Olağanüstü Hal (OHAL) 689 ve 690 sayılı iki yeni Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı. Son KHK’ler ile 3 bin 974 kişi kamudaki görevlerinden ihraç edildi, 14 dernek kapatıldı. 731 kişi görevlerine iade edilirken 5 dernek de tekrar açıldı.
Bu KHK ile 14 dernek, 1 gazete, 1 dergi, 18 vakıf, 13 sağlık kuruluşu ise kapatıldı. Yine 235 kamu personeli de göreve iade edildi.
689 ve 690 sayılı KHK ler ile hangi hükümler getirildi. Ana başlıklar altında inceleyelim.
1-İlk defa FETÖ/PDY ile bağlantılı yurt dışındaki okullarda okuyan öğrencilerin ilişkisi kesildi.
689 sayılı KHK’nin 4.maddesi ile yurt dışında eğitim gören 59 kişinin öğrencilikle ilişikleri kesilerek, bu kapsamda gördükleri eğitimlere ilişkin olarak denklik işlemleri yapılmayacağı ve bu kişilerin söz konusu eğitimleri kapsamındaki akademik unvan ve derecelerine bağlı haklardan yararlanamayacakları hükme bağlandı.
Bunun anlamı ne?
Olağanüstü hal kapsamında ilk kez söz konusu yapı ile ilişkisi ve bağlantısı iddia edilen okullarda okuyan öğrencilerin hukuki durumu ile ilgili bir hüküm getirildi.
Bu öğrencilerin öğrencilikle ilişikleri kesildi. Bu eğitimlerle ilgili olarak denklik işlemleri yapılamayacak ve akademik unvan ve derecelerine bağlı haklardan yararlanamayacaklar.
2- FETÖ/PDY ile bağlantılı yurt dışındaki okullardan mezun olanların almış olduğu diploma ve derecelerin denklik işlemlerinin yapılmayacağı hükme bağlandı.
Bunun anlamı ne? Sözkonusu yapı ile ilintili yurtdışındaki okullardan mezun olanların diplomaları Türkiye de geçerli olmayacağı belirlenmiş. Peki bu okullar hangileri? Bu tespit neye göre yapıldı veya yapılacak?
Bu düzenlemeden sonra ilk akla gelen, yurt içindeki okullarda okumuş ve mezun olmuş öğrencilerin durumu ile ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusu. Bu okullarda okumuş ve mezun olmuş yüzbinlerce insan olduğu düşünüldüğünde, olayın vehameti daha da artıyor.
3-690 sayılı KHK’nin 4.maddesi ile yabancı ülkelerde verilen boşanma kararları doğrudan nüfus kütüğüne tescil edilecek.
Yabancı ülkelerde yaşayan türk vatandaşlarının o ülkelerde boşanmaları halinde, mahkame kararlarının türk hukukunca tanınması için Türkiye’de dava açılması gerekiyordu. Bu düzenleme ile birlikte artık, yurt dışında yaşayan türk vatandaşları, bizzat veya vekilleri aracılığıyla Nüfus Müdürlüğüne başvurmaları halinde, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilebilecek. Böylece dava açma şartı ortadan kaldırılmış oldu.
Böyle bir düzenlemenin neden Kanun Hükmünde Kararname içinde düzenlendiğini hukuki olarak anlamak mümkündeğildir.
4-690 sayılı KHK’nin 52-57 maddelerinde ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu ile ilgili düzenlemeler gerçekleştirilmiş.
a-Komisyonda görevlendirilecek üyelerin, Komisyondaki görevleri süresince kurumlarından aylıklı izinli sayılacakları hükmü getirilerek, idari boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
b-Komisyonun karar vermesinden sonra, karara bağladığı dosyaya ilişkin tüm evrak ve belgeleri nereye devredileceği belirlenmiştir.
c-Komisyon kararlarına karşı açılacak davalarda, husumetin “ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine” yöneltilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Yanlış bir uygulama yapılmaması için “Bu davalarda ayrıca Başbakanlığa husumet yöneltilemez.” İfadesi eklenmiş.
Bunun anlamı ne? Komisyon kararlarına karşı açılacak davaların, “ilgilinin en son görev yaptığı kurum veya kuruluş aleyhine” açılması gerekir.
d-KHK’nin 55.maddesi ile Komisyon kararlarına karşı açılacak davalarda husumetin nereye yöneltileceği belirlenmiş. Buna göre;
aa)Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlerce en son görev yapılan kurum veya kuruluş,
bb)Devlet memurları ve işçiler dahil Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılanlarca Millî Savunma Bakanlığı,
cc)Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarından çıkarılanlarca İçişleri Bakanlığı,
çç)Öğrencilikle ilişiği kesilen öğrencilerce Millî Eğitim Bakanlığı,
dd)Kapatılan derneklerce İçişleri Bakanlığı,
ee)Kapatılan vakıflarca Vakıflar Genel Müdürlüğü,
ff)Kapatılan sendika, federasyon ve konfederasyonlarca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
gg)Kapatılan özel sağlık kuruluşlarınca Sağlık Bakanlığı,
ğğ)Kapatılan özel öğretim kurumları, özel öğrenci yurt ve pansiyonlarınca Millî Eğitim Bakanlığı,
hh)Kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarınca Millî Eğitim Bakanlığı,
ıı)Kapatılan özel radyo ve televizyon kuruluşlarınca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu,
ii)Kapatılan gazete, dergi, yayınevi, dağıtım kanalı ve haber ajanslarınca Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,
jj)Resen emekliye sevk edilmiş, kendi isteğiyle emekli olmuş, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarılmış ya da müstafi sayılmış olup rütbeleri alınan Emniyet Teşkilatı personelince İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açılacağı ifade edilmiş.
e- KHK’nin 56.maddesi, ilgilerin Komisyona itiraz etmeksizin, mahkemelerde dava açmaları durumunda, bu dosyalar hakkında yargı mercilerince karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına, vekâlet ücretine hükmedilmeksizin dosya üzerinden kesin olarak karar verileceği ve yeni bir başvuru şartı aranmaksızın incelenmek üzere Komisyona gönderileceği hüküm altına alınmış.
Bunun anlamı ne? Vatandaş, Komisyona itiraz etmeden, dava açarsa, mahkeme karar verilmesine yer olmadığına karar verecek ve dosyayı doğrudan Komisyona gönderecektir. Bir Kanun Hükmünde Kararname ile mahkemenin hangi kararı vereceğinin belirlenmesi son derece hatalıdır. Bağımsız mahkemeler önüne gelen bir dosyada özgürce karar vermesi hukuk devletinin temel şartıdır. Bu usuli bir düzenleme gibi görülse de hukuk tekniği açısından yanlış bir maddedir.
f- KHK’nin 57.maddesi,690 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, yapılmış olan başvurular, ilgili kurumlarca işleme alınmak üzere Komisyona intikal ettirileceği hüküm altına alınmıştır.
Bunun anlamı ne? 690 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten açılan davalar veya herhangi bir kuruma yapılan başvurular, doğrudan doğruya Komisyona intikal ettilecektir. Burada hukuk tekniği açısından ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. İdari işlemin iptali istemiyle açılan bir davada, 690 sayılı KHK hükmü uyarınca Mahkeme dosyayı doğrudan Komisyona gönderecektir. Oysa Mahkemenin, bu dosya üzerinde İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) hükümleri uyarınca belirlenen usullere göre ya davanın kabulü ile işlemim iptaline yada davanın reddine karar vermesi gerekir. İYUK’na göre başka bir karar veremez veya Komisyona dosyayı gönderemez. Bu aşamada, Kanun Hükmünde Kararname ile Kanunlar çeliştiği zaman hangisinin uygulanacağı ve Normlar Hiyerarşisi sorunu karşımıza çıkacaktır. Olağanüstü hal koşullarında çıkartılan bu Kanun Hükmünde Kararnameler asla bir kanun değildir. Ve geçerli olan İYUK hükümlerinin uygulanmasını engelleyemez.
5-690 sayılı KHK’nin 60.maddesi ile eş bulma programları yasaklandı. Medyada değişikliğin bu yönü öne çıkarılsa da takviye edici gıdalar ve benzeri destekleyici ürünler de dâhil olmak üzere herhangi bir ürünün ilgili mevzuatına aykırı olarak sağlık beyanıyla satışına, pazarlanmasına ve reklamına da yasak geldi.
6-690 sayılı KHK’nin 64.maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 64 üncü maddesi değiştirilerek “Rektör, yıllık iznini ve yurtdışına çıkış için gerekli izni Yükseköğretim Kurulu Başkanından, diğer yöneticiler ise bir üst makamdan alırlar.” hükmü getirildi.
YÖK kapsamında bu değişiklik yapıldı. Rektörler yıllık izin ve yurt dışına çıkışta YÖK Başkanından, diğer yöneticiler ise bir üst makamdan izin alacaklar. Üniversite gibi bilim yapılan bir kurumlar da niçin böyle bir sınırlama yapıldığını anlamak gerçekten güç.
Sonuç olarak, 689 ve 690 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler, diğer KHK ler gibi yine hukuki açıdan büyük tartışmalar yaratacak.
Av.Akın YAKAN