ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda üniversitelerden seçilecek bilirkişi heyeti ile nihai ÇED raporunun çevreye etkileri her yönüyle irdelenmesi gerekir.

Danıştay

6. Daire Başkanlığı         

2020/9813 E.  

2020/11465 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/9813
Karar No : 2020/11465

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) … İli Çevre Hizmetleri Birliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İli, … İlçesi, … Köyü Mevkiinde, … İli Çevre Hizmetleri Birliği tarafından yapılması planlanan “… Katı Atık 2. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi” projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen 09/03/2018 tarihli ve 5003 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; tesisin yapımının planlandığı arazinin yarıdan fazlasının (105.308,04 m²’sinin) “Kuru Tarla” vasfında olduğu, çevresinde hatta bitişiğinde tarım arazilerinin bulunduğu, şahıs arazileri olmadığı için uzun süredir işlenmediği, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan 200.000,00 m²’den geri kalan 94.691,96 m²’lik alanın üzerinde mevsim şartlarına göre olan mera bitkileri olduğunun tespit edildiği, … İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 25/05/2017 tarih, 1146614 sayılı ve 01/12/2017 tarih, 3045595 sayılı yazıları ile ÇED Raporu hakkında olumlu ya da olumsuz görüş bildirilmeden, çayır ve meralarda 4342 sayılı Mera Kanunu, tarım arazilerinde 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ve Bakanlığın Toplulaştırma kapsamına aldığı alanlarda ise 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu kapsamında iş ve işlemlerin yürütülmesi hususunun bildirildiği, ancak idarece bu hususta bir işlem yapılmadığı; … İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Arazi Toplulaştırma ve Tarımsal Altyapı Şubesi tarafından tesisin kurulacağı … ada, … nolu ve … ada, … nolu parsellerdeki toplam 105.308,04 m²’lik hazine adına kayıtlı tarlalar için, 5403 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında izinlendirme işlemleri ve ÇED raporunda … İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 08/09/2015 tarih ve 8481 sayılı yazısı ile proje alanının mera, yaylak ve kışlak gibi orta malı taşınmazlardan olmadığı bahsedilse de, tesisin kurulacağı … ada, … ve … nolu parseller dışında kalan 94.691,96 m²’lik Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alan için … İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından değerlendirme yapılarak, bu alanının mera olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, bu alanın mera olması durumunda 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi kapsamında tahsis amacının değiştirilmesi durumunun değerlendirilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Kararın devamında; planlanan tesis arazisinin yeraltı suyuna doygun ve yeraltı su seviyesinin çok sığ olmasının yanında, söz konusu arazinin yakınlarında su kaynakları ve bir sulama göletinin bulunduğu; katı atık depolama alanının zeminin geçirimli olduğu, herhangi bir sızma durumunda çevre kirliliği açısından büyük risk oluşturduğu, tesis arazisinde yüksek şişme potansiyeline bağlı olarak, çeşitli yapısal bozuklukların meydana gelebileceği, tanıtım dosyasında bu durumla mücadele veya bertaraf hususunda herhangi bir açıklamanın yer almadığı; … Köyü ile planlanan tesis arazisi arasında yeraltı su seviyesi oldukça sığ olduğundan, arazide zemin sıvılaşması ve buna bağlı olarak söz konusu arazide herhangi bir deprem felaketinin daha yıkıcı hissedilebileceği; tesisin …-… karayolu cepheli olduğu, bu durumun ortamın hava kalitesini bozabileceği gibi, köy halkının sağlığında ciddi bozulmalara sebep olabileceği; tesis inşaatı sırasında yapılacak kazı-delme-patlatma çalışmaları ve iş makinelerinin çalıştırılmasının “toz kirliliği”ne ve “gürültü kirliliği”ne neden olacağı, bu toz kirliliğinin oluşmasıyla özellikle inşaat ve çalışması sırasında tesis tarafından başta hava kirliliği olmak üzere proje alanı ve çevresindeki su kaynakları, tarım arazileri, ekilebilir alanlar ile bağ ve bahçelerin zarar göreceği, bunun sonucunda tarım alanlarında ve diğer ekilebilir alanlarda ürün veriminin düşmesine neden olacağı, toz ve hava kirliliği ve oluşabilecek herhangi bir sızıntının proje alanı çevresinde yerleşim yerlerinde yaşayan halkın sağlığına olumsuz etkisinin olacağı, inşaat sırasında yapılacak kazı-delme-patlatma işlemi sonucunda oluşacak toz birikintilerinin, tesisin çalıştırılması sırasında koku oluşumlarının veya kimyasal içerikli sızıntıların, tarım alanlarının ve hayvancılığın olumsuz etkilenmesine neden olacağı; tesisin inşaatı ve çalıştırılması sırasında proje alanı ve çevresindeki su kaynaklarının kirlenerek kalitelerinin azalacağı, bu kirliliğin gerek yerleşim yerlerindeki halk sağlığına gerekse de proje alanı ve çevresindeki yaban hayatına olumsuz etki göstererek doğal ekolojik dengenin de bozulmasına neden olacağı; sonuç olarak, tesisin dava konusu alana yapılmasının yöredeki başta insan sağlığı olmak üzere; hava, su kaynakları, topraklar, tarım ve hayvancılık, yerleşim yerleri ve doğal hayat üzerinde olumsuz etkiler oluşturacağının belirtildiği, tanıtım dosyasında yukarıda belirtilen eksikliklerin bulunduğu, tesisin yapılması ve işletilmesi sırasında çevre ve insan sağlığının olumsuz etkileneceği görüldüğünden, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davalı idare tarafından; … Tarım İl Müdürlüğünün 08/09/2015 tarihli yazısında proje alanının mera, yaylak ve kışlak gibi orta malı taşınmazlardan olmadığının belirtildiği, proje alanının boş arazi vasfında devletin hüküm ve tasarrufunda olduğu, proje alanının yakınında su kaynakları ve sulama göleti olduğu belirtilmişse de proje alanının kuzeybatısından 1,5 km mesafeden geçen içme suyu isale hattı proje alanına göre daha üst kotlarda yer aldığından projeden etkilenmesinin sözkonusu olmadığı, proje alanının içme ve kullanma suyu temin edilen herhangi bir kıta içi yüzeysel su kaynağının mutlak ve kısa mesafeli koruma alanında kalmadığı, proje alanının zeminin geçirimli olduğu belirtilmişse de 15’00 m’ye kadar yapılan sondajlarda yeraltı suyuna rastlanılmadığı, jeolojik etüt raporunun bulunduğu, proje alanındaki kilt-silt birimlerde 2 m arayla düşen seviyeli permeabilite deneyi yapılarak inceleme alanının geçirimlilik özelliklerinin belirlendiği, buna göre zemini oluşturan kilt-silt birimlerinin “yarı geçirimli-geçirimli” olarak tespit edildiği, proje kapsamında herhangi bir yeraltı suyu kullanımı bulunmadığı, herhangi bir kaynak çıkışı yada yeraltı suyu kullanımının bulunmadığı, mevzuata göre sızdırmazlık önlemlerinin alınacağı, arazide şişme sıvılaşma potansiyeline bağlı olarak çeşitli yapısal bozuklukların meydana gelebileceği ve proje tanıtım dosyasında bu durumla mücadele veya bertaraf hususunda herhangi bir açıklama yer almadığı belirtilmişse de nihai ÇED raporunun 45. sayfasında şişme ve oturtma analizlerinin yapıldığı, zemin birimlerinden alınan UD-SPT numunelerinde yapılan Atteber limitleri analiz sonuçlarının değerlendirildiği ve şişme ve sıvılaşma ile ilgili alınacak önlemlerin bu bölümde anlatıldığı, nihai ÇED raporunun 48. sayfasında deprem risk analizinin yapıldığı, en olumsuz şartlarda oluşması beklenen toz emisyonu için hesaplanan değer 0,479 (kontrollü) ve 0,952 (kontrolsüz) kg/saat olduğu için hava kalitesi katkı değerlerini tespit etmek amacıyla hava kalitesi modellemesi yapılmasına ihtiyaç olmadığı ve bilirkişi raporunun ilmi ve teknik esaslara uygun olmadığı ileri sürülmektedir.
2- Davalı yanında müdahil tarafından; jeolojik-jeoteknik etüt raporunun bulunduğu, etüt araştırma sondajı yapıldığı, 15,00 m’ye kadar yapılan sondajlarda yeraltı suyuna rastlanılmadığı, bilirkişinin gözlem üzerine kanaat bildirdiği, bunun bilimsel dayanaktan yoksun olduğu, proje alanındaki kilt-silt birimlerde 2 m arayla düşen seviyeli permeabilite deneyi yapılarak inceleme alanının geçirimlilik özelliklerinin belirlendiği, bu deney sonuçlarının nihai ÇED raporunun 44. sayfasında bulunduğu, bilirkişi tarafından bu hususta çıplak gözle tespit yapıldığı, mevzuata göre sızdırmazlık önlemlerinin alınacağı, proje sahasında herhangi bir yer altı suyu kullanımı bulunmadığı ve kaynak çıkışı yada yer altı suyu kullanımının bulunmadığı, proje kapsamında yeraltı sularıyla hiçbir etkileşim olmayacağı, zemin birimlerinden alınan UD-SPT numunelerinde yapılan Atteber limitleri analiz sonuçlarının değerlendirildiği ve alınacak önlemlerin bu bölümde anlatıldığı, herhangi bir kitle hareketine yol açabilecek tehlike ve şev stabilite probleminin bulunmadığı, kilt-sil birimler için toprak kazı klasının öngörüldüğü, kazı çalışmaları esnasında şevin duyarlılığının bozulmaması için yüzey ve yeraltı drenaj sistemleri yapılacağı, deprem risk analizlerinin nihai ÇED raporunun 52. sayfasında belirtildiği, hakim rüzgar yönlerinin kokunun yerleşim yerlerine yayılmasına engel olacağı, akustik rapor içerisindeki gürültü haritası incelendiğinde en yakın yerleşim yeri olan … mahallesindeki konutlarda gürültü seviyesinin 55 dBA’nın çok altında olduğu, bu nedenle yerleşim yerlerinin muhtemel gürültü seviyelerinden olumsuz etkilenmeyeceği, en olumsuz şartlarda oluşması beklenen toz emisyonu için hesaplanan değer 0,479 olduğu için hava kalitesi katkı değerlerini tespit etmek amacıyla hava kalitesi modellemesi yapılmasına ihtiyaç olmadığı, proje alanının mera vasfında olmadığı yönünde Tarım İl Müdürlüğünün görüşünün bulunduğu, bilirkişi tarafından ÇED raporu incelenmeksizin rapor düzenlendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… kararının, Dairemizin 18/09/2019 günlü, E:2019/14531, K:2015/7565 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyulmayarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istemiyle davalı ve davalı yanında müdahil vekili tarafından Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna yapılan başvuru sonucunda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/06/2020 tarihli, E:2020/515, K:2020/913 sayılı kararı ile ivedi yargılama usulü kapsamındaki uyuşmazlıklarda Mahkemelerce ısrar kararı verilemeyeceğinden bahisle, ısrar kararına konu olmayan uyuşmazlık hakkında temyiz incelemesi yapılarak işin esası hakkında karar verilmek üzere Dairemize gönderilen dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İli, Merkez İlçesi, … Köyü Mevkiinde, imar planı dışında mülkiyeti hazineye ait … ada, … parsel nolu ve 148.597,34 m² yüzölçümlü taşınmazın 49.762,86 m²’lik kısmı, 74 parsel nolu ve 138.442,67 m² yüzölçümlü taşınmazın 55.545,18 m²’lik kısmı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan 94.691,96 m²’lik taşınmaz olmak üzere 3 parçada toplam 200.000,00 m² yüz ölçümüne sahip alanda, … İli Çevre Hizmetleri Birliği tarafından yapılması planlanan “… Katı Atık 2. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi” projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen 09/03/2018 tarihli ve 5003 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 2. maddesinde; Yönetmeliğin, Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ile Proje Tanıtım Dosyasının hangi tür projeler için isteneceği ve içereceği konuları, Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasları, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamına giren projelerin başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası izlenmesi ve denetlenmesini kapsadığı hükmüne, 4. maddesinin (h) bendinde; Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararının, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararını ifade edeceği hükmüne, 6. maddesinde; “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” hükmüne, 12. maddesinin 9. fıkrasında “Komisyon tarafından, inceleme değerlendirme toplantıları sırasında; a) ÇED Raporu ve eklerinin yeterli ve uygun olup olmadığına, b) Yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin yeterli düzeyde veri, bilgi ve belgeye dayandırılıp dayandırılmadığına, c) Projenin çevreye olabilecek etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelenip incelenmediğine, ç) Çevreye olabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli önlemlerin yer alıp almadığına, d) Halkın katılımı toplantısı ve süreç içerisinde gelen görüş ve önerilere çözüm getirilip getirilmediğine, ilişkin inceleme ve değerlendirmeler yapılır.” hükmüne, 14. maddesinde; (1) Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu, halkın görüş ve önerilerini almak üzere, Bakanlık ve/veya Valilik tarafından askıda ilan ve internet aracılığı ile on (10) takvim günü görüşe açılır. Bakanlıkça proje ile ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de değerlendirilir. Bakanlık halktan gelen görüşler doğrultusunda, rapor içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanmasını, ek çalışmalar yapılmasını ya da Komisyonun yeniden toplanmasını isteyebilir. Nihai ÇED Raporu ve eklerinin proje sahibi taahhüdü altında olduğunu belirten taahhüt yazısı ve noter onaylı imza sirküleri beş (5) iş günü içerisinde Bakanlığa sunulur. Kamu kurum/kuruluşlarından imza sirküleri istenmez.
(2) Birinci fıkrada belirtilen belgeler, süresi içerisinde gerekçesi belirtilmeden sunulmaz ise, projenin ÇED süreci sonlandırılır.
(3) Bakanlık, Komisyon çalışmalarını ve halkın görüşlerini dikkate alarak proje için “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Olumsuz” kararını on (10) iş günü içinde verir ve bu kararı Komisyon üyelerine bildirir. Proje için verilen “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Olumsuz” kararı Bakanlık ve Valilik tarafından askıda ilan ve internet aracılığı ile halka duyurulur.” hükmüne, 18. maddesinde “(1) Bakanlık, “ÇED Olumlu” kararı veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen projelerle ilgili olarak, Nihai ÇED Raporu ve/veya “ÇED Gerekli Değildir” kararına esas Proje Tanıtım Dosyasında taahhüt edilen hususların yerine getirilip getirilmediğini izler ve kontrol eder.
(2) Bakanlık bu görevi yerine getirirken gerekli görmesi durumunda ilgili kurum/kuruluşlarla işbirliği yapar.” hükmüne, 19. maddesinde “ÇED Olumlu” kararı ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildikten sonra, proje sahibi tarafından nihai ÇED Raporu veya Proje Tanıtım Dosyasında taahhüt edilen hususlara uyulmadığının tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütlere uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça/valilikçe bir defaya mahsus olmak üzere ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebilir. Bu süre sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmaz ise yatırım durdurulur. Yükümlülükler yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
18/12/2009 günlü, 27436 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yeterlik Belgesi Tebliğinin 9. maddesinin 4. fıkrasında; ÇED Olumlu Kararı verilen projelerle ilgili proje sahibinin, Tebliğ kapsamında yetkilendirilmiş kurum/kuruluşlardan herhangi birine, yatırımın başlangıç ve inşaat dönemlerinde belirtilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini, yatırımın işletmeye geçişine kadar proje sahasına giderek, yerinde izleme kontrolünü yaptırmakla yükümlü olduğu, proje sahibi tarafından yetkilendirilen kurum/kuruluşun, Tebliğin Ek-4’ünde yer alan ÇED Raporlarında Verilen Taahhütlere Ait Yatırımın İnşaat Dönemi İzleme-Kontrol Formunu doldurarak Nihai ÇED Raporunda belirtilen izleme-kontrol süreleri sonundan itibaren yirmi iş günü içerisinde Bakanlığa iletmekle yükümlü olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; proje sahipleri tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı listesinde yer alan genel format esas alınarak proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin özellikleri dikkate alınarak projenin inşaat ve işletme aşamasında çevresel etkileri ve alınacak önlemleri içeren ve bu önlemlere yönelik taahhütleri içeren çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyasının hazırlanması gerektiği, başvuru dosyasının Komisyon tarafından, ÇED Raporu ve eklerinin yeterli ve uygun olup olmadığı, yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin yeterli düzeyde veri, bilgi ve belgeye dayandırılıp dayandırılmadığı, projenin çevreye olabilecek etkilerinin kapsamlı bir şekilde incelenip incelenmediği, çevreye olabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli önlemlerin yer alıp almadığı, halkın katılımı toplantısı ve süreç içerisinde gelen görüş ve önerilere çözüm getirilip getirilmediği hususlarında inceleme ve değerlendirme yapılacağı, Bakanlıkça Komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri dikkate alınarak proje için “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Olumsuz” kararının verileceği, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararının Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olduğu, Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça proje için yatırıma başlanamayacağı ve ihale edilemeyeceği, proje sahibinin proje kapsamında verdiği taahhütlere uymakla yükümlü olduğu, “ÇED Olumlu” kararı verildikten sonra, proje sahibi tarafından nihai ÇED Raporunda taahhüt edilen hususlara uyulmadığının tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütlere uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça bir defaya mahsus olmak üzere ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebileceği, bu süre sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmaz ise yatırımın durdurulacağı, ÇED Olumlu Kararı verilen projelerle ilgili proje sahibinin, Yeterlik Belgesi Tebliği kapsamında yetkilendirilmiş kurum/kuruluşlardan herhangi birine, yatırımın başlangıç ve inşaat dönemlerinde belirtilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini, yatırımın işletmeye geçişine kadar proje sahasına giderek, yerinde izleme ve kontrolünü yaptırmakla yükümlü olduğu, proje sahibi tarafından yetkilendirilen kurum/kuruluşun, Tebliğin Ek-4’ünde yer alan “ÇED Raporlarında Verilen Taahhütlere Ait Yatırımın İnşaat Dönemi İzleme-Kontrol Formunu” doldurarak Nihai ÇED Raporunda belirtilen izleme-kontrol süreleri sonundan itibaren yirmi iş günü içerisinde Bakanlığa iletmekle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır.
ÇED Olumlu kararı verilmesi süreci, nihai ÇED raporu hazırlanmak suretiyle gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin proje alanına, projenin etkileme alanına ve çevreye olası etkileri ile çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının araştırıldığı, proje kapsamında çevreye verilecek olumsuz etkilerin asgari seviyede tutulabilmesi amacıyla alınacak tedbirlere, proje kapsamında yapılacak çalışmalara uyulacak kurallara ve alınacak tedbirlere ilişkin taahhütlerin verildiği, projenin etkilerine dair analiz ve hesaplamaların yer aldığı çalışmaları ifade etmektedir. Nihai ÇED raporu değerlendirilerek yeterli olduğunun tespit edilmesi halinde ÇED olumlu kararı verilmekte ve bu kararın akabinde yatırımcı tarafından meri mevzuat doğrultusunda gerekli olan izin, onay ve uygun görüş gibi izinler alındıktan sonra proje inşaatına başlanılmaktadır. ÇED süreci, projeye başlanılmadan önce projenin çevreye tüm etkilerinin detaylı olarak araştırıldığı ve yapılacak çalışmalar ile alınacak tedbirlerin uygunluğunun değerlendirildiği süreçtir
Diğer taraftan, dava konusu ÇED Olumlu kararının yargısal denetiminde, dayanağı nihai ÇED raporunun değerlendirilmesi suretiyle projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının araştırılması suretiyle ÇED Olumlu kararının hukuka uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda yukarıda sayılan tespitlere yer verilmiş ise de; … Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün 08/09/2015 tarih ve 8481 sayılı yazısı ile proje alanının mera, yaylak ve kışlak gibi orta malı taşınmazlardan olmadığının belirtildiği, tesis alanının düzenli depolama sahası olarak uygun olduğuna dair 22/08/2016 tarih ve 2 sayılı … Valiliği İl Mahalli Çevre Kurulu kararının bulunduğu, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünce proje alanının … İli Çevre Hizmetleri Birliğine 2 yılı süreyle ön tahsisinin yapıldığı, proje alanının imar işlemlerinin henüz tamamlanmadığı, proje alanına ilişkin 1/1000 ölçekli hali hazır haritaların hazırlandığı, nihai ÇED raporunun; 29. sayfasında proje alanının imar işlemlerinin henüz tamamlanmadığı, proje alanına ilişkin 1/1000 ölçekli hali hazır haritaların hazırlandığının belirtildiği, 92. sayfasında proje kapsamında gerçekleştirilecek iş ve işlemlerde, tarım arazilerinde 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu çerçevesinde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‟nın Toplulaştırma kapsamına aldığı alanlarda ise 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kapsamında iş ve işlemlerin yürütüleceğinin taahhüt edildiği, 140-146. sayfaları arasında inşaat ve işletme sırasında oluşabilecek toz ve gaz emisyonlarına ilişkin bilgilere yer verildiği ve hesaplamaların yapıldığı, bertaraf yöntemleri ile alınacak tedbirlere yer verildiği, 44-45. sayfalarda permeabilite deneyi yapılarak inceleme alanının geçirimlilik özelliklerinin belirlendiği, şişme ve oturtma analizlerinin bulunduğu, 47-54. sayfalar arasında deprem risk analizinin olduğu, 114. sayfasında zemin sızdırmazlığının sağlanması için yapılacak işlemlerin taahhüt edildiği, 147. sayfasında tesiste oluşabilecek koku, toz, haşere ve sinek üremesine karşı alınacak önlemlerin belirtildiği, Ek-11’de sunulan Akustik Rapor içerisindeki Gürültü Haritası incelendiğinde proje alanına en yakın yerleşim yeri olan … Mahallesine bağlı konutlarda gürültü seviyelerinin 55 dBA’nın çok altında olduğunun belirtildiği, 141. sayfasında projenin arazi hazırlık aşamasında (en olumsuz şartlarda) oluşması beklenen toz emisyonu için hesaplanan değer 0,479 (kontrollü) ve 0,952 (kontrolsüz) kg/saat olduğu için hava kalitesi katkı değerlerini tespit etmek amacıyla hava kalitesi modellemesi yapılmasına ihtiyaç olmadığının; 4 adet sondaj yapıldığı ve 15,00 m’ye kadar yapılan sondajlarda yer altı suyuna rastlanmadığı; Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik kapsamında sızdırmazlık sağlanarak, sahanın tabanına teşkil edilecek drenaj sistemiyle sahadan sızıntı suları toplanarak sızıntı suyu toplama havuzunda biriktirileceği; (D) grubunda zemin sınıfının da olmadığı proje alanında sıvılaşma riskinin tespit edilmediğinin belirtildiği, Ek-9‟da Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporunun bulunduğu hususlarının yer aldığı, dolayısıyla bilirkişi raporunda yer verilen tespitlerle iligili olarak nihai ÇED raporunda değerlendirmelerin bulunduğu, İdare Mahkemesince, hükme esas alınan anılan bilirkişi raporundaki tespitlerin, soyut ve genel nitelikte bir takım çekince ve öngörülere dayandığı, nihai ÇED raporunda yer verilen hususlarla ilgili hangi önlem veya taahhüdün yetersiz olduğu, hangi hususların, hangi açıdan tehlike arz ettiği, ÇED raporunun hatalı veya yetersiz olduğuna ilişkin, proje yerinde yapılmış gözlem ve incelemelere dayalı somut ve teknik tespitlere yer verilmediği görülmektedir.
Dolayısıyla; dava konusu ÇED olumlu kararının yargısal denetiminin, dayanağı nihai ÇED raporunun değerlendirilmesi suretiyle projenin, çevreye muhtemel bütün etkilerinin incelenip incelenmediğinin ve alınacak önlemlerin yeterli olup olmadığının, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının araştırılması suretiyle yapılmasının gerektiği, bilirkişi raporunda ise tarafların iddia ve savunmalarında iddia ettiği hususlar da dikkate alınarak dava konusu ÇED olumlu kararının dayanağı nihai ÇED raporunda yer alan hususların ve önlemlerin değerlendirilmesi, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin tespit edilmesi halinde, bunların somut tespit ve teknik verilerle desteklenmesi, alınacak önlemlerin yetersizliğinin somut olarak ortaya konulması gerektiğinden; bu hususlar gözetilmeksizin düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, belirtilen hususları kapsayacak biçimde üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek uzmanlardan oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle düzenlenecek bilirkişi raporunun incelenip değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanunun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 25/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak:Danıştay

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir