T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2018/5207
Karar No: 2019/2590
Karar Tarihi: 6.5.2019
2709/m.12,17,36
4721/m.24
818/m.49
ÖZET : Dava, haksız şikayet nedeniylemanevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı bir suçla suçlandığı, toplum içerisindeki itibarının zarar gördüğü ve küçük düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Somut olayda, davaya konu söz ve şikayetlerin savunma amaçlı olarak sarf edildiği, ayrıca iddia edilen hususlarda emare olduğu da anlaşılmasına göre davalının hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkını kullandığının kabulü gerekir. Şu durumda mahkemece, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20/08/2015 gününde verilen dilekçeyle haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/04/2016 tarihli kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının yanında hizmet akdi ile çalıştığı günlerin kuruma bildirilmediğinin tespitine ilişkin dava açtığını, yargılamanın sonunda davalının sigorta primlerini yatırmadığını ve olması gerekenden düşük ücret vererek çalıştırdığının mahkeme kararı ile tespit edildiğini, davalı tarafından yargılama aşamasında … kullanmasının kanuna aykırı olduğunun iddia edildiğini, davalının bu iddiasını kanıtlayamadığını, … kullanabileceğinin … kayıtlarıyla ortaya çıktığını, bu iddiaların aksi ispatlandığı halde davalının kendisini dolandırıcılıkla itham ettiğini ve suç duyurusunda bulunduğunu, hakkında takipsizlik kararı verildiğini, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı bir suçla suçlandığını, suçsuz olduğu halde küçük düştüğünü ve toplum içerisindeki itibarının zarar gördüğünü belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, davacının yanında işçi olarak çalıştığını ve bu çalışması karşılığında ücret aldığını, ancak … başvurusu yaparken hiçbir gelirinin olmadığını beyan ettiğini, davacının bu çelişkili beyanları nedeniyle şikayet hakkını kullandığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı bir suçla suçlandığı, toplum içerisindeki itibarının zarar gördüğü ve küçük düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda, davaya konu söz ve şikayetlerin savunma amaçlı olarak sarf edildiği, ayrıca iddia edilen hususlarda emare olduğu da anlaşılmasına göre davalının hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkını kullandığının kabulü gerekir. Şu durumda mahkemece, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 06.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Kaynak:Hukukihaber