ÇED kararlarında 25 hektarlık hile

Maden şirketleri, ÇED gerekli değildir kararı alabilmek için yönetmelikteki açıktan faydalanıyor. ÇED izin alanlarını 25 hektarın altında gösteren şirketler kolayca ÇED Gerekli Değildir kararı alırken avukatlar bunun “Kanuna karşı hile” olduğunu belirtiyor.

Maden ve enerji şirketleri ruhsat alanları daha büyük olmasına rağmen, proje tanıtım dosyasında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) izin alanlarını 25 hektarın altında gösteriyor. 25 hektarın üzerindeki projelerin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi birçok bakanlığın kontrolünden geçip izin almış olması gerekirken, 25 hektarın altındaki projeler Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlükleri tarafından değerlendiriliyor ve çoğunlukla ÇED Gerekli Değildir kararı veriliyor. Yasadaki boşluktan faydalanan maden şirketleri projelerini 25 hektarın altındaki alanlar için hazırlayarak ÇED sürecini kolayca aşıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde SEBA Madencilik Aydın’ın Söke ilçesinde 144,14 hektarlık ruhsatlı arazinin 24,58 hektarlık kısmında ve Efeler ilçesinde 24,93 hektarlık alanda kömür işletmesi için Aydın Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusunda bulunmuştu. Öte yandan Muğla’nın Milas ilçesi Çandır ve Kurudere köylerinde Yıldızlar Grup tarafından 24,32 hektar alanda açılacak boksit madeni için Muğla Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nce ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiş, köylüler kararı mahkemeye taşımıştı. Köylüler madende boksit değil, Hollywood yıldızlarına satılan Zultanit taşının çıkarılacağını da öne sürmüştü.

BAKANLIK DEVRE DIŞI

ÇED Yönetmeliğine göre projelerin ne tür bir çevresel etki değerlendirme prosedürüne dahil olacağını projenin kapasite sınırının belirlediğini söyleyen İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu üyesi Avukat Cem Altıparmak, “Belirlenen sınırları aşan projelerin ÇED Olumlu Kararı alması yaklaşık 1 ila 2 yıl arasında değişir. Kapasite sınırı altında kalan projeler ise başvurularında bir sorun yoksa yirmi iş günü içinde ÇED Gerekli Değildir kararı alarak projeye başlama imkânı edinirler. İşte bu iki yöntem arasındaki zaman ve süreç farkı özellikle madencilik projelerinde proje sahiplerinin kanuna karşı hile olarak tanımlayabileceğimiz bir yola başvurmalarına yol açıyor” dedi. Madencilik projelerinde 25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmelerin ÇED süreci uygulanacak projeler olarak kabul edildiğini hatırlatan Altıparmak, “25 hektar ve üzerinde bir maden işletme projesine sahip olan yatırımcı ÇED Olumlu kararı alabilmek için hem daha uzun bir yol izleyecek hem de halkın katılımı toplantısı gibi bölgede yaşayan halkla karşı karşıya gelebileceği süreçleri yaşamak zorunda. Bu süreci yaşamak istemeyen proje sahibi, proje büyüklüğünü 25 hektarın altında gösteriyor, örneğin 24,9 hektar. Bu durumda proje doğrudan çevresel etkileri ön inceleme ve değerlendirmeye tabi projeler sınıfına giriyor. Bu ön inceleme ise maksimum on beş iş gününde sonuçlanıyor ve en geç beş iş gününde proje için ÇED Gerekli Değildir kararı verilebiliyor. Bu kolaylığa sahip olmak isteyen yatırımcı, gerçek faaliyet sahası 25 hektarın üzerinde dahi olsa ilk başta maden proje büyüklüklerini 25 hektarın altında göstererek, aslında kanuna karşı hileye başvurmuş oluyor. Daha sonraki aşamalarda proje sahasını genişletirken de kapasite artışı için yine aynı yolu izliyor. Yatırımcının bu yola başvurmakta bir sorun görmemesi bize aslında ÇED süreçlerini kontrol ve denetleme yükümlüğüne sahip olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ataletini ve yetersizliğini gösteriyor” diye konuştu.

Kaynak:Gazete Yenigün

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir