Anayasa Mahkemesi: Kamu mobbing için etkili önlem almalı.

 

Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) mobbing mağdurları için önemli adım. AYM Genel Kurulu, işyerinde psikolojik taciz olarak bilinen ‘mobbing’in, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlali olduğuna karar verdi. Karar, Erzurum’da veteriner olan ve müdürü Y.K.’nın psikolojik tacizine uğrayan E.B.’nin bireysel başvurusu üzerine verildi.

 

Anayasa Mahkemesi, çalıştığı kurumdan haksız yere tayin edildiği, sistemli ve sürekli biçimde psikolojik tacize maruz bırakıldığı, etkili bir giderim ve koruma imkanından yararlandırılmadığı iddialarıyla bireysel başvuruda bulunan veteriner hekimin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Erzurum İl Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak görev yapan Ebru Bilgin, müdürü tarafından, kurum içinde huzurun sağlanmasında daha dikkatli davranması konusunda yazılı olarak uyarıldı.

Kararda şöyle denildi:

“Sonuç olarak söz konusu eylem ve işlemlerin başvurucunun yaşamına etkisi bakımından çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşmasına rağmen psikolojik taciz mahiyetindeki davranışların oluşmaması için kamusal makamlar tarafından etkili önlemler alınmaması, başvurucunun uğradığı zararların giderilmemesi ve yargılamalar sonucunda derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedenleriyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme kapsamında kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.”

Aynı zamanda Mobbingle Mücadale Derneği yöneticisi olan E.B.’nin psikolojik tacize maruz kaldığı belirlenmiş ve E.B. iki yıl psikolojik tedavi görmüş. Ancak, müdür Y.K., görevi kötüye kullanma ve tehdit davasından beraat edince, E.B. 27 Mayıs 2014’te AYM’ye başvurmuş.

AYM’DEN YAPILAN BASIN DUYURUSU

Psikolojik Taciz Nedeniyle Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edilmesi 

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 19/7/2018 tarihinde, Ebru Bilgin (B. No: 2014/7998) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, veteriner hekim olarak atandığı kurumda, müdürü tarafından, kurum içinde huzurun sağlanmasında daha dikkatli davranması konusunda yazılı olarak uyarılmış, ardından da görevin iş birliği içerisinde yapılması ilkesine aykırı davrandığı, kurumun huzur ve sükûnunu bozduğu, amirlerine saygılı davranmadığı gerekçeleriyle kınama cezası ile cezalandırılmıştır. Karara karşı başvurucunun açtığı iptal davası İdare Mahkemesince reddedilmiştir.

Görev yerinin değiştirilmesine ilişkin işlemler gerçekleştirilen başvurucu kurum bünyesinde farklı birimlerde görevlendirilmiştir. Tedavisini öne sürerek kurumda bulunmadığı gerekçesiyle savunması istenen başvurucunun sunduğu reçete idarece yeterli görülmemiş ve hakkında Kurum Müdürü tarafından disiplin cezaları verilmiştir.

Kurum Müdürünün Bakanlığa bir yazı göndererek, başvurucunun bakanlığın diğer birimlerinde görevlendirilmesini talep etmesi üzerine, başvurucu İl Müdürlüğünde çalıştırılmak üzere Valilik emrine naklen atanmıştır. Kararın iptaline ilişkin açılan dava İdare Mahkemesince reddedilmiş, yapılan itiraz da Bölge İdare Mahkemesince kabul edilmemiştir.

Başvurucu yaşanan olaylar sürecinde Kurum Müdürlüğüne, Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) ve Bakanlığa sunduğu dilekçelerle Kurum Müdürü tarafından uygun olmayan koşullarda çalışmaya zorlandığını, hakarete uğradığını ve kendisine psikolojik taciz uygulandığını ileri sürmüştür.

Başvurucunun Kurum Müdürü hakkındaki soruşturma talebi üzerine Valilikçe hazırlanan raporda, başvurucuya psikolojik taciz uygulandığı belirtilmiş ve Kurum Müdürü hakkında soruşturma izni verilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kurum Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma ve tehdit suçlamalarıyla iddianame düzenlenmiş, Asliye Ceza Mahkemesi beraat kararı vermiştir. Başvurucunun açtığı tam yargı davası ve bu dava sonucu verilen ret kararına itirazları da derece mahkemelerince reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, çalıştığı kurumdan haksız yere tayin edildiğini, sistemli ve sürekli biçimde psikolojik tacize maruz bırakıldığını, etkili bir giderim ve koruma imkânından yararlandırılmadığını belirterek kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Çalışanların yaşamlarına etkisi bakımından çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşarak onların manevi bütünlüklerini tehdit eden ve psikolojik taciz olarak nitelendirilen eylem, işlem ya da ihmaller konusunda Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca devletin üstlenmesi gereken pozitif yükümlülükler bulunmaktadır.

Somut olayda, başvurucunun hakkında sık sık soruşturma açılmasında, sürekli yazılı olarak uyarılmasında, kendisinden sıklıkla savunma istenmesinde ve sağlık sorunları bilinmesine rağmen sunduğu belgelerin sorgulanmasında keyfiliğe kaçan durumlar olduğu görülmektedir.

Başvurucunun şikâyetleri doğrultusunda idari bir soruşturma yapılmış ve psikolojik taciz uyguladığı öne sürülen kamu görevlisi hakkında dava açılmış ise de davranışların tekrarlanmaması için önlemler alınmasında idare tarafından gereken özen gösterilmemiştir.

Hukukumuzda kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan dolayı kişilere zarar verilmesi hâlinde tazminat davalarının idare aleyhine açılacağı, idarenin ilgili personele rücu edebileceği düzenlenmiştir.

Somut olayda, zamanında etkili önlemlerin alınmaması nedeniyle idareye atfedilecek bir hizmet kusurunun bulunduğu ve bu bağlamda başvurucunun zararlarının giderilmesi gerektiği, tam yargı davasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı bağlamında giderim sağlayacak yol olduğu tartışmasızdır.

Başvurucunun etkili yargısal yollara başvurduğu ancak açılan tam yargı davasında ulaşılan ret sonucunun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının içerdiği güvenceleri koruyacak ve başvurucunun zararlarını tazmin edecek yeterli gerekçeler içermediği görülmüştür.

Sonuç olarak, psikolojik taciz mahiyetindeki davranışların oluşmaması için etkili önlemler alınmaması, başvurucunun uğradığı zararların giderilmemesi ve derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedeniyle kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Kaynak:Hukuki Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir