Anayasa Mahkemesi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 19. fıkrasının 5. cümlesinin “…uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılmaz…” bölümünün iptaline oy çokluğu ile karar verdi.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varmış ve ilgili hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
İptali istenen CMK m.253/19 hükmü şu şekildedir; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.”
İptal kararının 11. maddesi uyarınca ceza soruşturmasına konu suç nedeniyle zarara uğrayan kişilerin maddi ve manevi tazminat talebiyle yargı merciilerinde başvurabilmeleri mahkemeye erişim hakknın bir gereğidir. Bu itibarla uzlaşmanın sağlanması halinde ilgililerin soruşturma konusu suç nedeniyle uğradıkları zararın tazmini talebiyle yargı mercilerine başvurabilmesi imkan tanımayan kural, mahkemeye erişim hakkını sınırlamaktadır. Kararın 12. maddesi uyarınca ise mahkemeye erişim hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin yalnızca kanunla yapılması gerektiği, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
Ayrıca iptal kararının 28. maddesine göre uzlaşma görüşmeleri esnasında sağlıklı şekilde belirlenmesi güç veya öngörülmesi mümkün olmayan zararlara ilişkin açılacak davalar yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın uzlaşmanın sağlanması durumunda tazminat davası açılamayacağını düzenleyen kural ilgililere katlanılamayacak bir külfet yüklemektedir. kuralda yargının iş yükünün azaltılması amacıyla mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlama arasında makul bir denge kurulamamıştır. Bu itibarla kuralın orantılık alt ilkesi yönünden ölçülülük ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşıldığı ve açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırı olup iptali gerektiği kararına varılmıştır. İptal kararına karşı Kadir ÖZKAYA, Recai AKYEL, Yıldız SEFERİNOĞLU, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE ise bu görüşe katılmayıp karşı oy kullanmışlardır.
Karar metnine ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Haberi Hazırlayan:
Stj.Av.Sarp Yakan
Stj.Av.Doğukan Avci