Anayasa Mahkemesi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararına rağmen yeniden yargılanma talebinin reddedilmesi hak ihlalidir. Yeniden yargılamada beraat veya mahkûmiyet kararı verilmesi zorunlu olmayıp, ihlal gerekçeleri doğrultusunda bir değerlendirme yapılmalıdır.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 24/2/2021 tarihinde, Cahit Tamur ve Diğerleri (B. No: 2018/12010) başvurusunda, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucular, devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik silahlı eylemlerde bulunma suçundan Diyarbakır (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) kararıyla müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Anılan karar, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Başvuru üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Başvurucular, anılan ihlal kararına dayanarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Diyarbakır (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesi talebin reddine karar vermiştir. Başvurucuların itirazı Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucular, AİHM’in ihlal kararına rağmen yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
AİHM’in ihlal kararına konu olan olayda, başvurucuların gözaltında tutulduğu sırada devlet güvenlik mahkemelerinin görev alanına giren suçlar yönünden kural olarak müdafi yardımından yararlanmasının ancak belirli bir aşamadan sonra mümkün olması nedeniyle başvuruculara gözaltı süresince müdafiye erişim imkânı tanınmamıştır.
Başvuruculara isnat edilen suç kapsamındaki eylemlere ilişkin değerlendirmede, gözaltında müdafi olmaksızın verildiği iddia edilen başvurucuların beyanları delil olarak kabul edilmiştir.
AİHM, müdafi erişimi sağlanmayan sanığa polis soruşturması sırasında suçlayıcı ifadeler kullanılması durumunda prensip olarak sanığın haklarına telafi edilemeyecek şekilde zarar geldiğini belirtmektedir.
AİHM tarafından benzer kararlara da atıf yapılarak başvurucuların gözaltında tutulduğu sırada yürürlükte olan mevzuat uyarınca devlet güvenlik mahkemelerinin yargılama alanına giren suçlar yönünden avukata erişimin sistematik olarak reddedilmesinin tek başına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde öngörülen şartların yerine getirilmediği sonucuna ulaşmak için yeterli görüldüğü ifade edilmiştir. Talep edilmesi hâlinde de yeniden yargılama yapılmasının ihlalin giderimi için uygun bir yol olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda başvurucuların diğer deliller yanında müdafi olmaksızın alınan ve daha sonra mahkemede doğrulanmayan ifadeleri doğrultusunda isnat edilen suçtan mahkûmiyetlerine karar verildiği, gözaltında iken alınan bu ifadelerin mahkûmiyet için belirleyici biçimde kanıt olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. İhlalin giderimi için bu ifadelerin mahkûmiyete esas alınmaması gerekir. Sonuç olarak AİHM tarafından verilen ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmediği, müdafi yardımından yararlanma hakkına yönelik ihlalin giderilmediği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Kaynak: hukukihaber.net