Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 9/5/2019 tarihinde, S. E. (B. No: 2016/9364) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucuya ait taşınmazın da içinde bulunduğu alan için Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma yapılmasına karar vermiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından taşınmaza acele el koyma talebinde bulunulmuş, Asliye Hukuk Mahkemesi bu talebi kabul etmiştir. DSİ ile başvurucu kamulaştırma bedeli konusunda anlaşamamış ve satın alma usulü başarısız olmuştur.
DSİ bunun üzerine başvurucu aleyhine aynı mahkemede kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmış, Mahkeme taşınmazın tapu kaydının iptaline ve DSİ adına tapuya tesciline hükmetmiştir. Mahkeme ayrıca tarafların vekâlet ücreti de ödemesine karar vermiştir.
Taraflarca temyiz edilen karar Yargıtay tarafından bozulmuştur. Bozma kararına uyan Mahkeme yeni bir kamulaştırma bedeli tespit etmiştir. Davacı idare, öncekinden daha yüksek belirlenen bu bedele itiraz etmiş ve temyize gitmiştir. Başvurucu temyize cevap dilekçesinde, vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini savunmuştur. Yargıtay temyiz edilen hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiş, davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İddialar
Başvurucu, vekâlet ücreti adı altında idareye ödeme yapılmasının kamulaştırma bedelini azalttığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine göre bireylerin mülkiyet hakları ve müdahale ile elde edilmek istenen kamu yararı amacı arasında adil bir denge kurulmalıdır. Diğer taraftan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir.
Yargılama sırasında hangi delillerin toplanacağı ve nasıl değerlendirileceği derece mahkemelerinin takdirinde olmakla birlikte uyuşmazlığın çözümüne hiçbir yarar sağlamadığı ilk bakışta anlaşılan yargılama masraflarının yapılması müdahaleyi ölçüsüz kılar.
Yargı makamlarının yargılama giderlerine hükmederken mülkiyet hakkının korunması hususunun gerektirdiği dikkat ve özeni göstermesi, ölçüsüz bir külfete yol açmaması gerekir.
Somut olayda Mahkeme, başvurucunun kamulaştırmayı yapan idareye 1.500 TL vekâlet ücreti ödemesine karar vermiştir. Bu tutar hükmedilen kamulaştırma bedelinin yaklaşık yüzde 15’ine tekabül etmektedir.
Öncelikle vekâlet ücreti ödenmesine karar verilen davanın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil talebine ilişkin olduğuna dikkati çekmek gerekir. Kamu makamları taşınmazın gerçek bedelini mülkünden yoksun bıraktıkları başvurucuya ödenmek durumundadır.
Diğer taraftan idari ve yargısal süreçteki masrafların ancak haklı gösterilebilecek belirli koşulların varlığı hâlinde mülk sahibine yükletilmesi mümkün görülebilir. Bu masrafların her durumda mülk sahibine yükletilmesi, başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmesine yol açabileceği gibi kamulaştırma bedelinin gerçek değeri üzerinden ödenmesini de engellemiş olur. Dolayısıyla kamulaştırma davalarında yargılama giderleri yönünden yapılacak orantılılık incelemesi diğer davalara göre farklılık göstermektedir.
Öte yandan, dava sonunda haklı çıkan başvurucunun yargılama sürecinde aşırı bir talebinin veya karşı tarafın gereksiz masraflar yapmasına yol açabilecek bir davranışının olduğu da ortaya konulabilmiş değildir. Ayrıca kamulaştırma bedelinin nispeten düşük belirlendiği hâllerde vekâlet ücretinin de aynı oranda düşük belirlenmesi gerekir.
Sonuç olarak müdahalenin dayandığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil denge başvurucu aleyhine bozulmuş olduğundan dolayı başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçüsüzdür.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Kaynak:Hukukihaber