Limited şirkette müdürün şirkete ait taşınmazı satması halinde ortaklardan mal kaçırmak amacıyla sattığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil talebinde bulunulabilir.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No. 2005/1-686
Karar No. 2005/728
Tarihi 14.12.2005


ÖZET
Davacılar, ortağı oldukları limited şirketin ortağı ve müdürünün görev ve yetkisini aşarak şirkete ait tek taşınmazı ortaklardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalıya sattığını iddia ederek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile şirket adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Satışı yapan şirket müdürü de yargılama sırasında dava konusu taşınmazı, ortakları ile arasında olan sorunlar nedeniyle ve vergi borcundan kurtulmak için muvazaalı olarak davalıya sattığını, ancak davalının daha sonra anlaşmaya uymayarak taşınmazı iade etmediğini beyan etmiştir. Uyuşmazlık, şirket taşınmazının şirket müdürü tarafından satılması halinde şirket ortaklarının satışın iptali hususunda dava açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, şirket adına açılacak davayı sadece şirketi temsile yetkili kişiler açabilir. Dosya içerisinde şirkete yeni bir müdür veya temsilci atandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Yani şirket temsilcisi ile iptali istenen işlemi yapan aynı kişidir. Şirket müdürü olan bu kişiden, kendi eylemi sonucu oluşan zararın giderilmesi için dava açması beklenemez. Şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine ve zarara uğramalarına neden olduğuna göre, münferit olarak dava açabilirler

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 15.04.2004 gün ve 2002/158 E. 2004/66 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 21.12.2004 gün ve 2004/10695 E. 14195 K. sayılı ilamı ile;
“…Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dışı Y. Sanayii Ltd. şti. adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazın 02.09.2002 tarihli akitle davalı H’ye satış yolu ile temlik edildiği görülmektedir.
Davacılar, sözü edilen şirketin ortağı bulunduklarını, satışı gerçekleştiren şirket müdürü M’nin yetkisiz temsilci olduğunu ileri sürerek, yapılan satışın geçersizliğinden bahisle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Satışı gerçekleştiren şirket ortağı M’nin yine dava dışı şirket ortaklar kurulunun aldığı 24.04.2002 tarihli karar ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu hususun ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği sabittir. Yapılan bu işlemin Türk Ticaret Kanunu’nun 540. maddesi hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği açıktır. Her ne kadar davacılar şirket temsilcisi ve müdürü olan M’nin tayininin yasa hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerse de olayda uygulama yeri bulunan Türk Ticaret Kanunu’nun 381. maddesi hükmü gereğince bu atama işleminin dayanağı olan ortaklar kurulu kararının iptali istekli bir dava açıldığı ileri sürülmüş değildir.
Satış işlemi sırasında, o tarih itibariyle şirketi temsil yetkisini taşıyan M’nin bu yetkisini belgeleyen imza sirküleri ve yetki belgesinin tapu siciline ibraz edildiği ve bu belgelerin satışa dayanak yapıldığı da açıktır.
Öte yandan, ticaret şirketlerinin ortakları dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip oldukları tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın davada yer almayan Ltd. şirkete ait olduğu da sabittir. Öyle ise şirket malvarlığı içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaz bakımından hak sahibi olanın şirket olduğu düşünülmelidir. Sermaye şirketlerine ait Türk Ticaret Kanunu’nun düzenlemeleri içerisinde şirket ortaklarının şirket faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu yahut müdürlerin yaptıkları işlemler nedeniyle dava açma olanakları mevcut değildir.
Hal böyle olunca, davacıların çekişmeli taşınmazla ilgili tasarruf bakımından dava açma hakları bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmesi doğru değildir…”
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : A- DAVA KONUSU: Dava, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil istemi ile taşınmazın teferruatının satışının iptali istemine ilişkindir.
B- DAVACININ İSTEMENİN ÖZETİ: Davacılar vekili, davacıların da ortak olduğu şirketin ortağı ve müdürü olan M’nin yetkisi olmadığı halde kendisine verilen genel yetkiye dayanarak şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikayı ve fabrikanın bütünleyici parçası veya eklentisi durumunda olan makine vs.’yi ortaklarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı H’ye sattığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile şirket adına tapuya tesciline, eklentilere ilişkin satışın iptaline karar verilmesini istemiştir.
C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı H. vekili, dava konusu taşınmazı bedelini vererek şirket müdürü M’den satın aldığını ve satışın yasalara uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı M. 11.03.2004 tarihli celsede; davayı kabul ettiğini, davalı H’ye dava konusu taşınmazı ve eklentilerini muvazaalı olarak devrettiğini, ancak davalının taşınmazın daha sonra iade edileceğine dair anlaşmaya uymayıp taşınmazı devretmediğini ileri sürmüştür.
D- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkeme, şirket müdürünün dava konusu fabrikayı satma yetkisi bulunmadığı ve satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine, özel daire yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü bozmuş, mahkemece “Davanın sadece şirket tarafından açılabileceği kabul edilirse, şirketi temsil eden ve yöneten aynı zamanda bu satış işlemini yapan kişinin iptal davası açması gerekir ki, bu da hayatın olağan akışına göre kimseden beklenemeyecek bir durumdur. Yine bu kuralın kabulü halinde şirketlerle ilgili hiçbir konuda muvazaa kuralları uygulanamaz hale gelecektir ve vatandaşın hak arama özgürlüğü kısıtlanacaktır. Bu nedenle şirket ortaklarının hukuka aykırı eylemlerde bulunan şirket müdürünün işlemlerine karşı dava açma yetkileri vardır” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
E- UYUŞMAZLIK: Limited şirket ortaklarının, şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikanın şirket müdürü tarafından satılması halinde satışın iptali için dava açıp açamayacakları noktasında toplanmıştır.
F- MADDİ OLAY: Limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M., şirkete ait fabrikayı 02.09.2002 tarihli akitle davalı H’ye satmış, şirket ortaklarından olan davacılar ise yapılan bu satış işleminin muvazaa ve ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile şirket adına tescilini talep etmişlerdir.
G- GEREKÇE: Türk Ticaret Kanunu’nun 512/1. maddesine göre limited şirketler ticaret siciline tescil edilmekle hükmi şahsiyet kazanırlar. Tüzel kişilik olan şirketin idare ve temsili TTK’nun 540 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nun 542. maddesinde ise şirket müdürlerinin haiz oldukları temsil salahiyetinin şümul ve tahdidi hakkında anonim şirketin idare meclisine dair olan 321. maddesine atıfta bulunulmuştur. Tüm bu yasal düzenlemeler karşısında şirket adına açılacak davayı sadece şirketi temsile yetkili kişilerin açabilecekleri sonucuna varılmaktadır.
Ancak somut olayda; davacı ortaklar, limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M’nin görev ve yetkisini aşarak tapuda şirket adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazı ve üzerinde bulunan fabrikayı ortaklardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya sattığı iddiasıyla tapunun iptali ile taşınmazın şirket adına tescilini istemişlerdir. Satışı yapan şirket müdürü de yargılama sırasında dava konusu taşınmazı, ortakları ile arasında olan sorunlar nedeniyle ve vergi borcundan kurtulmak için muvazaalı olarak davalıya sattığını, ancak davalının daha sonra anlaşmaya uymayarak taşınmazı iade etmediğini beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere dava konusu satış işlemi limited şirketi tek başına temsile yetkili müdür tarafından yapılmış ve bu satış işlemi nedeniyle şirket ile birlikte ortakları da dolaylı olarak zarara uğramışlardır. Dosya içerisinde şirkete yeni bir müdür veya temsilci atandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Yani şirket temsilcisi ile iptali istenen işlemi yapan aynı kişidir. Şirket müdürü olan bu kişiden, kendi eylemi sonucu oluşan zararın giderilmesi için dava açması beklenemez.
Şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine ve zarara uğramalarına neden olduğuna göre, münferit olarak dava açabilirler.
O halde yerel mahkemece verilen direnme kararı bu nedenle usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, özel dairece işin esası incelenmediğinden davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya özel daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararı uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir