Yargıtay, cevap dilekçesinin uzamasına ilişkin sürenin son gününün adli tatile denk gelmesi durumunda süre adli tatilin sona ermesine kadar uzayacağına karar verdi. Yargıtay karar içerisinde bu durumu şu şekilde gerekçelendirdi;
“…Davacı erkeğin dava dilekçesinin 02.07.2018 tarihinde bizzat davalı kadına tebliğ edildiği, davalı kadın vekilinin cevap verme süresi içinde cevap süresinin uzatılması talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2018 tarihli ara kararı ile davalı kadın vekilinin talebinin kabulüne, cevap süresinin bitim tarihinden itibaren davalı kadın vekiline bir ay ek süre verilmesine karar verildiği, bu nedenle cevap verme süresinin son gününün 16.08.2018 tarihi olduğu, bu tarihin de adli tatile denk geldiği, 6100 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesi gereğince sürelerin son gününün adli tatile denk gelmesi durumunda sürenin adli tatil bitiminden itibaren bir hafta uzamış sayıldığı, davalı kadın vekili tarafından dosyaya sunulan 07.09.2018 havale tarihli cevap dilekçesinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır…”
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
Esas :2023/2418
Karar :2023/5930
Tarih :05.12.2023
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1158 E., 2022/2257 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/477 E., 2020/730 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının reddine dair verilen kararın kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının reddine dair verilen kararın kesinleşmesinden sonra davacı erkeğin barışmak için müvekkili ile yakınlaştığını, 4721 sayılı Kanun’un 185 inci maddesi anlamında birliktelik yarattığını savunarak davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde davalı kadın yararına 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile daha önce davacı erkek tarafından boşanma davası açıldığı, davalı kadının kusuru ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiği, bu kararın taraflarca istinaf edilmeyerek 09.06.2015 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmeden sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığı, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen yasal koşulların oluştuğu, boşanma davası açarak fiili ayrılık yaratan davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davalı kadının boşanma sonucu eşinin maddî desteğini yitirdiği ancak kişilik haklarının ihlal edilmediği, Karşıyaka 2. Aile Mahkemesinin 16.06.2016 tarih, 2015/603 Esas ve 2016/425 Karar sayılı kararı ile davalı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası bağlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, davalı kadın yararına 25.000,00 TL maddî tazminata, davalı kadının manevî tazminat talebinin reddine, bağımsız tedbir nafakası davası ile kadın yararına tedbir nafakasına hükmedildiğinden tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tedbir nafakası ile maddî tazminat yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, maddî tazminatın miktarı ile manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının süresinde olmayan cevap dilekçesinin dikkate alınamayacağı, süresinde olmayan maddî ve manevî tazminat talepleri konusunda karar verilemeyeceği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, davalı kadının maddî ve manevî tazminat talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası koşullarının oluşmadığını, dayanak davadan sonra tarafların bir arada yaşadığını, cevap dilekçesini süresinde verdiklerini, ayrıca süresinde talep edilen maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal koşullarının da müvekkili yararına oluştuğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eylemli ayrılık hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, uyuşmazlık, davalı kadının cevap dilekçesinin süresinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının usule uygun şekilde talep edilmiş tazminat isteği bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 104 üncü, 127 nci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı erkeğin dava dilekçesinin 02.07.2018 tarihinde bizzat davalı kadına tebliğ edildiği, davalı kadın vekilinin cevap verme süresi içinde cevap süresinin uzatılması talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2018 tarihli ara kararı ile davalı kadın vekilinin talebinin kabulüne, cevap süresinin bitim tarihinden itibaren davalı kadın vekiline bir ay ek süre verilmesine karar verildiği, bu nedenle cevap verme süresinin son gününün 16.08.2018 tarihi olduğu, bu tarihin de adli tatile denk geldiği, 6100 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesi gereğince sürelerin son gününün adli tatile denk gelmesi durumunda sürenin adli tatil bitiminden itibaren bir hafta uzamış sayıldığı, davalı kadın vekili tarafından dosyaya sunulan 07.09.2018 havale tarihli cevap dilekçesinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince davalının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı değerlendirilerek tarafların istinaf itirazlarının incelenmesi doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadının cevap dilekçesinin süresinde olduğu hususu gözetilerek istinaf taleplerinin incelemesi gerektiğinden kararın bu sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kaynak :Lexpera
