Reza Zarrab davası ABD’de yapılıyor. Reza Zarrab döküldükçe döküldü. Bakanından bürokratını milyonlarca Euro ve Dolar rüşvet verdiğini açıkladı. Bu davanın siyasi niteliğine, önüne arkasına bakmıyorum. Açıkçası bu yazının konusu da bu değil.
Hukuk sistemimizin en önemli niteliği herkese, her zaman, eşit şekilde uygulanmasıdır. Bu benim bir değerlendirmem değil. Bu Anayasa’nın bir hükmü.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10.maddesine göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Ceza hukuku açısından bunun anlamı ne?
Suç işlenmesi durumunda aynı nitelikteki suçlarda, aynı yasal düzenlemelerin uygulanması gerekir. Başka bir anlatımla, farklı sanıkların, farklı yer ve zamanlarda işlediği aynı nitelikteki suçlarda, aynı yasal düzenlemelerin uygulanması asıldır. Örneğin Aydında ve Konya’da gerçekleştiren iki farklı kasten adam öldürme eyleminde, iki farklı sanık TCK 81 ve devamındaki maddelerle yargılanmalı ve mahkeme tarafından hakkında bir karar verilmelidir.
Kural çok net…Şimdi örnekleri somutlaştıralım.
1997 yılında, Gaziantep’te üç arkadaş baklava ve fıstık çaldıkları için hapse mahkûm edildi. O tarihte biri 18 yaşından büyük olan 9 yıl, küçük olan iki çocuk da 6 yıl ağır hapis cezası aldı. Birkaç yıl öncesinde de bir marketten iki poğaça, bir meyve suyu çalan genç için 12,5 yıl hapis cezası istendi.
Bunlarda ne var, kanun önünde eşitlik kuralı uygulanmış, dediğinizi duyar gibiyim. Evet haklısınız hırsızlık yapan çocuk bile olsa kanun önünde adil yargılanarak hesap vermeli. Bu son derece açık.
Gelelim Reza Zarrab’ın itiraflarına. Bu şahsın söyledikleri doğru veya yanlış, siyasi veya gerçek olsun. Bu hukuku ilgilendirmez. Bir kamu görevlisi hakkında bir isnad varsa, Cumhuriyet Savcılarına düşen görev bu iddiaları araştırıp, suç unsuru olup olmamasına göre bu şahıs hakkında yasal işlem yapılmasıdır.
5-10 liralık baklava ve fıstık çalan küçük çocukları yargılandığı bir hukuk sisteminde, hakkında yüzmilyonlarca Euro rüşvet aldığı iddia edilen kamu görevlilerini yargılanmazsa o toplumda adalet zedelenir.
Cumhuriyet Savcıları bu iddiaları araştırıp, suç unsuru olup olmamasına göre iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin bir karar vermelidir. İddianame ile dava açılması durumunda da mahkemeler adil yargılanma ilkesi uyarınca sanık ve ya sanıklar hakkındaki kanıtları irdeler, incelemesini yapar, kesin, somut, her türlü şüpheden uzak kanıtlar varsa cezalandırılmalarına karar verir. Aksi takdirde beraat kararı verir.
Herhangi bir sanık veya sanıklar hakkında bir iddia ortaya atılmışsa, bu iddiayı kimin ileri sürdüğü önemli değildir. Önemli olan suç işlenip işlenmemiş olmasıdır.
İzmir’de rüşvet aldığı iddiasıyla sanık A hakkında dava açılıp, tutuklanıp, cezalandırılmasına karar verilebiliyorsa, hakkında rüşvet aldığı iddia edilen Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve diğer bürokratlarda yargılanmalıdır.
Sıradan vatandaş sadece adaletin gerçekleşmesini istiyor.
Kanunlarda bunu emrediyor!