İcra ve İflas Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı üzerindeki çalışma tamamlandı. Değişikliğin tam metni…

 

TBMM Adalet Alt Komisyonu, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerindeki çalışmasını tamamladı.

TBMM Adalet Alt Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya başkanlığında toplandı.

Komisyonda, tasarının adı, “İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” olarak değiştirildi.

Tasarı metnine, rehinli alacaklılarla müzakere usulü, şartları ve karşılığında rehin tesis edilmiş borçların yapılandırılmasına ilişkin hükümler içeren yeni bir madde ihdas edildi.

 

Söz konusu maddeye göre, adi konkordatoda borçlu, ön projede belirtmek suretiyle, alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasını talep edebilecek. Borçlunun talebi varsa komiser, kesin mühlet içinde uygun göreceği zamanda bütün rehinli alacaklıları borçlunun anapara indirimi, faiz indirimi, vadelendirme veya diğer ödeme tekliflerini müzakere etmek üzere tebligat çıkartarak davet edecek.

Müzakerede ve müzakereyi takip eden yedi günlük iltihak süresi içinde rehinli alacaklıların, alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunluğu ile bir anlaşma hasıl olursa, komiser, imzalanan anlaşmaları tutanağa bağlayacak ve rehinli alacaklılarla anlaşma yapıldığını mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli raporuna ayrı ve bağımsız bir başlık altında işleyecek.

Borçlunun tekliflerinin alacak miktarı itibarıyla üçte ikiyi aşan çoğunlukla kabul edilmesi halinde, borçlu ile anlaşamayan rehinli alacaklı, konkordato talep tarihinden itibaren, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan temerrüt öncesi faiz oranı uygulanmak suretiyle, diğer rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmalardan en uzun vadelisine tabi olacak. Bu husus ve anlaşmaya varılamayan rehinli alacaklılara borçlu tarafından yapılacak ödemelere ilişkin plan komiser tarafından tutanağa geçirilecek ve komiserin mahkemeye tevdi edeceği gerekçeli rapora da işlenecek.

Rehinli alacaklılarla bir anlaşmaya varılamamışsa, bu husus da komiserin gerekçeli raporuna işlenecek. Mahkeme, rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmaları üçte iki oranına ulaşılıp ulaşılmadığı ve anlaşmaya varılamayan rehinli alacaklılar varsa bunlara uygulanacak ödeme planının öngörülen şartlara uyup uymadığı bakımından kontrol ettikten sonra anlaşmaları ve ödeme planını vereceği karara dahil edecek.

Alacaklılar toplantısı borçlunun konkordato projesini kabul etmezse, bu madde uyarınca anlaşma yapmış olan rehinli alacaklıların borçluyla akdetmiş bulundukları anlaşmalar ve anlaşma yapmamış olan rehinli alacaklılar için hazırlanmış olan ödeme planı geçerli hale gelmeyecek. Yapılan anlaşmaya uygun olarak kendisine karşı ifada bulunulmayan her rehinli alacaklı tasdik kararını veren mahkemeye başvurarak o rehinli alacağa ilişkin anlaşmayı feshettirebilecek. Ancak bu fesih sonucunda, üçte iki oranının altına düşüldüğü takdirde, borçlunun teklifini kabul etmeyip ödeme planına tabi tutulan rehinli alacaklılar bu planla bağlı olmaktan çıkacak, borçlu ile anlaşmış olan rehinli alacaklılar ise anlaşmayı sona erdirebilecek. Adi konkordatoda borçlunun, alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılması teklifinde bulunması halinde uygulanacak.

Alt komisyonun raporu, üst komisyon olan Adalet Komisyonunda görüşülecek.

 

 

 

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA İCRA VE İFLAS KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

 

MADDE 1- 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 128 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve haklar bir bütün olarak paraya çevrilir.”

 

MADDE 2- 2004 sayılı Kanunun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “301 inci” ibaresi “308 inci” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 3- 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası:

MADDE 179- Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.”

 

MADDE 4- 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacakları rehinli olan alacaklıların satış tutarı üzerinde rüçhan hakları vardır. Gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi, rehinli alacaklardan sonra gelir.”

 

MADDE 5- 2004 sayılı Kanunun 208 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “iki” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 6- 2004 sayılı Kanunun 210 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“İflas dairesi müflisin mağazalarını, eşya depolarını, imalathanelerini, perakende satış dükkanlarını ve buna mümasil yerlerini, masa hakkında faydalı olacağı anlaşılırsa ilk alacaklılar toplanmasına kadar kontrolü altında idare eder; aksi takdirde bu yerleri kapatıp mühürler.”

 

MADDE 7- 2004 sayılı Kanunun 224 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklılar toplanması, bilhassa müflisin sanat veya ticaretinin devamı, imalathaneleriyle mağazalarının, perakende satış yerlerinin faaliyetlerine devam edip etmemesi, muallak davalar ve pazarlıkla satışlar hakkında müstacel kararlar verebilir.”

 

MADDE 8- 2004 sayılı Kanunun 227 nci maddesinin birinci fıkrasına  aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“İflas idaresi, iflas masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri halinde iflas tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.”

MADDE 9- 2004 sayılı Kanunun 232 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 232- Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve

iflas idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflas idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflas dairesine bırakılır. Zorunlu hallerde iki ayın hitamından önce iflas idaresinin icra mahkemesine başvurması halinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi halinde iflas dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflas idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflas idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir.”

 

MADDE 10- 2004 sayılı Kanunun 235 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “297 nci maddenin son fıkrasına” ibaresi “302 nci maddenin altıncı fıkrasına” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 11- 2004 sayılı Kanunun 241 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve haklar bir bütün olarak paraya çevrilir.”

 

MADDE 12- 2004 sayılı Kanunun 285 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 285- Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde

ödeyememe tehlikesi altında olan herhangi bir borçlu, borçlarının ödenmesinde kendisine vade verilmesi veya tenzilat yapılması için konkordato talep edebilir. Konkordato, borçların yeniden yapılandırılması suretiyle iflasa tabi borçluların mali durumunun düzeltilerek iflastan kurtulmasını, diğer borçluların ise mali durumunun düzeltilmesini amaçlayan, alacaklıların da belirli bir tenzilatla veya vadede alacağına kavuşmasını sağlayan ve mahkemenin tasdikiyle taraflar açısından bağlayıcı hale gelen bir anlaşmadır.

İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

Yetkili ve görevli mahkeme; iflasa tabi olan borçlu için 154 üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.

Konkordato talebinde bulunan, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan tarifede belirtilen konkordato gider avansını yatırmaya mecburdur. Bu durumda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü ve 115 inci maddeleri kıyasen uygulanır.”

 

MADDE 13- 2004 sayılı Kanunun 286 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordato talebine eklenecek belgeler:

MADDE 286- Borçlu, konkordato talebine aşağıdaki belgeleri ekler.

  1. a) Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla mı yoksa başka bir yöntem kullanılarak mı sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi.
  2. b) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler; borçlu defter tutmaya mecbur kişilerden ise Türk Ticaret Kanununa göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamda oluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler, tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler.
  3. c) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste.
  4. d) Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo.
  5. e) Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporları ile dayanakları. Şu kadar ki bu şart 3/6/2011 tarihli ve 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesi kapsamında küçük işletmeler bakımından uygulanmaz.

Bu madde uyarınca sunulan mali tabloların tarihi, başvuru tarihinden en fazla 45 gün önce olabilir.

Borçlu, konkordato sürecinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek diğer belge ve kayıtları da ibraz etmek zorundadır.”

 

MADDE 14- 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Geçici mühlet:

MADDE 287- Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.

Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep edilmişse, borçlunun 286 ncı maddede belirtilen belgeleri ve kayıtları mahkemenin vereceği makul süre içinde ve eksiksiz olarak sunması halinde geçici mühlet kararı verilir. Bu durumda anılan belge ve kayıtların hazırlanması için gerekli masraf alacaklı tarafından karşılanır. Belge ve kayıtların süresinde ve eksiksiz olarak sunulmaması halinde geçici mühlet kararı verilmez ve alacaklının yaptığı konkordato talebinin de reddine karar verilir.

Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. 290 ıncı maddesi burada kıyasen uygulanır.

Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez.

291 inci ve 292 nci maddeleri geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır.

Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.”

MADDE 15- 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Geçici mühletin sonuçları, ilanı ve bildirimi:

MADDE 288- Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur.

Mahkemece geçici mühlet kararı ticaret sicili gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilan olunur ve derhal tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelen yerlere bildirilir. İlanda ayrıca alacaklıların, ilandan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri belirtilir.

Geçici mühletin uzatılmasına ve geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar da ikinci fıkra uyarınca ilan olunur ve ilgili yerlere bildirilir.”

 

MADDE 16- 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühlet:

MADDE 289- Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir.

Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur. Mahkeme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır.

Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder.

Alacaklı sayısı, alacak miktarı ve alacakların çeşitliliği dikkate alınarak mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Alacaklılar kurulu oluşturulurken komiserin de görüşü alınır. Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Komiser bu toplantıda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar.

Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da bu fıkra uyarınca uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüşü alınır. Her iki halde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüşü alınır.

Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar, 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.”

MADDE 17- 2004 sayılı Kanunun 290 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordato komiseri ve alacaklılar kurulu ile bunların görevleri:

MADDE 290- Dosyayı teslim alan komiser kesin mühlet içinde, konkordatonun tasdikine yönelik işlemleri tamamlayarak dosyayı raporuyla birlikte mahkemeye iade eder.

Komiserin görevleri şunlardır:

  1. a) Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak.
  2. b) Borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek.
  3. c) 291 inci, 292 nci, 294 üncü, 295 inci, 297 nci ila 302 nci ve 304 üncü maddelerde verilen görevleri yapmak.
  4. d) Mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak.
  5. e) Alacaklılar kurulunu konkordatonun        seyri   hakkında       düzenli          aralıklarla bilgilendirmek.
  6. f) Talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel mali durumu hakkında bilgi vermek.
  7. g) Mahkeme tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.

8 inci, 10 uncu, 11 inci, 16 ncı, 21 inci ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.

Komiserin, konkordatoya ilişkin işlemleri ile ilgili şikayetler asliye ticaret mahkemesi tarafından kesin olarak karara bağlanır.

Mahkemece atanan geçici komiser ve komiserler, özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlığına bildirilir. Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz. Komiserin sorumlulukları hakkında 227 nci maddenin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümleri uygulanır.

Konkordato   komiserinin   nitelikleri       Adalet            Bakanlığınca            yürürlüğe      konulan yönetmelikle belirlenir.

Alacaklılar kurulu, komiserin faaliyetlerine nezaret eder; komisere tavsiyelerde bulunabilir ve kanunun öngördüğü hallerde mahkemeye görüş bildirir. Alacaklılar kurulu komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilir. Mahkeme bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar verir.”

 

MADDE 18- 2004 sayılı Kanunun 291 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması:

MADDE 291- Konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece re’sen, kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bu karar, 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

Mahkeme, bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”

 

MADDE 19- 2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılması:

MADDE 292- İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına re’sen karar verir:

  1. a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa.
  2. b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
  3. c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa.
  4. d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.

İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine re’sen karar verir.

Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”

 

MADDE 20- 2004 sayılı Kanunun 293 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kanun yolları:

MADDE 293- Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.

Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesinin kararı kesindir. Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mühlet kararı verildiği hallerde dosya, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilir.

Mahkemenin veya bölge adliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflasına da karar verdiği hallerde 164 üncü madde hükmü uygulanır.”

 

MADDE 21- 2004 sayılı Kanunun 294 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları:

MADDE 294- Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.

Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihi esas alınır.

Hacizli mallar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde 186 ncı madde hükmü uygulanır.

Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.

Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbesttir.

Gecikmesinde sakınca bulunan haller dışında mühlet, konkordatoya tabi alacaklara ilişkin idari davalar ve borçlunun davalı olduğu hukuk davalarını durdurur.”

 

MADDE 22- 2004 sayılı Kanunun 295 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları:

MADDE 295- Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.”

 

MADDE 23- 2004 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları:

MADDE 296- Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz.

Borçlunun taraf olduğu, işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden, konkordato talebinden önce akdedilmiş olan ve konkordatonun amacına ulaşmasına yardımcı olacak nitelikteki sözleşmeler, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. Ancak bunun için borçlunun, kesin mühlet kararının verildiği tarihe kadar doğmuş olan borçlarını ödemiş ve kesin mühlet içinde doğan borçları ödeme konusunda temerrüde düşmemiş olması şarttır.

Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır.”

 

MADDE 24- 2004 sayılı Kanunun 297 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları:

MADDE 297- Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.

Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.

Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir.

Birinci ve üçüncü fıkra kapsamında alınan kararlar 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.”

MADDE 25- 2004 sayılı Kanunun 298 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Defter tutulması ve rehinli malların kıymetinin takdiri:

MADDE 298- Komiser, görevlendirilmesini müteakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve malların kıymetlerini takdir eder. Borçlunun başka yerlerde malları varsa bu muamele o yer icra dairesi marifetiyle yaptırılabilir.

Komiser rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır bulundurur; kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirilir.

İlgililer, yedi gün içinde ve masrafını önceden vermek kaydıyla, mahkemeden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilirler. Eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan masraflarının ödenmesini talep edebilir.”

 

MADDE 26- 2004 sayılı Kanunun 299 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet:

MADDE 299- Alacaklılar, komiser tarafından 288 inci madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunur. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlânda, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır.”

 

MADDE 27- 2004 sayılı Kanunun 300 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklar hakkında borçlunun beyana daveti:

MADDE 300- Komiser, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet eder. Komiser, alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302 nci madde gereğince vereceği raporda belirtir.”

 

MADDE 28- 2004 sayılı Kanunun 301 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklılar toplantısına davet:

MADDE 301- Konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra komiser, 288 inci madde uyarınca yapacağı yeni bir ilanla alacaklıları, konkordato projesini müzakere etmek üzere toplanmaya davet eder. Komiser rehinli ve diğer alacaklılarla yapılacak toplantı takvimini belirler. İlk toplantı günü ilandan en az bir ay sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki on beş gün içinde belgeleri inceleyebilecekleri de bildirilir. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir.”

 

MADDE 29- 2004 sayılı Kanunun 302 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Alacaklılar toplantıları ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk:

MADDE 302- Komiser rehinli alacaklılar ve diğer alacaklılarla ayrı ayrı yapılacak toplantılara başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.

Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantılarda hazır bulunmaya mecburdur.

Konkordato projesi, rehinli alacaklılar bakımından kaydedilmiş olan alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise rehinli alacaklılar bakımından kabul edilmiş sayılır.

Diğer alacaklılar bakımından konkordato projesi;

  1. a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
  2. b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.

Rehinli alacaklılar veya diğer alacaklılar için aranan çoğunluktan birinin sağlanamaması diğerini etkilemez.

Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi, anası, babası ve çocuğu alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.

Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.

Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur.

Komiser, alacaklılar toplantılarının tamamlanmasından itibaren en geç üç gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin rehinli alacaklılar ve diğer alacaklılar bakımından kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.”

 

MADDE 30- 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar:

MADDE 303- Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder.

Konkordatoya muvafakat eden alacaklı da kendi haklarını, borçtan birlikte sorumlu olan kişilere ödeme mukabilinde devir teklif etmek ve onlara toplantıların günü ile yerini en az on gün önce haber vermek şartıyla bu hükümden yararlanır.

Alacaklı müracaat hakkına halel gelmeksizin borçtan birlikte sorumlu olan kişilere konkordato müzakerelerine katılma yetkisini verebilir ve onların kararını kabul taahhüdünde bulunabilir.”

 

MADDE 31- 2004 sayılı Kanunun 304 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordatonun mahkemede incelenmesi:

MADDE 304- Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her halde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.

Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.”

MADDE 32- 2004 sayılı Kanunun 305 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordatonun tasdiki şartları:

MADDE 305- Mahkeme, rehinli ve diğer alacaklılar bakımından ayrı ayrı oluşturulan raporu ayrı ayrı değerlendirir. Kabul edilen konkordato projelerinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:

  1. a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
  2. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
  3. c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
  4. d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
  5. e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.

Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.

Mahkeme, projenin rehinli ve diğer alacaklılar bakımından kabul durumuna göre ayrı ayrı hüküm tesis eder.”

 

MADDE 33- 2004 sayılı Kanunun 306 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordatonun tasdiki kararı, kapsamı ve ilanı:

MADDE 306- Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir.

Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.

Tasdik kararı mahkemece, 288 inci madde uyarınca ilan olunur ve ilgili yerlere bildirilir.”

 

MADDE 34- 2004 sayılı Kanunun 307 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Borçluya ait rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi:

MADDE 307- Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.

  1. a) Rehinle temin edilen alacak konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır.
  2. b) Rehinle temin edilen alacağın karar tarihine kadar ödenmemiş faizi, bir yıllık faiz tutarını aşmamalıdır.
  3. c) Borçlu rehinli malın, işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevrilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır.

Rehinli malın muhafazası ve paraya çevrilmesinin ertelenmesi halinde satış isteme süresi işlemez.

Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.

  1. a) Borçlu finansal kiralama sözleşmesinin aynen ifasını 294 üncü maddenin yedinci fıkrası uyarınca üstlenmiş olmalıdır.
  2. b) Finansal kiralamadan doğan kira alacağı konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır.
  3. c) Ödenmemiş kira borcu, üç aylık tutarı aşmamalıdır.
  4. d) Bu erteleme nedeniyle finansal kiralama konusu malın değer kaybından kaynaklanabilecek zarar, teminat altına alınmış olmalıdır.
  5. e) Borçlu finansal kiralama konusu malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve iade edilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak  ispat etmiş olmalıdır.

Birinci ve üçüncü fıkrada belirtilen alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin duruşmadan önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına çağırılırlar.

Borçlu, rehinli veya finansal kiralama konusu malı rızasıyla devreder, iflâs eder veya ölürse, erteleme kendiliğinden hükümsüz hâle gelir.

Konkordatoyu tasdik eden mahkeme, ilgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu da davet ederek aşağıdaki hâllerden birinin varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi kaydıyla erteleme kararını kaldırır.

  1. a) Borçlu ertelemeyi yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse.
  2. b) Borçlunun serveti ve gelirleri artmış ve borçlu, ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan borcu ödeyebilecek hale gelmişse.
  3. c) Rehinli malın paraya çevrilmesi veya finansal kiralama konusu malın iadesi, borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa.”

 

MADDE 35- 2004 sayılı Kanunun 308 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası:

MADDE 308- Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkeme, borçlunun iflâsına re’sen karar verir.”

 

MADDE 36- 2004 sayılı Kanuna 308 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 308/a ila 308/g maddeleri eklenmiştir.

“Kanun yolları:

MADDE 308/a- Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Çekişmeli alacaklar hakkında dava:

MADDE 308/b- Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.

Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.

 

Konkordatonun hükümleri:

MADDE 308/c- Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hale gelir. Tasdik edilen konkordato projesinde konkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hale geleceği de kararlaştırılabilir; bu takdirde mühletin etkileri, kanunda öngörülen istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe kadar devam eder.

Bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar hakkında bu maddenin ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.

Kredi kurumları tarafından verilen krediler de dahil olmak üzere, mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlar, adi konkordatoda konkordato şartlarına tabi değildir; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılır. Aynı kural karşı edimin ifasını komiserin izniyle kabul eden borçlunun taraf olduğu sürekli borç ilişkilerindeki karşı edimler için de geçerlidir.

 

Konkordatonun sonuçlanmayan takiplere etkisi:

MADDE 308/ç- Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hale gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür.

 

Konkordato haricinde yapılan vaatler:

MADDE 308/d- Borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüzdür.

 

Konkordatonun kısmen feshi:

MADDE 308/e- Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.

Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.

 

Konkordatonun tamamen feshi:

MADDE 308/f- Her alacaklı kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.

Konkordatonun tamamen feshi kararı kesinleştiğinde durum 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

308 inci madde hükmü bu halde de uygulanır.

Konkordatoda harç, vergi istisnaları ve teşvik belgeleri: MADDE 308/g- Tasdik edilen konkordato projesi kapsamında;

  1. a) Yapılacak işlemler, 492 sayılı Harçlar Kanununa tabi harçlardan; bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar, damga vergisinden,
  2. b) Alacaklılar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden,
  3. c) Borçluya kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan, istisna edilmiştir.

Bu istisna hükümleri konkordato projesinde belirtilen işlemler bakımından borçlu ile proje kapsamındaki alacaklılara özgü olarak uygulanır. Üçüncü kişiler bu istisna hükümlerinden yararlanamaz.

Konkordato projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlulara ait olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, geçici mühlet kararının verildiği tarihten konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe kadar işlemez.”

 

MADDE 37- 2004 sayılı Kanunun 309 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 309- İflasına hükmedilmiş olan bir borçlu konkordato talep ederse veya bu borçlunun alacaklılarından biri konkordato işlemlerinin başlatılmasını isterse, iflas idaresi, görüşüyle beraber ikinci alacaklılar toplanmasında veya daha sonra müzakere edilmek üzere alacaklılara bu talebi bildirir.

302 ila 307 nci maddeler ile 308/a ila 308/g maddeleri burada da uygulanır. Komisere ait görevler iflas idaresi tarafından yapılır.

Konkordato talebinin alacaklılar tarafından kabul edildiği toplantının yapıldığı tarihten, konkordatonun mahkemece tasdik edildiği tarihe kadar geçen sürede müflisin mallarının paraya çevrilmesi durur. Bu süre altı ayı geçemez.

Konkordato hakkında verilen karar iflas idaresine bildirilir.

Konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi üzerine iflas idaresi iflasa hükmeden mahkemeden iflasın kaldırılmasını ister.

İflastan sonra konkordato iflas tasfiyesi içinde ancak bir defa istenebilir.”

 

MADDE 38- 2004 sayılı Kanunun 309/a maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “icra” ibaresi “asliye ticaret” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 39- 2004 sayılı Kanunun 309/b maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4- Alacaklılara yönelik ilânların ve ilgili yerlere bildirimlerin 288 inci madde uyarınca yapılacağı.”

 

MADDE 40- 2004 sayılı Kanunun 309/g maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “336/a” ibaresi “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289 uncu” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 41- 2004 sayılı Kanunun 309/k maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Geçici konkordato mühletinin verildiği tarih, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar.”

MADDE 42- 2004 sayılı Kanunun 309/l maddesinin birinci fıkrasında yer alan “308 inci maddeler” ibaresi “308/g maddeleri,” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 43- 2004 sayılı Kanunun 309/s maddesinin birinci fıkrasında yer alan “307 nci madde ile 308 inci maddenin” ibaresi “308/e maddesi ile 308/f maddesinin” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 44- 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 14- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.

Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında iflas ve konkordato konusunda uzman asliye ticaret mahkemesini, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki hafta içinde belirler.”

 

MADDE 45- 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan sonra gelir.”

 

MADDE 46- 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 7/a maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 7/a- Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.

  1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumlar ile 5018 sayılı Kanun dışında kalan özel bütçeli kuruluşlar.
  2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan işletmeler ile köy tüzel kişilikleri.
  3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları.
  4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
  5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
  6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
  7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
  8. Noterler.
  9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
  10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
  11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlar.

Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.

Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.

Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.

Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”

 

MADDE 47- 7201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “Elektronik tebligat adresinin oluşturulması:

EK MADDE 2- Elektronik tebligat adresi, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından, 7/a maddesi kapsamında kalan her bir gerçek kişi için kimlik numarası, tüzel kişi için ise tabi oldukları sistem numarası esas alınmak suretiyle sadece bir tane olacak şekilde oluşturulur ve sistemde kaydedilir.

Oluşturulan elektronik tebligat adresleri, adres sahiplerine teslim edilmek üzere, ilgili kurum, kuruluş veya birliğe gönderilir; 7/a maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kalan kişilere ise doğrudan teslim edilir. Bu adresler, adres sahibine teslim edildikten sonra 1 inci madde uyarınca tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına sunulur.

Kurum, kuruluş veya birlikler ile gerçek veya tüzel kişilerin 7/a madde uyarınca elektronik tebligat zorunluluğuna tabi olmaları veya bunlar hakkında elektronik tebligat zorunluluğunun ortadan kalkması hallerinde gerekli bildirimler, ilgili kurum, kuruluş veya birlik tarafından bir ay içinde yapılır ve bildirimi takip eden bir ay içinde Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından gerekli işlem yapılır.

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, elektronik tebligat sisteminin yürütülmesi için gerekli bilgi ve belgeleri ilgili kurum, kuruluş veya birliklerden ister. İlgili kurum, kuruluş veya birlikler, talep edilen bilgi ve belgeleri Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine göndermek zorundadır.”

 

MADDE 48- 7201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “Elektronik tebligat adreslerinin verilmesi:

GEÇİCİ MADDE 2- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, elektronik tebligat adreslerini oluşturmak amacıyla ihtiyaç duyduğu tüm bilgi ve belgeleri;

  1. İlgili kamu kurum veya kuruluşundan,
  2. Mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan işletmeler ile köy tüzel kişilikleri bakımından İçişleri Bakanlığından,
  3. İlgili kamu iktisadi teşebbüsünden,
  4. İlgili kamuya ait ortaklıktan,
  5. Şirketler ve kooperatifler bakımından Gümrük ve Ticaret Bakanlığından,
  6. İlgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu veya üst kuruluşundan,
  7. Türkiye Noterler Birliğinden,
  8. Türkiye Barolar Birliğinden, ister.

İlgili kurum, kuruluş veya birlik, talep edilen bilgileri bir ay içinde Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine bildirmek zorundadır. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, elektronik tebligat adreslerini, bu bilgileri esas almak suretiyle üç ay içinde oluşturur.

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi oluşturulan elektronik tebligat adreslerini, adres sahiplerine teslim edilmek üzere, ilgili kurum, kuruluş veya birliğe gönderir ve teslim işlemi gerçekleştikten sonra bu adresleri, 1 inci madde uyarınca tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına sunar.”

MADDE 49- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı Tarifenin “B) İcra ve iflas harçları:” başlıklı bölümünün “II- İflas harçları:” başlıklı alt bölümünün (2) numaralı fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) Konkordatoda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden    (Binde 2,27)”

 

MADDE 50- 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Mali durumun düzeltilmesinin mümkün görülmesi halinde yönetim kurulu veya alacaklılardan biri konkordato da talep edebilir. Bu takdirde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 285 ve devamı maddeleri uygulanır.”

 

MADDE 51- 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 15 inci maddesinin (A) fıkrasının birinci bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde, ikinci bendinin   (2)   numaralı   alt   bendinde            yer alan “Mahkemece” ibaresi “Bölge adliye mahkemesince” şeklinde, altıncı bendinde yer alan “mahkeme” ibaresi “bölge adliye mahkemesi” şeklinde ve yedinci bendinin birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İptal davası, 3 üncü madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili bölge adliye mahkemesinde açılır, öncelikle ve ivedilikle görülür.”

“İptal davası hakkında verilen kararlara karşı 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre temyiz yoluna başvurulabilir.”

 

MADDE 52- 4686 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1- Bu Kanunda asliye hukuk mahkemesine verilen görev ve yetkiler, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi tarafından kullanılır.”

 

MADDE 53- 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “iflasın ertelenmesi,” ibaresi ile

(4) numaralı bendinde yer alan “iptal davalarına,” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, (1) numaralı bendinde yer alan “kaynaklanan davalara” ibaresi “kaynaklanan iş ve davalara” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 54- 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı  Hukuk  Muhakemeleri  Kanununun  274 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde bu süreler iki ay olarak uygulanır.”

 

MADDE 55- 6100 sayılı Kanunun 410 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkeme, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesidir.”

 

MADDE 56- 6100 sayılı Kanunun 416 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “temyiz yoluna” ibaresi “kanun yoluna” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 57- 6100 sayılı Kanunun 418 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “temyiz yoluna” ibaresi “kanun yoluna” şeklinde değiştirilmiştir.

 

MADDE 58- 6100 sayılı Kanunun 439 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “tahkim yerindeki mahkemede” ibaresi “tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde” şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “mahkeme” ibaresi “bölge adliye mahkemesi” şeklinde değiştirilmiş ve yedinci fıkrasına “(b),” ibaresinden sonra gelmek üzere “(c),” ibaresi eklenmiştir.

 

MADDE 59- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüzbin Türk Lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.”

 

MADDE 60- 6102 sayılı Kanunun 377 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) Konkordato

MADDE 377- (1) Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı, 376 ncı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapacağı iflas talebiyle birlikte veya bu kapsamda yapılan iflas yargılaması sırasında 2004 sayılı Kanunun 285 ve devamı maddeleri uyarınca konkordato da talep edebilir.”

 

MADDE 61- 6102 sayılı Kanunun 634 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“II- İflasın bildirilmesi ve konkordato talebi

MADDE 634- (1) İflasın bildirilmesi ve konkordato talebine anonim şirket hükümleri uygulanır.”

 

MADDE 62- 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasına “ilişkin faaliyetler” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 20/6/1984 tarihli ve 3028 sayılı Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesinin Tasdikinin Uygun Olduğu Hakkında Kanunla uygun bulunan Sözleşme uyarınca yetkili birimler tarafından onay şerhi (apostille) verilmiş belgelerin, kişisel verilerin korunması kaydıyla, elektronik ortamda ilgililere ulaştırılması için aracılık işlemleri” ibaresi eklenmiştir.

 

MADDE 63- 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun elektronik tebliğe ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

 

MADDE 64- 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 179/a, 179/b, 179/c, 298/a, 329/a maddeleri ve 185 inci maddesinin dördüncü fıkrası; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi; 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 9/A maddesi ile 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 160 ıncı maddesinin altıncı ve sekizinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 65- Bu Kanunun;

  1. a) 46 ncı, 47 nci ve 62 nci maddeleri ile 64 üncü maddesinin 213, 5549 ve 6769 sayılı Kanunlarla ilgili hükmü 1/9/2018 tarihinde,
  2. b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.

GENEL GEREKÇE

 

Bir ülkede yatırım ortamının iyileştirilmesi, yargı sisteminin kalitesi, hızı ve sözleşmelerin icrası konusundaki gücüyle yakından ilişkilidir. Ekonomi ve hukuk alanları birbiriyle yakın ilişki içinde olup bu ilişki aynı zamanda bir ülkenin yatırım ortamının iyi olup olmadığı hakkında fikir vermesi bakımından önemlidir. Etkin bir hukuk sistemi, yatırım ortamının iyileştirilebilmesi için olmazsa olmaz bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla oluşturulan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) uzun süredir çalışmalarını sürdürmektedir. YOİKK çalışmaları, çeşitli bakanlıklar tarafından yürütülen teknik komiteler eliyle ve her yıl iş dünyasının talepleri doğrultusunda güncellenen eylemler doğrultusunda yapılmaktadır. Bu komitelerden olan ve 16/1/2012 tarihli ve 2012/2 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile oluşturulan Yatırım Ortamı Mevzuatı ve Hukuksal Süreçler Teknik Komitesi Adalet Bakanlığı başkanlığında çalışmalarını sürdürmektedir. YOİKK Platformu, Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerine uygun olarak 2016-2017 dönemindeki çalışmalarını; uluslararası raporlarda, Ülkemizin yatırım yapılabilme görünümünün iyileştirilmesine teksif etmiş ve bunun için yapılması gereken çalışmaları eylem planı olarak gündemine almıştır.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi amacına hizmet eden hukuksal süreçlerle ilgili çalışmalar Adalet Bakanlığı tarafından yürütüldüğünden iş bu tasarı taslağı hazırlanmıştır.

Tasarıyla; İcra ve İflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Kooperatifler Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Milletlerarası Tahkim Kanunu, Tebligat Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, Posta Hizmetleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile Sınai Mülkiyet Kanununun bazı hükümlerinde değişiklik yapılmaktadır.

Tasarıda yer alan en önemli değişiklik, bünyesinde pek çok sorunu barındıran iflas erteleme kurumunun yürürlükten kaldırılması ve konkordato kurumunun etkin ve işlevsel bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Ülkemizde 2003 yılından bu yana uygulanan iflasın ertelenmesi kurumu, ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda isteneni verememiştir. Bu sebeple 15 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilen 6728 sayılı Kanunla iflasın ertelenmesi kurumu revize  edilmiştir. İflasın ertelenmesi kurumunda alacaklıların herhangi bir şekilde söz sahibi olmaması, sürecin borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi ve yaşanan yargılama sorunları birlikte değerlendirildiğinde bu kurumun tamamıyla yürürlükten kaldırılması ve bunun yerine alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür.

Ülkemizde tahkim yargılamasına konu olan uyuşmazlıkların önemli bir kısmını ticari uyuşmazlıklar oluşturmaktadır. 20 Temmuz 2016 tarihinde bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta faaliyete geçmesinden sonra özellikle tahkim yargılamasında görevli ve yetkili mahkeme sorunu gündeme gelmiştir. Görevli mahkemenin belirlenememesi nedeniyle mahkeme yargılama süreleri uzamış buna bağlı olarak tahkim yargılama süreleri de artmıştır. Tahkim yargılamasının daha hızlı bir şekilde yapılabilmesi için Tasarıyla görevli ve yetkili mahkeme açıkça belirlenerek bu sorun da çözüme kavuşturulmaktadır. Diğer taraftan ticari uyuşmazlıkların daha hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması amacıyla da bazı düzenlemeler yapılmaktadır.

Öte yandan tasarıyla elektronik tebligat zorunluluğu kapsamı genişletilerek tüm kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, köyler, şirketler, kooperatifler, dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek birlikleri, KİT’ler, sermayesinin çoğu kamuya ait şirketler, avukatlar, noterler, bilirkişiler, arabulucular ve kurumların hukuk müşavirleri hakkındaki tebligatlar

zorunlu olarak elektronik ortamda yapılacaktır. Böylece 2017 yılı verileri itibarıyla yaklaşık 40 milyon tebligatın 28 milyonunun elektronik ortamda yapılması öngörülmektedir.

Günümüzde uzun yargılamaların en önemli sebebi tebligat sürecinin uzamasıdır. Yargılama sürecinin kısaltılması ve adil yargılama hakkının temini açısından tebligat sürelerinin kısaltılması önemlidir. Uzun yargılama süreci, yatırımcının yatırım yapacağı ülke tercihlerini de etkilemektedir. Tebligat, kişilerin Anayasa ve temel kanunlarla güvence altına alınan adil yargılanma, iddia ve savunmada bulunma, idari işlem ve eylemlerden haberdar olma ve gerektiğinde bunlara karşı kanun yoluna başvurma haklarının korunması bakımından önemlidir. Elektronik tebligatla; yargılama süreçleri kısaltılacak ve yatırımcının Ülkemizi tercih etmesi yolunda bir adım daha atılmış olacaktır.

MADDE GEREKÇELERİ

 

MADDE 1- Tasarının bu maddesiyle İcra ve İflas Kanununun 128 inci maddesinde yapılan değişiklikle icrada, 241 inci maddesinde yapılan değişiklikle ise iflasta, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edeceği anlaşılan mal ve hakların bir bütün olarak paraya çevrilmesi hükme bağlanmakta ve bu düzenlemenin alacaklılar yararına olduğu kabul edilmektedir. Borçluya ait hacizli malların birlikte satılmasının talebi artıracağı, ayrı ayrı satımına göre daha yüksek bedel elde edilmesinin beklendiği hallerde bu malların birlikte satılmasına izin verilmesinin alacaklı ve borçlu yararına olacağı, yargı uygulamasının da bu yönde bulunduğu gözetilerek düzenleme yapılmaktadır.

Birlikte satılmasına karar verilen hacizli mallardan bazılarının başka alacaklı tarafından haczedilmesi halinde paraların paylaştırılması aşamasında, haczedilen münferit malın değerinin birlikte satılmasına karar verilen hacizli malların takdir edilen satış değerine oranının dikkate alınıp alınmayacağının içtihatlara bırakılması tercih edilmektedir.

 

MADDE 2- Tasarıyla, konkordatonun tasdiki talebinin reddi halinde iflası düzenleyen Kanunun 301 inci maddesi hükmü, kısmen değiştirilerek teselsül sonucu 308 inci madde olarak düzenlendiğinden maddeyle, gerekli uyum düzenlemesi yapılmaktadır.

 

MADDE 3- Borca batık durumdaki sermaye şirketi veya kooperatifin mali darboğazı aşması ve ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmesi amacına yönelik olarak kabul edilen iflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle Tasarıyla kaldırılmakta ve aynı amaca konkordato kurumu gözden geçirilip işlevsel hale getirilmek suretiyle varılmak istenmektedir. Bu kapsamda maddeyle, Türk Ticaret Kanununun 377 ve 634 üncü maddeleri ile Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesinde uyum düzenlenmesi yapılarak sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından iflas erteleme yerine konkordato talebinde bulunabilecekleri hükme bağlanmaktadır.

 

MADDE 4- Maddeyle, bir kısım kamu alacaklıları ile rehinle temin edilmiş alacakların rüçhanı yer değiştirmektedir. Buna göre, maddenin birinci fıkrasında belirtilen bir kısım kamu alacakları, rehinle temin edilmiş alacaklar karşılandıktan sonra diğer alacaklara nazaran öncelikli olarak ödenecektir.

 

MADDE 5- Maddeyle, Ülkemizde iflas tasfiyelerinin uzun sürmesi nedeniyle iflas kararının tebliğinden sonra tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar verme süresi üç aydan iki aya indirilerek tasfiyenin daha kısa sürede tamamlanması amaçlanmaktadır.

 

MADDE 6- Maddeyle, iflas dairesinin iflasın açılması ile müflisin mağazalarını, eşya depolarını, imalathanelerini, perakende satış dükkânlarını ve buna mümasil yerlerini kapatıp mühürleyeceğine ilişkin hüküm değiştirilerek iflas masası hakkında faydalı olacağı anlaşılan durumlarda, belirtilen yerlerin ilk alacaklılar toplanmasına kadar iflas dairesi tarafından idare edilmesi düzenlenmektedir. Bu düzenlemeyle, iflas tasfiyesinde alacaklıların daha fazla söz sahibi olması sağlanmakta ve bu yerlerin açık kalması temin edilerek eldeki (muhtemel) stokların ticari hayatın işleyişi içinde paraya çevrilmesi ve diğer yandan borçlunun işletmesinin faaliyetlerine devam edip tasfiyeden çıkarak ekonomi içindeki üretken konumuna tekrar kavuşması imkânı tanınmaktadır.

 

MADDE 7- Tasarıyla, Kanunun 210 uncu maddesinde yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla maddeyle, Kanunun 224 üncü maddesi de değiştirilmektedir.

MADDE 8- Maddeyle, Kanunun 227 nci maddesinde değişiklik yapılarak iflas idaresinin, masaya kabul edilen alacaklılara talepleri halinde bilgi verme yükümlülüğü düzenlenmektedir. Uygulamada alacaklıların tasfiyenin aşamalarından haberdar olmadıklarına ve iflas idaresine bu yönde yapılan başvuruların cevapsız kaldığına dair yakınmalar, bu düzenleme ile giderilmekte ve masaya kabul edilen alacaklılara tasfiye hakkında daha geniş bilgi edinme imkanı sağlanmaktadır.

 

MADDE 9- Maddeyle, iflas tasfiyesinin makul sürede tamamlanabilmesinin sağlanması amacıyla düzenleme yapılmakta ve sıra cetveli hazırlanması için öngörülen üç aylık asıl ve üç aylık uzatma süresi ikişer ay şeklinde kısaltılmaktadır. Ayrıca maddeyle, süresi içinde sıra cetvelini iflas dairesine vermeyen iflas idare memurları için uygulamada yarar sağlamayan ve bu kişilerin aynı iflas idaresinde görev alamayacaklarına dair olan düzenleme yerine daha kapsamlı bir yasak hükmü getirilmektedir. Buna göre sıra cetvelinin hazırlanması aşaması, müflisin iş hacmi, alacaklı sayısı gibi ölçütleri değerlendiren icra mahkemesinin, sözü edilen iflas idaresi üyeleri hakkında bir yıldan üç yıla kadar, sadece o tasfiyede değil, hiçbir iflas tasfiyesinde görev alamayacaklarına dair bir karar vermesine imkan sağlamaktadır. İstinaf ve temyizde geçebilecek sürede iflas idaresinin oluşamaması, olası bir istinaf talebinin kabulü veya bozma durumunda önceki iflas idare memurları ile süreç içinde seçilen ve görevine devam eden memurlar arasında bir yetki ve görev ihtilafı çıkmasının önüne geçilebilmesi için icra mahkemesinin bu kararının kesin olduğu belirtilmektedir. Yasaklılık süresinin iki sınır arasında belirlenmesi ile de ölçülülük sağlanmaktadır.

 

MADDE 10- Maddeyle, bir uyum düzenlemesi yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasında atıf yapılan 297 nci maddenin son fıkrası, tasarıyla yapılan değişiklik sonucunda

302   nci    maddenin    altıncı  fıkrası   haline   geldiğinden   buna uygun            olarak düzeltme yapılmaktadır.

 

MADDE 11- Maddeyle Kanunun 241 inci maddesine üçüncü fıkra eklenmektedir. Ticari ve ekonomik bütünlük arz eden veya bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek satış hasılatı elde edileceği anlaşılan mal ve hakların bir bütün olarak satışı düzenlenmektedir. Tasarıyla Kanunun 128 inci maddesinde yapılan değişikliğin gerekçesi bu madde bakımından da geçerli bulunmaktadır.

 

MADDE 12- Bilindiği gibi, konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayırım İcra ve İflas Kanununda yer almamakla birlikte öğretide genellikle kabul edilen bir ayırımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister veya borçlarını taksitlendirir. Ülkemiz uygulamasında çok kere borçlu alacaklılarından hem vade ve hem de tenzilat istemekte ve böylece karma konkordato teklif etmektedir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir  borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir (vade konkordatosu). Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün olmamak gerekir, zira böyle bir teklif, ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez. Fakat,

hazırlık çalışmaları sırasında, mahkemelerin somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapabilmeleri yolunu açık tutmak gerektiği ileri sürüldüğünden, madde metnine bu yönde bir sınırlama getirilmesinden kaçınılmıştır.

Maddenin birinci fıkrasıyla, kaynak Kanuna ve mevcut Kanunumuza uygun olarak, tacir olmayanların da konkordato talep edebilmesi kabul edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında önemli olan, konkordato talep edenin, vadesi geldiği halde borçlarını ödeyememesi veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olmasıdır. Ancak, konkordato sürecinin başarısız olması halinde, tacir olmayanlar hakkında iflas kararı verilemeyecektir. Bu noktada kaynak Kanundan ve mevcut Kanundaki düzenlemesinden ayrılmak suretiyle farklı bir hukuki sonuç kabul edilmektedir.

Konkordato uygulamasında, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca konkordato talebinde bulunanın, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulacak tarifede belirtilen konkordato gider avansını yatırmaya mecbur olduğuna ilişkin bir hüküm konulmakta ve böylece sürecin gecikmesinin önüne geçilmek istenmektedir. Bu gider avansının hukuki statüsü ve sonuçları Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 ve 115 inci maddelerine atıf yapılarak düzenlenmektedir. Şu halde, konkordato talebinde bulunanın, gider avansı konusunda gerekli hassasiyeti göstermemesinin yaptırımı gayet ağırdır.

 

MADDE 13- Konkordato talebine eklenecek belgeler mevcut Kanunda sınırlı ve yetersiz şekilde düzenlenmiştir. İflasın ertelenmesi kurumuna ilişkin uygulama ve tecrübe de dikkate alınarak, bu konunun daha sıkı bir biçimde disiplin altına alınması gerektiği düşüncesiyle talep sahibi borçlu şirketin mali ve finansal durumunu net bir şekilde ortaya koyan belge ve tabloların konkordato talebiyle birlikte mahkemeye sunulması istenmektedir. Bu çerçevede adi (tacir olmayan) bir borçlu malvarlığının durumunu gösteren belgeleri ibraz edecek; iflasa tabi borçlular ise birinci fıkrada bentler halinde sayılan belge ve tabloları sunmak zorunda olacaklardır. Bunlar, konkordato talebiyle birlikte mahkemeye sunulması gereken asgari belge ve tablolardır. Bu konuda 15/7/2016 tarihli ve 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesine ilişkin gerekçedeki açıklamalar kısmen burada da geçerlidir.

Yalnız, konkordatoda, bir yenilik olarak, nakit akım tablosuna yer verilmektedir. Bu tablo Türk uygulamasında borsaya kote şirketler dışında pek hazırlanmamakla birlikte, tacirin mali ve finansal durumunun isabetli şekilde teşhisi bakımından büyük önemi haizdir.

Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi konkordato projesinin (teklifinin) asgari olarak içermesi gereken hususlara ilişkindir. Bu bir ön projedir; geçici mühlet ve kesin mühlet zarfında değiştirilerek netleştirilebilecek ve böylece alacaklılar toplantısına başlangıçtaki ön projeden farklı bir konkordato projesi sunulabilecektir.

Maddede ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporlarının da konkordato talebiyle birlikte mahkemeye sunulması istenmekte ve böylece başarı ihtimali bulunmayan konkordato taleplerinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Ancak, küçük işletmeler finansal analiz raporu ibrazı mecburiyetinin dışında tutulmaktadır.

Ayrıca, konkordato talebiyle birlikte mahkemeye sunulan belge ve tabloların tarihinin, başvuru tarihinden en fazla 45 gün öncesine ait olması aranmaktadır. Böylece değerlendirmelerin, örneğin altı ay, bir yıl öncesine ait olan ve geçen zamanın etkisiyle gerçek durumu yansıtmaktan uzaklaşan verilerden hareketle değil, güncel verilerden hareketle yapılması sağlanmak istenmektedir.

Maddenin son fıkrasında talep sahibi borçlunun konkordato süreci içinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek bütün diğer belge ve kayıtları da sunmak zorunda olduğu açıklanmaktadır. Aksine davranış mühletin kaldırılmasına kadar gidebilecektir.

 

MADDE 14- Maddeyle, “geçici konkordato mühleti” adı altında yeni bir kurum ihdas edilmekte; bu mühletin uzatmayla birlikte beş ayı geçmemek üzere “geçici olarak” tanınabileceği hükme bağlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerindeki “otomatik durdurma” kurumundan esinlenilerek yapılan İsviçre İcra ve İflas Kanunu değişikliklerini (Kanuna eklenen m. 293a – m. 293d maddelerini) örnek alan bu düzenleme ödeme güçlüğü içindeki borçluya süratle geçici hukuki koruma sağlamaya yöneliktir. Şimdiye kadar aynı ihtiyaç iflas erteleme talepleri üzerine verilen ihtiyatî tedbir kararlarıyla karşılanmaya çalışılmaktaydı.

Geçici konkordato mühleti kurumunun ihdasıyla daha ayrıntılı bir düzenleme yapılmaktadır. Geçici konkordato mühleti ile birlikte mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlere karar vereceği ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri atayacağı hükme bağlanmaktadır. Konkordatonun başarıya ulaşması ile kastedilen husus, konkordato talebinde bulunanın mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı veya konkordato teklifinin tasdiki şartlarının yerine gelip gelemeyeceğidir. Konkordato prosedürünün maliyeti artırmamak için kural, sadece bir geçici komiserin görevlendirilmesi ise de, özellikle alacaklı sayısı ve alacak miktarı gerektiriyorsa, üç kişinin geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilebilmesine imkan tanınmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasında 297 nci maddeye yapılan atıf sınırlı şekilde anlaşılmamalıdır; mahkeme uygun gördüğü takdirde borçlu aleyhine başlatılmış veya talepten sonra başlatılacak icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına veya yasaklanmasına da karar verebilir. Yalnız, buradaki yasaklama icra ve iflas takibinin başlatılamaması olarak değil, başlatılıp yürütülememesi, örneğin ödeme emri gönderilememesi olarak anlaşılmalıdır.

 

MADDE 15- Maddeyle, geçici mühletin sonuçları, ilanı ve bildirimi düzenlenmekte; geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğurması esası kabul edilmektedir. Maddede ayrıca geçici mühlet kararının ticaret sicili gazetesi ile Basın İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilan edileceği ve ilgili kurum ve kuruluşlara bildirileceği hükme bağlanmaktadır.

Yine Mehaz Kanundaki düzenlemeden farklı olarak ve Türk hukukunda iflas, konkordato ve iflasın ertelenmesi usullerinde yerleşmiş olan kural ve uygulamaların devamı olmak üzere, alacaklıların ilandan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri öngörülmektedir.

 

MADDE 16- Maddeyle, kesin mühletin bir yıl olarak verilmesi öngörülmekte ve güçlük arz eden özel durumlarda altı aya kadar uzatılabileceği kabul edilmektedir. Adi konkordatoya ilişkin hükümlerimiz bakımından bir yenilik olmak üzere, kesin mühlete karar veren mahkeme bu kararla birlikte veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek ve herhangi bir ücret takdir edilmemek kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturabilecektir. Mahkeme bu kararı verirken, esas itibariyle, 286 ncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca konkordato talebiyle birlikte tevdi edilen alacaklılar listesinden hareket ederek alacaklı sayısı, alacak miktarı, işletmenin büyüklüğü gibi kriterleri göz önüne alacaktır; konkordato talep eden her işletmeye bir alacaklılar kurulu tayin edileceği şeklinde bir uygulamanın içine girilmemesi, bu kurulun maddede tanımlanan özel durumlarda oluşturulması gerekmektedir. Alacaklılar kurulunun görevleri konkordato komiserinin görevleriyle birlikte 290 ıncı maddede gösterilmektedir.

Geçici konkordato komiseri veya komiserleri, yeni bir komiser görevlendirilmesini gerektiren bir durum olmadığı takdirde kesin mühlet aşamasında da görevine devam edecektir.

 

MADDE 17- Maddeyle, konkordato komiseri ve alacaklılar kurulunun görevleri düzenlenmektedir. Maddede ayrıca konkordatoya ilişkin dava ve işlerin asliye ticaret mahkemesinde toplanması amacına uygun olarak komiserin konkordatoya ilişkin işlemleri ile ilgili şikâyetlerin asliye ticaret mahkemesi tarafından kesin olarak karara bağlanması öngörülmektedir.

Konkordato komiserlerinin niteliklerinin Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenmesi ve geçici komiser ve komiserlerin özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlığına bildirilmesi hükme bağlanmaktadır.

Maddede ayrıca yeni bir kurum olan alacaklılar kurulunun görev ve yetkileri düzenlenmektedir.

 

MADDE 18- Konkordato hukuku bakımından yenilik taşıyan bu hükme göre konkordato mühleti konkordato borçlusunun durumunun iyileşmesi sebebiyle de kaldırılabilecektir. Gerçekten de bazı hallerde geçici veya kesin konkordato mühleti, borçlunun iyileşmesi için tek başına yeterli olabilir. Bu durumda konkordato mühleti kaldırılır, konkordato prosedürüne devam edilmez, ama borçlunun iflasına karar verilmesi için de bir sebep ortaya çıkmaz. İyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de bu madde çerçevesinde özellikle açıklanmamakta, konu kazai içtihatlara bırakılmaktadır.

 

MADDE 19- Maddeyle, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılması düzenlenmektedir. Maddenin kaleme alınmasında İsviçre İcra ve İflas Kanununun 296/b maddesinden yararlanılmıştır. Ancak, burada İsviçre sistemi (m. 294, fıkra 3 ve m. 296/a) aşırı sert bulunarak bu sistemden farklı olarak iflas kararının verilebilmesi iflasa tabi şahıslar ile sınırlandırılmakta, ayrıca maddede sayılan iflas sebeplerinden birinin gerçekleşmesi aranmaktadır. İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise mahkeme sadece kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine re’sen karar verebilecektir.

Maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki “başarıya ulaşma” ibaresi ile kastedilen haller iyileşmenin veya konkordatonun tasdikinin hiç mümkün olmadığı hallerdir. Aynı fıkranın (d) bendi uyarınca mahkeme, borca batık olduğu halde konkordato talebinden feragat eden sermaye şirketi veya kooperatifin borca batıklık nedeniyle iflasına karar verecektir.

 

MADDE 20- Konkordato hakkındaki kapsamlı kanun yolu denetimi konkordatonun tasdiki aşamasında kabul edilmekte; mühlet aşamasında kanun yolu denetimi sınırlandırılmaktadır. 287 nci maddenin son fıkrası hükmüne göre geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi, 293 üncü maddeye göre de kesin mühlet talebinin kabulü ile kesin mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı da kanun yoluna başvurulamayacaktır. Kesin mühlet talebinin reddi kararlarına karşı ise kural olarak sadece istinaf yolu öngörülmüştür. İstisna olarak mahkemenin veya bölge adliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflasına da karar verdiği hallerde bu kararlara karşı hem istinaf hem de temyiz kanun yollarına başvurulabilmesini öngören 164 üncü madde hükmü uygulanacaktır.

MADDE 21- Maddeyle, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Bu sonuçlar, geçici mühlet bakımından da geçerlidir. Maddeyle, kesin mühlet içinde alacaklıların haklarında bazı sınırlamalar yapılmaktadır. Alacaklıların haklarında yapılan bu sınırlamaların temel nedeni, konkordato mühleti içinde borçlunun rahat hareket edebilmesi ve alacaklıların baskısı altında olmadan konkordato projesinin hayata geçirilebilmesi için faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanmasıdır.

Maddenin ilk fıkrasında Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin de duracağı belirtilmektedir. Kanunun mevcut 289 uncu maddesinde de borçlu aleyhine takip başlatılamayacağı, başlamış takiplerin de duracağı belirtilmekteydi. Takip yasağının en temel gerekçesi, borçlunun bu süreçte konkordato müzakerelerine hazırlık yapabilmesine olanak sağlanması ve alacaklıların baskısından kurtularak iyileşme olanağının kendisine verilmesidir. İlgili fıkrada ayrıca, borçluya karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanamayacağı da hükme bağlanmaktadır. Mühlet içinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasının sebebi, takip yasağındaki sebeple benzerlik taşımaktadır. Bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin konkordato mühleti içinde işlemeyeceği hususu da ilgili fıkrada yer almakta ve bu şekilde mevcut Kanunun 289 uncu maddesi hükmü muhafaza edilmektedir.

Maddenin ikinci fıkrasıyla, 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabileceği hükme bağlanmaktadır. Bu alacaklar için, mühlet içinde olsa da takip başlatılabilecek ve başlamış takipler devam edecektir.

Maddenin üçüncü fıkrasında tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağı hükme bağlanmaktadır.

Maddenin dördüncü fıkrasında, takas ve mahsuba ilişkin 200 ve 201 inci maddelere atıf yapılmıştır. Mevcut Kanunun 289 uncu maddesinin beşinci fıkrasında da aynı hüküm yer almıştır. Bu hükümden farklı olarak yeni düzenlemede, 200 ve 201 inci maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilanı tarihinin esas alınacağı belirtilmektedir. İflastaki sıkı takas yasakları konkordato mühletinde de geçerli olacaktır. Mevcut Kanunun 289 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan ”veya iflas ertelemesi kararının” ibaresi, iflasın ertelenmesine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırıldığı için madde metninden çıkarılmaktadır. Maddenin beşinci fıkrasıyla, konkordato mühletinden önce tatbik edilmiş hacizlerde haczedilmiş mallar için, elverdiği ölçüde Kanunun 186 ncı maddesi hükmü uygulanacaktır. 186 ncı maddede iflasın açılmasının mevcut hacizlere olan etkisi düzenlenmiştir. Bu atıftan çıkan sonuç, konkordato mühletinin, daha önce konulmuş hacizleri kaldırıcı bir etkisinin bulunmadığıdır. Mühlet kararı devam ettiği sürece alacaklının haciz hakkı baki kalacaktır.

Hacizlerin düşmesine sebep olan şey, konkordatonun tasdiki veya mühletin kaldırılması kararıdır.

Maddenin altıncı fıkrasıyla, İsviçre İcra ve İflas Kanununun konkordato mühleti verilmesinden evvel yapılan ve ileride doğacak alacağın devrine ilişkin olan sözleşmelerin, devredilen alacağın konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğması halinde hükümsüz olacağı hakkındaki mehaz Kanunun 297 nci maddesinin dördüncü fıkrasıyla uyumlu bir düzenleme yapılmaktadır. Bu hükmün amacı borçlunun konkordato alacaklılarının müracaat edebileceği malvarlığını korumaktır. Her ne kadar bu fıkra ile elde edilmek istenen amaca 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile de ulaşılabileceği düşünebilirse de, tasarrufun iptali davası şartlarının (özellikle aciz vesikası alma şartının) pek çok olayda gerçekleşemeyebileceği dikkate alınarak İsviçre İcra ve İflas Kanunundaki çözüm şeklinin daha uygun olduğu sonucuna varılarak, yedinci fıkra düzenlenmektedir.

Maddenin yedinci fıkrasıyla, konusu para olmayan alacakların para alacağına çevrilmesini, fakat bu alacakların aynen ifasının da iflas tasfiyesine benzer şekilde komiserin onayıyla borçlu tarafından üstlenilmesini düzenleyen İsviçre İcra ve İflas Kanununun 297 nci maddesinin dokuzuncu fıkrasına benzer bir düzenleme yapılmaktadır.

Maddenin sekizinci fıkrası uyarınca, mühletin alacaklıların hakları bakımından önemli etkilerinden bir diğeri, gecikmesinde sakınca bulunan haller dışında konkordatoya tabi alacaklara ilişkin idari davalar ve borçlunun davalı olduğu hukuk davalarının mühlet içinde duracak olmasıdır. Mühlet içinde duracak olan davalar, konkordatoya tabi alacaklara ilişkin idari davalar ile borçluya karşı açılan her türlü hukuk davalarıdır. Mühlet içinde davaların durmasının temel sebebi, borçluya konkordato projesini hazırlaması için rahat bir çalışma alanı yaratma düşüncesidir. Bu düşünce mühlet içinde takiplerin durmasında da etkili olmuştur. Mühletin etkilerine ilişkin maddenin bu fıkrası, iflasın açılmasıyla duran borçlunun taraf olduğu hukuk davalarına ilişkin Kanunun 194 üncü maddesi hükmü ile benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bu fıkraya ilişkin sorunlar 194 üncü madde hükmü uygulaması dikkate alınarak çözülebilir. İlgili hükümde dikkati çeken ayırım, duran idari davaların konkordatoya tabi alacağa ilişkin olmasının yeterli bulunması, hukuk davaları bakımından ise sadece borçlunun davalı olduğu hukuk davalarının durmasıdır.

 

MADDE 22- Maddeyle kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Buna göre mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Ayrıca tasarıyla rehinli alacaklılara konkordato teklifinde bulunulabilmesi imkanı getirilmekte ve ilgili hükümler sevk edilmektedir.

 

MADDE 23- Maddeyle, kesin mühletin sözleşmelerin sona erdirilmesi bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Bu hüküm, Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılmasına ilişkin Kanunun 309/r maddesinden esinlenilerek konkordato kurumu içine alınmaktadır. Bu hüküm uyarınca, borçlunun tarafı olduğu sözleşmelerde, konkordato talebinde bulunması halinde sözleşmenin borçlu aleyhine sona erdirileceğine ilişkin hükümler bulunması halinde bu hükümler geçersiz kabul edilecek ve uygulanmayacaktır. Söz konusu sözleşme hükümlerinin uygulanmaması için sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmayacaktır. Bu şekilde özellikle borçluya temel mal veya hizmet sağlayan sözleşmelerin devam etmesine imkan sağlanmaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında, konkordato talebinden önce akdedilmiş olup borçlunun işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerin konkordato talebinden önceki şartlarla devam ettirilmesi imkanına ilişkin usul ve şartlar düzenlenmektedir.

Maddenin son fıkrasıyla, kesin mühletin konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkileri bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Konkordatonun amacına ulaşılabilmesi için uzun zamana yayılan ve piyasa koşullarının değişmesi sebebiyle ekonomik bakımdan borçlu için külfetli bir hale gelen sürekli borç ilişkilerinden borçlunun kurtarılabilmesi gereklidir. Günümüz iflas ve konkordato hukukunun temel araçlarından biri olan “işletmeyi külfetli hale gelen sürekli borç ilişkilerinden kurtarma” müessesesi İsviçre İcra ve İflas Kanunu tarafından da 2013 yılında yapılan konkordato reformu ile kabul edilmiştir. Bu madde, İsviçre İcra ve İflas Kanununun bu konuyla ilgili 297/a maddesinden iktibas edilmiştir. Madde gereğince borçlunun tarafı olduğu sürekli sözleşmeler, borçlunun iyileşmesine olumsuz etkilerinin bulunması halinde, karşı tarafın zararının karşılanması koşuluyla her zaman sona erdirilebilecektir. Bu fesih, olağanüstü bir fesih imkanıdır. Sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle, akdin karşı tarafına ödenecek tazminat alacağı,

konkordato tasdik edildiği takdirde konkordatoya tabi bir alacak olarak kabul edilecektir. Taraflar tazminat miktarı konusunda anlaşamadıkları takdirde tazminat alacağı çekişmeli alacak haline gelecektir. Sürekli sözleşmelerin sona erdirilmesi komiserin onayına tabi olacaktır. Komiser, bu hakkın kötüye kullanılmasına mâni olmak amacıyla ancak konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sözleşmelerin fesihlerine onay verecektir. Buradaki tek istisna ise hizmet sözleşmeleridir. Hizmet sözleşmelerinin bu şekilde sona erdirilmesi mümkün değildir.

 

MADDE 24- Maddeyle, mevcut Kanunun 290 ıncı maddesinde yer alan mühletin borçlu bakımından sonuçları düzenlenmektedir. Buna göre konkordato mühleti boyunca borçlunun, iflastan farklı olarak, ticari faaliyetlerine devam etmesi öngörülmektedir. Fakat borçlu bu faaliyetlerine komiserin nezareti ile devam edecektir. Mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir. Mühlet kararı ile birlikte borçlunun tasarruf yetkisinin sınırlandığı söylenebilir. Konkordato mühleti içinde alacaklıların bazı haklarının ellerinden alınması (takip yasağı gibi) karşılığında, borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanması bir anlamda fedakârlığın denkleştirilmesi olarak kabul edilebilir.

Maddenin ikinci fıkrası uyarınca, mühlet kararı ile borçlunun bazı işlemleri kanunen yasaklanmaktadır. Fakat bu yasaklama mutlak bir yasaklama değildir; borçlu maddenin ikinci fıkrasında sayılan işlemleri mahkemenin onayıyla gerçekleştirebilir. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, maddede öngörülen kısıtlamalara ve komiserin ihtarlarına aykırı hareket eden borçlunun hangi yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı düzenlenmiştir. İlgili fıkra gereğince, bu hallerde borçlunun tasarruf yetkisi kaldırılacak veya 292 nci madde gereğince şayet borçlu iflasa tabi bir kişi ise iflasına, iflasa tabi değilse mühlet kararı kaldırarak konkordato talebinin reddine re’sen karar verilecektir. Yeni düzenlemede borçlunun ve alacaklıların menfaatleri kadar ve hatta bu menfaatlerden de fazla ticari işletmenin menfaatlerine odaklanıldığından, mevcut Kanunun 290 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir hareket” kriteri kanuna alınmamaktadır.

Maddenin birinci ve üçüncü fıkrası kapsamında alınan kararlar usulü dairesinde ilan edilecek ve ilgili yerlere bildirilecektir.

 

MADDE 25- Konkordatonun tasdiki yargılamasından önce komiserce yapılacak ön hazırlıklar bulunmaktadır. Bu hazırlıkların en önemlisi, borçlunun mallarının deftere kaydedilmesi ve bu malların kıymetlerinin belirlenmesidir. Konkordato komiseri, görevlendirilir görevlendirilmez borçlunun mallarının defterini tutarak bütün bu malların değerlemesini yapacaktır. Şayet borçlunun malları başka bir yerde ise bu değerleme malların bulunduğu yer icra dairesince yapılabilecektir.

Komiserin yapacağı kıymet takdirinde, rehinli mallar ayrı bir önem arz eder. Maddenin ikinci fıkrası gereğince, komiser rehinli malların da kıymetini takdir eder ve bu takdir ettiği bedeli alacaklılar toplantısından önce rehinli alacaklılara ve borçluya yazılı olarak bildirir.

Her ilgili, (şayet bu ilgililer rehinli alacaklı veya borçlu ise komiserin kıymet takdirini kendilerine bildirmesinden itibaren, diğer ilgililer ise öğrenme tarihinden itibaren) yedi gün içinde ve masrafları önceden karşılamak kaydıyla, asliye ticaret mahkemesinden rehinli malların kıymetinin yeniden takdir edilmesini talep edebilir. Eğer yeni kıymet takdiri bir

alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan masraflarının ödenmesini talep edebilecektir.

 

MADDE 26- Maddeyle, mevcut Kanunun 292 nci maddenin birinci fıkrası kısmen uyarlanarak kabul edilmektedir.

 

MADDE 27- Maddeyle, mevcut Kanunun 293 üncü maddesi hükmü metne alınmaktadır.

 

MADDE 28- Maddeyle, alacaklılar toplantısına davet düzenlenmektedir. Buna göre konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra komiser, 288 inci madde uyarınca yapacağı yeni bir ilanla alacaklıları, konkordato projesini müzakere etmek üzere toplanmaya davet edecektir. Komiser rehinli ve diğer alacaklılarla yapılacak toplantı takvimini belirleyecektir. İlk toplantı günü ilandan en az bir ay sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki on beş gün içinde belgeleri inceleyebilecekleri de bildirilir. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilecektir.

 

MADDE 29- Maddeyle, alacaklılar toplantıları ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk düzenlenmektedir. Konkordato projesi rehinli alacaklılar ve diğer alacaklılar tarafından ayrı ayrı müzakere edilip oylanacaktır. Kaydedilmiş rehinli alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilen proje, rehinli alacaklılar bakımından kabul edilmiş sayılacaktır. Proje diğer alacaklılar tarafından da müzakere edilecektir. Burada da iki ayrı çoğunluk seçeneği öngörülmektedir. Yapılacak toplantılarda alacaklı sınıflarından birinin projeyi kabul etmesi diğerinin kabul etmemesi ihtimali söz konusu olabilir. Tasarıyla, kabul veya reddin diğer tarafı etkilememesi ve her iki alacaklı sınıfının bağımsız olarak değerlendirilmesi uygun görülmektedir.

Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilecektir. Kanunun 206 ncı maddesinin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi, anası, babası ve çocuğu alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmayacaktır. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verecektir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklı tutulmaktadır.

Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza altına alınacak ve komiser, alacaklılar toplantılarının tamamlanmasından itibaren en geç üç gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin alacaklı sınıfları tarafından kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi edecektir.

 

MADDE 30- Mevcut Kanunun 295 inci maddesi, “müşterek borçlu, borçlunun kefilleri ve borcu tekeffül eden” kavramları yerine “borçtan birlikte sorumlu olanlar” ifadesi kullanılmak suretiyle metne alınmaktadır.

 

MADDE 31- Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama

getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir.

Maddenin birinci fıkrasında mahkemeye, kesin mühlet içinde konkordato hakkında bir karar vermek zorunluluğu yüklenmektedir. Bu sebeple, ikinci fıkrada da yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Mahkeme mühlet hükümlerinin uzatılması kararını verirken komiserden gerekçeli bir rapor isteyebilir. Her halde mühlet hükümleri altı aydan fazla uzatılamayacaktır.

 

MADDE 32- Maddeyle, “konkordatonun tasdiki şartları” düzenlenmektedir. Maddede öngörülen şartlar, kümülatif olup, mahkeme, burada bir içerik kontrolü yapmak suretiyle konkordatonun tasdikine veya tasdik talebinin reddine karar verecektir. Mahkeme, tasdik şartlarını rehinli ve diğer alacaklılar bakımından birbirinden bağımsız olarak değerlendirecektir.

Konkordato ön projesinde alacaklılara bir teklifte bulunulması söz konusudur. Değişiklikten önce sadece malvarlığının terki suretiyle konkordato için aranan karşılaştırmalı tablo, bundan böyle adî konkordato bakımından da tasdik şartı olarak aranacaktır. Bu bakımdan birinci fıkranın (a) bendinde, teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı halinde her bir alacaklının eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, tasdik şartı olarak düzenlenmektedir. Gerek adî konkordato bakımından yeni getirilen bu şart, gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda var olan bu şart, borçlunun gerçekte iflâsa tâbi bir kimse olmasını gerektirmeyip, varsayımsal olarak, borçlu iflâs etseydi, alacaklılarının elde edeceği payın hangi miktarda olacağını tespite yöneliktir. Çünkü, konkordato ile alacaklılar, muhtemel bir iflâstan daha kötü bir duruma düşürülmemelidir. Bu husus, konkordato projesini kabul etmeyen, ancak Kanunda öngörülen nisapla konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmesi halinde, azınlıkta kalan alacaklıların korunması bakımından önemlidir.

Fıkranın (b) bendinde mevcut Kanunda olduğu gibi, teklif edilen meblağın, borçlunun kaynakları ile orantılı olması ilkesi korunmakta, ancak Kanundaki “borçluya intikal edebilecek mallar” ibaresi yerine, daha kapsamlı ve geniş olması nedeniyle “borçlunun beklenen hakları”nın dikkate alınabileceği ifade edilmektedir. Mahkeme, bu hakların dikkate alınıp alınmayacağı yanında, bunların ne oranda dikkate alınacağını da takdir edecektir. Böylece mahkeme, somut olaya göre, beklenen hakları hiç dikkate almayabileceği gibi, tamamen veya kısmen de dikkate alabilir.

Fıkranın (c) bendinde ise, konkordato projesinin Kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması mevcut düzenlemedekinin aksine, açıkça konkordatonun tasdik şartlarından birisi olarak sayılmaktadır.

Fıkranın (d) bendinde, tasdik şartı olan teminat yeniden düzenlenmiştir. Konkordatonun başarılı bir iyileştirme aracı olması önünde büyük bir engel olarak görülen ve doktrinde eleştirilen, “konkordato işlemlerinin yerine getirilmesi”ni sağlamak amacıyla teminat gösterilmesinden vazgeçilmektedir. Böylece, borçlunun büyük bir teminat yükü ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi ve projenin daha kolay gerçekleşmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak teminat şartından bütünüyle vazgeçilmemekte; teminat, 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifası bakımından (alacaklı bundan  açıkça vazgeçmedikçe) korunmaktadır. Öte yandan, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tâbi alacaklıların oylamaya katılmaları halinde, bunların teminat gösterip göstermeyeceğine de mahkeme tarafından karar verilecektir. İsviçre İcra ve

İflâs Kanununun 306 ncı maddesinin ikinci fıkrasında 2013 yılında aynı yönde değişiklik yapılmıştır.

Fıkranın (e) bendinde, tasdik için gerekli yargılama giderleri yanında, mevcut madde metninde yer alan “ilâm harçları” ibaresi yerine manayı daha net bir şekilde açıklayacak şekilde “konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harç” ibaresi kullanılmakta ve bu kapsamda belirlenecek miktarın borçlu tarafından tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi öngörülmektedir.

Maddenin ikinci fıkrasında esaslı bir değişiklik yapılmamaktadır. Maddede yer alan “konkordato teklifi” ibaresi, “konkordato projesi” şeklinde değiştirilmektedir. 4949 sayılı Kanun değişikliği ile hukukumuza malvarlığının terki suretiyle konkordato dahil olmuştur. Bundan önce yalnızca adi konkordato kurumu mevcut bulunduğundan konkordato “teklifi” ile çoğunlukla vade veya tenzilat konkordatosu kast edilmekteydi. Daha kapsayıcı olması bakımından “proje” terimi kullanılmıştır. Gerçekleştirilebilir veya uygulanabilir bir proje üzerine mahkemenin kendiliğinden de gerekli gördüğü düzeltmelerin yapılmasını isteyebilmesi, modern yeniden yapılandırma felsefesinin bir görünümüdür. Mahkeme, borçlunun sunduğu, hatta alacaklıların da kabul ettiği bir projede, özellikle konkordatoyu kabul etmeyen alacaklıların menfaati gerektiriyorsa re’sen veya talep üzerine düzeltme yapılmasını isteyebilir; mahkemenin düzeltme yapılmasını isterken komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü alması uygun olur.

Komiser 302 nci madde uyarınca yapılacak oylama sonrasında her iki sınıf alacaklı için ayrı ayrı rapor hazırlayacak ve mahkemenin değerlendirmesine sunacaktır. Mahkeme yapılan oylama sonrasında alacaklı sınıflarının her ikisinin de kabulü, bunlardan birinin kabulü ve her ikisinin de reddi ihtimallerini ayrı ayrı dikkate alarak hükmünü buna göre tesis edecektir.

 

MADDE 33- Maddede konkordatonun tasdiki kararı, tasdik kararı üzerine yapılacak işlemler ve kararın ilanı hususları birlikte düzenlenmektedir.

Konkordatoyu tasdik eden mahkeme, kararında, konkordatonun türüne göre, alacaklıların alacaklarından ne ölçüde vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını ödeme planını açıkça hükme bağlar. Alacaklıların vazgeçtiği veya konkordatoya kabul oyu vermemekle birlikte tasdik nedeniyle kabul etmiş sayılan alacaklıların vazgeçmiş sayıldıkları miktar veya oran son derece önemlidir. Zira bu kısım alacak, artık borçludan talep edilemez. İşte bu bakımdan kararda bu kısmın açıkça belirtilmesi gerekir. Öte yandan, borçlunun ödeme planı da açıkça karara yazılmalıdır. Bunun ihlali konkordatonun feshine yol açacağından bu husus da karardan anlaşılabilmelidir.

Maddenin ikinci fıkrasında, tasdik kararında kayyım tayin edilebilmesine ilişkin hüküm sevk edilmekte, üçüncü fıkrasında ise tasdik kararının ilanı düzenlenmektedir.

 

MADDE 34- Maddeyle mevcut Kanunun 298/a hükmü temel alınarak rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinde erteleme usulü ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir.

İlk olarak, madde başlığı “borçluya ait rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” şeklinde değiştirilmektedir. Mevcut düzenlemede rehinli taşınır veya taşınmaz ayrımı yapılmakta iken, burada yalnızca rehinli mal ibaresi kullanılmaktadır. Esasen İcra ve İflas Kanununun 23 üncü maddesi nedeniyle bu ifade, hem taşınır hem de taşınmazları kapsar. Öte yandan bugüne kadar yalnızca rehinli mallar için söz konusu olan erteleme talebinin, borçlunun elinde bulunan finansal kiralama konusu mallar için de geçerli olacağı hususu, ayrıca ve açıkça düzenlenmektedir.

Rehinli malların, konkordatonun tasdiki üzerine paraya çevrilmesinin ertelenme şartları bentler halinde sayılmaktadır. Rehinle temin edilen alacağın karar tarihine kadar ödenmemiş faizi, tasdik kararından geriye doğru olan bir yıllık süreyi aşmamalıdır.

Maddeyle ayrıca rehinli malın paraya çevrilmesinin ertelenmesi halinde satış isteme sürelerinin işlemeyeceği kabul edilmektedir.

Maddede borçlunun elinde olan finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesinin şartları da düzenlenmektedir. Finansal kiralama konusu mallar, rehinli mallar gibi çoğu kez işletmenin devamı için son derece yaşamsal olmakta ve bunların borçlunun elinden alınması halinde, tasdik edilen projenin gerçekleştirilmesi imkansız duruma gelebilmektedir. Bu nedenle rehinli malların paraya çevrilmesinin ertelenmesine benzer bir düzenleme yapılmaktadır.

Her iki durum için geçerli olmak üzere, erteleme kararı verilmesinin usulü, ertelemenin hükümsüz kalması ve erteleme kararının kaldırılması hususları da düzenlenmektedir.

 

MADDE 35- Maddeyle konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası hali düzenlenmektedir. 4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda getirilen ve konkordatonun tasdik edilmemesi üzerine, iflâsa tâbi olmayan borçlunun bile iflâs sonucuyla karşı karşıya kalması yaptırımının ağır olduğu düşüncesiyle maddede değişiklik yapılmaktadır. Buna göre, tasdik talebi reddedilen borçlunun iflâsa tâbi kişilerden olması ve hakkında doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birisinin bulunması halinde mahkeme, başka bir şart aramaksızın re’sen iflâsa karar verir. Örneğin, borca batık bir sermaye şirketinin tasdik talebi reddedilirse mahkeme re’sen şirketin iflâsına karar verecektir.

 

MADDE 36- 308/a maddesiyle, konkordato hakkında verilen kararlara karşı kanun yolları düzenlenmektedir. Konkordatonun tasdiki konusundaki kararlara karşı, herhangi bir miktar veya değer sınırı olmaksızın istinaf ve devamında temyiz kanun yolunun açık olduğu hükme bağlanmaktadır. Karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; diğer alacaklılar ise kararın ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bu karara karşı temyiz süresi yine on gündür. İstinaf ve temyiz incelemeleri ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır.

308/b maddesiyle, çekişmeli alacaklar hakkında açılacak dava  düzenlenmektedir. Buna göre alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilecektir. Maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki hüküm, esasen mevcut Kanunun 305 inci maddesinde düzenlenmişti. Bu kez mehaz İsviçre Kanununun 315 inci maddesinin ikinci fıkrasından hareketle bu madde içinde yeniden kalem alınmaktadır. Böylelikle mevcut Kanunun 302 ile 305 inci maddelerinde ayrı ayrı düzenlenmiş olan konular, tıpkı mehazda olduğu gibi aynı madde içinde ele alınmış olmaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, konkordato projesinde çekişmeli alacaklara pay ayrılmışsa, kararın kesinleşmesine kadar payın borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verilebileceği; süresi içinde dava açmamış olan alacaklıların bu paydan ödeme yapılmasını talep edemeyecekleri, yapılan ödemelerin de borçluya iade edileceği düzenlenmiştir.

308/c maddesiyle, Maddeyle konkordatonun tasdikinin hüküm ve sonuçları düzenlenmektedir. Maddenin ilk fıkrasında, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinin hangi andan itibaren alacaklılar için bağlayıcı hâle geleceği, yani işlerlik kazanarak uygulanacağı düzenlenmektedir. Bu hâlde yeni hüküm, alacaklıların projeyi oylayıp kabul ederken, pekâlâ, oylarıyla benimsedikleri projenin ancak tasdik kararının kanun yollarından da geçerek kesinleşmesinin ardından işlerlik kazanacağını kabul etmelerine imkân

tanımaktadır. Projenin böyle bir hüküm içermemesi halinde ise ana kural geçerli olacak ve tasdik kararıyla birlikte proje, derhal uygulanmaya başlanacaktır. Kısacası, konkordatonun tasdiki kararı ile konkordatonun sonuçlarını derhal meydana getirmesi kural olarak kabul edilirken bunun aksinin, yani tasdik kararının kesinleşmesi ile bağlayıcı olacağının projede kararlaştırılması da mümkün kılınmaktadır. Bu son durumda mühletin etkileri devam eder.

İkinci fıkra hükmü, kısaca projeye tabi alacaklıları tasrih etmektedir. Buna göre bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olacaktır. Üçüncü fıkra hükmü uyarınca, Kanunun 206 ncı maddesinin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar ise konkordatodan etkilenmeyecektir.

Belirtilmelidir ki tasarıyla rehinli alacaklılar ve diğer alacaklılar bakımından ayrı ayrı oluşturulacak projelerin kendi alacaklı sınıfında müzakere edilmesi, kabul veya reddedilmesi ve kabul edilenler bakımından da birbirinden bağımsız olarak tasdik edilmesi kabul edilmektedir. Bu kapsamda rehinli alacaklılar tarafından kabul edilen projenin mahkeme tarafından tasdik edilerek bağlayıcı hale gelmesi sadece rehinli alacaklılar bakımından geçerli olacaktır. Bu tür bir proje diğer alacaklıları bağlamayacaktır. Kaldı ki böyle bir projede diğer alacaklıları ilgilendiren bir hüküm de bulunmayacaktır.

Mühlet içinde ticari faaliyetine devam etmekte olan borçlunun işlemleri neticesinde ortaya çıkan borçların hukuki akıbeti, maddenin dördüncü fıkrasında yeniden kalem alınmak suretiyle özel olarak düzenlenmektedir. Buna göre, rutin alım satımlardan doğanlar da dahil olmak üzere komiserin izniyle akdedilmiş olan tüm borçlar ana kuralın dışında bırakılmakta ve projeye tabi tutulmamaktadır. Bu alacaklılar, kendileri için ticari risk alarak borçlunun zor zamanında projeye, daha tasdik öncesinde maddi ve mali destek vermiş kimseler olduğundan, adeta ödüllendirilmeleri uygun bulunmaktadır. Bu bağlamda, konkordato mühleti sırasında borçluya yeni kredi veren alacaklıların korunmasına yönelik olarak bu alacaklıların alacağı, malvarlığının terki suretiyle konkordato ve iflasta masa borcu sayılmakta; başka bir ifadeyle imtiyazlı alacaklardan da önce ödenmesi gereken alacaklar haline getirilmektedir. Maddeyle getirilen bir diğer yenilik ise bu sonucun, önceki kanun döneminden farklı olarak ve metinde de açıkça düzenlendiği gibi, komiserin izniyle ifası kabul edilmiş sürekli borç ilişkilerinden kaynaklanan karşı edim alacakları için de geçerli görülmesidir.

308/ç maddesiyle, konkordatonun sonuçlanmayan takiplere etkisi düzenlenmektedir. Metin, geçici mühlet kurumunun kabulüyle yeniden kaleme alınmaktadır. Buna göre konkordatonun taraflar için bağlayıcı hale gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürecektir.

308/d maddesiyle, konkordato haricinde yapılan vaatler düzenlenmektedir. Buna göre borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüz olacaktır.

308/e maddesiyle, konkordatonun kısmen feshi düzenlenmektedir. Buna göre kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilecektir. Ayrıca maddede bu konuda verilecek karar hakkında kanun yoluna ilişkin hüküm sevk edilmektedir.

308/f maddesiyle, konkordatonun tamamen feshi mevcut kanunun 308 inci maddesi esas alınarak düzenlenmektedir. Konkordatonun tamamen feshi ile birlikte proje, onunla bağlı tüm alacaklılar için etkisini yitireceğinden, bu sonucun aleniyet kazanarak duyurulması bakımından ikinci fıkrayla ilan ve bildirim hükmü getirilmektedir.

308/g maddesiyle, konkordatoyu kolaylaştırmak amacıyla birtakım harç ve vergi istisnaları ve teşvik belgelerinde süre uzatımı imkanı getirilmektedir. Bu istisna hükümleri konkordato projesinde belirtilen işlemler bakımından borçlu ile proje kapsamındaki

alacaklılara   özgü   olarak uygulanacaktır.        Üçüncü         kişiler bu       istisna            hükümlerinden yararlanamayacaktır.

 

MADDE 37- Maddeyle, iflastan sonra konkordatoya ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Maddenin ilk fıkrasında, mevcut düzenlemeden farklı olarak ve gerektiğinde malvarlığının terki suretiyle konkordatonun iflas hâlinde de uygulanabilmesi amacıyla alacaklılara da söz konusu talepte bulunma hakkı tanınmaktadır.

İkinci fıkra hükmü, iflas içi konkordatoda da uygulama alanı bulacak adi konkordatoya ait hükümleri, ilgili düzenlemelere göndermede bulunmak suretiyle tasrih etmektedir.

Üçüncü fıkra hükmüyle alacaklılarca kabul edilmiş konkordatonun halen devam etmekte olan iflas tasfiyesine olan etkisi düzenlenmektedir. Bir yandan uygulamada karşılaşılan ve özellikle iflas tasfiyesini akamete uğratmak için yapılan iflas içi konkordato tekliflerinin önüne geçilmek istenirken, öte yandan alacaklılarca da kabul edilmiş ve iflas tasfiyesinden ayrılan konkordato projesinin hayata geçirilebilmesi için uygun ortamın sağlanmasına çalışılmaktadır. Kabul edilmiş projeye rağmen iflasın tasfiyesinin devam edecek olması, pek çok kez projenin işletilememesi sonucunu doğurur. Bu kapsamda malların paraya çevrilmesinin durması, alacaklılarca projenin kabulünden başlamak üzere mahkemenin tasdik kararına kadar ve her hâlde altı ayla sınırlı olarak kabul edilmektedir. Yine aynı amaç altında, iflas tasfiyesi sırasında konkordatonun sadece bir kez istenebilmesi düzenlenerek iflas tasfiyesinin sürekli olarak geciktirilerek sekteye uğratılmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

 

MADDE 38- Maddeyle, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, konkordato tasfiye memurlarının seçimine ilişkin kararın asliye ticaret mahkemesince onaylanacağı vurgulanmaktadır.

 

MADDE 39- Maddeyle, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun içereceği hususlarla ilgili olarak alacaklılara yönelik ilanların yapılması usulü düzenlenmekte ve adi konkordatonun ilana ilişkin düzenlemelerine uyum sağlanmaktadır.

 

MADDE 40- Maddeyle, “Kendisine teslim edilen malları vermeyenler hakkındaki cezalar” kenar başlıklı Kanunun 336/a maddesine yapılan atıf, bu maddenin mülga olması nedeniyle eyleme uyan “Muhafaza görevini kötüye kullanma” kenar başlıklı Türk Ceza Kanununun 289 uncu maddesine yapılarak bu konudaki boşluk doldurulmaktadır.

 

MADDE 41- Tasarıyla, iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırıldığından maddeyle, uyum düzenlemesi yapılmaktadır.

 

MADDE 42- Tasarıyla, adi konkordatoya ilişkin hükümlerin madde numaraları değiştirildiğinden maddeyle atıfların doğru ve uyumlu bir hale getirilmesi sağlanmaktadır.

 

MADDE 43- Tasarıyla, adi konkordatoya ilişkin hükümlerin madde numaraları değiştirildiğinden maddeyle atıfların doğru ve uyumlu bir hale getirilmesi sağlanmaktadır.

 

MADDE 44- Tasarıyla, iflasın ertelenmesine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılarak konkordatoya ilişkin hükümlerde düzenlemeye gidildiğinden maddeyle geçiş hükümleri düzenlenmektedir. Buna göre maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunacaktır. Ayrıca iflas ve konkordato konusunda ihtisaslaştırılmış

asliye ticaret mahkemelerinin oluşturulabilmesi amacıyla Hâkimler ve Savcılar Kuruluna belirleme yapma görevi yüklenmektedir.

 

MADDE 45- Tasarıyla, maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle rehinli alacakların hakları mahfuz tutulmuş olup, rehinle temin edilmiş alacak ödendikten sonra ikinci fıkrada belirtilen diğer kamu alacaklarının öncelikli olarak ödenmesi hükme bağlanmaktadır.

 

MADDE 46- Maddeyle, zorunlu olarak elektronik tebligata tabi olacakların kapsamı genişletilmekte ve bu amaçla Ulusal Elektronik Tebligat Sisteminin kurulması hükme bağlanmaktadır.

7201 sayılı Kanunun 7/a maddesinin ikinci fıkrasında elektronik tebligat yapma zorunluluğu sadece anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından mevcut iken; yapılan değişiklikle bu zorunluluğun kapsamı genişletilmektedir. Gerçek kişiler için kural olarak elektronik tebligat zorunluluğu öngörülmemekle birlikte bu kişilerin kendi tercihleri ile bir elektronik tebligat adresi almaları durumunda kendilerine tebligatın sadece elektronik yolla yapılması hükme bağlanmaktadır.

Elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligatın yapılmasına ve elektronik tebligatın muhatabın adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günde yapılmış sayılmasına ilişkin mevcut hükümler korunmaktadır.

Ayrıca, elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülecek, bu bağlamda elektronik tebligat adresi oluşturma ve oluşturulan bu adrese tebligat yapma işlemleri de sadece PTT tarafından yapılacaktır. PTT, sistemin ve bu sistemde kayıtlı verilerin güvenliği ile muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri de alacaktır. Ayrıca PTT, sisteme kaydedilen kişisel verilerin güvenliğini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun ilgili hükümleri uyarınca koruyacaktır.

 

MADDE 47- Ek maddeyle, tasarıyla getirilen zorunlu elektronik tebligat yönteminin işlemesine ilişkin mekanizma kurulmaktadır. Buna göre elektronik tebligat adresleri PTT tarafından gerçek kişiler için Türkiye Cumhuriyet kimlik numarası, tüzel kişiler için ise kayıtlı oldukları sistem numarası esas alınmak suretiyle, her bir gerçek ve tüzel kişi için teklik esasına göre oluşturulacak ve sisteme kaydedilecektir. Oluşturulan ve sisteme kaydedilen adresler kurum, kuruluş veya birlikler aracılığıyla adres sahiplerine teslim edilecek ve daha sonra bu kişilere elektronik yolla tebligat zorunluluğu başlayacaktır. Oluşturulan elektronik tebligat adresleri, Kanunun tasarıyla değiştirilen 7/a maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kişilere ait ise PTT tarafından doğrudan teslim edilecektir.

Kurum, kuruluş veya birlikler ile gerçek ve tüzel kişilerin Kanunun 7/a maddesi kapsamında kendilerine zorunlu olarak elektronik yolla tebligat yapılacak kişiler arasına girmesi veya bunlar hakkında elektronik tebligat zorunluluğunun ortadan kalkması durumunda, gerekli bildirimlerin ilgili kurum, kuruluş veya birlik tarafından bir ay içinde PTT’ye yapılacağı, PTT’nin de bu bildirimi takip eden bir ay içinde gerekli işlemi yapacağı hüküm altına alınmaktadır.

Elektronik tebligat adresi oluşturulması için gerekli bilgi ve belgelerin PTT tarafından ilgili kurum, kuruluş veya birliklerden istenmesi durumunda, istenilen bilgi ve belgelerin PTT’ye gönderilmesinin zorunlu olduğu maddenin son fıkrasıyla hükme bağlanmaktadır.

MADDE 48- Maddeyle, Tasarının getirdiği düzenlemeler dikkate alınarak geçiş hükmü düzenlenmektedir.

 

MADDE 49- Maddeyle, 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifenin “İcra ve iflas harçları” başlıklı bölümünün “İflas harçları:” başlıklı alt bölümünün (2) numaralı fıkrasının

(b) bendi değiştirilmekte ve konkordatoda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinde binde 2, 27 oranında harç alınacağı öngörülmektedir.

 

MADDE 50- Tasarıyla, iflasın ertelenmesi kurumu kaldırıldığından maddeyle Kooperatifler Kanunu bakımından uyum düzenlemesi yapılmaktadır.

 

MADDE 51- Maddeyle 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 15 inci maddesinde, tahkim yargılaması sonunda verilen nihai karara karşı açılacak iptal davasında görevli mahkeme bakımından değişiklik yapılmaktadır. Kanun mevcut halinde gerek tahkim yargılaması sürerken mahkeme kararına ihtiyaç duyulan konularda gerekse tahkim yargılaması sonunda verilen nihai karara karşı açılan iptal davalarında asliye hukuk mahkemesini görevli görmektedir. Yapılan değişiklikle tahkim yargılaması sonunda verilen nihai karara karşı açılacak iptal davasında görevli mahkeme, bölge adliye mahkemesi olarak öngörülmektedir. Tasarıyla bu Kanuna eklenen ek 1 inci maddeyle de tahkim yargılaması sürerken mahkeme kararına ihtiyaç duyulan konularda uyuşmazlığın niteliğine göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesinin görevli olması hükme bağlanmaktadır. Bu düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tahkim” başlıklı Onbirinci Kısmında ve 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişikliklerle de uyumlu ve o değişikliklerin zorunlu bir sonucu olarak yapılmaktadır.

 

MADDE 52- Maddeyle, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa ek 1 inci madde eklenmektedir. 4686 sayılı Kanun 21/6/2001 tarihinde kabul edilmiş ve 5/7/2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4686 sayılı Kanun milletlerarası tahkim yargılaması sürerken mahkeme kararına ihtiyaç duyulan haller ile yargılama sonunda hakem veya hakem kurulu tarafından verilen nihai karara karşı açılan iptal davasında “asliye hukuk mahkemesi”ni görevli görmüştür. Kanunun kabul ve yürürlük tarihi itibariyle asliye hukuk mahkemesi ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki bir “görev ilişkisi” değil bir “iş bölümü ilişkisi”dir. Dolayısıyla milletlerarası tahkime konu olan uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girmesi durumunda metinde asliye hukuk mahkemesi yazsa da asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunda herhangi bir duraksama söz konusu olmamalıdır. Ne var ki 13/1/2011 tarihinde kabul edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında 26/6/2012 tarihinde 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle asliye hukuk mahkemesi ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki “iş bölümü ilişkisi” olmaktan çıkarılarak “görev ilişkisi” niteliğine çevrilmiştir. Bu değişiklikten sonra 4686 sayılı Kanunda asliye hukuk mahkemesinin görevli görüldüğü işlerde uyuşmazlığın niteliğine göre asliye ticaret mahkemesinin görevli sayılıp sayılmayacağı konusu tartışmalı hale gelmiştir. Yapılan düzenlemeyle bu Kanunda asliye hukuk mahkemesine verilen görev ve yetkilerin, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi tarafından kullanılacağı hükme bağlanmaktadır. Böylece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik sebebiyle doğan tereddüt ortadan kaldırılmakta ve tartışmaların sona erdirilmesi amaçlanmaktadır. Tasarıyla 6100 sayılı Kanunun “Tahkim” başlıklı Onbirinci Kısmında, 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 4686 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yapılan tüm değişiklikler, getirilen ek maddeyle uyumlu olup bu hükümler birlikte değerlendirilmelidir.

MADDE 53- Tasarıyla, iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırıldığından maddeyle buna uyuma ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca tahkim yargılamasında iptal davasına bakacak mahkemeyi belirleme konusunda tasarıyla getirilen hükümler uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin iptal davalarına bakacaklarına ilişkin hüküm madde metninden çıkarılmaktadır.

 

MADDE 54- Maddeyle, makul sürede yargılamaların tamamlanması amacıyla basit yargılama usulünde bilirkişinin rapor verme süresi kısaltılmaktadır. Süresinde rapor vermeyen bilirkişi hakkında ikinci fıkrada belirtilen müeyyideler uygulanacak olup bunlar yeterli görülmüştür. İki aylık süre hem asıl süre ve hem de uzatma süresi bakımından geçerlidir.

 

MADDE 55- Maddeyle, Kanunun tahkimde görevli ve yetkili mahkemeyi düzenleyen 410 uncu maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle tahkim yargılamasında, nihai hakem kararı verilinceye kadar olan safhada, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olması öngörülmektedir. Kanunun 411 inci maddesi uyarınca tahkim yargılamasına mahkemelerin yardımı, Kanunun “Tahkim” başlıklı Onbirinci Kısmında açıkça izin verilmiş olan hallerde mümkündür. Bu kapsamda tahkim yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir ve delil tespiti (madde 414), hakemlerin seçimi (madde 416), hakemin reddi usulü (madde 418), görevin yerine getirilememesi (madde 420), tahkim süresi (madde 427), delillerin toplanması (madde 432) konularında mahkemelerin yardımı alınmaktadır. Değişiklikle tahkim yargılaması sırasında mahkemelerin yardımı alınan yukarıdaki konularda görevli mahkemenin uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu hükme bağlanmaktadır. Mevcut hükümde yer alan ve belirtilen konularda bölge adliye mahkemesini görevli gören hüküm, bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta faaliyete geçtiği 20 Temmuz 2016 tarihine kadar zaten uygulanamamıştır. Bu arada 5235 sayılı Kanunun 5 nci maddesinin, (2014 yılında 6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen) üçüncü fıkrasının (4) numaralı bendi, gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunundan gerekse 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunundan kaynaklanan tahkim yargılamalarında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara asliye ticaret mahkemesince bakılacağına ilişkin hüküm getirmiştir. Uygulama da bu düzenleme çerçevesinde gelişmiştir. Belirtilen düzenlemelerden ayrı olarak Milletlerarası Tahkim Kanununun 3 üncü maddesi, tahkim yargılamasında mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde, asliye hukuk mahkemesini görevli mahkeme olarak hükme bağlamıştır. Tasarıyla yapılan bu değişiklikle özellikle 6100 sayılı Kanunun 410 uncu ve 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (4) numaralı bendi arasındaki çelişkinin giderilmesi amaçlanmakta ve bu konudaki tercih, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olarak ortaya konulmaktadır.

 

MADDE 56- Maddeyle, Kanunun hakemlerin seçimini düzenleyen 416 ncı maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Tasarıyla Kanunun 410 ve 439 uncu maddelerinde yapılması öngörülen değişikliklerle tahkim yargılamasında nihai karar verilinceye kadar mahkeme kararına ihtiyaç duyulan hallerde bu kararın asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerince verileceği, nihai karar verildikten sonra iptal davası açılırsa bu davaya bölge adliye mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlanmaktadır. Bu değişikliklerin zorunlu bir sonucu olarak tahkim yargılaması devam ederken, hakem seçimi konusunda asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerince bu madde kapsamında verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmakta ve bu kapsamda “temyiz” ibaresi “kanun” olarak değiştirilmektedir.

MADDE 57- Maddeyle, Kanunun hakemin reddi usulünü düzenleyen 418 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Tasarıyla Kanunun 410 ve 439 uncu maddelerinde yapılması öngörülen değişikliklerle tahkim yargılamasında nihai karar verilinceye kadar mahkeme kararına ihtiyaç duyulan hallerde bu kararın asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerince verileceği, nihai karar verildikten sonra iptal davası açılırsa bu davaya bölge adliye mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlanmaktadır. Bu değişikliklerin zorunlu bir sonucu olarak tahkim yargılaması devam ederken, hakemin reddi konusunda asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerince bu madde kapsamında verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmakta ve bu kapsamda “temyiz” ibaresi “kanun” olarak değiştirilmektedir.

 

MADDE 58- Maddeyle, tahkim yargılaması sona erip hakem veya hakem kurulu tarafından verilen nihai karar aleyhine açılan iptal davasını düzenleyen 439 uncu maddede değişiklik yapılmaktadır. Birinci ve beşinci fıkralarda yapılan değişiklik, tasarıyla 410 uncu maddede yapılan değişikliğin zorunlu sonucudur. 410 uncu madde değişikliğinin gerekçesinde de değinildiği gibi tahkim yargılaması devam ederken mahkeme kararına ihtiyaç duyulan hallerde bu yardım, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi tarafından yapılacaktır. Yapılan değişiklikle tahkim yargılaması sonunda verilen nihai kararlar aleyhine açılacak iptal davasında görevli mahkeme bölge adliye mahkemesi olarak belirlenmektedir.

410 uncu maddenin mevcut halinde tahkim yargılamasında mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli mahkeme, tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir. 439 uncu maddenin mevcut halinde iptal davası, tahkim yerindeki mahkemede açılacaktır. 5235 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (4) numaralı bendi uyarınca tahkim yargılaması sonunda verilen nihai kararlar aleyhine açılacak iptal davası asliye ticaret mahkemesinde görülecektir. 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 3 üncü ve 15 inci maddeleri uyarınca hem tahkim yargılaması sırasında ihtiyaç duyulan hallerde hem de tahkim yargılaması sona erip nihai karar verildikten sonra açılacak iptal davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Anılan hükümler sebebiyle tahkim yargılaması sürecinde ve nihai karar verildikten sonraki aşamada görevli mahkeme konusunda tereddüt oluşmuştur. Bu düzenleme bir yandan tahkim yargılaması sırasında ve yargılama tamamlanıp nihai karar verildikten sonraki aşamada görevli mahkemenin açık, kolay ve yeknesak bir şekilde belirlenmesi amacına hizmet edecek diğer yandan hak arayanlar bakımından etkin bir hukuki korumayı tesis edecektir.

Maddenin ikinci fıkrasında iptal sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. İkinci fıkranın (c) bendinde kararın tahkim süresi içinde verilmemesi bir iptal sebebi olarak öngörülmüştür. Kanunun 427 nci maddesinde tahkim süresi kural olarak bir yıl şeklinde belirlenmiştir. 439 uncu maddenin yedinci fıkrasında ise ikinci fıkrada belirtilen bazı hallerin varlığı sebebiyle iptal davasının kabulü halinde, aksi kararlaştırılmamışsa tarafların hakemleri ve tahkim süresini yeniden belirleyebilmeleri öngörülmüştür. Yedinci fıkrada sayılan bentler arasında tahkim süresine ilişkin (c) bendi bulunmamakta; bu sebeple tahkim süresine ilişkin şarta uyulmadığı için iptal kararı verilmişse yeniden tahkim yoluna gidilmesi mümkün olmamaktadır. Yapılan değişiklikle tahkim süresine ilişkin iptal sebebini düzenleyen (c) bendi de yedinci fıkra kapsamına alınmakta ve böylece tahkim süresine uyulmaması sebebiyle iptal kararı verildiği hallerde dahi aksini kararlaştırmamışlarsa tarafların hakemleri ve tahkim süresini yeniden belirleyebilmelerine imkan tanınmaktadır.

MADDE 59- Maddeyle, miktar veya değeri 100.000 Türk Lirasının altında kalan  ticari davalarda basit yargılama usulünün uygulanması öngörülmekte ve böylece bu kapsamdaki ticari davaların süratle görülüp karara bağlanması amaçlanmaktadır.

 

MADDE 60- Tasarıyla, iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırılıp konkordato kurumu yeniden düzenlendiğinden maddeyle uyum kapsamında değişiklik yapılmaktadır.

 

MADDE 61- Tasarıyla, iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırılıp konkordato kurumu yeniden düzenlendiğinden maddeyle uyum kapsamında değişiklik yapılmaktadır.

 

MADDE 62- Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesinin onaylanması, 20/6/1984 tarihli ve 3028 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve bu Kanun 16/9/1984 tarihli ve 18517 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Sözleşme, Ülkemiz bakımından 29/9/1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ile bir âkit devletin ülkesinde düzenlenmiş olup da diğer bir âkit devletin ülkesinde ibraz edilecek olan resmî belgelerin diplomasi veya konsolosluk temsilcilikleri tarafından onaylanması zorunluluğu kaldırılmaktadır. Sözleşmenin 3 üncü maddesinde tasdik şerhinin (apostil) belgenin verildiği devlet yetkili makamınca konulması gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlığımız ile İçişleri, Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları arasında 8/1/1980 tarihinde yapılan protokolde, apostil şerhinin adli belgelere adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarınca, idari belgelere ise valiliklerce verilmesi kararlaştırılmış ve bu durum Birleşmiş Milletler Lahey Özel Hukuk Konferansına bildirilmiştir.

Sözleşmenin icrasıyla görevli olan Lahey Özel Hukuk Konferansı nezdinde yapılan incelemede, 32 âkit devletin e-apostil ve e-sicil uygulamasını yapan makamlarını Konferansa bildirdiği, bu ülkelerin büyük bir kısmının içişleri, dışişleri veya adalet bakanlığını yetkilendirdikleri görülmüştür. Bunun yanı sıra, yapılan incelemede, ülkelerin klasik apostil şerhi vermeye yetkili makamlarını, e-apostil şerhi verme veya e-sicil sistemini uygulama hususunda da yetkilendirdikleri anlaşılmıştır.

Lahey Özel Hukuk Konferansı tarafından en iyi uygulama örnekleri incelenmiş olup ilgili ülkelerde e-apostil ve e-sicil sisteminin bir arada bulunduğu görülmüştür. Bazı ülkelerde, adli ve idari makamlar e-apostil şerhi verme konusunda yetkilendirilmiştir. Kâğıt üzerinde apostil şerhi verme uygulaması da sonlandırılmamıştır. E-apostil uygulaması uyarınca, apostil şerhi verilmesini talep eden kişi elektronik imzalı, apostil şerhi taşıyan bir elektronik dokümana sahip olmakta veya kendisine verilen kodu kullanarak bunu ilgili ülkelerin Adalet Bakanlığı internet sitesinden indirebilmektedir. Kişiler, e-apostil şerhi taşıyan bu belgeyi Sözleşmeye taraf olan herhangi bir ülkede kullanabilmektedir. Ayrıca, belge düzenlemeye ve tasdik etmeye yetkili makamların tüm imzalarını içeren merkezi bir elektronik veri tabanı (e- sicil) kurulmuştur. Verilen tüm apostil şerhli belgeler, kâğıt ortamında verilenler de dâhil olmak üzere izlenmek ve geçerliliği kontrol edilmek üzere bu elektronik veri tabanına kaydedilmekte ve uzun süre saklanmaktadır. Bu sistem sayesinde, e-apostil şerhi taşıyan belge kendisine sunulan herhangi bir yabancı makam, bu belgenin geçerliliğini belgede yer alan kodları kullanmak suretiyle sisteme girerek teyit edebilmektedir. Bu sistem belgelerin uluslararası geçerliliğini güçlendirmekte, belgelere olan güveni artırmaktadır.

Düzenlemeyle; adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonları başkanlıkları veya valiliklerce verilen e-apostil şerhli belgelerin ilgililere ulaştırılması için, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine, e-apostil şerhli belgelerin elektronik ortamda ilgililere ulaştırılması konusunda yetki verilmektedir. Buna göre PTT, e-apostil şerhli belge talebinin alınması, talep edenin kimlik teyidinin yapılması, hizmet bedelinin belirlenmesi ve tahsil edilmesi, yetkili makamlarca üretilen e-apostil şerhli belgelerin talep edene iletilmesi ve bu belgelerin teyidinin sorgulanması aşamalarında hizmet verecektir. Ancak belirtilmelidir ki,

PTT aracılık hizmetlerini ifa ederken resmi belgelerin güvenliğinin sağlanması ve kişisel verilerin korunması amacıyla e-apostil şerhli belgeleri kuracağı bir sisteme kaydettiremeyecektir.

 

MADDE 63- Tasarının 4 üncü maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesinin yürürlükten kaldırılmasının zorunlu bir sonucu olarak 6475 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde de düzenleme yapılmaktadır.

 

MADDE 64- Tasarıyla, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle iflasın ertelenmesi kurumu kaldırılıp konkordato kurumu revize edildiği için bu Kanunun 179/a, 179/b, 179/c, 298/a, 329/a maddeleri ve 185 inci maddesinin dördüncü fıkrası; elektronik tebligat zorunluluğuna ilişkin hükümler sevk edildiği için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi, 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 9/A maddesi ve 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ile 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 160 ıncı maddesinin altıncı ve sekizinci fıkraları yürürlükten kaldırılmaktadır.

 

MADDE 65- Yürürlük maddesidir.

 

MADDE 66- Yürütme maddesidir.

 

Kaynak: Dünya

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir