Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas :2013/682
Karar :2014/376
Tarih :19.03.2014
Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedel tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 10.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 07.12.2010 gün ve 2009/126 E-2010/463 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Belediye vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesi’nin 24.11.2011 gün ve 2011/9673 E-2011/10536 K. sayılı ilamı ile;
(…Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
Kamulaştırma Yasası’nın 10.maddesi ile bedelin tespiti esaslarını düzenleyen 11.maddenin (g) bendi hükmüne göre; kamulaştırılacak taşınmazın arsa olarak kabulü halinde kamulaştırma (değerlendirme) gününden önceki özel amacı olmayan emsallerin satış değeri esas alınarak değerinin tespit edilmesi gerekir.
Bu esaslara göre gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için ana amaç; emsal alınan taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden önce ve değerlendirme tarihine yakın bulunması, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek nitelikte, dava konusu taşınmaz ile aynı veya yakın semtlerde bulunması, topografik yapısı, manzarası, konumu, üzerinde yapılabilecek inşaat ve katlar için izin ve ruhsat sınırları, yüzölçümleri, imar uygulamasına konu edilmiş olup olmadıkları, sokak, cadde veya şehir alanlarına cepheleri ve mesafeleri gibi yönlerden benzer ya da yakın özelliklere sahip bulunması gereklidir. İzmir gibi büyük şehirlerde yukarıda açıklanan bu özellikler itibarıyla dava konusu taşınmaza daha yakın konumda ve değerlendirme tarihine yakın satış tarihli taşınmaz satışlarının bulunması mümkün olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ile yukarıda açıklanan özellikler itibarıyla benzer özellikler taşımayan ve satış tarihinin 1993 olması nedeniyle aradan geçen uzun sürenin yanıltıcı sonuçlara götürebileceği de dikkate alınmadan 1242 ada 24 parselin satışının somut emsal alınmış olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece tarafların vereceği ya da re’sen getirtilecek kayıtlar üzerinden yukarıda açıklanan ilkelere uygun taşınmaz satışları araştırılarak emsal olabilme niteliklerine uygun bulunanlar tespit edilip bu emsallerin 11.maddenin (d) bendinde öngörülen vergiye esas olmak üzere ilgili belediyelerce bulundukları cadde veya sokak için değerlendirme tarihindeki asgari m² değerleri getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme, emsal taşınmazların ise değerlendirmeye esas alınan satış tarihleri itibarıyla imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadıkları da belediye imar müdürlüğü ve tapu müdürlüklerinden araştırılıp bu emsallere göre ve ayrıntılı olarak karşılaştırma yapan raporlar alınarak oluşacak duruma göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlatıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, afete maruz bölgede kalması nedeniyle kamulaştırma kararı verilen 12005 ada 7 parsel sayılı taşınmazın malikleri olan davalıların uzlaşmaya davet edilmelerine rağmen anlaşamadıklarını, bu hususun anlaşmazlık tutanağı düzenlenerek belirlendiğini ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın davacı Belediye adına tescilini istemiştir.
Davalılardan bir kısmı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ….. Mahallesi 1242 ada 24 parsel sayılı taşınmazı emsal alan bilirkişi raporu doğrultusunda kamulaştırma bedeli belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan ilamla bozulmuştur.Yerel Mahkemece önceki gerekçe ile direnilmiştir.
Direnme kararını temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Kamulaştırma bedelinin belirlenmesinde; mahkemece 24 nolu parseli emsal kabul eden bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının isabetli olup olmadığı, buna göre, bozma ilamında değinilen şekilde yeniden emsal araştırması yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği, toplanan delillere göre ve özellikle Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. (Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.2013 gün, 2013/18-32 esas,2013/885 karar sayılı ilamınında aynı yönde olduğu görülmüştür.)
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.