Yargıtay, menfi tespit davası açılmadan önce yapılan ödemeler hakkında menfi tespit talebinde bulunulması durumunda bu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine karar verdi. Karar içerisinde bu durum şu şekilde ifade edilmiştir.
“…Şu halde anılan hükümler ve açıklamalar ışığında Mahkemece; menfi tespit davası açıldıktan sonra icra takip dosyasına, cebri satış suretiyle olması fark etmeksizin, bir ödeme olması halinde ödeme miktarınca menfi tespit davası kanunen istirdat talebine dönüşecekse de, menfi tespit davasından önce yapılan ödemelerin ancak müstakil istirdat davasına konu edilebileceği ve bu doğrultuda davadan önce yapılan ödemeler yönünden menfi tespit talebinde bulunulmasında hukuki yarar bulunmadığı dikkate alınıp; somut olayda da davadan önce yapıldığı anlaşılan ödemeyi de kapsayacak şekilde menfi tespit talebinde bulunulmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, bu kısma yönelik davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi yerine anılan şekilde bir ayrıma gidilmeksizin hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas :2025/519
Karar :2025/1185
Tarih :24.02.2025
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1397 Esas, 2023/1335 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü, davanın reddi
SAYISI : 2021/154 E., 2022/119 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı … ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının aynı zamanda oğlu olan müvekkilleri murisi ‘nın gerçek dışı borçlandırılarak, müvekkili …’ın miras ve mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı haklarına kavuşmasını engellemeyi amaçladıklarını ve bu doğrultuda muris ‘nın annesi davalıya muvazaalı şekilde 10.09.2009 düzenleme, 10.01.2011 vade tarihli 500.000,00 TL miktarlı bono keşide ettiğini, daha sonra vadesinde borcun ödenmediği gerekçesiyle 21.04.2011 tarihinde Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü 2011/2734 E. (2014/1817 Yeni Esas) sayılı dosya ile icra takip işlemlerine başlanıldığını, vefat ettikten sonra mirasçıları olarak icra dosyasına müvekkillerinin borçlu olarak dahil edildiğini ve icra ihalesi ile muris üzerine kayıtlı plakalı şehir içi yolcu otobüsü ve buna bağlı hattın üçüncü kişi ‘a 381.000,00 TL ve 22.000,00 TL’ye ihale edildiğini, ancak bu süreçte müvekkili ile r arasındaki mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacak haklarının hiç değerlendirilmediğini, muris kocanın vesayet altında olması ve senet imzalanırken de mevcut akıl hastalığı ile madde kullanımı olduğu için ehliyetsiz olabileceğini, borcun kaynağının olmadığını, muris nın annesi davalı …’dan 22.06.2000 tarihinde ticari plaka devri sözleşmesi ile satın aldığı numaralı ticari plaka ilgili hiçbir borcu kalmadığı ve tüm ödemelerin yapıldığının sabit olduğunu, bono üzerindeki imzanın murise ait olmadığını ileri sürerek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve davalının alacağın en az %15’i kadar tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı yanın, davacıların murisi ve davalının da oğlu olan ‘ya davalının 22.06.2000 tarihinde ticari plaka devri başlıklı noter senediyleplakalı ticari minibüsü devrettiğini ve dava konusu bononun da bu kapsamda devir bedeline karşılık 10.09.2009 tarihinde tanzim edilerek alındığını savunduğu, davacılar murisinin kardeşleri dava dışı , ve ‘ın 17.11.2016 tarihinde kollukta verdikleri ifadede, ‘dan anneleri … lehine ölünceye kadar anne ve babalarına bakması ve ileride bu gibi sorunlar doğabilme ihtimali için senet alındığını beyan ettikleri, ticari plaka devrine ilişkin noter senedinde davalının devir bedelini davacıdan nakden ve peşin aldığını, bu ticari plakada hiçbir hak ve alacağının kalmadığını belirttiği, davalının senedin veriliş amacına ilişkin olarak devir esnasında noterde düzenlenen belgede hiç bir alacağının kalmadığını beyan etmesi karşısında davacıların senetten dolayı borçlu olmadıklarının kabulünün gerektiği, davacıların tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; davacıların Kocaeli 4. İcra Müdürlüğü’nün 2014/1817 E. sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların tazminat talebinin şartları oluşmadığından bu talebin reddine karar verilmiş hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafın verdiği cevap dilekçesinde bononun plakalı hatlı otobüsün muris ya devri nedeniyle alındığının savunulduğu, ancak davaya konu edilen bonoda “nakden” kaydı bulunmakta olup, yazılı ikrar olan bu beyanın aksini yani talil nedenini değiştiren davalının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, sunulan deliller dikkate alındığında davalının iddiasını yazılı bir şekilde ispat edemediği, mahkemece davanın anılan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerekirken değişik gerekçeyle kabulü yönündeki kararın kaldırılması gerektiği, eldeki olayda davalının ihdas nedenini talil edip ispat yükünü üzerine aldığı ve dosya kapsamıyla alacak iddiasını ispat edemediği nazara alındığında mahkemenin kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmadığı yönündeki gerekçesinin yerinde olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kamu düzeni yönünden kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle; davanın kabulüne, davacıların Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/1817 E. sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların tazminat talebinin şartları oluşmadığından bu talebin reddine karar verilmiş, kararı davacı … vekili ile davalı vekili temyiz etmiş; diğer davacı … ise bu aşamada davadan feragat etmiş; Dairemizce bu hususta ek karar verilmek üzere dosya geri çevrilmiş, bu defa hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesince 18.12.2024 tarihli ek kararla davacı …’nın davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
1.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun’un 369/1 hükmü ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre mümeyyiz davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin/bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/6 hükmünde borçlunun menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borcun da ödenmiş olması halinde menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği düzenlenmiş; aynı Kanun’un 72/7 hükmünde ise cebri icra baskısı altında borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahsın ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, genel hükümler çerçevesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebileceğine yer verilmiştir.
Somut olayda 500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipte, 14.03.2017 tarihinde davacılara murisleri ‘dan mirasen intikal eden plakalı ticari minibüs ve ticari plakasının dava dışı şahsa dosya borcunu kapatmayacak şekilde satıldığı; eldeki davanın ise tüm bu takibe ilişkin olarak bu satış işleminden sonra menfi tespit davası olarak 11.12.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 114/1.h bendinde hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiş olup yargılamanın her aşamasında Mahkemece re’sen dikkate alınacaktır. Şu halde anılan hükümler ve açıklamalar ışığında Mahkemece; menfi tespit davası açıldıktan sonra icra takip dosyasına, cebri satış suretiyle olması fark etmeksizin, bir ödeme olması halinde ödeme miktarınca menfi tespit davası kanunen istirdat talebine dönüşecekse de, menfi tespit davasından önce yapılan ödemelerin ancak müstakil istirdat davasına konu edilebileceği ve bu doğrultuda davadan önce yapılan ödemeler yönünden menfi tespit talebinde bulunulmasında hukuki yarar bulunmadığı dikkate alınıp; somut olayda da davadan önce yapıldığı anlaşılan ödemeyi de kapsayacak şekilde menfi tespit talebinde bulunulmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, bu kısma yönelik davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi yerine anılan şekilde bir ayrıma gidilmeksizin hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2 hükmü uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 615,40 TL temyiz ilam harcı ile 3.033,70 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden davacı …’dan alınmasına, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yayına Hazırlayan: Stj.Av. Gizem Akbaş
