Anayasa Mahkemesinden CMK gereği yapılan avukat görevlendirmelerinde savunma hakkına ilişkin ders niteliğinde karar

Anayasa Mahkemesi’nin CMK gereği yapılan avukat görevlendirmeleri bakımından savunma hakkı bağlamında ders niteliğinde bir bireysel başvuru kararı yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi’nin 22/11/2023 tarihli ve 2021/38824 başvuru numaralı kararında; “…Mahkemece resen müdafi görevlendirmenin amacı yargılamanın sona erdirilebilmesi için kanuni düzenlemeler uyarınca gerekli şartların karşılanması değildir… Müdafi görevlendirmesinin müdafi yardımından yararlanma hakkını şeklen değil somut ve etkili şekilde sağlayabilecek nitelikte olmalıdır…” denildi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
 
 
İKİNCİ BÖLÜM
 
KARAR
 
SERHAT YAŞA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/38824)
 
Karar Tarihi: 22/11/2023
R.G. Tarih ve Sayı: 6/3/2024-32481
 
İKİNCİ BÖLÜM
 
KARAR
Başkan:Kadir ÖZKAYA
Üyeler:Engin YILDIRIM
  M. Emin KUZ
  Basri BAĞCI
  Kenan YAŞAR
Raportör:Mehmet AKTEPE
Başvurucu:Serhat YAŞA

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edilmemesi nedeniyle savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi öldürme suçundan tutuklanmıştır. Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığının 11/1/2016 tarihli iddianamesinin kabulü ile başvurucu hakkında aynı suçtan kamu davası açılmıştır. Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesince görülen yargılamada başvurucunun kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

3. Karara karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) 24/2/2017 tarihli kararıyla hükmün bozulmasına, yeniden incelenmek ve hükmedilmek üzere dosyanın Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

4. Bozma üzerine yapılan yargılamada başvurucunun kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına istinaf kanun yolu açık olmak üzere yeniden karar verilmiştir. Başvurucunun soruşturma evresinden itibaren seçilmiş müdafii olan Av. A.K. istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf başvurusu Ceza Dairesinin 3/5/2019 tarihli kararıyla temyiz yolu açık olmak üzere esastan reddedilmiştir.

5. Ceza Dairesi, başvurucu müdafiinin 23/4/2019 tarihinde vefat ettiğini tespit ederek başvurucuya resen bir müdafi tayin edilmesi için 29/5/2019 tarihinde İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazmıştır. Baro Başkanlığının 18/6/2019 tarihli yazısıyla da başvurucuya Av. M.B.E. müdafi olarak görevlendirilmiştir.

6. Ceza Dairesinin kararı hem başvurucuya hem de Baro tarafından görevlendirilen müdafi M.B.E.ye tebliğ edilmiştir. Başvurucu müdafii M.B.E. temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında düzenlenen tebliğname de 6/6/2020 tarihinde başvurucu müdafii M.B.E.ye tebliğ edilmiştir. Hüküm Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 12/1/2021 tarihli onama kararı ile kesinleşmiştir.

7. Başvurucu 22/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonlar Başraportörlüğü tarafından Ceza Dairesine müzekkere yazılmış, istinaf kararının tebliği aşamasında başvurucunun seçilmiş müdafii olan Av. A.K.nın vefat ettiğinin fark edilmesi üzerine başvurucuya müdafi görevlendirmesi yapıldığı ve Av. M.B.E.nin resen yeni müdafi olarak görevlendirildiği açıklanmıştır. Bahse konu görevlendirmenin başvurucuya bildirildiğine dair evrakın bir sureti Ceza Dairesinden talep edilmiştir. Gelen cevabi yazıda görevlendirmenin başvurucuya tebliğ edilmediği bildirilmiştir.

9. Komisyon, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile müdafi yardımından yararlanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu; seçilmiş müdafii vefat ettikten sonra kendisine bilgi verilmeden resen avukat görevlendirildiğini, bu avukatın temyiz başvurusunda bulunduğunu ancak bu durumdan karar kesinleştikten sonra haberdar olduğunu, dolayısıyla temyiz aşamasında savunma yapma imkânı tanınmadan dosyasının onandığını ileri sürmüştür.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Ceza Dairesi kararının önceki müdafi A.K.nın vefat etmesi üzerine talep edilen ve Baro tarafından atanan yeni müdafi M.B.E.ye tebliğ edildiği, bunun üzerine yeni müdafi tarafından kararın süresinde temyiz edildiği vurgulanmıştır. Ayrıca görüşte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde yeni bir maddi vakıaya veya hukuki nitelemeye yer verilmediği, bu tebliğnamenin temyiz başvurusu yapan müdafi M.B.E.ye tebliğ edildiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

13. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruda savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa’nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

16. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece adil muhakeme yapılması mümkün değildir.

17. Anayasa Mahkemesi savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkına ilişkin ilkeleri Ufuk Rifat Çobanoğlu (B. No: 2014/6971, 1/2/2017) kararında belirlemiştir. Buna göre suç isnadı altındaki kişiye savunma için yeterli zamanın yargılamayı adil olmaktan çıkarmayacak şekilde tanınması, yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılmasını olumsuz etkilememelidir. Diğer bir ifadeyle yargılama, savunma için gerekli zamana sahip olma hakkını zedeleyecek şekilde aceleye getirilmemeli; anılan hakkın gerçek anlamda kullanılmasını mümkün kılacak bir süratle sonuçlandırılmalıdır. Bunların yanında yargılama sürecindeki esaslı işlemlere karşı süre verilmemesi, başvurucunun savunmasını hazırlayıp mahkeme önünde dile getirebilmesi ve böylece yargılamaların sonucunu etkileyebilmesi noktasında iddia makamına nazaran dezavantajlı bir duruma düşmesine sebebiyet verebilir. Yargılama sürecinde ortaya çıkan ve mahkemenin kararını esaslı bir şekilde değiştirebilecek nitelikteki yeni durumlarda suç isnadı altındaki kişiye gerekli zaman ve kolaylıkların sağlanması gerekir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, §§ 35-49).

18. Somut olayda başvurucunun seçilmiş müdafii istinaf kararının tebliği aşamasında vefat etmiş, Ceza Dairesi de İstanbul Barosu Başkanlığına yazı göndererek başvurucuya yeni bir müdafi atanmasına resen karar vermiştir. Baro tarafından başvurucuya yeni bir müdafi atanmıştır. Ceza Dairesinin Anayasa Mahkemesine gönderdiği müzekkere cevabından da anlaşıldığı üzere bu görevlendirme tutuklu olan başvurucuya bildirilmemiştir.

19. Mahkemece resen müdafi görevlendirmenin amacı yargılamanın sona erdirilebilmesi için kanuni düzenlemeler uyarınca gerekli şartların karşılanması değildir. Bu görevlendirilmenin amacı, şüphelinin/sanığın savunma haklarını etkili şekilde kullanmasını güvence altına almaktır. Şüphelinin/sanığın hukuki donanıma sahip iddia makamı karşısında dezavantajlı bir konumda bulunmadan etkili bir savunma yapabilmesi müdafinin hukuki yardımından gerçek anlamda yararlanabilmesi ile mümkündür. Bu kapsamda müdafi görevlendirilmesinin müdafi yardımından yararlanma hakkını şeklen değil somut ve etkili şekilde sağlayabilecek nitelikte olmalıdır (Yusuf Karakuş ve diğerleri, B. No: 2014/12002, 8/12/2016, § 78).

20. Somut olayda, yargılamanın tamamında tutuklu bulunan başvurucunun vekâletnameli müdafii vefat ettikten sonra Mahkemece resen müdafi atanması sonrasında bu durumun başvurucuya bildirilmemesi nedeniyle başvurucunun başka bir müdafi seçme hakkı elinden alınmıştır. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere resen atanan müdafi, tutuklu olan başvurucu ile irtibata geçmemiş ve süreç hakkında bilgi alışverişi sağlayacak bir görüşme yapmamıştır. Diğer bir ifadeyle başvurucu müdafii, Yüksek Mahkemeye hitaben hazırladığı dilekçeyi maddi olayı en iyi bilen kişi konumundaki sanık ile görüşmeden yazmıştır. Bu noktada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin başvurucuya tebliğ edilmediğini de belirtmek gerekir. Ayrıca başvurucu soruşturma evresinden itibaren dosyasını takip eden seçilmiş müdafiinin vefat ettiğinden ve yerine Baro tarafından başka bir avukatın görevlendirildiğinden haberdar olmadığı için bizzat kendisi de temyiz başvurusunda bulunmayarak temyiz sebeplerini sunmamıştır. Bu nedenlerle savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkına uyumlu bir yargılamanın yapılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK[, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine (E.2019/390, K.2019/869) iletilmek üzere Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/45, K.2019/6) GÖNDERİLMESİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:Hukukihaber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir