Yargıtay 18. Hukuk Dairesi
Esas: 2013/15845
Karar: 2014/823
Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde; davacının miras bırakanı olan Ş…’e ait 230 parsel sayılı taşınmazın Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından Kasım 1970 tarihinde kısmen kamulaştırılmasına karar verildiğini, toplam 50750 m² olan taşınmazın kamulaştırılan 36750 m²’sinin 417 parsel olarak, kamulaştırılmayan 14000 m²’lik kısmının ise 416 parsel olarak ifraz edildiğini ve 417 parsel sayılı taşınmazın 277.050,00 TL kamulaştırma bedeli üzerinden hazine adına tescil edildiğini, davacının daha sonra bir üçüncü kişinin bu taşınmazı kullandığını öğrendiğini belirterek, bu nedenle taşınmaz 3. kişilere satıldı ise taşınmazdan davacı hissesine düşen payın kamu yararı olmadan davacıya usulen tebliğ yapılarak geri alma hakkı kullandırılmadan 3. kişiye satılması sonucunda davacının uğradığı zararın bir kısmına karşılık gelmek üzere; taşınmazın 3. kişilere uzun dönemli kiralanması durumunda, öncelikle 2942 sayılı Kanunun 22. maddesi uyarınca mal sahibinin mirasçısı olan davacıya, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren alınan kamulaştırma bedelini üç ay içinde ödeyerek taşınmazın hissesine düşen kısmı geri alma hakkının sağlanmasına, bunun mümkün olmaması halinde geri alma hakkı kullandırılmadığı için davacının ve dahili davacıların uğradığı zararın bir kısmına karşılık gelmek üzere 24.597.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren ve karar tarihinden sonra işleyecek en yüksek faize hükmedilmesine karar verilmesini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının 230 parsel olduğu, bu parselin davacı N.. E..’in murisi Ş…E…’e ait olduğu, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından 19.11.1970 tarihinde turistik kompleksler yapılmak amacıyla taşınmazın 36750 m² si için kamulaştırma kararı verildiği, 230 parselin 416 ve 417 parseller olmak üzere 2 parsele ayrıldığı, kamulaştırılan kısmın 417 parselde kaldığı, davacının murisinin ferağ vermesi üzerine 417 parsel sayılı taşınmazın 28.12.1970 tarihinde tapuda devir işleminin gerçekleştirilerek taşınmazın hazine adına tescil edildiği, daha sonra bu parselin ifraz edilerek 1043, 1044, 1045 parsellere ayrıldığı, 1043 ve 1045 parsellerin halen tarla vasfı ile Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, 1044 sayılı parselin imar uygulaması sonucu 2170 ada 1 ve 2 parseller olmak üzere 2 adet imar parseline dönüştüğü, bunlardan 1 parselin de Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, 2 parselin kanal vasfı ile Hazine adına kayıtlı olduğu, DSİ Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhinin bulunduğu, 2170 ada 1 ve 2 numaralı parsellerin dosyada mevcut 1/1000 ölçekli turizm tesis alanına isabet ettiği anlaşılmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 02.05.2011 tarih ve 92726 sayılı yazısına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 09.05.2006 tarihinde 1/1000 ölçekli A… Turistik İstasyonu İmar Planı Değişikliği ve plan notları doğrultusunda 1044 sayılı parselin (2170 ada 1 ve 2 numaralı parsellerin imar planından önceki geldisi) 200 kişilik otel personel lojmanı yapılmak üzere 10.05.2006 tarihinde ön izin verildiği ve 31.08.2006 tarihinde kesin tahsisinin yapıldığı, söz konusu taşınmazların üzerinde halihazırda otel personel lojmanı, sera, yürüyüş yolu ve peyzaj bitkileri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı idare, taşınmaz malın kamulaştırma amacına uygun biçimde, turizm amacıyla kullanılmak üzere tahsis etmek suretiyle 2942 sayılı Yasanın 23. maddesindeki işlem yapma yükümlülüğünü gerçekleştirmiştir. Taşınmaz malın dava tarihinde halen davalı idarenin mülkiyetinde olup, başka herhangi bir özel veya kamu tüzel kişisine mülkiyetinin devri yapılmamıştır. Davalı idarenin dava konusu yeri devraldıktan sonra kamulaştırma amacı dışında bir kullanımı da söz konusu olmadığına göre Mahkemece 2942 sayılı Kanunun 22. ve 23. maddelerindeki devredilen taşınmaz malın geri alınmasına ilişkin koşullar bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken davacının zararının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 21.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.