Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Erzurum’da eski kız arkadaşını 12 kez bıçaklayarak öldüren sanık için kadının iteklemesi, tokat atması ve hakaret etmesi nedeniyle “haksız tahrik” indirimi uygulanmasına hükmeden Daire kararını yerinde görmedi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 12 kez bıçaklanarak hayatını kaybeden kadının, cinayetten önce katile hakaretlerde bulunmasının, iteklemesinin ve tokat atmasının “haksız tahrik” olarak kabul edilemeyeceğine hükmetti.
Olay, 17 Mart 2015’te Erzurum’da yaşandı. Lokman Serçeoğlu, konuşmak için dışarı çağırdığı kadını sokakta 12 kez bıçaklayarak öldürdü. Serçeoğlu hakkında açılan dava, Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
İfadesinde, Hanım Ç. ile 2010’dan bu yana gönül ilişkisi yaşadığını, Hanım Ç’nin boşandığı eşiyle tekrar evlenmesini kabullenemediğini savunan sanık hakkında müebbet hapis cezası verildi. Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık hakkında haksız tahrik ve iyi hal indirimlerini uygulamadı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi sanığa verilen cezayı fazla buldu.
Hanım Ç’nin, kendisine olay günü küfredip tokat attığını, iteklediğini ileri süren Lokman Serçeoğlu, “haksız tahrik” hükümlerinin uygulanmadığı gerekçesiyle kararı temyiz etti.
Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 1. Ceza Dairesi de yerel mahkemenin kararını bozdu. Daire, haksız tahrik hükümlerini uygulamayan mahkeme tarafından fazla ceza verildiğini belirterek, maktulün katili iteklemesinin, tokat atmasının ve hakaret etmesinin “haksız tahrik” sayılmasını kararlaştırdı.
Yerel mahkeme ilk kararında direndi
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bozma kararı sonrasında dava Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görüldü.
Yerel mahkeme, Yargıtayın bozma kararına uymayarak ilk kararında direndi.
Direnme gerekçesinde, sanığın maktul ile buluşmaya bıçakla gitmesi, maktule karşı isabet ettirdiği bıçak darbesinin sayısı ve niteliği dikkate alındığında sanığın olay yerine konuşma amaçlı değil, maktulü bıçaklamak amaçıyla gittiğinin kabul edildiği belirtildi.
Direnme gerekçesinde, “Sanık hakkında savunmasına itibar edilerek haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmesi halinde bu tip olayların, genel olarak yakın mesafeden olayı gören tanığının bulunmaması nedeni ile sanık savunmasına itibar edilerek her sokak ortasındaki kadın cinayetinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanması sonucunu doğuracağı, bu durumun da hak ve nasafet kurallarına da aykırı olacağı açıktır.” ifadelerine yer verildi.
Son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyledi
Direnme kararı sonrası dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna geldi.
Kurul, yerel mahkemenin sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna karar vererek hükmü onadı.
Ceza Genel Kurulunun gerekçesinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen “haksız tahrik”in, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade ettiği belirtildi.
Gerekçede, bu halde failin, suç işleme yönünde önceden karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yöneldiği vurgulandı.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesinin önemli olduğuna işaret edilen gerekçede, mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hallerde haksız tahrik hükmünün uygulanmasının gerektiği kaydedildi.
Maktulün ilişkiyi sürdürme niyetinin olmadığını açıkça dışarı vurduğuna, sanığın maktulün müracaatları sonucu mahkumiyet ve uzaklaştırma kararı aldığına dikkati çekilen gerekçede, olay sırasında yakasından çekildiği ve kendisine tokat atıldığı yönündeki iddialarına, vücudunda darp cebir izi bulunmadığı yönündeki doktor raporu nedeniyle itibar edilemeyeceği belirtildi.
Tanıkların, sanık ile maktul arasında olaydan önce fiili bir saldırı görmedikleri yönünde beyanlarının da bulunduğu vurgulanan gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
“İnsanları yaralama ve öldürme potansiyeline sahip bıçağı sürekli cebinde taşıdığını ifade eden, bu şekilde gittiği her yere şiddeti de beraberinde taşımayı kişilik haline getirmiş olan sanığın, 5 çocuk annesi 32 yaşındaki Hanım Ç’yi haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında değil, maktulün kendisiyle ilişkisini bitirip eşi ile tekrar evlenmesinden duyduğu kıskançlık ve intikam duygusu ile hareket ederek kasten öldürdüğü kabul edilmelidir.
Bu itibarla yerel mahkemenin sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.”
Kaynak: Anadolu Ajansı