Yargıtay HABG denetim süresi içerisinde, suç tarihi HAGB’nin kesinleşme tarihinden önce olan bir suç işlenmişse, tekrardan HAGB kararı verilebileceğine karar verdi.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kavramı, CMK m.231 hükmünde düzenlenmiş olup, aynı hükmün 8. Fıkrası içerisinde “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi yer almaktadır.
Söz konusu cümlenin nasıl yorumlanacağı, ikinci işlenen suç tarihine bakılırken ilk suç için verilen HAGB kararının kesinleşme tarihinin mi, mahkemenin kararı verdiği tarihin mi yoksa suç işleme tarihinin mi uygulanacağı maddenin lafzında açıkça ortaya konmasa da Yargıtay söz konusu ifadeye açıklık getirdi.
Yargıtay, HAGB’ye ilişkin kararın kesinleşme tarihinin dikkate alınması gerektiğini, ikinci suçun ilk suça ait HAGB kesinleşme tarihinden önce işlenmesi durumunda her iki suç için de HAGB uygulanması gerektiğini ifade etti. Yargıtay vermiş olduğu karar içerisinde bu durumu şu şekilde ifade etti;
“…sanığa ait adli sicil ve arşiv kaydındaki 28.04.2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, temyiz incelemesine konu suçların işlendiği tarihten sonra verilmesi nedeniyle sübutu kabul edilen suçların işlendiği tarih itibariyle sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı gözetilmeden, şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından hükmedilen hapis cezaları ertelenen sanık hakkında, “Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde yeniden suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememizde kanaat hasıl olmadığından” biçimindeki yetersiz gerekçeye dayalı olarak hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi…”
Yargıtay
12. Ceza Dairesi
Esas :2020/2234
Karar :2020/7459
Tarih :23.12.2020
Karar-Hükümler: 1- Sanığın hakaret suçundan TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1, 125/4, 43/1, 62, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyetine dair hükme yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar
2- Sanığın şantaj suçundan TCK’nın 107/1, 62, 51, 51/3.maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hüküm
3- Sanığın görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2-1, 62, 51, 51/3. maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hüküm
Hakaret suçundan sanığın mahkumiyetine dair hükme yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar ile şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar ile ilgili temyiz isteminin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanun’un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; 13.05.2016 tarihinde doğrudan hükmedilen 2180 TL’den ibaret mahkumiyet hükmüne yönelik suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de olmayıp, sanığın temyiz isteminin reddine ilişkin Espiye Asliye Ceza Mahkemesinin 03.08.2016 tarihli ek kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, verilen red kararının isteme uygun olarak ONANMASINA,
B) Şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Mağdur …’in 27.02.2015 günü internet üzerinden satış yapan Anne Kız Kıyafetleri isimli facebook profil sayfasında alışveriş yapmak istediği, sitenin sahibi olan sanık … ile mesajlaşarak, adres ve telefon bilgilerini verip, siparişini hazırlattığı ve sanıktan siparişlerin bedelini ödemek için IBAN numarası aldığı, 04.03.2015 günü sanığın facebook üzerinden ödemenin ne zaman yapılacağını sorduğu, mağdurun ürünü almaktan vazgeçip, “alamıyoruz kusura bakma” diye mesaj atmasının ardından, sanığın, “bak şimdi izle resimlerin her şeyin yayınlanıyor mu izle, terbiyesiz” diye mesaj attığı ve akabinde mağdura ait resimleri facebook duvarında paylaştığı, daha sonra telefonda görüştüğü mağdura, pazartesi gününe kadar parayı yatırmaz ise resimlerini, telefon ve diğer tüm bilgilerini değişik internet sitelerinde paylaşacağını söyleyerek şantaj yaptığı, 09.03.2015 günü mağdur tarafından siparişlerin bedelinin ödenmemesi üzerine mağdura ait telefon numarasını ve fotoğrafları facebook duvarında paylaştığı iddialarına konu olayda;
Anne Kız Kıyafetleri isimli sitenin çok eskiden kendisine ait olduğunu ifade eden sanığın, iddiaya konu olaydan önce mağdurun eşi tarafından telefonla aranarak rahatsız edildiğine ve bu durumu fark eden mağdurun kocasıyla ilişkisi olduğunu düşünerek ve daha sonra da mağdurun eşinin kendisini arayarak hakaret ve tehditler edip, telefon numarasını ve resimlerini pornografik internet sitelerinde yayımladıklarına dair soruşturma evresindeki iddialarına ilişkin Espiye Cumhuriyet Başsavcılığınca soyut iddia dışında dava açmayı gerektirir yeterli şüphenin bulunmadığı gerekçesiyle verilen 13.12.2015 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ardından, sanığın, kovuşturma evresinde istinabe mahkemesince alınan 19.02.2016 tarihli savunması esnasında iddialarının delili olarak facebook adlı siteden temin ettiği belge örneklerini sunduğu ve bunlar arasında mağdurun adını ve soyadını taşıyan hesaptaki; “Bu o.ospyu tanıyan var mı? Adı RÜMEYSAYMIŞ. Bu si.işmiş karının numarasını, bilgilerini, anne bebek bakımı blog’undan buldum. Ya..ak sevdalısı, kendisi kocama kancayı takmış, öyle diyorlar, bende duyunca, kıskanç kadınım, ben öldürürüm bu karıyı, saçlarını cımbızla yolar, etlerini liğme liğme ederim. Numarasını paylaşıyorum, erkeklere iş düşüyor. Amca çocuklarım tacize başladı bile. İsteyen arasın, numarası buymuş 0554….. Porno sitelerinde boy boy resimlerini de yayınladım k.ltağın. O.ospu karı, Elif’in kocasına kancayı takmak neymiş görsün.” ibarelerini içeren paylaşımın 26.02.2015 tarihli olup, sanığın aşamalarda hakkındaki suçlamaları kabul etmediği anlaşılmakla,
Espiye Cumhuriyet Başsavcılığının 13.12.2015 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, sanık tarafından dosyaya sunulan belge örnekleri ile ilgili mağdurun ve tanık sıfatıyla da mağdurun eşinin ayrıntılı beyanları alınarak, sanıkla mağdurun suç tarihinden 1 ay öncesine ve 1 ay sonrasına ilişkin HTS kayıtları (arama, aranma, mesaj, baz istasyonu vs.) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan getirtilip incelenerek, gerektiğinde bilişim uzmanı bir bilirkişiden alınacak raporla beraber 27.02.2015-04.03.2015 tarihlerinde mağdura mesaj gönderen ve 09.03.2015 tarihinde de mağdura ait telefon numarası ile fotoğrafların paylaşıldığı Anne Kız Kıyafetleri isimli facebook profilinin sahibinin ve kullanıcısının anılan tarihlerde sanık olup olmadığı belirlenip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz gerekçelere dayalı olarak sanık hakkında şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanığa ait adli sicil ve arşiv kaydındaki 28.04.2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, temyiz incelemesine konu suçların işlendiği tarihten sonra verilmesi nedeniyle sübutu kabul edilen suçların işlendiği tarih itibariyle sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı gözetilmeden, şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından hükmedilen hapis cezaları ertelenen sanık hakkında, “Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde yeniden suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememizde kanaat hasıl olmadığından” biçimindeki yetersiz gerekçeye dayalı olarak hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Sanığın sübutu kabul edilen şantaj suçunun yasal unsurlarının tarif edildiği TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasının, yaptırım yönünden aynı maddenin birinci fıkrasına atıfta bulunmasından dolayı sanık hakkında temel ceza belirlenirken, uygulanan kanun maddesinin, “TCK’nın 107/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanunun 107/1. madde ve fıkrası” şeklinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
c) Şantaj suçunun yaptırımın TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 107/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası olarak düzenlenmesi karşısında, sanığa hapis cezası yanında adli para cezası da tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle sanığa şantaj suçundan eksik ceza hükmedilmesi,
ç) Daha önce mağdurun bilgisi ve rızası dahilinde yayımlandığı anlaşılan mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği resimleri, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin görüntüler olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resimlerini ve cep telefonu numarasını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle yayımlayan sanığın eyleminin, TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
d) Sanığa görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı hükmolunan ve ertelenen 1 yıl 8 ay hapis cezasının TCK’nın 49/2. madde ve fıkrası gereğince uzun süreli olması nedeniyle TCK’nın 53/1. madde ve fıkrasında yazılı hak yoksunluklarına, aynı Kanun’un 53/3. madde ve fıkrası ile T.C. Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek, hükmedilmesi gerekirken, “5237 sayılı TCK’nın 53/3. Maddesi gereği sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. Maddesi hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına,” biçiminde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, şantaj suçu ile ilgili olarak aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak :Lexpera