Çevresel Etki Değerlendirilmesi Gerekli Değildir kararının iptali istemiyle açılan davada uzman bilirkişilerden oluşan bir heyetle keşif yapılması gerekir.

T.C.
DANIŞTAY
6. DAİRE
E. 2019/12421
K. 2019/6397
T. 25.6.2019

ÖZET : Dava, yapılması planlanan “Rüzgar Elektrik Santrali Revizyon Projesi” ile ilgili olarak, Valilik Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemine ilişkindir.

Tarafların iddia ve savunmaları, nihai ÇED Raporunu hazırlayanların uzmanlık alanları ve bölgenin özelliği dikkate alınarak, gerekirse başka dallarda da öğretim görevlileri seçilmek ve heyet tek sayıda oluşturulmak suretiyle, dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararına konu faaliyetin, proje alanının niteliğine göre tarım alanları, su kaynakları, arkeolojik ve doğal sit alanları vb. duyarlı yörelere etkisi ile nihai ÇED raporunun ve alınacak önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterli olup olmadığının tespiti amacıyla, üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek biri çevre mühendisi olmak üzere, Mahkemece belirlenen heyetteki bilirkişilerin uzmanlık alanlarına ek olarak, şehir ve bölge planlaması konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir heyet ile keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve düzenlenecek raporun incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden; hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamıştır.

İSTEMİN KONUSU : Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 24/12/2018 tarih ve E:2017/1458, K:2018/1843 Sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Muğla İli, Bodrum İlçesi, İnlikaya, Karakuzu, Geriş Mevkiinde, Rüzgar Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan “Geriş Rüzgar Elektrik Santrali Revizyon Projesi” ile ilgili olarak, Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 19/10/2017 günlü, 2017445 Sayılı ”Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Mahkemenin 06.11.2018 günlü, E:2017/1553, K:2018/1571 Sayılı kararı ile, belirtilen dosyada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucundan hazırlanan 09.07.2018 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, “RES alanının kapsadığı geniş arazinin; arkeolojik, doğal, kültürel ve doğal peyzaj-topoğrafik görünümü ile proje kapsamında, alanın içinde barındırdığı 1. derece arkeolojik, 1. ve 3. derece doğal sit bölgelerinde müdahaleler yapılacak olması nedenleriyle, ayrıntılı bir saha incelemesi yapılarak ÇED çalışmalarının yerine getirilmesi gerektiği; bu nedenle, dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle dava konusu işlemin iptal edildiği; bu suretle hukuka aykırılığı sabit olan dava konusu kararın iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davalı tarafından, 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Plan hükümleri uyarınca, enerji üretimi ve iletimine ilişkin kullanımlar için, alt ölçekli imar planı çalışmalarının yapılabileceği; yine plan hükümlerine göre, sit alanlarında, ilgili mevzut, ilke kararları ve plan kararları doğrultusunda 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı imar planları hazırlanıp onaylanmadan uygulama yapılamayacağı; Geriş Rüzgar Enerji Santrali 1/5.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı İlave+Değişikliği ve 1/1.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı İlave+Değişikliğinin Bakanlığın 02.12.2014 tarihli, 12190 Sayılı oluru ile 644 Sayılı KHK’nın 13/A maddesi uyarınca onaylandığı; proje kapsamında, 1. derece arkeolojik sit alanları ve taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli yapılara fiziki müdahalenin söz konusu olmadığı; dava konusu işlemin, ilgili kurum görüşleri doğrultusunda tesis edildiği; ayrıca, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, proje alanının jeolojik ve hidrojeolojik açıdan incelenmesinde, Proje Tanıtım Dosyasındaki bilgilerin tekrarlandığı, fakat Proje Tanıtım Dosyasının bu açıdan yeterli olmadığı yönünde görüş bildirildiği, bu sonuca nasıl ulaşıldığına dair yeterli ve açık bir bilgiye ise raporda yer verilmediği, bu nedenle söz konusu görüşe itibar edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

2-) Davalı yanında müdahil tarafından, Geriş RES Santralinin dört adet türbininin (T3, T4, T7 ve T9 türbinleri) inşaat çalışmalarının tamamlanarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji işleri Genel Müdürlüğünden alınan geçici kabuller doğrultusunda söz konusu türbinlerin üretim faaliyetlerine başladığı; bu aşamadan sonra kapasite artışı kapsamında inşa edilecek sekiz adet türbin için, koruma kurullarının sit alanlarına ilişkin tescil kararları ve açılmış olan davalarda alınan bilirkişi raporları da dikkate alınarak yeni bir ÇED başvurusunda bulunulduğu ve sonucunda dava konusu işlemin tesis edildiği; dava konusu ÇED Gerekli Değildir kararının, üretim faaliyetleri devam etmekte olan ilk dört türbin için geçerli olmayıp, söz konusu türbinler için, daha önce alınan 06/04/2014 günlü, E-2015325 Sayılı ÇED Gerekli Değildir kararının geçerliliğini sürdürdüğü; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişki ve hatalar içerdiği ve heyette yer alan fauna uzmanı, flora uzmanı, ornitolog, çevre mühendisi, ziraat mühendisi ve elektrik mühendisi bilirkişilerce dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği halde, bu görüşler değerlendirilmeden ve raporda yer alan hata ve çelişkiler giderilecek şekilde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, arkeolog ve jeolog bilirkişilerin, kendi uzmanlık alanları dışında yaptıkları, subjektif nitelikteki değerlendirmeleri doğrultusunda dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının Dairemiz kararında belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Muğla İli, Bodrum İlçesi, İnlikaya, Karakuzu, Geriş Mevkiinde, Rüzgar Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan “Geriş Rüzgar Elektrik Santrali Revizyon Projesi” ile ilgili olarak, Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından, 19/10/2017 günlü, 2017445 Sayılı ”Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerek Değildir” kararı verilmiştir. Bunun üzerine, söz konusu kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2872 Sayılı Çevre Kanununun 2. maddesinde; çevresel etki değerlendirmesi, gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar olarak tanımlanmış, 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

25/11/2014 günlü, 29186 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 4. maddesinde; Etki: Gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin hazırlık, inşaat ve işletme sırasında ya da işletme sonrasında, çevre unsurlarında doğrudan ya da dolaylı olarak, kısa veya uzun dönemde, geçici ya da kalıcı, olumlu ya da olumsuz yönde ortaya çıkması olası değişiklikler, Etki Alanı: Gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin işletme öncesi, işletilmesi ve işletme sonrasında etkilediği alan, Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı; Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış; “Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlama yükümlülüğü” başlıklı 6. maddesinde; “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.” düzenlemesine yer verilmiş; “Seçme, eleme kriterlerine tabi projeler” başlıklı 15. maddesinde, “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-2 listesinde yer alan projeler, b) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-2 listesinde belirtilen projeler, seçme, eleme kriterlerine tabidir.” hükmüne; “Başvuru ve inceleme” başlıklı 16. maddesinde, “(1) Çevresel Etki Değerlendirmesinin gerekli olup olmadığının araştırılması amacıyla Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar tarafından; ek-4’e göre hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası, proje sahibince Proje Tanıtım Dosyasında ve eklerinde yer alan bilgi ve belgelerin doğru olduğunu belirtir taahhüt yazısı ve imza sirküleri ile Bakanlık tarafından belirlenen başvuru bedelinin ödendiğine dair belge Bakanlığa sunulur. (2) Bakanlık, proje için hazırlanan Proje Tanıtım Dosyasını ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde beş (5) iş günü içinde inceler. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde eksikliklerin bulunması halinde bunların tamamlanması Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan istenir. (3) Eksiklikleri altı (6) ay içerisinde tamamlanmayan Proje Tanıtım Dosyasına ilişkin ÇED süreci sonlandırılır.” hükmüne; “Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı” başlıklı 17. maddesinin 1. fıkrasında, “(1) Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir…” hükmüne yer verilmiş; Ek IV’te ise, “Proje Tanıtım Dosyasının Hazırlanmasında Esas Alınacak Seçme Eleme Kriterleri” verilmiş ve “1.Projenin Özellikleri: a) Projenin ve yerin alternatifleri (proje teknolojisinin ve proje alanının seçilme nedenleri), b) Projenin iş akım şeması, kapasitesi, kapladığı alan, teknolojisi, çalışacak personel sayısı, c) Doğal kaynakların kullanımı (arazi kullanımı, su kullanımı, kullanılan enerji türü vb.), ç) Atık miktarı(katı, sıvı, gaz ve benzeri) ve atıkların kimyasal, fiziksel ve biyolojik özellikleri, d) Kullanılan teknoloji ve malzemelerden kaynaklanabilecek kaza riski. 2.Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri: a) Mevcut arazi kullanımı ve kalitesi (tarım alanı, orman alanı, planlı alan, su yüzeyi ve benzeri), b) Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi dikkate alınarak korunması gereken alanlar. 3. Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler… Ekler:1- Proje için seçilen yerin koordinatları 2-Proje alanı ve yakın çevresinin mevcut arazi kullanımını değerlendirmek için; yerleşim alanlarının, ulaşım ağlarının, enerji nakil hatlarının, mevcut tesislerin ve ek-5’de yer alan Duyarlı Yöreler Listesinde belirtilen diğer alanların (proje alanı ve yakın çevresinde bulunması halinde) yerlerine ilişkin verileri gösterir bilgiler 1/25000 ölçekli hâlihazır harita (çevre düzeni planı, nazım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri, topografik harita) üzerine işlenerek kısaca açıklanması, jeoloji haritası ve depremsellik.” şeklindeki düzenlemelere yer verilmiştir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesi, “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle:3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” hükmünü; “Bilirkişi sayısının belirlenmesi” başlıklı 267. maddesi, “(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmünü; aynı Kanunun “Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor” başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, “(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…” hükmünü içermektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dosyanın ve Dairemizin E:2019/2383, K:2019/2246 Sayılı dosyalarının birlikte incelenmesinden; İdare Mahkemesince, aynı işlemin iptali istemiyle açılan, Mahkemenin E:2017/1553 Sayılı dosyasında, ziraat mühendisi, fauna uzmanı, flora uzmanı, ornitolog, jeoloji mühendisi, çevre mühendisi, elektrik mühendisi ve arkeologdan oluşan sekiz kişilik heyet ile 20/04/2018 tarihinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı; bu inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, Mahkemece incelenmesi istenilen hususların, her bir bilirkişi tarafından kendi uzmanlık konusuna göre “Dava Konusunun Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları Açısından Değerlendirilmesi”, “Dava Konusunun Jeolojik ve Hidrojeolojik Açıdan Değerlendirilmesi”, “Dava Konusunun Elektrik Mühendisliği Açısından Değerlendirilmesi”, “Dava Konusunun Fauna Yapısı Açısından Değerlendirilmesi”, “Dava Konusunun Ornitoloji (Kuş Bilimi) – Zooloji (Fauna) Açısından Değerlendirilmesi”, “Dava Konusunun Flora Açısından Değerlendirilmesi” ve “Dava Konusunun Tarımsal Yapı, Arazi Kullanımı ve Çevre Açısından Değerlendirilmesi” ana başlıkları altında değerlendirildiği; raporun sonuç bölümünün de yine yukarıda belirtilen ana başlıklar altında oluşturulmak suretiyle elektrik mühendisliği, fauna yapısı, ornitoloji, flora, tarımsal yapı, arazi kullanımı ve çevre açısından yapılan değerlendirmelerde yapılması planlanan projenin herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının uygun olduğu; arkeolojik sit ve doğal sit alanları ile jeolojik ve hidrojeolojik açıdan yapılan değerlendirmelerde ise, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptal edilerek, ÇED Raporu alınması gerektiği yönünde görüş bildirildiği; bununla birlikte, bilirkişi heyetinden tespiti istenen hususlar arasında dava konusu kararın plan kararları açısından olumlu olup olmadığı hususuna da yer verilmesine rağmen, raporu hazırlayan heyette, uzmanlık alanı itibarıyla bu hususta değerlendirme yapabilecek şehir ve bölge plancısı bilirkişilere yer verilmediği; bakılmakta olan davada ise, aynı bilirkişi raporu esas alınarak dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca; çevresel etki değerlendirmesi ile, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirildiği ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolü amacıyla sürdürülecek çalışmaların belirlendiği bir süreç öngörülmüş olup; Yönetmelik kapsamında yer alan bir faaliyet nedeniyle hazırlanacak Proje Tanıtım Dosyasında, projenin gerçekleştirileceği yer ile alternatif alanların belirlenerek, projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında seçilen yerin ve etki alanının çevresel özelliklerinin, projenin yaratacağı çevresel etkilerin ve alınacak önlemlerin tartışılması; ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda da yine, yukarıda belirtilen ÇED Yönetmeliğinin EK-2 listesinde yer alan projeler için, projenin çevresel etkilerinin, aynı Yönetmeliğin EK-IV maddesindeki unsurlar yönünden bir bütün olarak irdelenmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte, ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin ve bulunduğu çevrenin özelliklerine göre, proje tanıtım dosyasını veya nihai ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle seçilmesi gerekmektedir. Nihai ÇED Raporunda veya proje tanıtım dosyasında onlarca uzmanın imzası bulunabildiğinden, birebir aynı sayıda ve aynı uzmanlık alanında olmasa dahi, yargılama usulü kurallarının elverdiği ölçüde, usul ekonomisi de gözetilerek bir denge kurulması, seçilecek bilirkişilerin projenin bulunduğu alana ve projeye yapılan itirazlara göre değerlendirilmesi zorunlu olan ana konu başlıkları bakımından yeterli uzmanlığa sahip olması, tarafları tatmin edici ve adil bir yargılama yapılması açısından gerekliliktir.

Diğer yandan; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 267. maddesinde, “(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmü yer almış; 279. maddesinin 2. fıkrasında, bilirkişi raporunda, … gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebinin … bulunması gerektiği, azınlıkta kalan bilirkişinin, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabileceği belirtilmiştir. Buna göre, mahkemenin birden çok bilirkişi görevlendirmesi halinde, bunun gerekçesinin açıkça gösterilmesi ve bilirkişilerin, heyet tek sayıda oluşacak şekilde belirlenmesi; yine bilirkişilerin, konuyu birlikte müzakere ederek değerlendirmeleri ve görüşlerine başvurulan konuda ortak bir sonuç bildirmeleri gerekir.

Uyuşmazlıkta; İdare Mahkemesince, sekiz kişilik bir heyet oluşturularak keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı; bir diğer deyişle, bilirkişi heyetinin, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yukarıda belirtilen 267. maddesine aykırı olarak, tek sayıda oluşturulmadığı; bununla birlikte, bilirkişilerden tespiti istenilen hususlar arasında, dava konusu kararın plan kararlarına uygun olup olmadığı hususuna da yer verilmesine rağmen, heyette uzmanlık alanı itibarıyla bu hususa yönelik değerlendirme yapabilecek şehir ve bölge planlaması konusunda uzman bilirkişiye yer verilmediği; mevcut bilirkişilerin ise uzmanlıklarına başvurulan konuyu birlikte tartışarak, ortak bir sonuç bildirmeleri gerekirken, Mahkemeye sunulan raporda, arkeolojik ve doğal sit alanları ile jeolojik ve hidrojeolojik açıdan yapılan incelemeler yönünden bir takım eksiklik ve olumsuzluklar ortaya konulmuş olmasına rağmen, bu eksikliklerin dava konusu ÇED olumlu kararını sakatlar nitelikte olup olmadığının ortak bir değerlendirme ve sonuç belirtilerek açıklığa kavuşturulmadığı; ancak belirtilen tüm bu eksikliklere rağmen, İdare Mahkemesince, söz konusu rapor hükme esas alınarak dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince; tarafların iddia ve savunmaları, nihai ÇED Raporunu hazırlayanların uzmanlık alanları ve bölgenin özelliği de dikkate alınarak, gerekirse başka dallarda da öğretim görevlileri seçilmek ve heyet tek sayıda oluşturulmak suretiyle, dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararına konu faaliyetin, proje alanının niteliğine göre tarım alanları, su kaynakları, arkeolojik ve doğal sit alanları vb. duyarlı yörelere etkisi ile nihai ÇED raporunun ve alınacak önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterli olup olmadığının tespiti amacıyla, üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek biri çevre mühendisi olmak üzere, Mahkemece belirlenen heyetteki bilirkişilerin uzmanlık alanlarına ek olarak, şehir ve bölge planlaması konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir heyet ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bunun sonucunda düzenlenecek raporun -bu raporun ortak bir sonuç bildirecek şekilde hazırlanması gerektiği de gözetilerek- incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1.2577 Sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idare ile davalı yanında müdahilin temyiz isteminin kabulüne,

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 24/12/2018 tarih ve E:2017/1458, K:2018/1843 Sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 25.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir