Yargıtay, yabancı mahkeme kararının tanınması sonucunda nüfus kaydının düzeltilmesinin gerekmesini “o hükmün icra olunabilir olması” özelliğini gerektirmediği gözetilmeksizin “kararın tanınmasına ve tenfizine” karar verilerek iki farklı sonuç bağlanacak şekilde hüküm kurulmasını doğru bulmamıştır. Karar içerisinde bu durum şu şekilde açıklanmıştır;
“…Ayrıca, boşanma hükmüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması sonucunda nüfus kaydının düzeltilmesinin gerekmesi “o hükmün icra olunabilir olması” özelliğini gerektirmediği gözetilmeksizin “kararın tanınmasına ve tenfizine” karar verilerek iki farklı sonuç bağlanacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…
…”ve TENFİZİNE” ibaresinin hükümden çıkartılmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,…”şeklindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
Esas: 2025/10
Karar: 2025/4663
Tarih: 06.05.2025
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/533 E., 2024/2741 K.
DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdemli 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/497 E., 2021/827 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vekili tarafından tamamı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dava, yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yabancı bir mahkeme kararının bu kararın verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması ilgili kararın tanınmasına veya tenfiz edilmesine bağlıdır. Kural olarak tanıma ve tenfiz, açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilir. Tanıma veya tenfiz davası sonucu verilen karar ile birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır. Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre belirlenir. Yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren yani o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir.
Bilindiği üzere 5718 sayılı Kanun hükümlerine göre tanıma ve tenfiz şartları; ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kanun’un “Tenfiz kararı” başlıklı 50 nci maddesinin birinci fıkrasında “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır” hükmü düzenleme altına alınmıştır. Buna göre tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullar; yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilâmın bulunması, yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması ve kararın kesinleşmiş olması şeklinde sayılabilir.
5718 sayılı yasanın 50 inci maddesinde, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ve o devlet kanunlarına göre kesinleşen ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlanmış, tanımayı düzenleyen 58 inci maddesinde ise, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğunu belirtmekle birlikte tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmayacağını; tenfiz şartlarını düzenleyen 54/1-a maddesinde de, Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunmasını hükme bağlanmıştır.
Yukarıda ki açıklamalara göre, tenfize ilişkin Kanun’da belirtilen ve tanımadan farklı olan şartlar araştırılmamıştır. Ayrıca, boşanma hükmüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması sonucunda nüfus kaydının düzeltilmesinin gerekmesi “o hükmün icra olunabilir olması” özelliğini gerektirmediği gözetilmeksizin “kararın tanınmasına ve tenfizine” karar verilerek iki farklı sonuç bağlanacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
KARAR
1.Davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı vekilinin kurulan tenfiz hükmü yönünden temyiz itirazının ise kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu yönden ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde geçen “ve TENFİZİNE” ibaresinin hükümden çıkartılmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yayına Hazırlayan :Stj.Av.Gizem Akbaş
