Manisa, Alaşehir, Karacalar Mahallesinde yapılması planlanan 2 adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti projesi ile ilgili olarak yürütmenin durdurulmasına karar verildi

 

Manisa, Alaşehir, Karacalar Mahallesinde yapılması planlanan 2 adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti projesi ile ilgili olarak düzenlenen “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali davasında Manisa 2.İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulmasına karar verdi. 

PTD Dosyasına ulaşmak için lütfen tıklayınız.

         T.C.

         MANİSA

2.İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/288

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI)                                   : ALAŞEHİR ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI

VEKİLİ                                                          : AV. AKIN YAKAN

KARŞI TARAF (DAVALI)                          : MANİSA VALİLİĞİ

VEKİLİ                                                          : AV. …. ….

MÜDAHİL (DAVALI)                                   : …. …. ….  ŞİRKETİ

VEKİLİ                                                          : AV. …. ….

İSTEMİN ÖZETİ                                         :Davacı Oda tarafından, Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 no’lu ve 25 no’lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti projesi ile ilgili olarak verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının; hukuka aykırı olduğu, kirletilmiş ve tahrip edilmiş bir çevreyi temizleyip onarmanın ve yeniden sağlıklı ve dengeli hale getirmenin çok güç olduğu, bu sebeple kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı bozmadan ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinin en doğru ve önleyici çözüm olduğunun kabul edildiği, olumsuz etkileri baştan önlemenin yönteminin”Çevresel Etki Değerlendirmesi” olduğu, Çevresel Etki Değerlendirmesinin biyolojik, ekolojik, kimyasal, fiziksel ve mühendislik boyutundan başka sosyal ve ekonomik boyutlarının da bulunduğu, bunun yanı sıra demokratik işleyişe dayanan ÇED uygulamasında halkın katılımının ÇED’i başarıya ulaştırabileceği gibi yerel demokrasinin gelişmesine de katkıda bulunacağı, ÇED Sürecinde yer seçimi ve ilgili idarenin rolünün ÇED sürecinin en önemli aşamalarından biri olduğu, 2008 Yönetmeliği’nde yer seçimine ilişkin doğrudan bir hüküm bulunmamakla birlikte Yönetmeliğin eklerinde yere ilişkin değerlendirmelerin yapılacağının vurgulandığı, 2008 Yönetmeliği’nde Ek-1 projeleri için Ek- III’de düzenlenen “ÇED Genel Formatı” içerisinde yer alan “Proje yeri ve etki alanının mevcut çevresel özellikleri” başlığı altında; önerilen proje nedeniyle kirlenmesi muhtemel olan çevrenin nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, (atmosferik koşullar) iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, mimari ve arkeolojik miras, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi, EK-V deki Duyarlı Yöreler listesi de dikkate alınarak ve yukarıdaki faktörlerin birbiri arasındaki ilişkileri de içerecek şekilde açıklanmasının istendiği, jeotermal atık suların hem sulama suyunda hem de bu su ile sulanan topraklarda olumsuz etkiler oluşturduğu, dolayısıyla bu alanlarda tarımı yapılan bitkilere özellikle de bora çok duyarlı olan üzüm bağlarına zarar verdiği, jeotermal enerjinin yenilenebilir bir enerji olduğu, Türkiye’de uygulanan teknoloji nedeniyle temiz bir enerji olmadığı, Ziraat Mühendisi Sunay Dağ tarafından jeotermal enerji ile ilgili gerçekleştirilen bilimsel inceleme sonucunda 3 temel sonuca ulaşıldığı, bunlardan birincisinde, toprakta bora hiçbir şekilde rastlanmamasına rağmen, incir ağaçlarının yapraklarında normal değerlerin 3-4 katı üzerinde bora rastlandığı, ikinci sonucun, jeotermal tesislerden uzaklaştıkça kuru incirde ağır metal oranının azalmasının olduğu, üçüncü sonucun ise, jeotermal tesislere yakın alanlarda kuru incir verimi ve kalitesinin olumsuz etkilenmesinin olduğu, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamayacağı ve işletilemeyeceği, zeytincilik sahalarının daraltılamayacağının tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklandığı, Proje Tanıtım Dosyasında yer alan lokasyon ve bölgenin özelliğine göre Özmen-3 JES kapsamında aktif olarak 7 adet kuyu (4 reenjeksiyon + 3 üretim) kullanıldığı, hali hazırda parsellerin tarım parseli olduğu, projenin gerçekleşmesi durumunda bölgede aktif olan kuyular ve santrallerle birlikte ciddi bir yoğunluk oluşacağı, bu alanın birinci sınıf tarım ve sulama alanı içerisinde, üzüm bağlarının ve zeytinliklerin arasında olduğu, bu alan içerisinde projenin gerçekleştirilmesinin tarım ve sulama alanlarını risk ve tehlike altına sokacağı, bu yönüyle davaya konu işlemin sebep unsuru yönünden sakat olduğu, alanın yerleşim alanlarına yakın konumda olduğu, nihai PTD’de proje alanının Karacalar Mahallesi’ne 2380 metre mesafede olduğu açıklanmış olmasına rağmen, davacı Oda tarafından yapılan ölçümlere göre 1350 metre uzaklıkta olduğu, nihai PTD’nin 98.sayfasında proje alanına en yakın akarsuyun kuş uçuşu yaklaşık olarak 6,5 km güneybatısında bulunan Alaşehir Çayı, İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı haritasına göre proje alanının 1,5 km kuzeyinde Konurca Göletinin bulunduğunun belirtildiği, ancak 210.sayfasında yer alan tabloda proje alanının göletlere mesafesi açıklanırken, en yakında proje alanının 1,5 km kuzeyinde Konurca Göletinin yer almadığı, faaliyetin yerüstü su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerinin izlenebilmesi amacıyla izleme programının hazırlanması ve uygulanmasının gerektiği, daha önce faaliyette olan santrallerden Alaşehir Çayı’na jeotermal sıvı bırakıldığı tespit edilerek idari para cezası uygulandığı, PTD’de yapılması planlanan 1.024 m3 hacmindeki çamur havuzunun ortaya çıkacak akışkan kapasitesine göre çok az ve yetersiz olduğu, yapılacak çamur havuzlarının teknik detayları ve özelliklerinin açıklanmadığı, 12.12.2016 tarihli, 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle büyük ova koruma alanı olarak belirlenmiş olan Manisa Ovasında davaya konu idari işlemin gerçekleştirilmesinin sebep unsuru yönünden sakat olduğu, davaya konu faaliyetin ikincil etkileri bakımından da sakıncalı olduğu, bu nedenle davaya konu idari işlemin konu ve amaç unsuru yönünden de sakat olduğu ileri sürülerek yürütmesinin durdurulması ve iptali istenilmektedir.

SAVUNMA ÖZETİ              :Usule yönelik olarak; davacının işbu davayı açmakta menfaatinin bulunmadığı, davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı re’sen tetkik edilerek, süresi içerisinde açılmamış ise süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, esasa yönelik olarak ise; dava konusu; …. …. …. A.Ş. tarafından Manisa İli, Alaşehir İlçesi, Karacalar Mahallesi, 219 Ada 3 ve 25 No.lu Parsellerde yapılması planlanan “Özmen-3 JES İçin İlave 2 Adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti” için verilen 17/02/2023 tarih ve E. 202392 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının bulunduğu, projenin seçme-eleme kriterine tabi olduğu, proje kapsamında mevcut faaliyete ilave olarak 2 farklı noktada Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti yapılacağının belirtildiği, bu bağlamda her bir sondaj noktasının çevresel etkilerinin ayrı ayrı ve kümülatif olarak değerlendirildiği, söz konusu projeye ilişkin ÇED inceleme ve değerlendirme süreci devam ederken 29/07/2022 tarih ve 31907 sayılı Resmi Gazete’de Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin yayımlandığı ve 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığı, ÇED Yönetmeliği’nin 15, 16 ve 17. maddeleri kapsamında “Özmen-3 JES İçin İlave 2 Adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti” projesine ilişkin olarak sunulan Proje Tanıtım dosyası üzerinde teknik, idari ve mevzuat açılarından inceleme ve değerlendirme sürecinin hassasiyetle yürütüldüğü, projenin olası tüm çevresel etkileri ve bunlara karşı alınması öngörülen önlemlerin detaylı olarak irdelendiği, projenin askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurulduğu, dava dilekçesinde jeotermal atık suyun doğaya deşarj edileceğinin kabulüyle arsenik, bor ve çeşitli ağır metal kirliliği oluşacağı ve bunun da tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceğinin belirtildiği, oysa dava konusu edilen PTD incelenecek olursa akışkanın alıcı ortama deşarj edilmeyeceğinin anlaşılacağı, proje alanı ve etki alanının tarım arazisi ve mera vasfında olması nedeniyle Manisa Tarım ve İl Müdürlüğünden, PTD’nin mevzuatları kapsamında incelenmesinin talep edildiği, tarım alanlarının, meraların ve tarımsal alanların korunması ve geliştirilmesi ile ilgili görev, yetki ve sorumluluğu olan Manisa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü görüş yazısında arazilerin projeden olumsuz etkileneceği ve mera alanında dava konusu projenin yapılamayacağı yönünde her hangi bir görüş belirtilmediği, “Özmen-3 Jes İçin İlave 2 Adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj Faaliyeti” projesi ilave sondaj projesini kapsadığı için yer alternatifinin düşünülmediği, proje sahasına en yakın yerleşim alanının 2380 metre kuzeydoğusunda yer alan Karacalar Mahallesinin olduğu, Proje  alanının  yakın  çevresinde  Bebekli  Göleti  Çelengöz  Göleti,  Demirköprü  Barajı,  Emre  Göleti,  Gökçeören  Dutlu Gülpınar  Göleti,  Kula  Göleti,  Saraçlar  Göleti  ve  Toygarlı  Göletinin bulunduğu, çalışma alanı veya yakın çevresinde herhangi bir baraj ve su toplama havzasının bulunmadığı, proje alanına en yakın olarak Afşar Barajının bulunduğu, söz konusu proje kapsamında DSİ 2. Bölge Müdürlüğünden olumlu görüş alındığı, Büyük Ova Koruma Alanı ile ilgili olarak ilgili kurum tarafından olumsuz bir görüş iletilmediği, nihai ÇED raporunda tüm etkilerin değerlendirildiği, açıklamaların yapıldığı belirtilerek davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL  (DAVALI YANINDA)

DİLEKÇESİNİN ÖZETİ                 :Davada verilecek hükmün şirketlerinin hak ve menfaatini etkileyecek nitelikte olduğu, davaya davalı idare yanında katılmalarına karar verilmesini talep ettikleri, yer  seçimi  yapılırken  tüm  etkenlerin  değerlendirildiği,   Jeotermal  kaynak  arama  sondaj  çalışması  için  ise  en  son  teknik  imkanların  kullanılacağı, Proje çalışmalarının 90  gün – 150  gün  arasında  tamamlanacağı,  sondaj  çalışması  yapılması  durumunda  Mülga  Çevre  ve Bakanlığının 04/07/2012 tarihli ve 8865 sayılı yazısı ekinde yer alan 2012/15 sayılı Genelge kapsamında arama faaliyeti gerçekleştirileceği,  Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi, 219 ada 3 nolu ve 25 nolu parseller üzerinde “Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti”nin kurulması ve işletilmesinin planlandığı, projenin Özmen-3 JES için ilave sondaj projesini kapsadığı için yer alternatifi düşünülmediği, davacının iddialarının yerinde olmadığı, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu beyan edilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Karar veren Manisa 2. İdare Mahkemesince, davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyip, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ivedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesi uyarınca incelenerek yürütmenin durdurulması talebi hakkında gereği görüşüldü:

            Dava; davacı Oda tarafından, Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 no’lu ve 25 no’lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti projesi ile ilgili olarak verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle açılmıştır.

            2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun 27 nci maddesinde, “… (2) Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. …” hükmü yer almaktadır.

            Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. maddesinde; herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 56. maddesinde ise; herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu hüküm altına alınmıştır.

            2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez…” hükmüne yer verilmiştir.

            29/07/2022 tarih ve 31907 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı: Ek-2’deki listede yer alan çevresel etkileri ön inceleme ve değerlendirmeye tabi projelerin, çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucunda ilgili mer’i mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğunun belirlenmesi üzerine, projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; “Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını ve ÇED Raporunu, Çevresel Etkileri Ön İnceleme ve Değerlendirmeye Tabi Projeleri için de Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez.” kuralına, 7. maddesinde ise; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1’deki listede yer alan projelere, b) ‘ÇED Gereklidir’ kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen veya kanunen muafiyeti bulunan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya alan genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesinin Ek-1’deki listede yer aldığı projelere, ÇED raporu hazırlanması zorunludur. ” kuralına, 15. maddesinde, (1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-2’deki listede yer alan projeler, b) Kapsam dışı değerlendirilen veya kanunen muafiyeti bulunan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi Ek-2’deki listede belirtilen projeler, için proje tanıtım dosyası hazırlanması zorunludur.” kuralına, 17. maddesinde, 1) Bakanlık inceleme değerlendirme süreci tamamlanarak karar aşamasına geçilen proje hakkında 5 iş günü içinde “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararını verir. Verilen karar il müdürlüğüne, görüş alınan kurum/kuruluşlara, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirilir. Bu karar il müdürlüğü tarafından internet sitesinde süresiz ve askıda 30 takvim günü ilan edilerek halka duyurulur. (2) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje için 5 yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz sayılır. (3) Yatırıma başlanılmamış olan projeler için verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararları, proje sahibinin talebi ve talebin Bakanlık tarafından uygun görülmesi halinde geçersiz sayılır. Bu şekilde geçersiz sayılan kararlar Bakanlık ve il müdürlüğü tarafından internet sayfasında ilan edilir. (4) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projeler için ÇED başvuru dosyası hazırlanarak Bakanlığa başvuru yapılması gerekmektedir. Ancak, “ÇED Gereklidir” kararına esas şartların değişmesi halinde, 15 inci madde hükümlerine göre yeniden başvuru yapılabilir. ” kuralına yer verilmiştir.

            Diğer taraftan; 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinde; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. (Değişik ikinci fıkra: 23/1/2008-5728/99 md.) Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının %10’unu geçemez.” hükmü yer almaktadır.

            Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; niteliği itibariyle çevresel etki değerlendirme sürecine tabi olan projeleri gerçekleştirecek olan kurum, kuruluş ve işletmelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve projelerin kontrolüne ilişkin çalışmaların tespit edilmesi yönünden, Çevresel Etki Değerlendirilmesi süreci sonucunda verilecek -Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı- almakla yükümlü oldukları, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyeceği, proje için yatırıma başlanamayacağı ve ihale edilemeyeceği, Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelerin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararının verilebileceği anlaşılmaktadır.

            Dava dosyasının incelenmesinden; müdahil şirket tarafından Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi, 2019 ada 3 no’lu ve 25 no’lu parseller mevkiinde Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti projesi yapılmasının planlandığı, bu kapsamda çevresel etki değerlendirme çalışmalarına başlandığı,  ÇED başvuru dosyasının incelenmesi üzerine davaya konu olan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının alındığı, bu kararın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

             Uyuşmazlığın çözümünün, birden fazla uzmanlık alanında özel ve teknik bir inceleme gerektirmesi nedeniyle Mahkememizin 15/06/2023 tarihli ara kararı ile mahallinde  keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda  Prof. Dr. Mahmut Göktuğ Drahor (Jeofizik Yüksek Mühendisi), Prof. Dr. Gültekin Tarcan (Jeoloji Mühendisi-Hidrojeolog), Dr. Mehmet Remzi Seyfioğlu (Çevre Mühendisi), Prof. Dr. Ahmet Hamdi Deliormanlı (Maden Mühendisi) Doç. Dr. Mustafa Tolga Esetlili (Ziraat Mühendisi) ‘den oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve 21/11/2023  tarihinde Mahkememiz kaydına giren bilirkişi raporunda özetle; “…  Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 219 ada 3 No.lu ve 25 No.lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet Jeotermal kaynak Arama Sondaj faaliyeti projesi alanı … enerjiye ait Ruhsat 2 olarak adlandırılmış olan ruhsat alanında bulunan 219 ada 3 parsel ve 219 ada 25 parselde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. …

            3.DEĞERLENDİRME

            …

            Dava Konusu İşlemin Jeoloji ve Hidrojeoloji Disiplini Açısından İncelenmesinde;

            … Dava konusu alanda bulunan jeolojik birimler alttan üste doğru Menderes Masifi kayaçları, Neojen yaşlı karasal tortullar ve Kuvaterner yaşlı alüvyon oluşukları olarak gruplanabilir. Menderes Masifi kayaçları şist, fillit, gnays, mermer gibi metamorfik kayaçlarla granodiyorit, migmatit, granitoyid vb. kayaçlardan yapılıdır. Neojen yaşlı karasal tortullar ise genellikle çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı ve çamurtaşı ardalanmasından oluşan alüvyonal yelpaze oluşukları olup Kuvaterner yaşlı alüvyonal tortullar ise çakıl, kum, silt ve kil boyutunda gereçlerden yapılı az sıkılanmış tortullardır. Keşif günü dava konusu parseller ve çevresinde gnays türü kayaçlar gözlenmiştir. …

            Dava konusu etkinlik ile ilgili hazırlanmış olan Proje Tanıtım Dosyası (PTD) raporunda söz konusu etkinlik ve etkinliğin bulunduğu yerin jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri hemen hemen hiç tanımlanmamıştır. Eklerde de parsellerin jeolojisi ile ilgili açıklanan tek konu EK-12 Sayfa 9’da sunulan ‘Proje alanı ve yakın çevresinde Prekambriyen yaşlı migmatit, gnays birimler yer almaktadır.’ açıklamasıdır. Diğer anlatımlar bölgesel düzeyde olup sahanın jeolojik ve hidrojeolojik özelliklerinin anlatımında yeterli değildir.

            …

            Jeolojik açıdan açıklanması gereken önemli konular alandaki mevcut kaya birimlerinin litolojik, jeokimyasal ve hidrojeolojik özelliklerinin (kimyasal bileşimlerinin, geçirgenliklerinin, iletimliliklerinin ve yeraltı suyu depolama özelliklerinin) bilinmesidir. Oysa yukarıda değinildiği gibi dava konusuyla ilgili hazırlanmış olan Proje Tanıtım Dosyası (PTD) raporunda sahanın jeolojik özellikleri ve hidrojeolojik özelliklerinden yalnızca bölgesel ölçekte ve genel bilgiler olarak söz edilmekte, sahanın jeolojik özellikleri ve sondajlarda geçilecek jeolojik birimlerden yeterince bahsedilmemektedir. Özetle PTD raporu ve eklerinde jeolojik ve hidrojeolojik kesitler alınarak sahanın kavramsal modeli açıklanmamıştır. Böyle olunca da açılacak sondajlarda hangi birim kaç metrede kesilecek, kuyu teçhiz planları vb. bütün önemli konular nedensiz, gerekçesiz açıklamalar olarak havada kalmaktadır (yani bilinmemektedir). Hepsinden önemlisi hangi formasyonlardan üretim yapılacağı, hangi formasyonların muhafaza borusuyla geçileceği belirtilmemektedir. Kuyu projeleri olarak yalnızca derinlikler verilmiştir. Buna göre 3300-4200 metre arasında değişen derinliklere kadar sondaj yapılacak, 2000 metreye kadar çap azaltılarak ilerlenip kuyular izole edilecek ve sonrasında 2000 metreden sonra filtre konularak üretim yapılacaktır.

            PTD raporunda jeolojik açıdan en önemli eksiklik neden bu parsellerde 2 adet sondaj yeri önerildiği konusudur. PTD raporunun hiçbir yerinde söz konusu parsellerden geçen jeolojik kesit, jeofiziksel veri veya kavramsal hidrojeolojik modeller bulunmamaktadır. Bu nedenle açılacak sondajlarda hangi birimlerin çıkacağı, sıcak akışkana erişilip erişilemeyeceği ve neden bu parsellerde sondaj yapıldığı bilgileri de bulunmamaktadır. Özetle neden burada sondaja karar verildiği bilgileriyle kuyu projelerinde kesilecek litolojiler ve formasyonların özellikleri bilinmemektedir. Bu nedenle yüzey ve yeraltı sularının ve tarımsal toprakların kirletilme potansiyeli mevcuttur.

            Ayrıca yalnızca eklerdeki jeolojik bilgiler değerlendirilse de alınacak önlemlerle ilgili olarak söz konusu PTD raporunda olduğu gibi DSİ genelgesinde belirtilen riskler ile ilgili standart yapılmış önlem ve taahhütler yeterli değildir. Alanın ve etkinliğin özgün durumları ortaya konularak önlem ve taahhütlerin belirtilmesi gerekmektedir. Söz konusu etkinlikte kuyu tamamlama testlerinden ve bu konuda olabilecek çevresel etkilerden bahsedilmektedir. ‘Proje konusu faaliyet kapsamında yapılan sondaj çalışmaları neticesinde yüzeye çıkartılan jeotermal akışkanın buharlaşma sonucunda geriye kalan kısmında sıcaklık, basınç, statik, su kaybı gibi testler kuyuya su basılarak yapılmakta olup, akışkan çıkışı olmamaktadır. Bu durumda yüzeye çıkartılan akışkan aynı rezervuara re-enjekte edilecek olup, kesinlikle alıcı ortama deşarj yapılmayacaktır.’ açıklaması kuyu tamamlama testlerini karşılamaktadır. Bunun yanı sıra üretim testlerinin nasıl yapılacağı ve ne gibi önlemler alınacağı konusu açıklanmamaktadır. İlaveten üretilecek akışkanın alındığı hazneye geri basılacağı ve bu nedenle geri basımı (reenjeksiyon) iletim hattı 1/25.000 ölçekli jeolojik haritada gösterilmekle birlikte bu hat boyunca olası jeolojik, hidrojeolojik risklerden, tehditlerden bahsedilmemektedir.

            Sonuç olarak; dava konusu etkinlikle ilgili olarak hazırlanan PTD raporunun eklerinde verilen jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile raporlardaki değerlendirmelerin saha gerçeklerine uygun olmakla birlikte bölgesel düzeyde olması, jeolojik ve hidrojeolojik kesitler alınarak sahanın kavramsal modelinin açıklanmamış olmasından dolayı etkinliğin tanıtımında yetersiz olduğu, önerilen sondajlar için jeolojik, jeofiziksel ve hidrojeolojik verilerin eksikliğine ilaveten üretim testleri ve reenjeksiyon hattının jeolojik ve, hidrojeolojik riskleri konularındaki açıklamaların da yetersiz olması gerekçelerine bağlı olarak Manisa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen 17/02/2023 tarih ve E. 202392 sayılı ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının Jeoloji (Hidrojeoloji) Mühendisliği açısından uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

            Dava Konusu İşlemin Ziraat Mühendisliği Disiplini Açısından İncelenmesinde;

            Planlanan sondaj alanları, Karacalar Mahallesinin 3 km batısında, Tepeköy mahallesinin ise 3,5 km kuzeyinde Bekiroğlu Tepesi mevkiinde yamaç arazi tipi konumunda yer almaktadır. Faaliyet gösterilecek alan, Tepeköy mahallesi tarım arazilerine hâkim noktada bulunmaktadır. Mevcut yapı Harita Genel Müdürlüğü 20/05/2022 tarihli hava ve uydu görüntülerinin bulunduğu yazılım üzerinde yaklaşık olarak gösterilmiştir.(Şekil 3.4.1). Ruhsat sahasının bulunduğu tepenin güney ve güneydoğu eteklerinden itibaren zeytinlikler ve yine güney, güneydoğu ve güneybatısında ise bağ (üzüm bahçeleri) ile birlikte kuru-sulu koşullarda tarla tarımının yapıldığı, bu bağlamda yoğun olarak tarımsal üretim yapılan araziler yer almaktadır. Ruhsat sahasına 1,1 km mesafede Beşli Tepesinde oldukça yoğun zeytin dikili tarım arazileri ile güneyinde 1,3 km mesafede Hacıhasan Tepesi mevkiinde başlayan ve yörenin kimliğini oluşturan bağ dikili tarım arazileri bulunmaktadır (Şekil 3.2.2). Ruhsat alanının bulunduğu tepe üzerinde ise kuru koşullarda ağırlıklı tahıl üretimi yapılan tarım arazileri ile birlikte mera vasfındaki araziler mevcuttur. …

            Davaya konu talep edilen alanın çevresindeki arazilerin incelenme sınırı 3573 sayılı Zeytincilik Yasasında belirtilen 3 km mesafe olarak temel alınmıştır. Bu amaçla talepte bulunulan faaliyet alan sınırlarına 3 km yarıçapında çember çizilmiş ve bu alan içerisindeki ürün deseni haritaları çıkartılmıştır (Şekil 3.2.3). Sayısal olan bu verilerden her bir kullanım şeklinin alanları hesaplanmıştır. Arazi kullanım şekilleri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tanımladığı uluslararası lejanta göre verilmektedir (Çizelge 3.2.1).

            Davaya konu alana 3 km mesafedeki arazi kullanım şekillerinin içerisindeki arazi kullanımına ait (Şekil 3.2.3. haritada) alanlarının hesabı sonrasında yaklaşık olarak 700 da Zeytinlik (T1), 510 da Bağ dikili tarım arazisi (S1), 4.200 da (A0) ekilebilir (sulu-kuru) verimli tarım arazisi varlığı olduğu görülmüştür (Çizelge 3.2.2).

            Şekil 3.2.3’’e Daire şeklindeki çizgi ile belirtilen 3 km’ lik alan dikkate alındığında, aslında bu alan içerisinde hem zeytin hem bağ dikili tarım arazileri hem de sebze tarımı ve kuru-sulu tarım arazilerinin oldukça fazla olduğu açıkça görülmektedir.

            …

            Dava konusu alan tarımsal açıdan değerlendirildiğinde, yukarıda açıklanan nedenlerle birlikte, 3573 sayılı sayılı Zeytincilik Kanunu hükümlerine tabii olan zeytinlikler hakkında kanunun 20. maddesi değişik ikinci fıkrasında zeytinlikler ile zeytin yetiştirmeye uygun alanlar daraltılamaz denilmektedir. Yine ayni kanunun 20. maddesi ‘zeytinlik sahaların içerisinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinin vegetatif ve generatif gelişmesine mâni olacak kimyevi atik bulunan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.’ demektedir. Alan içerisindeki zeytinliklerin var olduğu bölgelerin incelenmesi ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili verileri ışığında, proje alanı yer seçimi açısından dikkate alınması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen gerekçeler altında davaya konu alan içerisinde JES işletmesi uygun değildir.

            Ayrıca, dava konusu mevcut işletme şekli doğaya, toprağa veya tarıma bir yarar sağlama durumu bulunmamakta aksine yukarıda sayılan olumsuz etkilere neden olacağı açıktır. Bu nedenle bir kamu yararı görülmemiştir.

            Yukarıda belirtilen tüm nedenler ve Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre faaliyet alanı için Manisa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen 17/02/2023 tarih ve E. 202392 sayılı ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının Ziraat Mühendisliği açısından uygun olmadığı kanaati oluşmuştur.

            Dava Konusu İşlemin Jeofizik Mühendisliği Disiplini Açısından İncelenmesi;

            …

            Söz konusu projenin Nihai Proje Tanıtım Dosyası incelendiğinde, jeofizik ile ilişkili sözcük olarak geçme dışında, herhangi bir bilgi, bulgu, veri, yorum ve benzeri ifadeye rastlanmamıştır.

            …

            PTD raporunda sadece sözcük olarak geçen birkaç jeofizik adı dışında sondajların yapılacağı jeolojik birimlerin jeofiziksel veri, yorum ve harita gibi bilgi ve belgeleri bulunmamakla birlikte, kavramsal bir jeolojik kesite de rastlanmamıştır. Oysa sondajın yapılacağı kısım Menderes Masifine ait migmatit ve granotoyid türü kaya gruplarını içermektedir. Bu nedenle, bu birimler arasındaki değişimler, olası faylar, jeotermal akışkanın bulunacağı rezervuara ve örtü ile temel kayaç gibi kısımlarla ilişkili bir bilgi PDT içinde bulunmamaktadır. Bu nedenle, açıkça belirtilmelidir ki, sondajlarda hangi jeolojik birimlerin, hangi derinliklere değin kesileceği, sıcak su rezervuarının bulunup, bulunmadığı, yüzeye yakın ve derinde bulunabilecek yeraltısularını varlığı hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Oysa bu tür verilerin saptanmasında jeofizik çalışmalar önem taşımaktadır ve bu tür sondaj açma işlemlerinden önce, mutlaka jeofizik çalışma yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, yapılacak sondaj çalışmalarının Çevresel Etki Değerlendirme açısından sorunlar içerebileceği belirtilmelidir. Bu bağlamda, söz konusu sondaj işleminde jeofizik veriler, sonuçlar ve yorumlar olmadığından, yüzey ve yeraltı suları ile tarım alanları için önemli riskler oluşabilir.

            Jeofizik açıdan değerlendirme sonucu: Hazırlanan nihai PTD raporu ve eklerinde jeofizik incelemeler ile ilişkili herhangi bir bulgu olmadığından, raporu hazırlayanlar arasında Jeofizik Mühendisi bulunmadığından, projenin çevresel etkilerinin açıklanması ve bu etkilerin en aza indirilmesi açısından jeofizik anlamda veri noksanlığı bulunmasından dolayı nihai PTD raporunun eksik ve yetersiz olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenlerden dolayı, yüzey ve yeraltı suları ile tarımsal toprakların kirlenme potansiyeli göz önüne alınarak, söz konusu sondaj etkinliğinde kamu yararı bulunmadığı ve Manisa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen 17.02.2023 tarih ve E. 202392 sayılı ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının Jeofizik Mühendisliği açısından uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

            Dava Konusu İşlemin Çevre Mühendisliği Disiplini Açısından İncelenmesi;

            …

            Su Kalitesi ve Kirliliği Açısından Değerlendirilmesi

            Dünyada son yıllarda teknolojinin gelişimi ile kullanımı artan jeotermal kaynakların yanlış uygulamalar sonucunda çevre üzerinde istenmeyen etkileri gözlenmeye başlanmıştır. Bu durum, iyi uygulamalara sahip işletmeleri de olumsuz etkilemiştir. Jeotermal santrallerin çevresel etkileri genellikle jeotermal akışkanın re−enjeksiyon yapılmadan çevredeki alıcı ortamlara deşarjı, santral bileşenlerinde korozyon ve kabuklaşma sebebiyle meydana gelen deformasyonlar sebebi ile ortaya çıkan sızıntı ve kaçaklar, gaz salımı, görüntü kirliliği, mikro-sismisite, çökmeler, termal ve kimyasal kirlilik şeklinde gerçekleşmektedir. 

            Ege bölgesinde özellikle tarımsal faaliyetin yoğun olduğu Büyük Menderes ve Gediz Havzalarında santral kurulumu jeotermalin çevresel etkisini artmasına sebep olmuş deşarj, gaz salımı ve diğer yanlış uygulamalar da bu durumu daha kötüye götürmüştür 

            Her bir jeotermal sahadaki akışkanın kimyasal bileşimi karmaşık litoloji, tektonik ve volkanik aktivite nedeniyle farklılık göstermektedir.1 Jeotermal akışkan, yüksek konsantrasyonlarda ağır metal (Arsenik (As), Bor (B), Kadmiyum (Cd) ve Kurşun (Pb) gibi) içerebilir. Türkiye’deki jeotermal sahaların önemli bir kısmında bor, arsenik ve lityum gibi elementler bulunmaktadır. Özellikle, Ege bölgesinde yer alan jeotermal akışkanda yüksek konsantrasyonlarda bor ve arsenik mineralleri bulunmaktadır.  Batı Anadolu’daki jeotermal sistemler kimyasal açıdan oldukça dikkatli incelenmesi gereken sistemlerdir. Bazı alanlarda bu akışkanın deşarjı veya yanlış uygulamaları sonucu toprak ve su kaynaklarında kirlenme meydana gelmiştir. Bu nedenle, üretim sonrasında re−enjeksiyon işlemi mutlaka yapılmalıdır. Aynı şekilde jeotermal kuyu açılması sırasında veya sonrasında kuyuda meydana gelebilecek patlamalar ya da fışkırmalar hem toprak hem de su kaynaklarını etkilemektedir. Alaşehir ve Kula buna örnek olarak verilebilir.

            Jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde gelinen seviye ülke geleceği ve ekonomisi açısından oldukça olumludur. Ancak kurulu santrallerin Ege Bölgesinde çok dar bir alanda çok sayıda olması ve bunun yanında yerleşim alanlarının tarımda ülke için oldukça önemli ihracat ürünlerinin (üzüm, zeytin, incir vb.) üretim alanına denk gelmesi, son yıllarda yaşanan çevresel sorunların ana nedenleri arasında yer almaktadır. Ege Bölgesi’nde belirlenen çevresel sorunların büyük bir bölümü yanlış uygulamalar başlığı altında toplanabilmektedir. Geriye kalan kısmı ise jeotermal santrallerin inşa ve işletme aşamasında ortaya çıkardığı sorunlardır. Sorunların temelinde, mevzuatlardaki bazı eksiklikler, eğitim eksikliği ve sektör-yöre halkı-kurumlar arasındaki iletişim kopukluğu yer almaktadır. Bu şartlar altında denetleme ve izleme eksikliği ile çevresel sorunlar son zamanlarda daha çok yaşanmaya başlamıştır.2

            Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü 14/08/2017 tarih ve 22850967-251.09-173934 sayılı yazısı;

            (…)Ancak çalışmalar kapsamında yapılan 3 dönem izleme neticesinde özellikle jeotermal ve madencilik faaliyetlerinin yoğun olarak gerçekleştirildiği sahalardaki 14 yeraltı suyu kütlesinde eşik değerin aşıldığı, bu değerin bazı kütlelerde 3000 ppb’nin üzerinde değerlere ulaştığı görülmektedir. (…) yazısıyla da konuya dikkat çekilmiştir.

            Stantec Mühendislik ve Müşavirlik Ltd. Şti. tarafından, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası için hazırlanan raporda  da Salihli, Alaşehir ve Ahmetli su kütleleri üzerinde ise jeotermal kaynaklar baskı oluşturmakta ve bu alandaki jeotermal akışkanda yüksek bor konsantrasyonlarının olduğu belirtilmektedir.

            Tüm bu veriler ışığında Gediz havzasında YAS kaynaklarının baskı altında olduğu, korunması ve sürekliliğinin sağlanması gerektiği sonucu çıkmaktadır.

            Akışkanın doğası gereği sahip olduğu fiziksel ve kimyasal özellikler dışında sistemlerde işletme öncesi ve sonrasında yapılan yanlış uygulamalar problemlerin temelini oluşturmaktadır. Re−enjeksiyon yapılmaması, yani akışkanın alıcı ortamlara deşarj yapılması, çevresel etkinin en büyük nedenlerinden birisidir.1

            …

            Jeotermal akışkanın yeraltı ve yerüstü sularına karışması durumunda insan ve bitki sağlığı açısından önemli sakıncalar oluşturduğu tartışma götürmez bir gerçektir.

            Özetle Jeotermal uygulamaları konusunda yapılan bilimsel çalışmaların birçoğu kötü uygulama kaynaklı sorunların çevre ve insan sağlığı üzerinde önemli olumsuz etkilere olduğunu belirtmektedir.

            Kötü uygulamaların temelinde ise re-enjeksiyonun maliyet arttırıcı uygulama olması nedeniyle uygulayıcıların re-enjeksiyondan kaçınmasının olduğu bilim insanlarının ortak görüşüdür.

            Birden fazla kuyunun açılacağı uygulamalarda, açılan ilk kuyunun tıkanmasını engellemek üzere kuyu temizliğinin yapıldığı testleri sonrasında kuyu performansının tam olarak belirlenmesi amacıyla yapılan üretim testlerine geçilmeden re-enjeksiyonun yapılabileceği yeni kuyunun açılması, Kuyu testleri sırasında oluşacak olan jeotermal akışkanın rezervuara geri basılması yani re-enjeksiyon yapılması teknik bir zorunluluktur.

            Nihai ÇED Raporu incelendiğinde:

            Her bir sondaj lokasyonu için oluşacak olan 334.94 m3 katı sondaj çamuru için 395 m3’lük mud pit çamur havuzunun birinci bölmesi kullanılacaktır. Sondaj çamurunun katı kısmından ayrıştırılmış sıvı kısmının depolanacağı devir daim için ise 619 m3’lük devir daim havuzu kullanılacaktır. Her bir sondaj lokasyonunda çamurun yönetileceği havuzların toplam kullanılabilir net hacmi ise 1024 m3’tür.

            Havuz sisteminin kaplayacağı brüt alanın 429 m2 ve hacmin ise 1298 m3 olması öngörülmektedir. Havuz derinliği ise 3 m olarak düşünülmüştür. (s:47)

            PTD içeriğinde verilmiş olan koordinatlar incelendiğinde Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 No.lu ve 25 No.lu parsellerde sondaj alanlarında 1’er adet havuz bulunduğu görülmektedir. Bu havuzun önce mud-pit (çamur havuzu) olarak kullanılacağı anlaşılmaktadır. Test suları için ayrıca bir havuz yapılacağına dair herhangi bir bilgi edinilememiştir.

            T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğü’nün 26.07.2022 tarih ve 2482616 sayılı görüşünde;

            ‘YERALTI SULARI VE TESİSLERİMİZLE İLGİLİ HUSUSLAR

            Önceki görüşümüzde kuyu testleri sırasında ortaya çıkacak akışkanın miktarı, özellikleri ve bertarafı hakkında bilgi verilmediği, kuyu testleri sonucu yüzeye çıkarılacak büyük miktarlardaki akışkanın, depolama havuzlarına veya reenjeksiyon kuyularına nasıl iletileceğine ilişkin bilgi verilmediği belirtilmişti. Revize dosyada bahsedilen eksikliklerin giderilmediği görüldüğünden konu ile ilgili önceki görüşümüz geçerliliğini korumaktadır.’ Denilmektedir. PTD sayfa 12’de konuya cevaben

            ‘Kuyu testleri sırasında ortaya çıkacak akışkanın miktarı, özellikleri ve bertarafı hakkında bilgi:

            Azami 4.200 m derinlikteki bir adet derin sondaj kuyusundan çıkacak çamur miktarı 334.94 m3 olarak hesaplanmıştır. Hesaplanan 334.94 m3 miktar; çamur havuzunda sondaj sıvısının taşıdığı katı maddelerden elek yardımıyla ayrıştırılıp sirkülasyona beslenmeyen yani kuyudan çıkan katı sondaj çamurudur. Her bir sondaj lokasyonu için oluşacak olan 334.94 m3 katı sondaj çamuru için 395 m3’lük mud pit çamur havuzunun birinci bölmesi kullanılacaktır. Sondaj çamurunun katı kısmından ayrıştırılmış sıvı kısmının depolanacağı devir daim için ise 619 m3’lük devir daim havuzu kullanılacaktır. Her bir sondaj lokasyonunda çamurun yönetileceği havuzların toplam kullanılabilir net hacmi ise 1024 m3’tür.

            …

            Jeotermal akışkanların bileşiminde yüksek seviyelerde (başta bor ve arsenik olmak üzere) ağır metal bulunabilmektedir. Akışkanın olası ağır metal içeriği nedeniyle arıtma önlemleri alınmaksızın alıcı ortama deşarj edilmeyecektir.”

             …

             ‘Yüzeye çıkartılan jeotermal akışkanların bulunduğu bölgeye göre farklı konsantrasyonlarda çözünmüş kimyasallar (ağır metaller) içerebilmektedir. Buna göre; akışkan muhteviyatında bor (B), cıva (Hg) lityum (Li), amonyak (NH3), kurşun (Pb), arsenik (As), gibi ağır metaller içerebilmektedir. Jeotermal akışkanların içeriğinde bulundukları bölgeye göre silis ve bor konsantrasyonları çok yüksek olduğundan çevreye doğrudan zarar verebilme potansiyeli olabilmektedir. Ancak; proje kapsamında yüzeye çıkartılacak akışkan kesinlikle alıcı ortama deşarj edilmeyecektir. Test Sularının geçici olarak biriktirileceği test havuzları sızdırmaz özellikte ve jeomembranla kaplı olarak yapılacaktır.’ (PTD sayfa 14) ‘…Faaliyet kapsamındaki ulaşım/nakliye, enerji ve jeotermal akışkan iletim hattı güzergâhları Ek-2′ de yer alan Topoğrafik Haritada verilmiş olup, söz konusu güzergâhların dere yataklarını kestiği noktalarda yapılması gerekecek çay/dere geçişleri ile ilgili projeler uygulama öncesi onaylanmak üzere DSİ Bölge Müdürlüğüne sunulacaktır.’ ‘…Proje konusu faaliyet kapsamında yapılan sondaj çalışmaları neticesinde yüzeye çıkartılan jeotermal akışkanın buharlaşma sonucunda geriye kalan kısmında sıcaklık, basınç, statik, su kaybı gibi testler kuyuya su basılarak yapılmakta olup, akışkan çıkışı olmamaktadır.’ (PTD sayfa 16) denilmektedir. Ek-2 1/25 000 ölçekli harita ve Ek-11 Genel Vaziyet Planı’nda (Şekil 3.4.1) Re-enjeksiyon isale hattı gösterilmişse de PTD içeriğinde isale hattının yapılacağı güzergâh ve çevresel etkilerinin incelendiğine dair bilgiye rastlanmamıştır.

            …Ek-2 1/25 000 ölçekli harita ve Ek-11 Genel Vaziyet Planı’nda (Şekil 3.4.1) Re-enjeksiyon isale hattı gösterilmişse de PTD içeriğinde isale hattının yapılacağı güzergâh ve çevresel etkilerinin incelendiğine dair bilgiye rastlanmamıştır.

            …

            PTD sayfa 28 ve 30’da ‘Kuyu başı güvenliği sağlandıktan ve belli testler yapıldıktan sonra hedeflenen düzey (üretim veya reenjeksiyon yapılacak rezervuar) kazılarak gerekiyorsa bu düzeye delikli borular indirilir. Ardından kuyu üretime alınarak gerekli testlerin yapılmasına geçilir.’ İfadesinden proje kapsamında kuyu tamamlama ve üretim testlerinin proje kapsamında yapılması söz konusu olduğu anlaşılmaktadır.

            3. Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler başlığı altında açılmak istenen kuyularda uygulanacak testlere yönelik olarak akışkan miktar ve bileşimine ve test sularının yönetimine ilişkin olarak açıklama bulunmamaktadır.

            Yüzeye çıkartılan jeotermal akışkanların bulunduğu bölgeye göre farklı konsantrasyonlarda çözünmüş kimyasallar (ağır metaller) içerebildiği, akışkan muhteviyatında bor (B), civa (Hg) lityum (Li), amonyak (NH3), kurşun (Pb), arsenik (As), gibi ağır metaller içerebildiği PTD’da da belirtilmektedir. Yapılmış çalışmalar sonucunda Salihli, Alaşehir ve Ahmetli su kütleleri üzerinde jeotermal kaynaklar baskı oluşturmakta olduğu bilinmektedir. Bu durum jeotermal akışkanın çekildiği formasyona basılması ya da arıtılması gerekliliğini vazgeçilmez kılmaktadır. 

            PTD içeriğinde ‘akışkan kesinlikle alıcı ortama deşarj edilmeyecektir.’ taahhüdünün gerçekleştirilebilmesi için test sularının yönetimiyle ilgili mühendislik olarak uygulanabilir bir yöntemin sunulmamış olduğu kanaatine varılmıştır.

             Dava Konusu İşlemin Maden Mühendisliği Açısından İncelenmesi;

            …

            Dava konusu proje kapsamında her bir sondaj lokasyonunda yer alacak çamur havuzu 2 ayrı bölmeli düşünülmüştür. Proje kapsamında planlanan sondaj derinlikleri 3.000 m ila 4.200m arasında değişkenlik gösterebilecektir. Azami 4.200 m derinlikteki bir adet derin sondaj kuyusundan çıkacak çamur miktarı 334.94 m3 olarak hesaplanmıştır. Hesaplanan 334.94 m3 miktar; çamur havuzunda sondaj sıvısının taşıdığı katı maddelerden elek yardımıyla ayrıştırılıp sirkülasyona beslenmeyen yani kuyudan çıkan katı sondaj çamurudur. Her bir sondaj lokasyonu için oluşacak olan 334.94 m3 katı sondaj çamuru için 395 m3’lük mud pit çamur havuzunun birinci bölmesi kullanılacaktır. Sondaj çamurunun katı kısmından ayrıştırılmış sıvı kısmının depolanacağı devir daim için ise 619 m3 ‘lük devir daim havuzu kullanılacaktır. Her bir sondaj lokasyonunda çamurun yönetileceği havuzların toplam kullanılabilir net hacmi ise 1024 m3 ‘tür. Havuz sisteminin kaplayacağı brüt alanın 429 m2 ve hacmin ise 1298 m3 olması öngörülmektedir. Havuz derinliği ise 3 m olarak düşünülmüştür. Her bir sondaj lokasyonunda sondaj işlemi sırasında açığa çıkacak sondaj çamuru miktarı sondaj derinliğine bağlı olarak aşağıda verilmektedir(Tablo 3.5.1).

            …

            Sondaj faaliyetlerinin planlamasında en önemli parametrelerden biri açılacak kuyunun derinliğine bağlı olarak geçilecek formasyonlar ve bu formasyonların özellikleridir. PTD dosyası içinde bölgesel bir jeolojik bilgi bulunmakla birlikte jeotermal kuyuların bulunduğu alan içinde sahaya özgü detay jeolojik çalışmalar mevcut değildir. Bununla birlikte jeofizik yöntemler kullanılarak jeotermal rezervuarlara ait çalışmalarda PTD dosyasında bulunmamaktadır. Bu durum sondaj faaliyetlerindeki riskleri arttırmaktadır.

            SONUÇ: Dava konusu açılacak 2 adet jeotermal kuyu için seçilen sondaj açma yöntemleri maden mühendisliği disiplini açısından uygundur. Ancak sondaj operasyonunda önemli rol oynayan sondaj çamuru havuzlarının kapasitesi olası riskler için düşük bulunmuştur. Ayrıca sondaj faaliyetlerinin başarısına etki eden jeolojik formasyon tanımlamalarının detaylandırılmaması ve jeofizik verilerinin eksik olması da yürütülecek sondaj çalışmaları için risk teşkil edebilecektir. Bu nedenlerden dolayı, yüzey ve yeraltı suları ile tarımsal toprakların kirlenme potansiyeli göz önüne alınarak, söz konusu sondaj etkinliğinde kamu yararı bulunmadığı ve Manisa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen 17/02/2023 tarih ve E. 202392 sayılı ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının Maden Mühendisliği açısından uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

            4.SONUÇ

            Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 No.lu ve 25 No.lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet Jeotermal kaynak Arama Sondaj faaliyeti projesi ile ilgili olarak verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir2 kararının iptali istemiyle Manisa Valiliği’ne karsı açılan davada ayrı bilim disiplinlerinde inceleme ve değerlendirmelerini yapan bilirkişi heyetimiz:

            -Dava konusu etkinlikle ilgili olarak hazırlanan PTD raporunun eklerinde verilen jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile raporlardaki değerlendirmelerin genellikle saha gerçeklerine uygun olduğu,

            Ancak

            -PTD raporunun eklerinde verilen jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile raporlardaki değerlendirmelerin bölgesel düzeyde olması, jeolojik ve hidrojeolojik kesitler alınarak sahanın kavramsal modelinin açıklanmamış olmasından dolayı etkinliğin tanıtımında yetersiz olduğu,

            -Önerilen sondaj yerleri için jeolojik, jeofiziksel ve hidrojeolojik verilerin olmaması yanı sıra üretim testleri ve re-enjeksiyon hattının jeolojik, hidrojeolojik riskleri konularındaki açıklamaların da yetersiz olduğu,

            -Söz konusu projenin Nihai Proje Tanıtım Dosyası incelendiğinde, jeofizik ile ilişkili sözcük olarak geçme dışında, herhangi bir bilgi, bulgu, veri, yorum ve benzeri ifadeye rastlanmadığı,

            -PTD raporunda jeofizik ile ilişkili bilgi ve yorum bulunmadığından, yapılacak sondaj çalışmalarının Çevresel Etki Değerlendirme açısından sorunlar içerebileceği ve söz konusu sondaj işleminde kesilebilecek jeolojik birimler hakkında yeterli jeolojik ve jeofizik veri olmadığından, sondajlar sırasında yüzey ve yeraltı sularının kirlenme potansiyeli olduğu,

            -Mevcut işletme şekli doğaya, toprağa veya tarıma bir yarar sağlama durumu bulunmadığı, aksine olumsuz etkilere neden olacağı,

            -Sondaj operasyonunda önemli rol oynayan sondaj çamuru havuzlarının kapasitesinin olası riskler için yetersiz olduğu,

            -Jeolojik formasyon tanımlamalarının detaylandırılmaması ve jeofizik verilerinin eksik olması da yürütülecek sondaj çalışmaları için risk teşkil ettiği,

            -PTD içeriğinde ‘akışkan kesinlikle alıcı ortama deşarj edilmeyecektir.’ taahhüdünün gerçekleştirilebilmesi için test sularının yönetimiyle ilgili mühendislik olarak uygulanabilir bir yöntemin sunulmamış olması,

            nedenleriyle; dava konusu Manisa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından tesis edilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir’ kararına esas Proje Tanıtım Dosyasının, kararı sakatlar nitelikte eksiklikler içerdiği kanaatine varılmıştır.” yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.

            Bilirkişi raporu taraflara ve müdahile tebliğ edilmiş olup,  davalı idare  tarafından yapılan itirazlar bilirkişi raporunu kusurlandıracak nitelikte görülmemiş, bilirkişi raporu karara esas alınabilecek yeterlilikte bulunmuştur.

            Bu durumda; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 no’lu ve 25 no’lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti projesinin; proje tanıtım dosyası raporunun eklerinde yer verilen jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile rapordaki değerlendirmelerin genellikle saha gerçekleri ile uyumlu olduğu ve bu açıdan yukarıda aktarılan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğine uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, söz konusu projede jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile rapordaki değerlendirmelerin bölgesel düzeyde olması, jeolojik ve hidrojeolojik kesitler alınarak sahanın kavramsal modelinin açıklanmamış olmasının, açılacak sondaj kuyuları ile ilgili yeterli veri içermemesi nedeniyle projenin tanıtımında yeterli olmadığı, önerilen sondaj yerleri için jeolojik, jeofiziksel ve hidrojeolojik verilerin bulunmadığı, üretim testleri ve re-enjeksiyon hattının jeolojik, hidrojeolojik riskleri konularındaki açıklamalara yeterli düzeyde yer verilmediği, proje tanıtım dosyasında jeofizik ile ilgili herhangi bir bilgiye yer verilmediği gibi söz konusu sondaj işleminde kesilebilecek jeolojik birimler hakkında yeterli jeolojik ve jeofizik veri içermediği, buna göre, yapılacak sondaj çalışmalarının çevresel etki değerlendirme açısından sorunlar içerebileceği ve sondajlar sırasında yüzey ve yeraltı sularının kirlenme potansiyeli olduğu, mevcut işletme şeklinin doğaya, toprağa veya tarıma olumsuz etkilerinin olacağı, ayrıca, sondaj operasyonunda önemli rol oynayan sondaj çamuru havuzlarının kapasitesinin olası riskler için yetersiz olduğu, jeolojik formasyon tanımlamalarının detaylandırılmaması ve jeofizik verilerinin eksik olmasının yürütülecek sondaj çalışmaları için risk teşkil edeceği, proje tanıtım dosyasında “akışkan kesinlikle alıcı ortama deşarj edilmeyecektir.” taahhüdünün gerçekleştirilebilmesi için test sularının yönetimiyle ilgili mühendislik olarak uygulanabilir bir yöntemin sunulmadığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Karacalar Mahallesi 2019 ada 3 no’lu ve 25 no’lu parseller mevkiinde …. …. …. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Özmen-3 JES için ilave 2 adet jeotermal kaynak arama sondaj faaliyeti projesi ile ilgili olarak verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

            Öte yandan; dava konusu işlemin uygulanması halinde, belirtilen alanda yukarıda detaylıca izah edilen  çevresel etkiler  de göz önünde bulundurulduğunda, telafisi güç ya da imkansız zararlar meydana getirebileceği bu nedenle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.

            Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, aynı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere, 03/01/2024 tarihinde oybirliğiyle  karar verildi.

Başkan                                                         Üye                                        Üye

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir