Yargıtay, askerlik görevini ifa eden kişinin mernis adresine tebligat yapılmış olmasının usulüne uygun bir tebligat olmadığına karar verdi. Yargıtay kararda, askerlik görevini ifa eden kişi hakkında Tebligat Kanunu’nun 14. Maddesi uygulanması gerekirken, mernis adresinde annesine tebligat yapılmış olduğunu, davalıya usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak hukuki dinlenilme hakkını kullanmasını sağlandıktan ve varsa delilleri toplandıktan sonra hüküm kurulması gerektiğini ifade etmiştir.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Esas :2017/1791
Karar :2020/182
Tarih :22.01.2020
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 16/09/2015 gününde verilen dilekçe ile gayrıresmi evliliğe dayalı manevi tazminat, ziynet eşyalarının iadesi ve nafaka istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/12/2015 günlü karar ile davalının temyiz talebinin reddine dair 30/05/2016 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalının ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 14. maddesinde “Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve müessese amiri gibi en yakın üste yapılır. Yukarıki fıkrada yazılı olanların haricindeki askeri şahıslara birlik veya müessesede tebligat yapılması icabeden ahvalde, tebliğin yapılmasını nöbetçi amiri veya subayı temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece; davalının temyiz talebinin, süresinde olmadığı gerekçesi ile 30/05/2016 tarihli ek karar ile reddedildiği ancak davalıya gerekçeli kararın, askerlik hizmetini yapmasına rağmen mernis adresine çıkarılarak muhtara tebliğ edildiği ve tebligatın, yukarıda açıklanan kanuni düzenleme kapsamında usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla 30/05/2016 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın temyiz incelemesine geçildi.
2-Davalının asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, gayri resmi birliktelik nedeniyle manevi tazminat, ziynet eşyalarının iadesi, müşterek çocuk yönünden iştirak nafakası ile yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalının düğün yaparak gayri resmi olarak evlendiklerini, bu birlikteliklerinden bir çocukları olduğunu, kısa bir süre sonra aralarında anlaşmazlıklar meydana geldiğini ve ayrıldıklarını, müvekkilinin düğünde takılan ziynet eşyalarını yanına alamadığını beyan ederek, ziynet eşyalarının aynen ya da bedelinin iadesi, müşterek çocuk yönünden iştirak, müvekkili yönünden yoksulluk nafakası ile uğramış olduğu manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, resmi olmasa da ziynet eşyaların mülkiyetinin birliktelik ile beraber davacıya geçtiği, davalının evlilik birliğinin gereklerini ihmal ettiği gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi; ”Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya içeriğinden; davalının, dava tarihinde askerlik görevini ifa ettiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen dava dilekçesinin, yukarıda açıklanan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 14. maddesine aykırı olarak mernis adresinde annesine tebliğ edildiği, davalının 16/11/2015 tarihli dilekçe ile askerlik hizmeti yaptığını beyan etmesine karşın, yargılamaya davalının katılımı sağlanmadan karar verilmesi, davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması niteliğindedir. Davalıya usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak, hukuki dinlenilme hakkını kullanması sağlandıktan ve varsa delilleri toplandıktan sonra hüküm kurulması gerekir.
Şu durumda; davalıya usulüne uygun bir şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmeli, bu şekilde yasal savunma hakkı tanındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, savunma hakkını kısıtlar şekilde usulsüz tebligat yapılarak karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalının temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın yukarıda (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle kaldırılmasına, asıl kararın (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Kaynak :Lexpera
Yayına hazırlayan :Stj. Av. Sarp Yakan