Memurun ceza davasından beraat etmiş olması, disiplin cezasını bağlamaz

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
ESAS NO: 2010/1391
KARAR NO:2011/273
KARAR TARİHİ: 21.4.2011

ÖZET : Dava; Gümrük Muhafaza Memuru olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 125/E ( g ) maddesi uyarınca “Devlet memurluğundan çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Olayda, Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünde gümrük muhafaza memur olarak görev yapan davacının Arena programında yayınlanan, personelin iş sahipleri ile para alışverişi ve rüşvet olaylarına ilişkin görüntülerde yer aldığının saptanması üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen raporda, davacı ile bir miktar para aldığı iş takipçisi tarafından, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğunun kabul edildiği, bu hale göre, davacının kayıt işlemleri sırasında iş takipçisi olan kişi ve başka bir şahıs tarafından çekmecesine bırakılan parayı aldığının açıkça görülmesi karşısında, davacı ile iş takipçisi ve başka bir şahıs arasındaki para alışverişinin sabit olduğu, bu fiilin davacı açısından memuriyet sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunmak niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı; bu durumda, disiplin soruşturması neticesi davacının sübuta eren bu eylemi nedeniyle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Ceza yargılaması sonucunda davacının beraat etmiş olması, davacının disiplin cezası ile cezalandırılması açısından bağlayıcı değildir.


İstemin Özeti : İzmir 2. İdare Mahkemesinin 24.3.2010 günlü, E:2010/392, K:2010/378 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi Burakhan Melikoğlu`nun Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Gül Filiz Ercan Aslantaş`ın Düşüncesi: Danıştay Onikinci Dairesinin 26.1.2010 günlü, E:2009/5707, K:2010/258 sayılı bozma kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile temyize konu İdare Mahkemesinin ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; Adnan Menderes Havalimanında Gümrük Muhafaza Memuru olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 125/E ( g ) maddesi uyarınca “Devlet memurluğundan çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İzmir 2. İdare Mahkemesi 28.7.2008 günlü, E:2008/1190, K.2008/1259 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 125/E ( g ) maddesine göre, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmanın Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği, 130. maddesinin 2. fıkrasında da, memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması hallerinin, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamayacağı hükmüne yer verildiği; olayda, İzmir Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünde gümrük muhafaza memur olarak görev yapan davacının 11.5.1999 günü Arena programında yayınlanan, personelin iş sahipleri ile para alışverişi ve rüşvet olaylarına ilişkin görüntülerde yer aldığının saptanması üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen raporda, davacı ile bir miktar para aldığı iş takipçisi tarafından, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğunun kabul edildiği, bu hale göre, davacının kayıt işlemleri sırasında iş takipçisi olan kişi ve başka bir şahıs tarafından çekmecesine bırakılan parayı aldığının açıkça görülmesi karşısında, davacı ile iş takipçisi ve başka bir şahıs arasındaki para alışverişinin sabit olduğu, bu fiilin davacı açısından memuriyet sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunmak niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı; bu durumda, disiplin soruşturması neticesi davacının sübuta eren bu eylemi nedeniyle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; her ne kadar, davacı tarafından, ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı ve ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılamada beraat ettiği iddia edilmekte ise de, yargı sürecinin uzaması ve mevzuat değişiklikleri nedeniyle geçen sürenin ceza zamanaşımına bir etkisinin bulunmadığı, diğer yandan, ceza yargılaması sonucunda davacının beraatine hükmedilen İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2002 günlü, E: 1999/486, K:2002/510 sayılı kararında, dosyada kaset dışında delil bulunmadığı, kasetin suçun oluşmasında ve unsurlarının gerçekleşmesinde yeterli olmadığı ve unsurları oluşmayan suçtan davacının beraatine karar verildiği, bu kararda suçun unsurlarının oluşmaması durumunun delil yetersizliğine bağlandığı, bu nedenle ceza yargılaması yönünden delil yetersizliğine bağlı olarak verilen bu hükmün, yapılan soruşturma sonucu sübuta eren memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunma eylemini ortadan kaldırmadığı, söz konusu kararda isnat edilen eylemlerin kesin olarak davacı tarafından gerçekleştirilmediği yönünde bir belirleme olmadığı, sadece davacının ceza hukuku yönünden cezalandırılabilmesi için kasetin yeterli delil olamayacağının hüküm altına alındığı; dolayısıyla anılan Ceza Mahkemesi kararının davacının disiplin cezası ile cezalandırılması açısından bağlayıcı olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Onikinci Dairesinin 7.4.2009 günlü, E:2008/6445, K:2009/1975 sayılı kararıyla onanmış, ancak, aynı Dairenin 26.1.2010 günlü, E:2009/5707, K:2010/258 sayılı kararıyla; karar düzeltme istemi kabul edildikten sonra onama kararı kaldırılarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/E g maddesinde, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilinin devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılacağı hükmüne yer verildiği; İzmir Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü`nde Gümrük Muayene memuru olarak görev yapan davacının, 11.5.1999 günü Kanal D Televizyonu “Arena” programında yayınlanan görüntülerde, iş takipçisi olan bir kişinin bıraktığı parayı aldığının görülmesi üzerine açılan soruşturma sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/E g maddesi hükmüne göre devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı; öte yandan, basit rüşvet almak, haksız mal edinmek suçlarından yapılan yargılama sonucunda, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2002 günlü, E: 1999/486, K:2002/510 sayılı kararı ile, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 24.6.2004 günlü, E:2003/2066, K:2004/5231 sayılı kararı ile onandığı; bir kamu görevlisinin işlediği iddia edilen disiplin suçunun aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde olması ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun işlenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle kişinin beraatine karar verilmesi durumunda, bu beraat kararının disiplin hukuku yönünden idari yargı yerlerince yapılacak yargılamada bağlayıcı nitelik taşıyacağı; bu durumda, davacının devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına neden olan rüşvet almak suçundan dolayı İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verilmiş olduğundan aynı suçtan verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

Davacı, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 24.3.2010 günlü, E:2010/392, K:2010/378 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 24.3.2010 günlü, E:2010/392, K:2010/378 sayılı kararının onanmasına, kullanılmayan 28,15. TL harcın istemi halinde davacıya iadesine, 21.04.2011 gününde esasta ve gerekçede oy çokluğu ile karar verildi.



T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
ESAS NO:2003/67
KARAR NO:2003/436
KARAR TARİHİ:20.6.2003


ÖZET: 657 sayılı Yasanın 131. maddesine göre memurun ceza yasasına göre mahkum olması yada olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, disiplin hükümleri bakımından memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelikte ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu anlaşılan davacıya, adli yargıda suç sayılan fiili nedeniyle delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğuna bakılmaksızın, devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): İçişleri Bakanlığı

Karşı Taraf (Davacı): …

Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Davalı idare, Erzurum İdare Mahkemesince verilen 11.11.2002 günlü, E:2002/1581, K:2002/1424 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Tuncay Dündar’ın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Efser Koçakoğlu’nun Düşüncesi: Davacının devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin işlemi iptal eden mahkemenin ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden davacının … Emniyet müdürlüğü Özel Harekat … görevli olduğu sırada bir başka arkadaş ile birlikte İstanbul’da 2 otonun çalıntı olduğunu bildiği halde ellerinde bulundurdukları, otolar ele geçirildiğinde belgelerin sahte olduğunun anlaşılması üzerine açılan soruşturma sonucu fiillerin subuta erdiği gerekçesiyle Devlet memurluğundan çıkarıldığı aynı fiilden dolayı yapılan ceza yargılaması sonucu … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.3.1999 günlü E:1996/177, K:1999/95 sayılı kararı ile delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.

657 sayılı yasanın 131. maddesinde memurun ceza yasasına göre mahkum olması veya olmamasının ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği hükmü karşısında, soruşturma sonucu üzerine atılı fiili işlediği sonucuna ulaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenle mahkemenin ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davalı idarenin yürütmenin durdurulmasına ilişkin istemi görüşülmeksizin işin esası incelendi:

… memuru olan davacıya … Emniyet Müdürlüğü, Özel Hareket …de görev yaptığı sırada, çalıntı otoyu bilerek elinde bulundurmak, satma girişiminde bulunmak ve sahtecilik suçundan dolayı verilen Devlet memurluğundan çıkarma cezasına ilişkin 25.9.1996 gülü, 38 sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu Kararının iptali ile açıkta geçen sürelere ilişkin tüm maddi haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle dava açılmıştır.


Erzurum İdare Mahkemesi 20.5.1999 günlü, E:1997/102, K:1999/570 sayılı kararıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin Devlet Memurluğundan Çıkarma başlıklı E bendinin (g) fıkrasında “Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiiline yer verildiği, polis memuru olan davacının … Emniyet Müdürlüğü, Özel Hareket … de görevli bulunduğu sırada, … isimli … memuru ile birlikte 13.7.1995 tarihinde …’dan çalınan … plakalı … oto ile 23.4.1995 tarihinde çalınan … plakalı … marka otomobillerin çalıntı olduklarını bildikleri halde ellerinde bulundurdukları, söz konusu otoları kendi çabaları ve akrabaları aracılığı ile satma girişiminde bulundukları, otolar ele geçirildiğinde belgelerinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine yapılan soruşturma sonucunda fiillerinin sübuta erdiği gerekçesi ile dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, davacının eyleminin adli yönünün bulunması ve davacı hakkında verilen lüzum-u muhakeme kararı gereğince yargılandığı … 2. Asliye Ceza Mahkemesinde, E:1996/177, K:1999/95 sayılı kararla üzerine atılı fiiller hakkında hiçbir delil elde edilemediği, fiillerinin sübuta ermediği gerekçesi ile beraat ettiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla davacı hakkında verilen Devlet memurluğundan çıkarma cezasının dayanağı kalmadığından verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının dava konusu işlem nedeniyle açıkta geçirdiği sürelere ilişkin parasal haklarının davanın açıldığı 8.2.1997 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.


Temyiz incelemesi aşamasında Danıştay Onikinci Dairesi 14.5.2001 günlü, E:1999/3673, K:2001/2095 sayılı kararıyla, 657 sayılı Yasanın 125/E-g maddesinde; memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmanın Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil olarak kabul edildiği, aynı Yasanın 131. maddesinde de memurun ceza kanununa göre mahkum olması ya da olmamasının ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğinin belirtildiği, davacının … Emniyet Müdürlüğü, Özel Hareket … de görevli bulunduğu sırada, … isimli polis memuru ile birlikte …’da çalınan … plakalı … oto ile … plakalı … marka otomobillerin çalıntı olduklarını bildikleri halde ellerinde bulundurdukları, söz konusu otoları kendi çabaları ve akrabaları aracılığı ile satma girişiminde bulundukları, otolar ele geçirildiğinde belgelerinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine yapılan soruşturma sonucunda fiillerinin sübuta erdiği gerekçesiyle Devlet memurluğundan çıkarıldığı, aynı fiilden dolayı yapılan ceza yargılaması sonucu … 2. Asliye Ceza Mahkemesinde E:1996/177, K:1999/95 sayılı kararıyla delil yetersizliğinden beraatine hükmedildiği ve bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğinin anlaşıldığı, dava dosyası ile soruşturma dosyasının ve soruşturma dosyasında bulunan ifadelerin birlikte incelenip değerlendirilmesi sonucu davacının disiplin hükümleri bakımından üzerine atılı fiili işlediği sonucuna ulaşıldığı, 657 sayılı yasanın yukarıda belirtilen 131. maddesine göre de, memurun Ceza Kanununa göre mahkum olması yada olmamasının ayrıca disiplin cezası uygulanmasına engel teşkil etmediğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Erzurum İdare Mahkemesi 11.11.2002 günlü, E:2002/1581, K:2002/1424 sayılı kararıyla bir kamu görevlisinin, üzerine atılı disiplin suçu, ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği mahkeme kararıyla saptanmışsa, böyle bir ceza mahkemesi kararının disiplin hukuku yönünden bağlayıcı olacağı, bu itibarla adli yargıda beraat eden davacının üstüne atılı fiilin idari yönden de işlendiği kesinlik kazanamayacağı kanaatine ulaşılarak davacı hakkında verilen devlet memurluğundan çıkarma cezasında hukuka uyarlık bulunmadığını da gerekçesine ekleyerek ilk kararında ısrar etmiştir.

Davalı idare işlemin 657 sayılı Yasanın ilgili hükümlerine uygun olarak kurulduğunu belirterek kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

Danıştay Onikinci Dairesinin kararında belirttiği üzere; 657 sayılı Yasanın 131. maddesine göre memurun ceza yasasına göre mahkum olması yada olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği açıktır.

Dosyanın incelenmesinden davacının disiplin hükümleri bakımından memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğunun tespiti üzerine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından verilen ceza yerinde olup; dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Erzurum İdare Mahkemesinin 11.11.2002 günlü, E:2002/1581, K:2002/1424 sayılı kararının Danıştay Onikinci Dairesinin kararı doğrultusunda bozulmasına, dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 20.6.2003 günü oy çokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

Davacının devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin 25.9.1996 günlü işlem ile yoksun kaldığı parasal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açtığı davada; Erzurum İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay Onikinci Dairesinin 14.5.2001 günlü, E:1999/3673, K:2001/2095 sayılı bozma kararına uymayarak dava konusu işlemin iptaline, bu nedenle açıkta geçirdiği sürelere ilişkin parasal haklarının davanın açıldığı 8.2.1997 gününden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine ilişkin ilk kararında ısrarına dair bulunan 11.11.2002 günlü, E:2002/1581, K:2002/1424 sayılı kararı davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını durdurulmasını istemektedir.

Bir kamu görevlisine isnat edilen disiplin suçu ceza yasası kapsamında da suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı saptanmışsa ceza mahkemesi kararının disiplin hukuku yönünden dikkate alınması gerektiği kuşkusuzdur.

Davacının disiplin cezası almasına neden olan olay nedeniyle … Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı, bu yargılama sonucunda mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği gerekçesi ile beraat kararı verildiği anlaşıldığından İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının onanması oyu ile karara karşıyız.

Kaynak:Kararara

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir