Yargıtay,  boşanma davasında kadının, “araba almazsan seni boşarım” şeklindeki sözlerini kusur kabul etti

Yargıtay, boşanma davasında kadının tanık beyanları ile sabit olan “araba almazsan, seni boşarım” şeklindeki sözlerini kusur olarak kabul etmiştir. Karar içerisinde bu durum şu şekilde açıklanmıştır;

“…Dinlenen tanık beyanlarına göre de kadının erkekten kendisine araba almasını istediği, bu konuda erkeği zorladığı, sürekli ” araba almazsan boşanırım” dediği sabittir. Bu nedenle kadının bu kusurlu davranışlarının kusur gerekçesinden çıkarılması doğru değildir. Bunun yanı sıra davacı karşı davalı kadının ”erken gelirim, geç gelirim, bana karışmayın” dediği, evin kapısını kilitleyerek erkeği eve almadığı dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Sonuç olarak tarafların birbirlerine şiddet uyguladıkları ve hakaret ettikleri, davacı karşı davalı kadının bunların yanı sıra davalı karşı davacı erkekten sürekli para ve araba istediği, araba almazsan boşanırım dediği, erken gelirim, geç gelirim bana karışmayın dediği, kapıyı kilitleyip erkeği eve almadığı anlaşılmaktadır. Buna göre belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğini sona erdiren olaylarda davacı karşı davalı kadının, davalı karşı davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu davacı karşı davalı kadının az, davalı karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

2. Hukuk Dairesi         

Esas  :2024/9000

Karar :2025/5158

Tarih  :15.05.2025

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi


SAYISI : 2023/1729 E., 2024/1288 K.


DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma


İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesi


SAYISI : 2019/671 E., 2023/498 K.



Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, miktarları ve tazminat taleplerinin reddi yönünden; davacı karşı davalı kadın vekili tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı kadın vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.


2.Davalı karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, kararın davacı karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespitine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, karar her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.


İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı kadına yüklenen ” araç ve para gibi maddi taleplerde bulunduğu ve araba almazsan boşanırım dediği” kusurları Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin maddi durumunun iyi olduğu, kadının araba istemesinin ihtiyaçtan kaynaklı olduğu, erkeğin araba alabilecek durumda olması gerekçeleri ile çıkarılmıştır. Davacı karşı davalı kadının eşine baskı yaparak, eşini zorlayarak kendisine araç alınmasını istemesi evlilik birliği içinde kusurlu bir davranıştır. Dinlenen tanık beyanlarına göre de kadının erkekten kendisine araba almasını istediği, bu konuda erkeği zorladığı, sürekli ” araba almazsan boşanırım” dediği sabittir. Bu nedenle kadının bu kusurlu davranışlarının kusur gerekçesinden çıkarılması doğru değildir. Bunun yanı sıra davacı karşı davalı kadının ”erken gelirim, geç gelirim, bana karışmayın” dediği, evin kapısını kilitleyerek erkeği eve almadığı dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Sonuç olarak tarafların birbirlerine şiddet uyguladıkları ve hakaret ettikleri, davacı karşı davalı kadının bunların yanı sıra davalı karşı davacı erkekten sürekli para ve araba istediği, araba almazsan boşanırım dediği, erken gelirim, geç gelirim bana karışmayın dediği, kapıyı kilitleyip erkeği eve almadığı anlaşılmaktadır. Buna göre belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğini sona erdiren olaylarda davacı karşı davalı kadının, davalı karşı davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu davacı karşı davalı kadının az, davalı karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


b) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kadının kusurlu eylemlerinin erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen “hakkaniyet kuralları” da dikkate alınarak davalı karşı davacı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


c)Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davacı karşı davalı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğe göre daha ağır kusurlu olup yararına 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmamıştır. Hal böyle iken, hatalı kusur belirlemesi sonucu davacı karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


KARAR
Açıklanan sebeplerle


1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin tazminat taleplerinin reddi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden davalı karşı davacı erkek yararına BOZULMASINA,


2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden … iadesine, Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden … yükletilmesine, Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yayına Hazırlayan:Stj.Av.Gizem Akbaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir