Yargıtay, yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli delil oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşacağına, iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemlerin ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacağına karar verdi. Yargıtay karar içerisinde bu durumu şu şekilde ifade etmiştir;
“…Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır…”
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2024/854 E.
2024/2303 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/624 E, 2022/1213 K.
SUÇ : Hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : ilgili kararın kanun yararına bozulması
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/1474 esas 2022/696 karar sayılı kararı ile verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının SANIĞA VERİLEN SONUÇ CEZADAN MAHSUBUNA, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 07/12/2023 tarih ve 94660652-105-09-22620-2023-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.12.2023 tarihli ve KYB-2023/133183 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
ı. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.12.2023 tarihli ve KYB-2023/133183 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
Aydın E Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumunda hükümlü sanık hakkında, infaz koruma memuru olan müşteki …’a yönelik, inceleme dışı 15/07/2020 tarihinde saat 15:30’da gerçekleştirdiği hakaret suçundan dolayı Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2022 tarihli ve 2020/1474 esas, 2022/696 sayılı kararı ile 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, anılan kararın istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın 06/05/2022 tarihinde kesinleştiği,
Dosya kapsamına göre ise sanığın 15/07/2020 tarihinde saat 16:55’te yine müşteki … la karşı hakaret suçunu işlediğinden bahisle Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 17/11/2020 tarihli ve 2020/4556 esas sayılı iddianamesi ile açılan kamu davası neticesinde, sanığın müştekiye yönelik eyleminin Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2022 tarihli kararı ile zincirleme şekilde işlendiğinden bahisle mahkumiyetine karar verilerek, mahkum olunan cezasının mahsubuna verilmesinde isabet görülmemiştir. ” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
11. GEREKÇE
5237 sayılı Kanun’un “Zincirleme Suç” başlıklı 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında; İN Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
5237 sayılı Kanun’un sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnalarına, 5237 sayılı Kanun’un %uçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44 üncü maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05.06.2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 gün ve 384-2, 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173-145, 08.07.2003 gün ve 189-207, 13.10.1998 gün ve 205-304, 20.03.1995 gün ve 4868 ile 02.03.1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında “Aynı suç işleme kararı” kavramından, Kanun’un aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulu’nun 15.03.2016 tarihli ve 2014/10-847 Esas, 2016/128 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. işlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında ‘birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerIendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerIendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerIendirilerek belirlenmesi gerekecektir. Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme suçla bağlantılı olması nedeniyle “Hukuki kesinti” kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır. Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu ahvalde sanığın her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmeyecek, sanığa bir suçtan ceza verildikten sonra hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasında artırım yapılacaktır. Buna göre, soruşturma aşamasında sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suçu işlediğinin tespit edilmesi durumda, soruşturma dosyalarının birleştirilerek kamu davası açılması, bu hususa riayet edilmeden kamu davalarının açılması halinde ise hukuki kesintinin oluşmasından önce sanığın aynı mağdura karşı bir suç işleme kararıyla aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin anlaşılması durumunda dava dosyalarının birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerIendirilmesi isabetli bir uygulama olacaktır.
Zincirleme suça dâhil olan bir suçtan bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle hüküm kurulmalı, kesinleşen hükümdeki ceza sonuç cezadan indirilmeli, böylece yargılaması devam eden suça ilişkin ceza belirlenmelidir.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ve 2020/1474 esas, 2022/696 sayılı kararı ile hakaret suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın istinaf edilmeden kesinleştiği, dosya kapsamında incelenen ve aynı gün
16.55 de aynı mağdura karşı işlenen hakaret suçundan ise 1 yıl 15 gün hapis cezası verilip, sanık hakkında Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/1474 esas 2022/696 karar sayılı kararı ile verilen ı yıl 3 ay hapis cezasının SANIĞA VERİLEN SONUÇ CEZADAN MAHSUBUNA karar verildiği ve bu kararın da istinaf edilmeksizin kesinleştiği belirlenmiştir. Bu kapsamda sanığın hakaret eylemlerini birden fazla mağdura yönelik, birden fazla ve farklı zamanlarda gerçekleştirmesi
Kaynak : https://kararama.yargitay.gov.tr
