile alınan kamu görevinden çıkartılma kararının, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararı ile ya da Komisyona yapılan başvurunun reddi üzerine ret işleminin Mahkeme kararı ile kaldırılması halinde, kamu görevinden çıkartılma işlemi tüm hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kalkacağından yeniden görevine başlayan kamu görevlisinin mali ve sosyal haklarının, eğer kamu görevinden çıkarma işlemi tesis edilmemiş olsaydı hangi durumda olacak idi ise o duruma getirilmesi gerektiği açıktır.

Olayda, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacıya göreve iadesi sonrası kamu görevinden ayrı kaldığı dönemde alamadığı maaşlarına karşılık toplam 204.868,36.-TL ödeme yapıldığı, ancak 01/09/2016-07/03/2020 tarihleri arasındaki bir kısım parasalhaklarının (maaşlarının derece ve kademe ilerlemesi yapılarak tekrar hesaplanan fark değeri ve bu değerin faizi, toplu ödenen maaşların tahakkuk ettiği tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar olan faizleri, ek ders ücretleri, üniversite geliştirme ödeneği, akademik teşvik ödeneği, sınav görevlendirme ücretleri ve banka promosyonları) ise ödenmediği  anlaşılmaktadır.

Davanın, toplu olarak ödenen maaşların derece ve kademe ilerlemesi yapılarak arada oluşacak maaş farklarının faizi ile ödenmesi talebine  ilişkin kısmının incelenmesinden;

Davacının OHAL İnceleme Komisyonu kararıyla göreve iade edilmesi üzerine hesaplanan maaşlarının davacıya 06.05.2020 tarihinde 204.868,36-TL olarak ödendiği görülmekte ise de, yapılan ödemeye ilişkin maaş bordroları incelendiğinde davacının ihraçta geçirdiği sürelerde alması gereken derece ve kademe ilerlemelerinin yapılmadığı, 2016-2020 yılları arasındaki tüm maaşlarının 5. derecenin 1. kademesi (5/1) üzerinden ödendiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda Olağanüstü Hal İnceleme Komisyonu kararı ile başvurusu kabul edilen davacının, kamu görevinden çıkarılması işlemi tüm hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kalkacağından, mali ve sosyal haklarının, eğer kamu görevinden çıkarma işlemi tesis edilmemiş olsaydı hangi durumda olacak idi ise o duruma getirilmesi ve  açıkta geçirdiği sürelere ilişkin derece kademe ilerlemesinin yapılması suretiyle mahrum kaldığı aylıkların kendisine ödenmesi gerekirken bu talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamıştır. 

Öte yandan, dava konusu işlemin bu kısmı hukuka hukuka aykırı olduğundan, bu kısım nedeniyle yoksun kalınan parasal hakkın ( her bir farkın hakediş tarihinden itibaren) işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.

Davanın, dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği süreye ilişkin olarak tarafına ödenen maaş tutarlarının ( yeniden hesaplanan değer üzerinden ) geriye dönük olarak hesaplanacak yasal faizinin ödenmesi isteminin reddine ve anılan kısım yönünden yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı incelendiğinde,

Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, bir hukuk devleti olduğu; 35. maddesinde, herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek Protokolün ”Mülkiyetin Korunması” başlığını taşıyan 1. maddesinde; her gerçek veya tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının bulunduğu, bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği kuralı yer almıştır.

Uyuşmazlıkta; davacıya her ne kadar kamu görevinden uzak kaldığı döneme ilişkin birikmiş maaşları ödenerek mağduriyet giderilmiş ise de, yapılan bu ödemeye faiz işletilmemiştir. Bir alacağın kamu makamlarınca haklı bir gerekçeyle geç ödenmesi durumunda bu alacağın enflasyon karşısında makul olmayacak bir oranda değer kaybına uğratılması, alacak hakkı sahibine aşırı bir külfet yüklemektedir.

Danıştay’ın benzer konuya ilişkin kararlarında, konusu para borçlarında alacaklının bu paradan mahrum kaldığı süre içinde uğrayacağı kayıpların başka bir anlatımla paranın kullanılmamasından dolayı yoksun kalınan kazancın karşılığı olarak faiz ödenmesi gerektiğini belirtmiştir.

Nitekim Anayasa Mahkemesinin 07/02/2019 tarih ve 2015/4812 başvuru numaralı kararı da bu yöndedir.

Bu durumda; faiz alacağının, asıl alacağa bağlı bir alacak olduğu ve davacının yoksun kaldığı parasal hakkının uzun bir zaman geçtikten sonra iade edildiği, dolayısıyla davacının, kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle alacağına geç kavuştuğu, bu sürede alım gücünde meydana gelen azalmanın karşılanması bakımından iade edilen maaş tutarlarının tahakkuk ettikleri (ilgili ayın ödeme tarihinden) tarihten itibaren toplu ödemenin yapıldığı tarihe kadar işlemiş olan yasal faizlerinin ödenmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, davacının kamu görevinden çıkarıldığı döneme ilişkin toplu ödenen maaşlarına her bir ay için ödenmesi gereken tarihlerden  (hakediş)  itibaren maaşının toplu olarak ödendiği tarihe kadar hesaplanacak yasal faizin davacıya ödenmesi gerekmektedir.

Diğer yandan davacı tarafından hesaplanacak derece kademe ilerlemesinin yapılması sonucu arada oluşacak maaş farklarının da faizi istenilmiş olduğundan, davacıya maaşlarının faizlerinin ödenmesi yapılırken ;   3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 3. maddesinde yer alan ; “Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez. Bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” hükmü ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121.maddesinin 3.fıkrasında; “Temerrüd faizine,  ayrıca temerrüt faizi yürütülemez. “ hükümleri uyarınca “faize faiz yürütülmesi mümkün olmadığından” bu hususuna dikkat dikkat edileceği de tabidir.

Davanın, dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği süreye ilişkin olarak tarafına üniversite geliştirme ödeneği ücretleri ile ek ders ücretleri ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmı ile anılan kısım yönünden yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı incelendiğinde,

13/10/1983 tarih ve 18190 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2914 sayılı Yüksek Öğretim

Personel Kanunun “Geliştirme Ödeneği” başlıklı 14. maddesinde; “Geliştirme  – (Değişik: 3/4/1998 – 4359/15 md.) (1)Diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan yükseköğretim kurumları ile bunların bölümlerinde görevli öğretim elemanlarına; almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge toplamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca belirlenen aylık katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın beş katına kadar geliştirme ödeneği ödenebilir.(2) Geliştirme ödeneği verilecek yükseköğretim kurumları, ödeneğin verilmesine ilişkin usul ve esaslar ile oran veya miktarları, bu ödenekten yararlanma süresi ile yararlanamayacak olanlar ve diğer hususlar Cumhurbaşkanı Kararı ile tespit edilir. (3) Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz” hükmü düzenlenmektedir.

04.04.2005 tarih ve 2005/8681 sayılı Geliştirme Ödeneği Ödenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın “Geliştirme ödeneği” başlıklı 2. maddesinde de; a) Bu ödeneğin verilmesi öngörülen yerlerdeki  yükseköğretim  kurumlarına  ait  öğretim  elemanı  kadrosuna  atanarak, atandığı yükseköğretim kurumunda fiilen çalışanlara, b) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 35. maddesi ve 40. maddesinin (b) fıkrası ile 41. maddesi uyarınca diğer yükseköğretim kurumlarında görevlendirilenlere, c) Kadrosu başka  bir  yükseköğretim  kurumunda olmakla birlikte, geliştirme ödeneği verilmesi öngörülen yerlerdeki yükseköğretim kurumlarına rektör veya dekan olarak usulüne uygun şekilde atananlara, d) (25.02.2009  tarihli  ve  2009/14736 sayılı BKK ile eklenen bent) 2547 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca gerçekleştirilen yurtiçi  öğretim elemanı ve öğrenci değişim programlarına bir yarıyıldan az olmamak üzere katılan öğretim üyelerine, görevin yapıldığı yükseköğretim kurumlarının bulunduğu yerler için bu karara ekli cetvelde öngörülen oranlar üzerinden fiilen görev yaptıkları sürece ödenir. 2547  sayılı  Kanunun  40.  maddesinin  (a)  fıkrasına  dayanılarak yükseköğretim  kurumlarında  ders  vermek  üzere görevlendirilen  öğretim  elemanlarına,  kadrolarının yer aldığı  yükseköğretim  kurumunun  bulunduğu  yerler  için  ekli  cetvelde öngörülen oranlar üzerinden geliştirme ödeneği ödenir. Bu karara ekli cetvelde geliştirme ödeneği ödenmesi öngörülen yerlerde yeni kurulan yükseköğretim kurumlarının fiilen eğitim-öğretim  faaliyetine  başlamamış  olması durumunda  bu  yerlerdeki  yükseköğretim  kurumları  için  belirlenmiş  geliştirme ödeneği,  söz  konusu yükseköğretim  kurumlarının  eğitim-öğretime  başlaması  konusunda  Yükseköğretim  Kurulu Başkanlığı tarafından izin verilmiş olması kaydıyla ve fiilen eğitim-öğretime başlanıncaya kadar sadece rektör, dekan, yüksekokul müdürü, enstitü müdürü ve konservatuar müdürü olarak atanmış öğretim elemanlarına ödenir.” hükmü ve yine aynı genelgenin 6. maddesinde “Geliştirme ödeneğinden yararlanabilmek için görevin ilgili yükseköğretim kurumlarında fiilen yapılması şarttır. Ancak; a) Yıllık izin süresince,b)Bir takvim yılında toplam 15 günü aşmayan mazeret izni süresince, c) Hastalık izni kullanılması, tedavi kurum veya kuruluşlarında yatmak suretiyle tedavi görülmesi ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 20. maddesine göre refakatçi izni verilmesi hallerinde (ancak, bu bent uyarınca ödenecek geliştirme ödeneğinin toplam süresi, her ne suretle olursa olsun bir takvim yılı içinde 30 günü geçemez), d) 2547 sayılı Kanunun 39. maddesi ile mevzuatı uyarınca yurt içi veya yurt dışında geçici görevlendirme sebebiyle ayrılmalarda 15 güne kadar olan süreler için (ancak, bu bent uyarınca ödenecek geliştirme ödeneğinin toplam süresi, her ne suretle olursa olsun bir takvim yılı içinde 30 günü geçemez), e) (21.06.2006 tarihli ve 2006/10645 sayılı BKK ile eklenen bent) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 35. maddesinde belirtilen işlerde görev alınması halinde, bu işlerde görev yapılan süreler için fiilen çalışma şartı aranmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer yandan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun ”Çalışma esasları” başlıklı 36. maddesinin değişik 3. fıkrasında; ”Öğretim Üyesi, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim birimi ile sınırlı olmaksızın ve ihtiyaç bulunması halinde görevli olduğu yükseköğretim kurumunda haftada asgari on saat ders vermekle yükümlüdür….” hükmüne yer verilmiştir.

2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu’nun ”Ek ders ücreti” başlıklı 11. maddesinin “2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesine göre haftalık okutulması mecburi ders yükü saati dışında, kısmi statüde bulunanlar dahil öğretim elamanlarına görev unvanlarına göre Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen mecburi ve isteğe bağlı dersler ve diğer faaliyetler için bu ders ve faaliyetlerin haftalık ders programında yer alması ve fiilen yapılması şartıyla en çok yirmi saate kadar, ikinci öğretimde ise en çok on saate kadar ek ders ücreti ödenir. Ders yüklerinin tamamlanmasında öncelikle normal örgün öğretimde verilen ders ve faaliyetler dikkate alınır.(2) (Değişik : 26/6/2001 – 4689/4 md.) Öğretim elemanlarının teorik derslerle yaptırdıkları uygulama, yönettikleri tez, seminer ve doktora çalışmalarının ve ara sınavların ne ölçüde ders yükünden sayılacağı Yükseköğretim Kurulunca belirlenir.

Ara sınavlar için Yükseköğretim Kurulunca öğrenci sayısı gözönünde bulundurulmak suretiyle tespit edilecek ders yükü beş saati, diğer faaliyetler için belirlenecek ders yükü ise bir saati geçemez. Teorik dersler dışındaki faaliyetlerin ders yükünün tamamlanmasından sonraki kısmı ek ders ücretinin hesabında dikkate alınır. Ancak mecburi ders yükünün tamamlanmasında ve ek ders ücretinin hesabında, teorik dersler dışındaki faaliyetlerin haftalık en fazla on saatlik kısmı dikkate alınır, kalan kısmı ise maaş karşılığı sayılır. Dersi veren öğretim elemanına her ders için ayrı ayrı olmak üzere yarı yıl ve yıl sonu dönemlerinde her 50 öğrenci için 300 gösterge rakamının Devlet Memurları Kanununa göre aylıklar için belirlenen katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda sınav ücreti ödenir. Öğrenci sayısının hesabında küsurlar tama iblağ edilir ve 500 öğrenciden fazlası dikkate alınmaz. Ara sınavlar ve bütünleme sınavları için sınav ücreti ödenmez.” hükmü yer almaktadır.

Uyuşmazlıkta, yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre davacıya talep etmiş olduğu üniversite geliştirme ödeneği ile ek ders  ücretlerinin ödenebilmesi için fiili olarak çalışma şartını yerine getirmesi (fiilen çalışması) gerektiği düzenlenmiş ise de, davacının fiilen çalışamamasının davalı idarece davacının kamu görevinden çıkarılması işleminden kaynaklandığı, başka bir ifadeyle, davacı kamu görevinden çıkarılmamış olsa idi fiilen çalışıp fiili çalışmaya dayalı söz konusu parasal haklara da hak kazanabileceği, davalı idarenin davacının fiilen çalışma şartını taşımayacağına dair bir iddiasının da bulunmadığı nazara alındığında, idarenin eylem ve işlemlerinden sorumlu olduğu ve davacının talebinin yoksun kalınan mali haklar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açık olduğundan,sonuç olarak davacının görevden uzaklaştırıldığı dönemdeki ödenmeyen ek ders ücreti ile geliştirme ödeneğinin yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan; dava konusu işlemin bu kısmı  hukuka aykırı olduğundan, davacının açıkta kaldığı döneme ilişkin geliştirme ödeneği ücretleri ile ek ders ücretlerinin ödenmesi gereken tarihlerden (her aya ilişkin ayrı ayrı hakediş tarihlerinden) itibaren  işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.

Nitekim, benzer bir olayda iptal kararı üzerine fiili çalışmaya bağlı döner sermaye ek ödemelerinin davacıya ödenmesi gerektiğine ilişkin 25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 12.12.2018 tarih ve E:2013/2, K:2018/2 sayılı kararı da bu yöndedir.

Davanın, dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği süreye ilişkin olarak tarafına akademik teşvik ödeneği ücretlerinin ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmı ile anılan kısım yönünden yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı incelendiğinde,

2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun “Akademik teşvik ödeneği” başlıklı Ek 4’üncü maddesinde; “Her bir takvim yılı için, bir önceki yıl bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, tasarım, sergi, patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda tebliğ sunma ve almış olduğu akademik ödüller esas alınarak öğretim elemanları için yüz puan üzerinden yıllık akademik teşvik puanı hesaplanır… Bilim alanlarının özellikleri ve öğretim elemanlarının unvanlarına göre akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında esas alınacak faaliyetlerin ayrıntılı özellikleri ve bu faaliyetlerin puan karşılıkları, akademik teşvik toplam puanının %30’unu geçmemek üzere her bir akademik faaliyet türünün toplam puanın hesaplanmasındaki ağırlıkları, akademik teşvik puanının hesaplanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile bu hesaplamaları yapacak komisyonun oluşumu ile diğer hususlar Cumhurbaşkanı tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir…” hükmüne yer verilmiştir.

Memurlara, memurluk statüsünü elde etmelerinin sonucu olarak 657 sayılı Kanun ve diğer personel kanunları gereğince; herhangi bir ek durum, davranış ve şarta bağlı olmaksızın yapılan, derece aylığı, kademe aylığı, taban aylık, kıdem aylığı, bir kısım diğer mevzuatta yer alan ödemeleri; izinli, raporlu, görevden geçici olarak uzaklaştırma gibi durumlarda kesintiye uğramamakta, ödenmesine devam olunmaktadır. İdarenin hatalı işlemi nedeniyle görevine son verilen memurun, görevden uzak kaldığı dönem içinde yukarıda zikredilen memuriyet statüsüne bağlı ödemelerinin tarafına eksiksiz bir şekilde ödenmesi gerektiği tabiidir.

Bununla birlikte statü hukukundan bağımsız olarak akademik teşvik ödemesi, tüm öğretim üyelerinin mutat olarak aldığı bir ödeme olmayıp, ait olduğu yıl içerisinde öğretim üyesinin bilimsel çalışmalarını ve faaliyetlerini belli usullere göre yıl sonuna kadar bağlı olduğu birime teslim etmesi halinde, bunların kurulacak komisyonca yeterli görülmesi halinde verilecek puanlar üzerinden hesaplanan bir ödemedir. Davacının görevde olması halinde dahi doğrudan bu ödemeyi alamayacağı, ancak şartları sağlar ve değerlendirme olumlu sonuçlanırsa bu ödemeye hak kazanacağı açıktır. Açıkta kaldığı dönemde herhangi bir bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, tasarım, sergi, patent ile çalışmaları bulunmayan davacıya,  idarenin hatalı işlemi nedeniyle görevine son verilmiş olsa bile akademik teşvik ödemesi yapılmayacağı açık olduğundan, dava konusu işlemin akademik teşvik ödeneği ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Öte yandan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının akademik teşvik ödeneği ücretlerinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerekmektedir.

Davanın; dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği süreye ilişkin olarak banka promosyonunun ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmı ile anılan kısım yönünden yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı incelendiğinde,

20.07.2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ‘Banka Promosyonları’ konulu Genelgede; “Bankalar tarafından sunulan bu ek mali imkânların tasarrufuna ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşlarında uygulama birliğinin sağlanması amacıyla aşağıda belirtilen hususlara uyulması gerekmektedir. …4-)Yapılan protokoller uyarınca, banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmekle birlikte, …5-)Dağıtılacak promosyonlar, ilgili banka tarafından personel adına açılan hesaba her personel için eşit tutarlarda aktarılmak suretiyle altı aylık periyotlarla ödenecektir. …” açıklamalarına yer verilmiştir.

7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un “Kararların uygulanması” başlıklı 10 uncu maddesinde; “… İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu açıdan bakıldığında, uyuşmazlık; 7075 sayılı Kanun hükümleriyle, görevine iade edilenlere ödenebilecek (ve ödenemeyecek) parasal hakların belirlenmesine ilişkindir. Anılan  Kanun  hükümleriyle de, göreve iade edilenlere yapılacak ödemeler; “mali ve sosyal haklar”la sınırlandırılmıştır.

Kamu kurumları ile bankalar arasında belirli sürelerle imzalanan ve karşılığında anlaşma yapılan bankadan maaşını alan personele dönemler halinde ilgili banka tarafından ödeme yapılmasını taahhüt eden protokollerle belirlenen promosyon ücretlerinin anılan Kanun uyarınca mali ve sosyal hak kapsamında kabul edilmesi mümkün değildir.

Mali ve sosyal haklardan olmayan banka promosyon ödemelerinden idarenin sorumlu tutulması ancak tazminat şeklinde mümkün olabilir ki, anılan 7075 sayılı Kanunun 10. maddesindeki “Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” kuralı buna engel teşkil etmektedir.

Bu durumda, dava konusu işlemin promosyon ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Öte yandan, dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının promosyon ücretinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerekmektedir.

Davanın, dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği süreye ilişkin olarak tarafına ÖSYM ve AÖF sınav görev ücretlerinin ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmı ile anılan kısım yönünden yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı incelendiğinde,

17/2/2011 tarihli ve 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin onüçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanan ve 18/03/2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esaslar’ın 1.maddesinde “Bu Usûl ve Esasların amacı; Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca yapılan merkezî sınavlar, yükseköğretim kurumlarının açık öğretim sınavları ve kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerinin talepleri üzerine yükseköğretim kurumlarınca yurt içinde ve yurt dışında yapılan sınavlarda; soruların hazırlanmasında görevlendirilenlere, sınav soru havuzunda yer alacak soruların hazırlanmasında katkısı olanlara, sınav koordinatörlüklerinin koordinatörüne ve diğer personeline, bina sınav sorumluları ile bina yöneticilerine, salon başkanlarına, gözetmenlere, sınav güvenliğini sağlayan kolluk kuvvetlerine, kapalı dönem çalışanlara ve sınav sürecinde görev alan diğer personele ödenecek sınav ücretleri ile ilgili usûl ve esasları belirlemektir.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı usul ve esasların “Gözetmen” başlıklı 14. maddesinde; “Salon başkanına yardımcı olmak üzere görevlendirilen gözetmenlere, oturum başına 1.600 gösterge rakamını geçmemek üzere sınav ücreti ödenebilir. …” hükmüne, “Yedek gözetmen” başlıklı 15. maddesinde; “Salon başkanı, gözetmen veya diğer görevlilerin görev başında olmaması hâlinde bunların yerine görevlendirilmek üzere sınavlarda görevlendirilen yedek gözetmenlere, oturum başına 1.400 gösterge rakamını geçmemek üzere sınav ücreti ödenebilir. Yedek gözetmenlerin diğer sınav görevlilerinden birinin yerine görev yapması hâlinde görevlendirildiği göreve ilişkin sınav ücreti ödenir.” hükmü bulunmaktadır.

Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esasların 14 ve 15. maddesinde, gözetmen ve yedek gözetmene ödenmesi gereken ücretin hak edilebilmesinin bu hususta görevlendirme yapılmasına bağlandığı görülmektedir.

Bu durumda, Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esasların 14 ve 15. maddeleri hükmü uyarınca gözetmen ve yedek gözetmen sıfatıyla anılan hükümde belirtilen ücrete hak kazanılabilmesinin ilgili idare tarafından yapılan görevlendirme şartına bağlanması, davacının görevden uzak kaldığı dönemde görev yapmış olsa bile gözetmen ve yedek gözetmen olarak görevlendirilebileceğinin kesin olmaması, ayrıca fiili olarak görev yapılmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu kapsamda yoksun kalındığı ileri sürülen ücretlerin muhtemel zarar niteliğinde kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacının açıkta kaldığı tarihler arasında yapılan sınavlar için alabileceği ücretlerin kendisine ödenmesine hukuken olanak bulunmadığı kanaatine varılmakla dava konusu işlemin, davacının talebinin reddine dair bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının promosyon ücretinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU  :

Açıklanan nedenlerle;

1-) Dava konu işlemin, davacının açıkta geçirdiği 01/09/2016-07/03/2020 dönemine ilişkin olarak; toplu olarak ödenen maaşların derece ve kademe ilerlemesi yapılarak arada oluşacak maaş farklarının faizi ile ödenmesi istemi,  yeniden  hesaplanan değer üzerinden maaşlarının  yasal faizlerinin ödenmesi istemi ile bu döneme ilişkin ek ders ücreti ve geliştirme ödeneği ücretlerinin yasal faizleri ile ödenmesi istemlerinin  reddine ilişkin kısmının iptaline,

2-) Dava konusu işlemin, davacının açıkta geçirdiği 01/09/2016-07/03/2020dönemine ilişkin olarak; tarafına akademik teşvik ödeneğinin, banka promosyonlarının ve sınav görevlendirme ücretlerinin  yasal faizleriyle birlikte ödenmesiisteminin reddine ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine,

3-) Tazminat talepleri yönünden; davacının açıkta geçirdiği 01/09/2016-07/03/2020dönemine ilişkin olarak; toplu olarak ödenen maaşların derece ve kademe ilerlemesi yapılarak arada oluşacak maaş farklarının faizi ile ödenmesi istemi  ile  yeniden  hesaplanan değer üzerinden maaşlarının  yasal faizlerinin ödenmesi istemi ve bu döneme ilişkin ek ders ücretleri ve  geliştirme ödeneği ücretlerinin ödenmesi istemlerinin kabulüne,

4-) Davacıya açıkta geçirdiği 01/09/2016-07/03/2020 dönemine ilişkin; a-) Toplu olarak ödenen maaşların derece ve kademe ilerlemesi yapılarak arada oluşacak maaş farklarının her bir ay için ödenmesi gereken tarihlerden (hakediş) işletilecek yasal faizleri ile birlikte ödenmesine, b-)Bu döneme ilişkin ek ders ücretlerinin, ihraç edilmese idi ödenmesi gereken tarihlerden (hakediş) itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte ödenmesine, c-)Bu döneme ilişkin ek ders ücretlerinin, ihraç edilmese idi ödenmesi gereken tarihlerden (hakediş) itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte ödenmesine, d-)Bu döneme ilişkin toplu ödenen maaşlara her bir ay için ödenmesi gereken tarihlerden (hakediş) itibaren maaşının toplu olarak ödendiği tarihe kadar hesaplanacak yasal faiz tutarının (faize faiz işletilmeyecek şekilde) davacıya  ödenmesine,

5-)  Davacının açıkta geçirdiği 01/09/2016-07/03/2020 dönemine ilişkin akademik teşvik ödeneği ücretleri, banka promosyonu ve sınav ücretleri ödenmesiistemlerinin ise reddine,

6-) Dava kısmen iptal, kısmen ret, kısmen de kabul kararı ile sonuçlandığından,aşağıda dökümü yapılan 207,71.-TL yargılama giderinden, davadaki haklılık oranına göre takdiren belirlenen 103,85.-TL yargılama giderinin ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00.-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

7-) Ret kararı ile sonuçlanan kısımlar nedeniyle  karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

😎 Artan posta ücretinin talep edilmesi halinde derhal, aksi halde kararın kesinleşmesinden sonra re’sen davacıya iadesine,

9-) Kararın tebliğinden itibaren (30) gün içerisinde Bursa Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 31/12/2021 tarihinde  karar verildi.

Kaynak:Hukukihaber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir